İsrail özür diledi Yunanistan yorumladı

İsrail ile yaşanan gerginlik sonrasında gelen özürü değerlendiren Yunan basını, süreçte yaşananları 'çok önemli gelişme olarak' duyurdu.

Yunan basını, İsrail'in Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisi Ahmet Oğuz Çelikkol'a yönelik tavrı nedeniyle Türkiye'den dilediği özür ile ilgili yorumda bulundu.

ORTADOĞU İÇİN BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR
Yunan basını, "Tel Aviv'in Ankara'ya 'boyun eğmek' zorunda kalmasının, öncelikle Türkiye'ye karşı gelme lüksüne sahip olmadığının göstergesi olduğu ve Orta Doğu için büyük önem taşıyan bir gelişme olduğu" yorumu yaptı.

"Bunun başlıca nedeninin, Türkiye'nin İsrail'in stratejik güvenliğinin temel parçalarından biri olması" olduğu değerlendirmesinde de bulunulan haberlerde, bu gelişmenin, "kendisini Müslüman dünyanın lideri olarak gösteren, aynı zamanda da ABD'nin bölgedeki planlarında ayrıcalıklı rol sahibi olmanın keyfini süren Ankara'nın gittikçe artan özgüveninin bir göstergesi olduğu" kaydedildi.

"İsrail'in neden böyle bir diplomatik plan uyguladığının henüz bilinmediği, ancak Tel Aviv'in bu tutumunun Ankara'nın iç siyasi sahnesinde meydana gelen değişikliklere önem vermediğini ortaya koyduğu" değerlendirmesi yapılan haberlerde, Türkiye'deki köşe yazarlarının, "İsrail'in Türkiye ile olan ilişkilerine sadece askeri işbirliği prizmasından bakmasının çok büyük bir hata olduğunu" belirttiklerine dikkat çekildi.

"İsrail'in müzakerelerdeki karşıtının Genelkurmay Başkanlığı değil, yasal olarak seçilmiş hükümet olduğu" belirtilen haberlerde, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen yıl Davos zirvesinde Gazze Şeridi'ndeki savaşa dair sert eleştirileri ve İsrail'in özür dilemek zorunda kalmasının, köşe yazarlarının değerlendirmelerini doğruladığı" vurgulandı.

ABD ÇIKARLARI İÇİN TÜRKİYE'Yİ DESTEKLEDİ
Öte yandan "İsrail-Türkiye ilişkilerinin jeo-politik boyutu da bulunduğu" kaydedilen haberlerde, "bu boyutun önemli bir parametresinin, Türkiye'nin bölgesel düzeyde stratejik önem kazanması olduğu, Washington'un ise çıkarları gereği bölgedeki oyunculardan faydalanma teorisi çerçevesinde Türkiye'yi desteklediği" yorumu yapıldı.

Bu arada "Arap denizi" içinde bulunan İsrail'in güvenliğinin "böl ve yönet" stratejisine dayandığı" ileri sürülen haberlerde, İsrail'in bu stratejisini, ABD'nin bölgedeki en sabit ortakları olan Mısır ve Ürdün ile ilişkileri aracılığıyla uyguladığı değerlendirmesinde bulunuldu.

Haberlerde, Mısır-İsrail yakınlaşmasının 1970'li yıllarda Camp David anlaşmasıyla sağlandığı, Ürdün'le ise 1990'da yakınlaşma olduğu kaydedilirken, İsrail'in bu iki ittifak aracılığıyla "Filistin faktörünü kontrol ettiği" belirtildi.

Haberlerde, "bu politikanın üçüncü ekseninin ise 1996'da askeri işbirliği anlaşmasıyla resmileşen İsrail-Türkiye ilişkileri olduğu, ancak bu anlaşma imzalandığı sırada Tel Aviv'in ABD'nin planlarında baş role sahipken, şimdi durumun değiştiği" yorumunda da bulunuldu.