Bülent Arınç'tan uslup özeleştirisi

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, uslup konusunda özeleştiri yaptı. Arınç, ' Hiçbirimiz çelikten, alüminyumdan müteşekkil değiliz' dedi

Zaman zaman ağzımızdan kaçırdıklarımız oluyor. Yüzünüze karşı ağır konuşulmuştur, ölçüye, kiloya gelmeyen bir şey söyleyebilirsiniz. 'Önce kendin vazgeç', başüstüne. Önce taşı kendime atmak istiyorum" dedi.

Üslup konusunda özeleştiri yapan Arınç, "Hiçbirimiz çelikten, alüminyumdan müteşekkil değiliz. Zaman zaman ağzımızdan kaçırdıklarımız oluyor. Yüzünüze karşı ağır konuşulmuştur, ölçüye, kiloya gelmeyen bir şey söyleyebilirsiniz. 'Önce kendin vazgeç', başüstüne. Önce taşı kendime atmak istiyorum" diye konuştu.

TBMM Genel Kurulu'nda Cumhurbaşkanlığı, TBMM, RTÜK, Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay'ın bütçeleri üzerindeki görüşmelerde muhalefetin eleştirilerine cevap veren Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, eski RTÜK Başkanı Zahid Akman'la ilgili iddialara karşılık verdi. RTÜK'ün eski Başkanı Akman'la ilgili olarak basında pek çok şey yazıldığını hatırlatan Arınç, sorumluluk anlayışı gereği bu kadar yazılıp çizilen, hakkında inceleme ve soruşturma başlatılan bir kişinin görevinde bulunmasının yanlış olduğunu söyledi.

Akman'a, bu tavrının kuruma açıkça zarar verdiğini ifade ettiğini ve görevden ayrılmasını istediğini anlatan Arınç, Akman'ın ise 1 ay sonra görev süresinin dolacağını belirterek, tekrar aday olmayacağını söylediğini hatırlattı. RTÜK Başkanı doğrudan görevden alma yetkisinin bulunmadığına işaret eden Arınç, bu beyanın dışında bir şey yapmasının mümkün olmadığını vurguladı. Arınç, "Eğer yetki ve sorumluluğum içinde olsaydı böyle bir başkanın görevde bulunmasına asla izin vermezdim" dedi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın, oğlunun Bilkent Otel'deki düğününde TRT'nin imkanlarını kullandığı eleştirilerinin yapıldığını hatırlatan Arınç, Anayasa Mahkemesi'nden gelen cevaba göre 23 Ekim 2009'da yapılan düğünde tüm harcamaların Başkan tarafından karşılandığını söyledi.

Başbakan Erdoğan'ın dün Genel Kurul'daki bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmanın yakışıksız olduğu yönünde eleştiriler geldiğine dikkat çeken Arınç, özellikle CHP'li ve MHP'li milletvekillerinin Başbakan'ın dünkü üslubundan şikayetçi olduklarını, rahatsız olduklarını ifade ettiklerini söyledi. Arınç, "Şöyle sağımıza solumuza baktığımızda herkesin, birbirinin çirkin, yakışıksız, küçültücü üslubundan şikayetçi olduğunu görmek mümkün. Bunu son zamanlarda biraz fazla görüyoruz. Burada düne ait bir hata varsa onu kabullenip, onun dışındakileri reddetmek durumunda kalırsak konuşmalar amacına ulaşmamış sayılır. Hepimizin bu konuda çok daha fazla özen göstermemiz lazım.

Birbirimize saygılı olmamız lazım. Bugün CHP ve MHP'li arkadaşlarımız bundan haklı olarak şikayet ediyorlar, eminim kürsüye AK Partili arkadaşlar gelse onlar da bir çok örnekler vererek başkalarının konuşmalarından şikayet edecek" diye konuştu.

Milletvekillerinin ikinci bir Anayasa gibi temel bir belgesi bulunduğuna işaret eden Arınç, Meclis içtüzüğüne herkesin uyması gerektiğini söyledi. İçtüzügün açık hükümlerine riayet edilmediğini ifade eden Arınç, herkesin birbirine müsamahalı, hoşgörülü olmak mecburiyetinde olduğunu söyledi.

Meclis Başkanvekilleri Güldal Mumcu veya Meral Akşener Meclis'i yönettiğinde bir milletvekilinin kalkıp, 'Senin kıyafetin içtüzüğün 57. maddesine uymuyor' diyebileceğini belirten Arınç, içtüzüğe göre bayan başkanvekillerinin de frak giymesi gerektiğine işaret etti. "İki hanımefendi de frak giymiyorlar. Bence de çok iyi yapıyorlar. Frak giyseler gülünç olacaklardı ama bugünkü kıyafetleri çok daha kendilerine yakışıyor" diye konuştu.

Milletvekillerinin müsamahası ile bu konuda içtüzük değişikliğine gerek kalmadığını anlatan Arınç, içtüzüğün temiz dille konuşma konusunda da milletvekillerine yüklediği bir sorumluluk olduğuna inandığını söyledi. Arınç şunları söyledi:

"Hepimiz insanız. Hiçbirimiz çelikten, alüminyumdan müteşekkil bir varlık değiliz. Hepimizin sinirleri, duygusu var. Bu bazen nefrete dönüşebilir, bazen gülümsetebilir, bazen ağlatabilir. Öyle bir hadiseyle karşılaşırsınız ki spontane, kendiliğinden, hiç de kontrol altına olmayan bir davranışta bulunursunuz. Zaman zaman ağzımızdan kaçırdıklarımız gibi. O bizim normal düşündüğümüz veya söylemek istediğimiz değildir. Ama yüzünüze karşı ağır konuşulmuştur, siz de kendiliğinizden buna bir cevap vermek ihtiyacı duyarsınız, ölçüye, hesaba, kiloya gelmeyen bir şey söyleyebilirsiniz. Bu sizin için de geçerli, benim için de geçerli. Ama kötü olan şudur.

Bilerek ve isteyerek, kasıtla bu iş yapılırsa o çok yanlış olur. 'Öyle bir hakaret edeyim ki altından kalkamasın, nasıl olsa prim yapıyor' diye düşünenler varsa onları vazgeçirmek zorundayız. 'Önce kendin vazgeç', başüstüne. Önce taşı kendime atmak istiyorum. Zaten eskiler bunun için güzel bir örnek verirler. Recm cezası var, taşlayarak öldürecekler ama birisi
ortaya çıkar ve der ki, 'İlk taşı hiç günahı olmayan birisi atsın'. Hiçbirimiz masum değiliz ama hepimiz kendimize bunu telkin edebiliriz. 'Ben arkadaşım için kötü bir şey söylemeyeceğim, onun için ağır bir laf konuşmayacağım' dersek, ben kendim için bunu bir sorumluluk olarak görüyorum, birbirimizi üzmeyiz. Halbuki hangi kelimeler uçuşuyor ortalıkta, hangi ağır sözlerle birbirimizi küçültmeye çalışıyoruz. Oysa dışarı çıktığımızda oturuyoruz, çay içiyoruz, konuşuyoruz. Burada niye kavga ediyoruz o zaman."

Üslup konusunun çok önemli olduğunu belirten Arınç, herkesin üslubuna dikkat etmesi gerektiğini ifade etti. Siyasi içerikli mesaj verirken ağza alınmayacak sözler kullanmanın, başta kendisi olmak üzere hiçbir milletvekiline yakışmadığını belirten Arınç, "Bugün sayın Başbakandan şikayet edenlerin yarın bir başkasından şikayet etmeleri mukadderdir. İyi bir üsluba, temiz bir dile, saygıyı elden bırakmamaya ihtiyacımız var. Bu konuda bilerek ve isteyerek aksini yapanlara başta grup başkanvekilleri, sonra genel başkanlar, en sonunda hiç olmazsa yanında oturan arkadaşın, 'yaşa varol' diyeceğine, 'yanlış yaptın arkadaşım' diyebilmesi lazım" şeklinde konuştu.