Medya İklim Değişikliği Ve Afetin Neresinde?

Küresel iklim değişikliği süreci ve afetlerle mücadele kapsamında düzenlenen Küresel İklim Değişikliği ve Afetlerle Mücadelede Kitle İletişimi Çalıştayı’nda, medyanın rolü ele alındı.

Medya İklim Değişikliği Ve Afetin Neresinde?
İstanbul Aydın Üniversitesi’nde (İAÜ) düzenlenen çalıştayda, dünyada ve Türkiye’de büyük afetlere yol açabilecek risklere karşı kamuoyunun farkındalığının artırılmasının yöntemleri, büyük afetlere hazırlıkta kitle iletişim araçlarının rolü ve bu araçların afet risklerine yaklaşımı ele alındı. Nisan ayında gerçekleştirilecek olan “Küresel İklim Değişikliği, Çevre ve Enerji 2’nci Uluslararası Sempozyumu” kapsamında düzenlendiği belirtilen Küresel İklim Değişikliği ve Afetlerle Mücadelede Kitle İletişimi Çalıştayı’nda, konusunda uzman medya mensupları ve akademisyenler bir araya geldi. Medyayı ve üniversiteyi bir ayaya getiren bu çalıştay sonucunda, elde edilen veriler doğrultusunda ilgili kişi ve kurumlara sunulmak üzere bir deklarasyon hazırlanacağı da kaydedildi.

Çalıştay, İstanbul Aydın Üniversitesi Enerji Politikaları ve Piyasaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (EPPAM), Afet Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFAM), koordinasyonunda; Toplumsal Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (TARMER) ile Ulusal Güvenlik ve Strateji Uygulama ve Araştırma Merkezi (USAM) iş birliğinde gerçekleştirildi.

“Üniversite ve medyayı bir araya getirdik”

Çalıştay öncesi açıklamalarda bulunan İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Uzmanı Serhat Yılmaz, akademik alanda bu konuda bir ilk olacağını hatırlatarak, “Bu etkinlik öncelikle 18 Nisan’da düzenleyeceğimiz “Küresel İklim Değişikliği, Çevre ve Enerji 2’nci Uluslararası Sempozyumu”nun bir ön çalışmasıdır. Sempozyumun bu yıl ki konsepti büyük afetlerle mücadele üzerine olacaktır. Bu sempozyum çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz ikinci çalıştayımız olan Küresel İklim Değişikliği ve Afetlerle Mücadelede Kitle İletilşim Çalıştayı”ında medyanın küresel iklim ve afetlerdeki rolünü tartışacağız. Dolayısıyla medya ve akademik camiadan katılan katılımcılarımızla üniversite ve medyayı bu konu bağlamında bir araya getirerek; medyanın bu işi nasıl uygulayabileceğini, bu konuyla ilgili bir etik kanununun nasıl belirleneceği gibi sorulara ortak çözümler aramaya çalışacağız. Çalıştayın sonunda ise elde edilen veriler doğrultunda sempozyumda sunmak amacıyla bir deklarasyon hazırlayacağız” şeklinde konuştu.

“Medyada afetlerle ilgili bilgi ve haber paylaşımı çok kısıtlı”

“Amacımız küresel iklim değişikliği ve afetlerle mücadelede kitle iletişimin nasıl kullanılmasıdır” diyen Serhat Yılmaz, afetlerin toplumu ilgilendiren büyük olaylar olduğunu söyleyerek, toplumun bu konuda bilgilendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Bunun sağlayabilmek için de kitle iletişim araçlarının kullanılması gerektiğini kaydeden Yılmaz, “Bu konuda Türkiye’deki oranlara baktığımızda medyada afetlerle ilgili bilgi ve haber paylaşımın çok kısıtlı olduğunu görüyoruz. Nitekim sürdürülebilir bir doğal çevre içerisinde ve doğaya zarar vermeden bu konuda toplumsal gelişimi sağlamalıyız. Medya ise bu konuda toplumsal gelişim açısından devreye giriyor. Medyanın geniş kitlelere ulaşma imkânı var. Tek bir noktada yapılan bir haber anında milyonlarca insana erişiyor. Bu konuda paylaşılan haberlerin içeriği insanları bilgilendirme yönünde olduğunda toplum bu konu bağlamında nasıl çalışmalar yürütüldüğünü ve hangi çalışmaların yapıldığını bilmiş olur. Dolayısıyla da afetlerle mücadelede kendi bireysel hazırlıklarını gerçekleştirebilirler. Medya bunun sağlanması açısından çok önemlidir. Medya bu konuda önemli bir kamuoyu oluşturabilir” dedi.

“Toplumda bir koordinasyonsuzluk var”

Konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan İstanbul Aydın Üniversitesi Enerji Politikaları ve Piyasaları Araştırmaları Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Filiz Katman ise, iklim değişikliğinin özellikle son on yıldır devlet başkanının nezdinde bir tehdit olarak algılanmaya başladığını kaydederek, “Biz bu konunun her ayağını uzmanlarla ele almak için böyle bir toplantılar dizisi yaptık. Bunu bir sempozyum olarak planladık. Geçen sene Temmuz ayındaki dolu afetiyle birlikte toplumda afetler konusunda bir koordinasyonsuzluk olduğunu tespit ettik. Böylece ‘Büyük Afetlerle Mücadele İçin Harekete Geçme’ temalı yeni bir sempozyum planladık. Dolaysıyla daha çok odak gruplu katılımcılarla tartışmak için çalıştaylar dizisi topladık. Bu çalıştayımızda ise medyayı ele aldık. Bu konuda medyanın farkındalık oluşturması gerektiğini düşünüyoruz. Baktığımız zaman pek çok kanalda uzun yıllardır çevreye duyarlı programlar var. Bu sayede toplumda artan bir bilinç söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Şimdi ise bu çalıştay ile birlikte kitle iletişim alanında doğru dilin nasıl kullanılacağını ve yapabileceğimiz şeylerin neler olabileceğini tartışacağız” dedi.

“Afetlere hazırlık konusunda ciddi sorunlar var”

Afetlere hazırlık konusunda ciddi sorunlar olduğunu da söyleyen Katman, “Doğal afetlere hazırlık noktasında özellikle 1999 depreminden bu yana bir koordinasyon çabası var. Deprem sonrasında öncelikle bu alanda kurumlar oluşturuldu. Bu kurumlarda doğal kaynaklı afetler ile ilgili bir planlama yapılıyor. Ancak maalesef uygulama alanında bu durum halka yansımadı. Dolayısıyla konu ile ilgili her ne kadar kararlar alınıyor olsa da uygulama alanında sorunlar olduğunu biliyoruz. Nitekim en önemli problem de aslında buradadır. Son dönemlerde afet toplanma alanlarında çıkan yapılaşma çok büyük bir risk olarak değerlendiriliyor. Bunun yanı sıra doğal kaynaklı afet yalnızca depremle sınırlı değil. Ülkemizde iklim değişikliği nedeniyle pek çok afet yaşanmaktadır. Bunlardan bir tanesine örnek vermek gerekirse eğer; mesela Antalya’da sürekli meydana gelen hortum bölge halkına büyük sıkıntılar oluşturmaktadır. Bu durum büyük bir tehdittir. Çünkü yaşanan hortum olayları seracılığı çok olumsuz etkileniyor. Dolayısıyla afetlere hazırlıklı olma konusunda bizler de üniversitelerde neler yapılabileceğimiz konusunda çalışmalar yürütüyoruz. Bu vesileyle medya ve akademi taraflarını bir araya getirdik. Böylelikle tarafların sundukları bilgileri bilimsel olarak ilgili kişi ve kurumlara sunalım istiyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı.

“Henüz geç değil”

Çalıştayda söz alan isimlerden NTV Hava Durumu Sunucusu Gökhan Abur İstanbul’un üç karakteristik rüzgarı olan poyraz, karayel ve lodosun inşa edilen gökdelenler nedeniyle ortadan kaybolduğunu, bunun da İstanbul’un iklimine etki ettiğini ifade ederken, İAÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Girgin, başta küresel iklim değişikliği olmak üzere genel anlamda toplumun bilinç düzeyinden bahsederek “Böyle bir topluma neyi nasıl anlatacağız? Kısa vadede bir şey yapamayız. Ancak eğitici birkaç kısa film televizyonlarda zorunlu yayın olarak kullanılabilir, o kadar” dedi.

“Afetin ne olduğunu anlamamız için onu birebir yaşamamız lazım. Sözgelimi depremi algılayacaksak toplumca enkaz altında kalmamız lazım” diyen CNNTürk muhabiri Göksel Göksu, “Gazeteci, ne aradığını bilerek sahaya çıkmalı. Bunu 1999 depreminde gördük: Medya o süreçte büyük bir şaşkınlık içindeydi. Van depreminde bunu biraz üstünden attı” derken, CNN Türk Hava Durumu Sunucusu Bünyamin Sürmeli ise toplumun eğitim düzeyinin düşük olmasına rağmen kaliteli bir içeriği algılayabilmesinden hareketle, “Bu konuda kaliteli bir iş yaparsak halk bunu benimseyecektir” diye konuştu.

FOX TV Hava Durumu Sunucusu Ezgi Gözeger medyanın afet öncesi risk yönetimi alanında elini taşın altına koyması gerektiğini ifade ederken, çalıştayın başında geniş bir sunumla iklim değişikliklerini ve afetleri anlatan Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy ise dünyanın son 1500 yılın en sıcak dönemini yaşadığını ifade ederek, “Atmosferdeki karbondioksit parçacık oranı 400 ppm’yi aşarsa geleceği kurtarmak zor olur. Şu an bu oran sınırda. Yani henüz geç değil” diye konuştu.

Kaynak: İHA