ABD Başkanı Trump'ın Açıkladığı 'Yüzyılın Anlaşması'na Trabzon'dan Tepki

Avrasya Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ersan Bocutoğlu, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ortak basın toplantısı ile açıkladıkları ‘Yüzyılın Anlaşması’ adlı tek taraflı plan ile ilgili tepkisini dile getirerek çarpıcı açıklamalarda bulundu.

ABD Başkanı Trump'ın Açıkladığı 'Yüzyılın Anlaşması'na Trabzon'dan Tepki
Bocutoğlu, ABD Başkanı Donald Trump’ın yanına İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu da alarak açıkladığı Filistin ve İsrail arasında barışı getireceğini söylediği ancak Filistin’in haklarını hiçe sayan plana karşı en net tepkiyi veren Türkiye olduğunu belirterek Türkiye’nin tutumunu ve nasıl bir yol izlemesi gerektiğini madde madde kaleme aldı. Bocutoğlu, “ABD Başkanı Trump ile İsrail Başbakanı Netanyahu arasında kotarılan ve adına yüzyılın anlaşması adı verilen karar insanlık tarihi ve uluslararası toplum için bir utanç belgesidir ve akıl ve vicdan sahibi hiçbir fert tarafından kabul edilemez. Bir kere anlaşma iki taraf arasında yapılır. Mesele Filistin’i ilgilendirdiği için taraflar Filistin ve İsrail olmalıdır. Halbuki içinde Filistin’in bulunmadığı ve sadece İsrail ile ABD arasında kotarılmış böyle bir oldu bitti hiçbir surette anlaşma sayılamaz. Trump-Netanyahu kararı, Kudüs’ü İsrail Devletinin başkenti yapmakta, bütün yasa dışı Yahudi yerleşimlerini tanımakta ve Filistin’in devlet statüsünü ortadan kaldırmakta ve onu İsrail Devleti içinde azınlık statüsüne indirgemektedir. Ayrıca Filistinli göçmenlerin vatanlarına dönüşünün önünü keserek Filistin Davasını İsrail’in lehine olmak üzere kökünden çözmektedir.Bir Hz. Ömer, Selahaddin Eyyubi, Yavuz Sultan Selim emaneti olan Kudüs, bu şekilde bir oldubittiye kurban edilemez. Kudüs ve Filistin meselesi Türk dış politikasının temel taşlarından biridir ve uzun vadeli planlamayı hak etmektedir” dedi.



"ABD, Arap hanedanlarını İran sopası ile korkutuyor"

ABD, Arap hanedanlarını İran sopası ile korkuttuğunu belirten Bocutoğlu, “Filistin ve Kudüs meselesi İslam dünyasının bir meselesi olarak kabul görmüyor. Müslüman ülkelerin yöneticilerinin halkın tercihine dayanmayan yapısı, yönetimlerin ABD-İsrail kontrolüne geçmesine ve Trump-Netanyahu kararını onaylamalarına yol açmıştır. Filistin ve Kudüs meselesi Arap dünyasının meselesi olarak ta kabul görmüyor. Çünkü Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer çoğu Körfez Arapları Trump-Netanyahu kararını destekliyor. ABD, Orta Doğudaki Arap hanedanlarını, İran sopası ile korkutuyor. Saltanatlarını korumayı dini ve milli hassasiyetlerinin önüne almış olan hanedanlar ve çürümüş askeri yönetimler İran’dan kendilerini korumak adına ABD-İsrail ikilisine teslim oluyor. Arap dünyasının İran eliyle ABD-İsrail kontrolüne geçmesi, aslında ABD, İsrail ve İran arasında birsimbiyotik (birbirinden beslenen) ilişki bulunduğunu gösteriyor. Kudüs tugaylarını kuran İran’ın bugüne kadar İsrail zulmüne karşı herhangi fiili bir tepki göstermemesi buna karşılık, Suriye ve Irak’taki Müslümanları katliama tabi tutması, İran’ın İsrail politikasının araçsal olduğunu ortaya koyuyor. ABD ile İran arasındaki kayıkçı kavgasının ortaya çıkardığı toz duman, Kudüs-Filistin davasının İsrail lehine kökünden çözülmesine imkan veriyor” diye konuştu.



"Tüm insanlığı kucaklayacak bir dünya düzenine herkesin ihtiyacı var"

Bocutoğlu, tüm insanlığı kucaklayacak bir dünya düzenine herkesin ihtiyacı olduğunu ifade ederek, “Trump-Netanyahu kararının sağlam temellere dayanmadığını gösteren önemli kanıtlardan birisi de bir kısım İsrail ve Amerikan vatandaşlarının karara karşı çıkmasıdır. Bu saçma karar Yahudileri hem dünya hem de İsrail ölçeğinde daha korumasız hale getiriyor. Ülkeler kendilerini ilanihaye atom silahları ile koruyamaz. Bütün insanlığı kucaklayacak değerlere dayalı bir dünya düzenine herkesin ihtiyacı var. ABD’deki görevden alma ve yeni seçim sürecinde, içeride kuyruğunu Siyonist-Evanjelist yapılara kaptıran Trump, canını kurtarmak için bu tür zayıf iplere sarılıyor. Türkiye, Kudüs ve Filistin davasını dış politikasının temellerinden biri yapmayı sürdürmelidir. Konu Arap devletlerine değil o devletlerin vatandaşlarını hedef alarak ayrıntılı olarak anlatılmalıdır. Konu bütün dünyadaki Siyonist olmayan Yahudilere ayrıntılı olarak anlatılmalı, Filistin ve Kudüs davasında onların desteği alınmalıdır. Konu ABD’nin Siyonist ve Evanjelist olmayan vatandaşlarına ayrıntılı olarak anlatılmalı, ABD üzerindeki İsrail tahakkümünün ortadan kaldırılmasını kolaylaştırmak üzere uzun vadeli planlamalar yapılmalıdır” şeklinde konuştu.



"Kudüs davası unutulduğunda kaybedilir"

Kudüs davası unutulduğunda kaybedileceğini kaydeden Bocutoğlu, “Türkiye’nin Filistin ve Kudüs meselesine yaklaşımının anti-semitik karakterli olmadığı, özellikle vurgulanmalıdır. Yeryüzünde İsrailoğullarını, mazlumiyet açısından Türklerden daha fazla koruyan başka bir millet yoktur. Yarın sıkıntıya düştüklerinde yine onları koruyacak olan Türkiye’dir. Ancak şu anda Filistinlilere karşı uyguladıkları insanlık dışı yöntemlerle sonuna kadar mücadele edilmelidir. Kudüs davası unutulduğunda kaybedilir. Kudüs unutulmamalı ve unutturulmamalıdır. Türk dış politikasının oturacağı kaide budur” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA