Rumların kulağı bizde!
KKTC Cumhurbaşkanı Talat'ın tüm konuşmaları Rumlar tarafından dinleniyor. İngilizler ve Birleşmiş Milletler yetkilileri de bu durumun farkında. Bu yüzden Talat'la görüşmek isteyenler telefon kullanmayıp yüz yüze görüşmeyi tercih ediyor.
Hürriyet gazetesi yazarı Yalçın Doğan'ın bugünkü köşesinde yer alan bilgilere göre, Rumların da vazgeçemedikleri alışkanlıkları var. Ayıp ve kötü bir alışkanlık: Telefon dinlemek.
Yalçın Doğan köşe yazısında "Gerçi, Yunanistan’ın yeni Başbakanı Yorgo Papandreu KTC’ye ve Ankara’ya güvence veriyor: “Kıbrıs’ta elimden geleni yaparım.” Yunan Başbakanı böyle derken, Kıbrıs Rumları ellerinden geleni ardına bırakmıyor. Başka ülkelerin dahi itirazlarına rağmen, KKTC telefonlarını dinliyor.
Telefon dinleme deyince, biraz geriye gitmek gerekiyor. Bu konuda Rumlar sabıkalı. Bize dönük, tarihte iki büyük örneği var" diyerek Lozan’da 1922 ve 23’lü yıllarda şifreli telgrafları izliyorlar.
Doğan, "Lozan görüşmeleri sırasında telefon yok ama, şifreli telgraflar var. İsmet Paşa ile Mustafa Kemal arasındaki şifreli yazışmalarda, Rumlar şifreyi kırıyor ve telefon dinleme gibi, telgrafları okuyor" diyor.
Rumların ikinci büyük sabıkası ise 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında Cenevre görüşmeleri sırasında. Başbakan Bülent Ecevit ile Dışişleri Bakanı Turan Güneş arasındaki telefon görüşmelerini dinliyor. Ankara bunu bildiği için, Ecevit ile Güneş aralarında şifre kullanıyor. Barış görüşmelerinin tıkandığı bir anda Turan Güneş, Cenevre’den Ecevit’e: “Ayşe tatile çıksın.”
Yalçın Doğan yazısında günümüzde huylunun huyundan vazgeçmediğinin altını çizerek şu bilgileri okurlarına aktarıyor: Şimdi Kıbrıs’ta benzer bir durum var.
Rumlar KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın tüm konuşmalarını dinliyor. Talat bunu bildiği gibi, İngilizler ve Birleşmiş Milletler yetkilileri de biliyor.
O nedenle, Talat’la görüşmek isteyen yabancılar telefon kullanmıyor, doğrudan kendisine geliyor. Rumları mahkum eden bir tavır. Bununla birlikte, sanıyorum Talat’ın şifresi bilinmeyen, dolayısıyla dinlenmesi mümkün olmayan bir telefonu hâlâ olabilir."
Yalçın Doğan köşe yazısında "Gerçi, Yunanistan’ın yeni Başbakanı Yorgo Papandreu KTC’ye ve Ankara’ya güvence veriyor: “Kıbrıs’ta elimden geleni yaparım.” Yunan Başbakanı böyle derken, Kıbrıs Rumları ellerinden geleni ardına bırakmıyor. Başka ülkelerin dahi itirazlarına rağmen, KKTC telefonlarını dinliyor.
Telefon dinleme deyince, biraz geriye gitmek gerekiyor. Bu konuda Rumlar sabıkalı. Bize dönük, tarihte iki büyük örneği var" diyerek Lozan’da 1922 ve 23’lü yıllarda şifreli telgrafları izliyorlar.
Doğan, "Lozan görüşmeleri sırasında telefon yok ama, şifreli telgraflar var. İsmet Paşa ile Mustafa Kemal arasındaki şifreli yazışmalarda, Rumlar şifreyi kırıyor ve telefon dinleme gibi, telgrafları okuyor" diyor.
Rumların ikinci büyük sabıkası ise 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında Cenevre görüşmeleri sırasında. Başbakan Bülent Ecevit ile Dışişleri Bakanı Turan Güneş arasındaki telefon görüşmelerini dinliyor. Ankara bunu bildiği için, Ecevit ile Güneş aralarında şifre kullanıyor. Barış görüşmelerinin tıkandığı bir anda Turan Güneş, Cenevre’den Ecevit’e: “Ayşe tatile çıksın.”
Yalçın Doğan yazısında günümüzde huylunun huyundan vazgeçmediğinin altını çizerek şu bilgileri okurlarına aktarıyor: Şimdi Kıbrıs’ta benzer bir durum var.
Rumlar KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın tüm konuşmalarını dinliyor. Talat bunu bildiği gibi, İngilizler ve Birleşmiş Milletler yetkilileri de biliyor.
O nedenle, Talat’la görüşmek isteyen yabancılar telefon kullanmıyor, doğrudan kendisine geliyor. Rumları mahkum eden bir tavır. Bununla birlikte, sanıyorum Talat’ın şifresi bilinmeyen, dolayısıyla dinlenmesi mümkün olmayan bir telefonu hâlâ olabilir."