AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal: Erdoğan düşmanlığı Türkiye düşmanlığına dönüştü

AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Samsun'da yaptığı konuşmada muhalefet partilerine sert sözlerle yüklendi. AK Parti ve Erdoğan düşmanlığının, muhalefetin gözünü kör ettiğini ifade eden Ünal, "Karşımızda artık düşmanlıkları Türkiye düşmanlığına dönüşmüş bir yapı var maalesef. O yüzden karşımızdakiler siyaset yaptıklarını söylemesin." ifadelerini kullandı.

AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal: Erdoğan düşmanlığı Türkiye düşmanlığına dönüştü
AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal: Erdoğan düşmanlığı Türkiye düşmanlığına dönüştü
Mahir Ünal, partisinin Samsun İl Başkanlığınca Atakum Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tek derdinin, Türk milletinin mücadelesi olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her yıl Malazgirt'te 1071'in yıl dönümünü kutladığını hatırlatan Ünal, şöyle konuştu:

'Neden Anadolu'ya girişimizden bu yana bir tarihsel bütünlük oluşturuyoruz? Bugün Cumhurbaşkanımız, o günden bugüne 75'inci devlet başkanımızdır. Biz bu topraklarda bin yıldan beri varız. Bu topraklarda bir şeyin mücadelesini verdik. Dönün tarihe bakın. Biz bu topraklarda insanın, insan olmanın, insan onurunun mücadelesini verdik. Bu topraklar, insanlığın atasıdır. Anadolu şu anda insanlığın son adasıdır. İyiliğin, merhametin, dayanışmanın, mazluma kucak açmanın ve adaletin topraklarıdır. O yüzden biz bu topraklarda, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' diyerek bir mücadele veriyoruz.'

Kovid-19 salgını döneminde İspanya'da ihtiyarların huzurevlerinde ölüme terk edildiklerini anlatan Ünal, 'İhtiyarlardan kurtulmak için neler yapıldığını, o yokluk anında, kriz anında, kaos anında marketlerin rafları boşaldığında herkesin büyüğünü küçüğünü unuttuğu günlerde Anadolu'da paylaşma, yardımlaşma, vefa, sadakat ve insana ait bütün değerleri yaşatmak için biz mücadele verdik. Biz insanlığa bir kez daha iyilik dersi verdik.' ifadesini kullandı.

AK Parti'nin bin yıllık bir millet hareketi olduğunu dile getiren Ünal, şöyle devam etti:

'Biz bin yıldan beri bu toprakların bütün iddiasını, bütün davasını, mücadelesini omuzlayanlarız. Biz siyaseti diğerleri gibi kuru bir iktidar kavgası olarak görmüyoruz. Biz siyaseti insanın ve insanı değerlerin, insanın üzerinde yükseldiği ahlakı, merhameti, inancı yaşatmak için yapıyoruz. Biz Tayyip Erdoğan'da bunun mücadelesini gördük. Bazıları, '20 yıl oldu siz yoruldunuz' diyor. Ben 20 yıldır bu davanın içindeyim. Ben AK Parti'de bir yorgunluk görmüyorum. Ne görüyorum? Büyük mücadelelerin, büyük davaların son sınaması kendisiyledir. Şu anda biz son sınavımızı veriyoruz. 15 Temmuz, 17-25 Aralık gibi birçok badire atlatmış AK Parti teşkilatlarının son sınavı kendisiyledir. Son sınanması kendisiyledir. Allah'ın izniyle birbirimizi Allah için sevip, Allah için kardeş olduğumuzda bu sınavı da aşacağız.'

Mahir Ünal, muhalefet partilerini eleştirerek, şunları kaydetti:

'Bugün AK Parti karşısında siyaset yapanlarla mı mücadele ediyor, yoksa düşmanlık yapanlarla mı mücadele ediyor? Bana, 'Türkiye siyasetinde böyle bir gerilim var' diyorlar. Siyaset rekabeti gerektirir, düşmanlığı değil. Karşımızdakiler bizim siyasi rakiplerimiz olsa keşke. Muhalefet, alternatif üretmek demektir. Karşımızdakilerin bir alternatif ortaya koyduğunu, bir öneri getirdiğini, bir çözüm koyduğunu gördünüz mü? 'AK Parti şu kadar yaptı, biz şu kadarını yapacağız.' dediğini gördünüz mü? 'AK Parti savunma sanayisinde Türkiye'yi şu noktaya getirdi, biz de şu noktaya götüreceğiz.' dediğini gördünüz mü? 'Mavi vatan konusunda küresel alanda şu anlaşmaları yapacağız.' dediklerini duydunuz mu? Yok. Karşımızda AK Parti ve Erdoğan düşmanlığı gözlerini kör ettiği için artık düşmanlıkları Türkiye düşmanlığına dönüşmüş bir yapı var maalesef. O yüzden karşımızdakiler siyaset yaptıklarını söylemesin.'
Fransa Cumhurbaşkanının, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Afrika gezisinden rahatsız olduğunu dile getiren Ünal, şöyle devam etti:

'Türkiye'nin Afrika açılımı, Fransa'yı rahatsız ediyor. Le Monde'ye bakıyorsunuz, Le Figaro'ya bakıyorsunuz, oradaki makalelere, yazılara bakıyorsunuz, diyorsunuz ki Fransa'nın Türkiye'nin Afrika açılımından rahatsız olması anlaşılabilir bir şey ama TBMM çatısı altında, TBMM kürsüsünde bir de bakıyorsunuz ki birileri, hadi Fransa'nın rahatsız olmasını anladık. TBMM çatısı altında Le Figaro'nun, Le Monde'nin, Fransa'nın rahatsızlıklarını dile getiren, aynı dille konuşan bir milletvekilinin siyaset yaptığını söyleyebilir miyiz? Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hamlesinden rahatsızlık duyan, mavi vatandan rahatsızlık duyan, Türkiye'nin Libya'daki açılımından rahatsızlık duyan, Türkiye'nin Suriye'de toprak bütünlüğü ve sınır güvenliğini sağlamak için verdiği mücadeleden rahatsızlık duyan bir aklın siyaset yaptığını söyleyebilir miyiz? Bugüne kadar ağızlarından Türkiye için ne yapacaklarına dair tek bir cümle duymadık. Ellerinde bir yıkım listesi var. 'İktidara geldiğimizde şunu yıkacağız, şunu yakacağız, şunu kaldıracağız.' diyorlar. Konuşmalarında, 'Şunu yapacağız.' dediklerini duydunuz mu? Siyasetimizi yaparken şunu unutmayalım; AK Parti şu anda Türkiye'yi omuzlamış durumda. AK Parti Türkiye'nin geleceğini omuzlamış durumda. Şu anda Türkiye'nin kaderi ile AK Parti'nin kaderi özdeşleşmiş durumda. Çünkü karşımızdaki grup, Türkiye'nin tam bağımsızlığı adına tek bir kelime etmiyor.'