'Küresel Düzendeki Değişim' Semineri

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde düzenlenen 'Küresel Düzendeki Değişim: Aktörler, Bölgeler ve Meseleler' konulu seminerde Kore Yarımadası'ndaki gelişmeler ve Arap Baharı gibi konular ele alındı.

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde (TOBB ETÜ) "Küresel Düzendeki Değişim: Aktörler, Bölgeler ve Meseleler" konulu seminer düzenlendi.

Seminer kapsamında gerçekleştirilen "Neoliberal Dünya Düzeninde Değişim ve Büyük Güçler" başlıklı panelde Keio Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Yuichi Hosoya, Brookings Enstitüsü ABD ve Avrupa Çalışmaları Merkezi Türkiye Projesi Direktörü Prof. Dr. Kemal Kirişci ve ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Nuri Yurdusev konuşma yaptı.

Hosoya, "Japonya'nın Değişen Dünya Düzeninde Hint-Pasifik Stratejisi" başlıklı konuşmasında, Türkiye ile Japonya'nın ortak siyasi ve ekonomik problemlere sahip olduğunu belirterek iki ülkenin birçok konuda neredeyse aynı noktada durduğunu söyledi.

Özellikle ABD Başkanı Donald Trump'ın uyguladığı dış politika, Çin'in askeri gücünün artması ve Avrupa dahil birçok ülkede milliyetçiliğin yükselmesi gibi gelişmelerin dünya düzenini daha karmaşık hale getirdiğine işaret eden Hosoya, bu gibi gelişmelerin uluslararası iş birliğini daha zor hale getirdiğini belirtti.

Hosoya, ülkelerin değişen dünya düzenine karşı yeni politikalar belirlemesi gerektiğine işaret ederek Japonya'nın belirlemesi gereken politikanın başlığını, "Serbest ve Açık Hint-Pasifik Stratejisi" şeklinde adlandırdı.

Japonya'nın bu yaklaşımla Asya'daki ve diğer ülkelerle iş birliği içinde olması gerektiğini dile getiren Hosoya, Türkiye'nin değişen dünya düzeninde büyük role sahip olacağını sözlerine ekledi.

- Değişen dünya düzeni

Kirişci, "Amerika'nın başı çektiği kurala dayalı uluslararası düzen sona mı eriyor?" başlıklı konuşmasında, değişen dünya düzenine ilişkin görüşlerini aktardı.

Mevcut liberal dünya düzeninin Japonya ve Türkiye'nin yararına olduğunu vurgulayan Kirişci, iki ülkenin de bu sistemi desteklemesi gerektiğinin altını çizdi.

ABD'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana liberal dünya düzeninin lideri konumunda olduğunu belirten Kirişci, bu noktada Birleşmiş Milletlerin (BM) rolünün de hayati olduğunu söyledi.

Kirişci, öte yandan demokrasi ve kurallara dayalı liberal dünya düzeninin, birtakım problemlerle karşılaştığına dikkati çekerek buna Çin'in askeri gücünü artırması ve Rusya tarafından uygulanan antidemokratik politikaları örnek verdi.

Yurdusev de "Dünya Düzeni ve Kültürel ve Kimliksel Faktörler" konulu konuşmasında kültür ve kimlik gibi faktörlerin dünya düzeninin oluşmasındaki rolüne değindi.

Dünya düzenin ana maddesini "ötekilerin tanınması"nın teşkil ettiğini belirten Yurdusev, kültürel çeşitliliğin dünya düzenine kattığı zenginlikten bahsetti.

Yurdusev, mevcut dünya düzeninin adaletsizlik üzerine kurulduğunu ifade ederek Osmanlı İmparatorluğu döneminde uygulanan Nizam-ı Alem sisteminin, "daha adil bir dünya düzeni" için iyi bir örnek olduğunu söyledi.

- "Türkiye, Kore Yarımadası'ndaki demokrasiye katkı sağladı"

Seminer kapsamında düzenlenen "Neoliberal Dünya Düzeninde Değişim ve Bölgesel Perspektifler" başlıklı diğer bir panelde Keio Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Junya Nisino ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gencer Özcan konuşma yaptı.

Nisino, Kore Yarımadası'ndaki güncel durumu anlattığı konuşmasında Güney Kore, Hindistan ve Türkiye'nin Japonya’nın önemli ortaklarından biri olduğunu kaydetti.

"Türkiye, Kore Savaşı'nda yer alarak Kore Yarımadası'ndaki demokrasiye önemli katkı sağladı." diyen Nisino, Japonya'nın Güney ve Kuzey Kore ile ilişkilerinden bahsetti.

Nisino, Japonya'nın diyaloğu önceleyen bir politikaya sahip olduğunu savunarak bu kapsamda 2002'de Kuzey Kore ile ilişkilerin normalleşmesi için Pyonyang Deklarasyonu'nun imzaladığını ifade etti.

Kore Yarımadası'nda Güney Kore ve Kuzey Kore liderlerinin buluşması ve Trump'ın Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile bir araya gelmesiyle yeni bir döneme girildiğini söyledi.

Nisino buna rağmen geçmişte yaşananlar, Çin'in yükselişi konusundaki "algı boşluğu" ve Kuzey Kore'nin iş birliğine yanaşmayan tavrı nedeniyle bazı zorlukların bulunduğuna işaret etti.

Nisino, stratejik diyaloğun güçlendirilmesi ve uzun vadeli bir "ortak vizyon"un geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

- Arap Baharı ve Orta Doğu

Prof. Dr. Özcan, Arap Baharı'na Yaklaşımlar: Orta Doğu'da Yeni Bir Yapılandırılmaya Doğru" başlıklı konuşmasında Arap Baharı'nın Orta Doğu'daki etkileri üzerine konuştu.

Arap Baharı'nın üzerinden 7 yıl geçtiğini hatırlatan Özcan, başlangıçta bu ayaklanmaların çok ses getirmese de bölgede demokratik yolla bir değişime yol açtığı görüşünü savundu.

Özcan, Arap Baharı ayaklanmalarıyla ilgili, dini kaynaklı, rejimlere ve Sykes Picot Anlaşması'na karşı olması gibi 3 ana argümanın bulunduğunu aktararak bunların gerçekliği yansıtmadığını söyledi.

Ayaklanmaların birçok sosyal dinamiği olduğunu vurgulayan Özcan, söz konusu Arap Baharı ile çözülmesi gereken yığınla sorunun ortaya çıktığına işaret etti.

Özcan, Arap Baharı'nın Orta Doğu'da uzun yıllardır iktidarı elinde bulunduran kesimleri etkilediğine işaret ederek akademik camia ve öğrencilere, bölgede büyük değişimlere sebep olan bu ayaklanmaların sebeplerine daha fazla ilgi göstermeleri tavsiyesinde bulundu.
Kaynak: AA