Ak Parti'li İncekara, 'Öğretmen Düşmanı' Suçlamalarına Cevap Verdi

AK Parti İstanbul Milletvekili ve Kayıp Çocukları Araştırma Komisyonu Başkanı Halide İncekara, 'kendisini öğretmen ve sendika düşmanı ilan edenlere' tepki göstererek, "Yüzbinlerce eli öpülesi öğretmenin içine sızmış bulunan 3-5 tane güruhu savunmaya kalkmayın

AK Parti İstanbul Milletvekili ve Kayıp Çocukları Araştırma Komisyonu Başkanı Halide İncekara, 'kendisini öğretmen ve sendika düşmanı ilan edenlere' tepki göstererek, "Yüzbinlerce eli öpülesi öğretmenin içine sızmış bulunan 3-5 tane güruhu savunmaya kalkmayın. Sizi çocuk düşmanı ilan ederim" dedi.
İncekara, 'Çocuklara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Ulusal Eylem Planı Hazırlık Toplantısı'nda öğretmenler hakkında kullandığı ifadelere yönelik, 'sendika düşmanı' ve 'öğretmen düşmanı' suçlamalarına Meclis'te düzenlediği basın toplantısıyla cevap verdi. İncekara, bazı televizyon dizileriyle ilgili yaptığı eleştirilerin basına farklı yansıdığını belirterek, hakkında zaman zaman karalama kampanyaları yürütüldüğünü ifade etti. Akademisyenlerin bu konuda kendisinden daha ağır ifadeler kullandıklarına işaret
eden İncekara, 'Fatmagül'ün Suçu Ne?' dizisinin başrol oyuncusu Beren Saat'in, 'Ben sokaklara çıkamaz oldum, bir kafede oturamaz oldum' sözlerine de dikkat çekti. İncekara, "O hanımefendiye de karşı her zarara karşı direnişi gösterecek olan yine benim. Ekmek parasını kazanan, bir rolü icra eden insana oturduğu kafede sarkıntılık yapanların karşısında duracak olan yine benim. Lakin çoluğu çocuğu zehirleyen programlara, 'acaba bir hatam var mıdır' demeden devam edenlerle de benim mücadelem devam edecek"
şeklinde konuştu.
İncekara, Araştırma Komisyonu'nun çocuklara yönelik şiddet ve mağdur çocuklarla ilgili incelemesini tamamlayarak raporunu hazırladığını ancak yeni tartışmalara yol açmamak için bu raporu kendisinin açıklamayacağını, basına CD'sini dağıtacağını belirtti.

"BİR KAÇ KÖTÜYE YÜZBİNLERCE İYİ ÖĞRETMENİ FEDA ETMEM"
Geçtiğimiz günlerde 'Çocuklara Karşı Şiddetin Önlenmesi' konu başlıklı bir toplantıda tecrübe paylaşımında bulunduklarını ifade eden İncekara, eğitim aracı olarak şiddet dışında ne kullanacağını bilmediğini, öğretmenlere de bunun öğretilmediğini söyleyerek konuşmaya başladığını kaydetti. Duvara vurulan bir cetvel sesiyle örnek verdiğini ve 'O öğretmenim çocuğa vurması gerektiğini biliyor ama başka nasıl sınıfa hakim olacağı öğretilmediği için tahtaya vurarak disiplin sağlamaya çalışıyor' dediğini
hatırlatan İncekara, "Bunun neresi öğretmen düşmanlığı" diye konuştu.
Toplantıda bir okulda öğretmenler odasında karşılaştığı manzarayı dile getirdiğini anlatan İncekara, öğretmenler odasında iki ayrı sendikaya üye olan öğretmenlerin ayrı çaydanlıklardan çay içtiklerini gördüğünü söyledi. Örneğin o okula ait olduğunu dile getiren İncekara, 'Daha o odada bir uzlaşma dilini geliştirmeyenlerin sınıfa girdiğinde nasıl davranacağını bilmiyorum' ifadelerini kullandığını bildirdi. İncekara şunları söyledi:
"Durdukları yerde kendileri muhatap olmadığı halde, ne bir öğretmenlere tavır, ne bir sendikaya tavır olmadığı halde, ne de öğretmenin sosyal güvencesine bir tavır olmadığı halde çıkıp çarşaf çarşaf beyanat verenler. Soruyorum size. Elimdeki belgelerde, açıklamayacağım, yeni başlıklara sebep olsun istemiyorum. Tacizcilerin, dayakçıların, istismarcıların avukatlığını yapmayın. Yüzbinlerce pırlanta, Anadolu'nun dağlarında, gecesini gündüzüne katan yüzbinlerce eli öpülesi, başında taşınası öğretmenlerin
içine sızmış bulunan 3-5 tane güruhu savunmaya kalkmayın. Sizi çocuk düşmanı ilan ederim. Sizi bir kaç istismarcının avukatı ilan ederim. Yüzbinlerce öğretmenin içine sızmış olanların avukatı ilan ederim. Ben sizlerle öğretmen arkadaşlarımdan gelenleri paylaşıyorum. Ben bir kaç kötüye yüzbinlerce iyi öğretmeni feda etmeyeceğim. Kol kırılır yen içinde kalır dedirtmeyeceğim. Ne kolu kırdıracağım, ne de yen içinde bırakacağım. Onlar el öpülmeyi hak ediyor. Hak etmeyenleri yok mu? Ben onları konuşmayacak
mıyım? Benim milletvekili olmam, anne olmamı engelleyen birşey mi? Birileri tazminat davası açmışlar. Size göstereceğim gelen kumbaraları. Çocuklar kumbaralarını gönderdiler. Kumbaralarımızı verin onlara dediler. Ben susmayacağım."

"MİLYARLARCA LİRA TAZMİNAT ÖDEMEM GEREKİYORSA ÖDEYECEĞİM"
İncekara, konuşmasının bu bölümünü gözyaşları içinde tamamlayabildi. İncekara, öğretmenlerin içine sızmış olanların, çocukların şikayetlerine neden olanların avukatlığını yapmayacağını, yapanların da karşısında duracağını söyledi. İncekara, "Bunun için milyarlarca lira tazminat ödemem gerekiyorsa ödeyeceğim" dedi.
İncekara, basın mensuplarının sorularını da cevapladı. İncekara, 'Elimdeki belgeleri açıklamayacağım dediniz, bu kişiler hakkında gerekli yerlere suç duyurusu yaptınız mı?' sorusuna, "Tabii ki. Seyredip de lafını etmiyoruz. Karşılaştığımız bir sürü konuyu sizinle paylaşmıyoruz. 'Bu parlamentonun kadınları nerede, hiç konuşmuyorlar' diyorlardı. Meğer isterlermiş ki birileri konuşsa da onlar da linç etse. Resmen linç girişimidir bu. Ayıptır, günahtır" karşılığını verdi.

"BABAM BİLE 'EVLADIM SEN NE DİYORSUN' DİYOR"
İncekara, Meclis içinden tepki alıp almadığı sorusu üzerine muhalefetin bütün bireyleri için de, kendileri için de aile ve çocuğun vazgeçilmez olduğunu belirtti. Bu konuda milletvekillerinin birbirlerine karşı muhalif hiçbir duruşu olmadığını dile getiren İncekara, "Ama gazete haberlerini okuyunca babam bile soruyor. 'Evladım sen ne diyorsun?'. 'Baba vallahi ben demedim'. Bu doğru bir şey mi?"dedi.
İncekara, 'Avukatlığını yapmayın çağrısını Eğitim-Sen'e mi yapıyorsunuz' sorusu üzerine kimseyle karşı karşıya gelmediğini belirterek, herkesin bu eleştirileri yaptığını söyledi. İncekara, "Küfreden, hakaret eden, beni tehdit eden herkese bütün hakaret ve küfürlerini iade ediyorum. Ben kimseyi kastetmiyorum" diye konuştu.
Hiçkimseyi muhatap almadığını belirten İncekara, seçimler yaklaştığı için bu karalama kampanyalarını doğal bulduğunu belirtti. İncekara, "Onları çocukların bedduasına havale ediyorum" dedi.