Parkinson Hastaları Bir Araya Geldi

Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği, Abdi İbrahim'in desteği ile Dünya Parkinson Günü kapsamında aralarında İstanbul, Ankara ve Adana'nın da aralarında bulunduğu 13 ilde bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdi Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Çakmur: 'Her zaman daha fazlasını yapmak mümkündür. Müzik ve dans, denge ve hareket sorunlarının azaltılmasında beyne yardım etmektedir. Temelde bir hareket bozukluğu olan parkinsonda hareket etmek, egzersiz yapmak tedavinin vazgeçilmez bir parçasıdır'

Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raif Çakmur, parkinson hastalığında her zaman daha fazlasını yapmanın mümkün olduğunu belirterek, "Müzik ve dans, denge ve hareket sorunlarının azaltılmasında beyne yardım etmektedir. Temelde bir hareket bozukluğu olan parkinsonda hareket etmek, egzersiz yapmak tedavinin vazgeçilmez bir parçasıdır." dedi.

Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği, Abdi İbrahim'in koşulsuz desteği ile Dünya Parkinson Günü kapsamında İstanbul ile Ankara, Adana ve Kayseri'nin de aralarında bulunduğu 13 ilde, hasta ile hasta yakınlarının katıldığı bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdi.

"Daha Fazlasını Yapma Zamanı" sloganıyla gerçekleştirilen etkinlikler kapsamında Eresin Topkapı Otel'de düzenlenen programa çok sayıda parkinson hastası ve yakınları katıldı.

Toplantıda konuşan Çakmur, parkinsonun yavaş ilerleyici, beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden bir beyin hastalığı olduğunu belirterek, alzaymırdan sonra en sık görülen nörodejeneratif rahatsızlık olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Çakmur, parkinsonun en erken belirtilerinin enterik sinir sistemi, alt beyin sapı ve koku yollarında ortaya çıktığını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Koku duyusu kaybı veya azalması, uyku bozuklukları ve kabızlık, sonraki aşamada ise titreme ve hareketlerde yavaşlama gibi motor belirtiler görülüyor. Hastalık genellikle motor semptomlarla tanı alıyor. Parkinson hastalığı tipik olarak orta ve ileri yaşın hastalığıdır ve ortalama 60 yaş civarında başlar. Ancak hastalık genç yaşlarda da görülebilir. Hastalığın yaşlanma ile görülme sıklığı artar ve erkeklerde görülme oranı daha fazladır. Eğer hepimiz 100 yaşının üzerine kadar yaşayacak olursak muhtemelen bu hastalıkla karşı karşıya kalacağız. Bugün için ülkemizde 150 bin civarında parkinson hastası olduğunu tahmin etmekteyiz. Türkiye, hızla yaşlanan toplumlar arasında sayılmakta. Artan yaşlı nüfusa bağlı olarak önümüzdeki yıllarda ülkemizde parkinson hastalığında da bir patlama yaşanacağını öngörüyoruz. Başka bir deyişle önümüzdeki yıllarda parkinson hastalığı ile daha çok uğraşmak zorunda kalacağız. Bu hastalıkla ilgili olarak toplumun bilinçlendirilmesi gerekiyor."

- "Her zaman daha fazlasını yapmak mümkündür"

Parkinsonun tedavisinin günümüzde çoğunlukla ağızdan alınan ilaçlarla yapıldığını, uygun özellikleri taşıyan bir grup hastada farklı yöntemlerle uygulanan ilaç ve cerrahi tedavilerin de söz konusu olduğunu aktaran Çakmur, "Hastalığı tamamen iyileştirici, kesin bir tedavisinin henüz bulunmamasına karşın, kullanılan ilaçlar belirtileri büyük ölçüde düzeltmekte ve birçok hastanın yaşamını aktif ve üretken bir şekilde sürdürmesini sağlamaktadır. Böylece parkinson hastalarının çoğu düzenli tedaviyle uzun yıllar yaşayabilmektedir." diye konuştu.

Prof. Dr. Raif Çakmur, hastaların yaşam kalitesini yükseltmenin sadece ilaç ve cerrahi tedavi gibi yöntemlerle mümkün olamayacağını, hasta ve hasta yakınlarının sürece katkısının çok önemli olduğunu dile getirdi.

Hareket, denge, konuşma, beslenme ve dayanışma gibi konularda hasta ve hasta yakınlarının çözümün parçası olmasını istediklerini, hastalığın zorluklarının ancak birlikte aşılabileceğini vurgulayan Çakmur, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Her zaman daha fazlasını yapmak mümkün. Müzik ve dans, denge ve hareket, sorunlarının azaltılmasında beyne yardım etmektedir. Temelde bir hareket bozukluğu olan parkinsonda hareket etmek, egzersiz yapmak tedavinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Hareket ve egzersiz gerekliliği hastanın tanı aldığı zamandan itibaren geçerlidir. Düzenli egzersizler, tempolu yürüme, yüzme, aerobik gibi sporlar genel anlamda en çok tercih edilenlerden. Ancak hastalık ilerledikçe ve özellikle denge bozukluğu, yürürken kilitlenme, gövdede öne doğru eğilme, düşme gibi ilaca kısmen veya yetersiz cevap veren daha karmaşık hareketler için daha programlı ve daha profesyonel destek gerektiren egzersizler önem kazanıyor. Denge, yürüyüş ve duruşu korumanın en iyi yolu egzersiz ve hareket etmektir. Dansın hastalığa etkisi üzerine yapılan çalışmalarda dans kurslarına katılan hastaların katılmayanlara kıyasla denge ve hareketliliklerinde ilerlemeler kaydedilmiştir. Müzik ve dans, denge ve hareket sorunlarının azaltılmasında beyne yardım etmektedir."

Toplantıya, Prof. Dr. Murat Emre, Prof. Dr. Sibel Ertan, Prof. Dr. Haşmet Hanağası, Doç. Dr. Gülsen Babacan, Doç. Dr. Başar Bilgiç, Psikiyatr Doç. Dr. Burç Çağrı Poyraz, Fiyoterapist Dr. Burcu Ersöz, Dil ve konuşma terapisti Öykü Tezel Bayraktaroğlu ve Diyetisyen Sevgi Neylan Bakım da katıldı.

Toplantıya katılan uzmanlar, parkinson ile mücadele konusunda sunum gerçekleştirirken, hasta ve hasta yakınları hareket, denge, konuşma, doğru beslenme ve dayanışma konularında bilgilendirildi.

Ayrıca toplantıda, parkinson hastalarından oluşan koro da davetlilere mini bir konser verdi.
Kaynak: AA