Yönetmen Kusturica 'portakal'ı ikiye böldü

Antalya Altın Portakal Film Festivali bir kez daha tartışmalarla başlıyor. Ancak bu defa Türk sinemasının kend...

Antalya Altın Portakal Film Festivali bir kez daha tartışmalarla başlıyor. Ancak bu defa Türk sinemasının kendi içindeki mevzulardan çıkmıyor tartışma. SABAH'ın Altın Basın Sponsoru olduğu 47. Antalya Altın Portakal Film Festivali'ni düzenleyen Antalya Kültür Sanat Vakfı'nın (AKSAV) jüri üyesi olarak yönetmen ve müzisyen Emir Kusturica'yı seçmesi kamuoyunu da sinema çevrelerini de böldü.

Çingeneler Zamanı, Kara Kedi Ak Kedi, Yeraltı ve Arizona Rüyası gibi filmleriyle dünya çapında tanınan Kusturica'nın jüri üyeliğine ilk tepki Bosna- Hersek'ten, Srebrenitsa ve Zepa Anneleri Derneği'nden geldi. Dernek başkanı Munira Subaşiç, "Savaş suçluları Slobadan Miloşeviç, Radovan Karaciç ve Ratko Mladiç'in destekçisi olan birinin Türkiye'de konuk olması utanç verici" dedi.

Boşnak sinemacılar da duruma tepkili; yönetmen Pyer Jalitsa, Kusturica'yı 'sanatçı kişiliğinden çok siyasi kimliğiyle ön planda biri' olarak tanımlarken, oyuncu Emir Siyamiya, tepkisini şöyle dile getirdi: "Kusturica kendi halkına karşı kötü davrandı, düşmanın, katliamı yapanların yanında durdu. Birinin sanatını ve insanlığını ayırmak düşünülemez."

İlk uzun metrajlı filmi Kar'la 2008'de Cannes Film Festivali'nden ödül alan ve Angelina Jolie'ye ilham kaynağı olan yönetmen Aida Begiç de Kusturica'nın yerine, siyasi kimliği ön planda olmayan birinin davet edilmesinin daha şık olacağını söyledi.

Bosna cephesinde bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye'de de sesler yükselmeye başladı. Bu seslere karşı AKSAV bir açıklama yayınlayarak "Bizim için üst kimlik sanatçı olmaktır" dedi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Emir Kusturica dünyanın kabul ettiği bir sanatçıdır. Sinema ve müzik kariyeri kriterlerine göre Altın Portakal'a davet edilen Kusturica'nın bunun dışındaki kimliklerini ve geçmişteki yaşamını sorgulamak bir festival yönetiminin görevi değildir."

Festivalde de gösterilmesi planlanan Altın Ayı'lı ve Altın Koza'lı Bal'ın yönetmeni Semih Kaplanoğlu, Bal ekibinin imzalarının da bulunduğu açıklamayla hem filmini festivalden çekti, hem AKSAV'a cevap verdi.

TÜRKİYE'NİN YABANCISI DEĞİL
Saraybosna doğumlu, Müslüman-Sırp asıllı Kusturica, ilki 1985'te olmak üzere, Babam İş Gezisi'nde filmiyle Cannes'da Altın Palmiye kazandı. 1995'te de Yeraltı filmiyle Cannes'da ikinci Altın Palmiye'yi kucaklarken, filmde Sırp propagandası yapmakla suçlandı. İthamlara ilişkin yönetmen cephesinden çelişkili açıklamalar geldi. Sözgelimi, 1995'te Alman Spiegel dergisiyle yaptığı söyleşide, "Bu polemiklerden fazlasıyla yoruLdum. Miloseviç ile hiçbir ilişkim olsun istemediğimi, kaç kez tekrarlarsam tekrarlayayım, bu konuda söz sahibi olanlar kulaklarını tıkıyor" derken, öte yandan Sırp milliyetçilerine özgü 'Çetnik selamını' verirken görüntülendi. 2009'da Hırvat devlet televizyonu HRT'den bir muhabirle yaptığı konuşmayı, kendisine Miloseviç hakkında soru sorması üzerine sonlandırması ve görüntülere el koymasıyla medyada haber oldu.

Kustirica, Mayıs 2005'te vaftiz edilerek Ortodoks oldu ve 'Nemenja' adını aldı. Aynı yıl 58. Cannes Film Festivali'nin jüri başkanlığını yürüttü. Bu arada Kusturica, Türkiye'nin de 'yabancısı' değil: Örneğin bu yıl içinde, 49. Uluslararası Bursa Festivali'nde konser verdi. Birkaç yıl önce bir jean firmasının çok konuşulan reklam filminin de yönetmenliğini Kusturica yapmıştı.

35 ülke, 191 film
Bu yılki teması 'Toplumsal etkileşim ve Türk sineması' olarak belirlenen 47. Altın Portakal Film Festivali'nde ulusal bölümde 130, uluslararası bölümde 61 olmak üzere, 35 ülkeden toplam 191 film sinemaseverlerle buluşacak. Ulusal uzun metraj dalında 14, belgesel dalında 20, kısa film dalında 24 film yarışacak. 14 Ekim'de sona erecek olan festivalin uluslararası yarışmasında ise bu yıl 11 film yer alıyor.

JİTEM işkenceleri de filmleştirildi
JİTEM işkencelerini anlatan Kayıp Özgürlük filmi de Altın Portakal'da gösterilecek. Yapımcılığını Özlem Turan'ın, yönetmenliğini Umur Hozatlı'nın yaptığı Kayıp Özgürlük, Özel Bölüm'de gösteriliyor. Türkçe-Kürtçe çekilen film, 1990'lı yıllarda özellikle kontrgerilla örgütü JİTEM'in faaliyetlerinden bir kesit sunuyor. Film, JİTEM kurucularından Binbaşı Cem Ersever, JİTEM itirafçıları Abdülkadir Aygan, Derya Ege, Serhat Ege ve İdris Özer'in anlatımları ile gözaltında kaybedilmek üzereyken kurtulan Ayhan Uzala'nın Bir Kayıp'ın Ölüm Güncesi adlı kitabı ve Başbakanlık Teftiş Kurulu Susurluk Raporu'na dayanılarak çekildi. Senaryosunu Umur Hozatlı'nın yazdığı film, 2011'de vizyona girecek.