Egemen Bağış: 'Ne Ab İçin Kktc'den Ne Kktc İçin Ab'den Vazgeçeriz'

Devlet Bakanı ve Avrupa Birliği (AB) Başmüzakerecisi Egemen Bağış, "Ne AB için KKTC'den ne KKTC için AB'den vazgeçeriz" dedi.

65.'si Brüksel'deki Avrupa Parlamentosu'nda gerçekleştirilen AB-Türkiye Karma Parlamento Konseyi'nde AB-Türkiye ilişkileri ve Türkiye'nin müzakere sürecini yakından ilgilendiren pek çok konu tartışıldı. Açılış oturumuna katılan Devlet Bakanı ve AB Başmüzakerecisi Egemen Bağış, Türkiye'nin müzakere sürecinde uğradığı çifte standartlara değindi. Bağış, "Türkiye'nin AB süreci yeni değildir. Bize bu güne kadar çok havlu attırma çabaları olmuştur, bugüne kadar nasıl atmadıysak bundan sonra da atmayacağız.
Önümüzde şimdi komisyon ilerleme raporu var. Tıpkı Parlamento'dan olduğu gibi buradan da dengeli ve objektif bir rapor bekliyoruz" diye konuştu.
"Türkiye'de yüzlerce yıldır yapılamayan ayinlerin yapılırken, Kürtçe televizyon kanalı açılırken, farklılıklar kucaklanırken ve yasaklar kaldırırken" bazı Avrupa ülkelerinin giderek daha içe kapanmasının kendisini üzdüğünü ifade eden Bağış, Türk vatandaşlarının kendilerini en az Avrupalı hissettiği anın konsolosluklarda vize kuyruğuna girdikleri an olduğunu söyledi. Bu uygulamayı yersiz, mantıksız ve hukuksuz bulduğunu anlatan Bağış, vize uygulamasına son vermenin vaktinin geldiğini belirtti. Türkiye'nin
geri kabul antlaşmasını imzalamaya hazır olduğunu dile getiren Bağış, tek beklentinin komisyonun üye ülkelerden Türkiye ile vize liberalizasyon müzakerelerine başlaması için adım atması olduğunu kaydetti. Moldova için geçerli olan sürecin Türkiye için de uygulanabileceğini anlatan Bağış, vize konusunda artık daha fazla beklemenin anlamsız olduğunu söyledi.
Terör ile mücadeleye de değinen Başmüzakereci Egemen Bağış, ortak adımlar atılması gerektiğini ifade ederek şöyle konuştu:
"Bu konuyu biz de çok önemsiyoruz ama artık bunların söylemden çıkıp fiiliyata geçmesini de çok önemsiyoruz. Terör konusunda, Türkiye'ye en son ne zaman bir terörist AB üyesi bir ülke tarafından iade edildi diye düşündüğümüzde hafızalarımızı bayağı geriye götürmemiz gerekiyor. Hepimiz güvende olmadan hiçbirimiz güvende sayılmayız. İyi terörist, kötü terörist yoktur; tüm teröristler kötüdür."
Kıbrıs meselesine değinen Bağış, "Eğer Kıbrıslılar samimi bir analiz yaparlarsa, Türkiye'nin AB müzakerelerinin devamı için Türkiye'nin siyasilerinden daha çok çalışmaları gerektiğini görürler ama AB üyesi bazı ülkelerin arkalarına gizlenmesine onlar da müsaade ettiği sürece gerçekten burada bir samimiyetsizlik olduğu ortaya çıkmaktadır. 'Limanları açın' diyorsunuz. Gönderin siz British Airways'i Ercan Havalimanına biz de limanlarımızı açalım. Bunu bu salonda temsil edilen tüm siyasi partilerimiz de
destekleyecektir. Ama durup dururken 'Türkiye limanları açsın' derken, 'Siz uygulamayacağınız kararları niye alıyorsunuz' sorusunu sorma hakkını biz de kendimizde görürüz. Bir soru daha var; ona da çok açık cevap vereceğim; Türkiye, AB için KKTC'den vazgeçecek mi? Türkiye ne AB için KKTC'den vazgeçer ne de KKTC için AB üyeliğinden vazgeçer" dedi.
Son zamanlarda yapılan eksen tartışmasına da değinen Bağış, "Açık ve net olarak söylüyorum; bizim milletimizin yönü son bin yıldır Batı'ya dönük olmuştur. Bu yönü değiştirmeye ne kimsenin niyeti vardır ne de kimsenin gücü yeter. Ancak biz aynı zamanda Batı'ya doğru ilerlerken AB üyesi ülkeler gibi kuzeyimizdeki, güneyimizdeki, doğumuzdaki ticari imkanları da göz ardı etmek durumunda kalmamalıyız. Ben nasıl sizin adınıza başka ülkelerle müzakere yapma konusunda yetkili değilsem, sizin de bu aşamada bizim
hangi ülkeyle vizeleri kaldırdığımızı sorgulama hakkınız olduğuna inanmıyorum. Ama Türkiye'yi Schengen bölgesine almayı düşünüyorsanız, oturur onların hepsini müzakere ederiz" diye konuştu.
Parlamenterlerden gelen çeşitli soruları da cevaplayan Bağış, toplantı sırasında söz alan CHP'li Onur Öymen'in bir sorusunda "hükümetin PKK ile müzakere yürüttüğü" ifadesi üzerine araya girerek, CHP döneminde AK Parti döneminde hiçbir iktidarın terör örgütü ile diyaloğa girmediğinin altını çizdi.

STEFAN FÜLE
Egemen Bağış'tan sonra söz alan AB Genişleme Komiseri Stefan Füle ise, önce komisyon raporunun genel hatlarından bahsederek, çeşitli konularda Türkiye'deki son gelişmeleri değerlendirdi. Füle, yapılan anayasa değişikliklerini genel olarak desteklediklerini, uygulamayı görmek istediklerini ancak değişikliklerin hazırlanış ve kabul ediliş biçiminden mutlu olmadıklarını ifade etti. Referandum sürecinin daha katılımcı ve daha tabana yayılan bir şekilde oluşturulmuş olmasını tercih edeceklerini yineleyen
Füle, yine de sonuçta ortaya çıkan metnin ve değişikliklerin AB'nin istekleriyle örtüştüğünü ve bu nedenle de her ne kadar içerikte birbiriyle ilgisiz konular olsa da bütününde destek olduklarını belirtti.
HSYK üye seçimleri ile ilgili olarak da konuşan Füle, seçimlerde 12 bin hukukçunun katılımının söz konusu olduğunu ve üyelerinin çoğunluğunun bu şekilde seçilmiş olmasından memnuniyet duyduğunu belirterek, herhangi bir pürüz varsa da bunun giderileceğine inancın tam olduğunu söyledi.
Kıbrıs konusuyla ilgili olarak ise Füle, "Doğrudan Ticaret Tüzüğü'nün hiçbir şekilde adanın kuzeyindeki yönetimi tanımak anlamına gelmeyeceğini, hatta buna yakın bir mana bile ifade etmediğini" savunarak, Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili atılacak adımların tam bir güven testi olacağını ifade ederek şöyle konuştu:
"Kıbrıs, Türkiye ve AB arasında bir güven testidir. Türkiye'nin ek protokol gibi şeylerden doğan sorumluluklarını yerine getirmesi ve AB'nin de üzerine düşen adada müzakere eden taraflara AB tarafından 5-6 yıl önce verilen sözlerin tutulması ve alınan kararların uygulamaya konulmasıdır. Öyle umuyorum ki bu sayede tüm fasılları müzakere etme fırsatını yakalayacağız bunu çözdüğümüzde. Ama aslında 8 tanesi için çözüm anahtarı Türkiye'n'e7alım. Bunu bu salonda temsilnin elinde. Ek protokolün tam anlamıyla
uygulanması Komisyon'un fasıllar üzerinde uygulanan ambargoyu kaldırması için ihtiyaç duyduğu şeyi sağlayacaktır."