Ev sahibi Uğur Mumcu'dan ne istemiş?

Uğur Mumcu, Ayten Sokak'ta otururken kiracılardan birisi, arabasını apartmanın otopark olarak kullanılan bahçesine koymamasını rica etmiş.

İstenmeyen, kapatılmış DTP’nin eski eşbaşkanı, şimdinin siyasi yasaklı politikacısı Ahmet Türk. Onu istemeyenler ise, Ankara’nın Oran Semti’nin Demircan Sitesi’nin gazetelerin bildirdiklerine göre, aralarında çok sayıda emekli general ve subayın da bulunduğu sakinleri...

Şimdi her olaya etnik gözlükle bakmaya bayılan kuş beyinliler hemen feryadı basacaklardır:

- Görüyorsunuz işte, Kürtlere tahammülleri yok.

Sonra da başlayacaktır firaklı bir mazlum edebiyatı.

Nitekim KCK’liler’i sorgu sırası beklerken, kelepçeleyenlere karşı da, içeriğinin doğru olup olmadığına bakmaksızın, hemen aynı minvalde sloganlarla saldırdılar:

- Önce Halepçe sonra kelepçe.

Şimdi olaya biraz daha yakından bakalım:

- Kelepçeyi takan kim?

- Onların deyimiyle TC.

- Peki, Halepçe’yi yapan da TC mi?

- Ne gezer?

- Halepçe’de Irak Kürtlerinin üstüne kimyasal bomba yağdıran Saddam yönetimi.

- Bu işte TC’nin rolü ne?

- TC orada kimyasal saldırıdan kaçanları, sınır kapılarını açarak, barındırarak, besleyerek ölümden kurtarmıştı.

Şimdi söyler misiniz ne alakası var Halepçe ile Kelepçe’nin?

***

İçinde yaşadığı toplumu bilmeden, her olaya etnik damga yapıştıranlar önce şu anlatacaklarımı okusunlar.

Uğur Mumcu, önünde can verdiği son evine taşınmadan önce, Ayten Sokak’ta otururken anlatmıştı. Kiracılardan birisi, arabasını, apartmanın otopark olarak kullanılan bahçesine koymamasını rica etmiş çok ilginç gerekçesi de şu:

- Hani bomba falan koyarlar da bizimkiler de tahrip olur...

Dün bunu söyleyen adamın mesleğini sormak için telefonla Güldal Mumcu’yu aradım, adamın mesleğini hatırlamadı ama şunu anlattı:

- Biz ev tutarken kira mukavelesine, bomba koyarlarsa hasarı tazmin edeceğimize dair hüküm koydurtmak istediler. Uğur Alacakaptan bomba konusunda kefil olmuştu.

Türk halkının çıkarları adına bombayla havaya uçurulan Uğur Mumcu öldüğünde, necip halkımızın bu nezih temsilcileri nerelerdeydiler, ne hissettiler acaba?

Türk halkı için bombayla havaya uçan Uğur Mumcu’yu kim tazmin etti, kim, kim?...

Nitekim, Demircan Sitesi sakinleriyle, Türk’ün daha önce oturduğu yerlerdeki komşuları da, sürekli kapının önüne doluşan basından, gürültüden, kalabalıktan şikâyet etmekteymişler ve bu tip olaylardan çekiniyorlarmış.

Eğer bu gerekçelere ek olarak, “Türk”ü istemeyen Türkler, meslekleri gereği terör ile mücadele etmiş kişiler olarak, sonunda PKK’yi muhatap gösteren kişiye atılacak bir bombayla Niyazi olmayı da eklemişlerse, doğrusu hem yanlış yapmışlar, hem de ayıp etmişler demektir. Çünkü Türk’e atılacak bomba, demokrasiye atılmış olacaktır. Ve demokrasinin bombalandığı bir ülkede, ne yaparsan yap akıbetten kaçılamaz.

***

Gerçeğin bu ayrıntılarını böylece belirttikten sonra, yine de son zamanlarda Türkler arasında ve “Türk” ve hemşehrilerini ya da soydaşlarını istemeyenlerin arttığı olgusunu da görmezden gelmemiz gerektiğini, bunun da şimdiye dek yaşadığımız gelişmelerin en vahimi olduğunu söylemek isterim.

Kürt sorununun en önemli noktası iki toplumun bir arada yaşama iradesinin sürmesidir.

Şimdiye kadar bu soru, hep Kürtler açısından gündeme geldi, Türkler için sorulmadı.

Oysa şimdi vardığımız nokta aynı sorunun çoğunluk açısından da geçerli olduğunu gösteriyor.

Bu yeni ortaya çıkmış bir durumdur. Artık soruyu her iki taraf açısından da sormak kaçınılmazlaşmıştır.

Her iki taraftan da, bu soruya olumlu yanıt almak için, en iyi şey, Türk olanın Kürt ile, Kürt olanın da Türk ile empati oluşturmalarıdır.

Şimdiye kadar, gerçekleri görmeden, bu karşılıklı etkileşimi tek taraflı sorguladık. Geldiğimiz nokta yanlış yaptığımızın göstergesidir.

Ali Sirmen - Cumhuriyet