Maliye Bakanı Ağbal Açıklaması

'İleriye dönük ortaya koyduğumuz hedeflerin çok gerçekçi olmadığını söyleyenlere sesleniyorum; merak etmeyin, size rağmen Türkiye ekonomisi güçlü ve büyümeye, istihdam yaratmaya devam edecek' 'Bugün Türkiye'ye yüzde 56 büyümeyi yakıştıramayanlar sadece yazıyorlar, başka bir şey yaptıkları yok. Ama Türkiye ekonomisi başarı hikayelerini arka arkaya yazıyor' 'Yıl sonuna kadar vergi artışı yapmıyoruz. Böyle bir şey asla söz konusu değil' '20182020 döneminde 3 milyon 217 bin insanımıza yeni ilave istihdam yaratacağız'

Maliye Bakanı Naci Ağbal, "İleriye dönük ortaya koyduğumuz hedeflerin gerçekçi olmadığını söyleyenlere sesleniyorum; merak etmeyin size rağmen Türkiye ekonomisi güçlü ve büyümeye, istihdam yaratmaya devam edecek." dedi.

Bakan Ağbal, 8. İstanbul Finans Zirvesi’nde (IFS 2017) yaptığı konuşmada, geçen yıl farklı bir ekonomik ve siyasi konjonktürün olduğunu ama bütün sıkıntıların aşıldığını ve 15 Temmuz darbe sonrası ortaya konan bütün karamsarlıkların geride kaldığını bildirdi.

Ağbal, Türkiye’nin 2009 krizinden hızlı bir şekilde çıktığı gibi 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında da ciddi adım ve kararlar alarak bu sorunu aştığını, hatta kriz öncesi dönemden çok daha iyi bir ekonomik dönüşüm ve konjonktüre girdiğini söyledi.

Dün açıkladıkları Orta Vadeli Program’a (OVP) değinen Ağbal, “Bu OVP, AK Parti hükümetleri tarafında hazırlanan 13’üncü OVP. Dün aynı zamanda 2018 yıl bütçesine ilişkin büyüklükleri açıkladık. Bu aynı zamanda AK Parti’nin 16’ıncı bütçesi. Bu kolay kolay hiçbir siyasal partiye bugüne kadar nasip olmamıştır. 13 yıldır hazırladığımız OVP’lerle ve 16 yıldır yaptığımız bütçelerle ülkemizi büyüttük, kalkındırdık, geliştirdik. Önceki dönemlerle mukayese edilemeyecek kadar önemli reformları da bu dönemde yaptık. İnşallah 2018-2020 dönemini kapsayan OVP ve 2018 bütçesi de ülkemizin kalkınmasına, büyümesine gelişmesine, refahına katkı sağlayacak.” diye konuştu.

Global anlamda bu yılki konjonktürün geçen yıldan daha iyi olduğunu belirten Ağbal, şunları kaydetti:

“Özellikle 2016’nın ikinci yarısından itibaren global konjonktürde olumlu gelişmeler arka arkaya geliyor. Gelişmiş ülkelerin öncülük ettiği bir büyüme rallisi var. Büyüme rakamları yukarıya geliyor. PMI’dan takip ettiğimiz üretim göstergeleri son derece iyi geliyor. Avrupa bölgesi büyüme göstergeleri çok cesaretlendirici. Bu dönemde finansal piyasalarda da bir istikrar ve özellikle gelişmekte olan ülkelere daha da artan bir sermaye akışı var. Dolayısıyla bu OVP’yi hazırladığımız bu dış konjonktür bizim lehimize. Önümüzdeki süreçte de global ekonomideki büyümenin devam edeceği, küresel ticaretin artacağı, finansal piyasalarda istikrarın devam edeceğine ilişkin beklentiler var.

Türkiye’nin de içinde olduğu gelişmekte olan ülkeler de bu gelişmelerden yararlanacak. O açıdan OVP dış konjonktür ve faktörler itibarıyla bizim açımızdan olumlu bir yansımaya sahip. Özellikle vurgulanması gereken husus, Avrupa pazarının hem ihracat hem de sermaye kanalında bizim açımızdan son derece olumlu gidiyor olmazı. Bu sene ihracat ekonomiye net katkı sağlayacak. Burada AB’ye yapılan ihracatın önemli bir payı var.”

- "Türkiye ekonomisi 2017'de yüzde 5,5 büyüyecek"

Bakan Ağbal, iç konjonktürde de hem bugün hem de ileriye dönük olumlu bir görünüm olduğunu ifade etti.

Bu yıl 16 Nisan'daki referandumun sonucunun olumlu olmasının ileriye dönük siyasi belirsizlikleri ortadan kaldırdığını aktaran Ağbal, “Türkiye yeni bir hükümet sistemine geçişin ilk adımını attı. Aslında bu OVP, hükümet sistemi ve kamu yönetiminnde köklü reformların gerçekleştirileceği bir dönem olacak. O açıdan 2018-2020 OVP’si siyasetin rasyonelleştirilmesi, siyasi istikrarın kalıcı olarak tesis edilmesi ve siyasi öngörülebilirliğin artırılması bakımından da son derece önemli. Biz de OVP’yi hazırlarken Türkiye’nin orta ve uzun vadede büyüme hikayesine olumlu katkı sağlayacak kamu yönetimi reformu, hükümet reformunu önemli bir parametre olarak dikkate aldık.” ifadelerini kullandı.

Ekonomiyle ilgili göstergelerin son derece cesaret verici olduğunu vurgulayan Ağbal, “2016’da alçak darbe girişimi sonrasında bütün sıkıntılara rağmen hükümet olarak yatırım, üretim, tüketim, ihracat ve istihdam alanlarıyla ilgili arka arkaya çok önemli kararlar aldık ve paketler açıkladık. Burada maliye politikasını da önemli bir politika aracı olarak kullandık. Bırakın 2017’yi daha 2016’nın son çeyreğinde ekonomi hızlı bir toparlanma gösterdi. 2017’nin ilk yarısında yüzde 5’in üzerine bir büyüme yakaladık." diye konuştu.

Ağbal, bu çerçevede 2017 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 5,5 büyüyeceğini tahmin ettiklerini belirterek, daha iyimser ve yukarıda beklentiler olsa da hükümet olarak ihtiyatlı tahmin ve projeksiyonlar yapmayı tercih ettiklerini söyledi.

Bakan Ağbal, 2016 ve 2017’de yakaladıkları büyüme ve istihdam odaklı ekonomi politikalarının yeni program döneminde de devamını çok önemsediklerini dile getirdi.

Yeni OVP’nin temel önceliklerinin daha fazla büyüme, daha fazla istihdam ve 2017’de yakaladıkları ekonomik istikrarın devamı olduğunu bildiren Ağbal, bu önemli hedefleri gerçekleştirmek için canla başla çalışacaklarını kaydetti.

- "Dünyada örnek gösterilen bir performans yakaladık"

Son 15 yılda AK Parti hükümetlerinin birçok alanda önemli reformlara imza attığını anlatan Ağbal, “Daha fazla serbest piyasa ekonomisi, daha fazla dışa açık bir ekonomik model, özel sektör yatırımlarına dayalı bir ekonomik büyüme modeli, daha fazla demokrasi, daha fazla insan hakları ve daha fazla hukuk devleti… 15 yılda ülkemiz olağanüstü başarılara imza attı.” dedi.

2002-2017 arasında Türkiye’nin yıllık ortalama yüzde 5,7 büyüdüğünü belirten Ağbal, 1990-2002 döneminde bu oranın yüzde 3,6 olduğuna işaret etti.

Kişi başına milli gelirin 1990’da 3 bin 639 dolar, 2002’de ise 3 bin 492 dolar olduğu bilgisini veren Ağbal, 2017 sonu itibarıyla bu rakamın 10 bin 500 dolar olacağını söyledi.

Ağbal, 2020’de ise kişi başına milli gelirin 13 bin doların üzerine çıkacağını belirterek, “Yüksek gelirli ülkeler grubuna gireceğiz. Yani 2020’de Türkiye, AK Parti hükümetlerinin 19’uncu yılında 2 sınıf birden atlamış olacak. O açıdan ekonomide müthiş bir performans var.” görüşlerini aktardı.

Bakan Ağbal, 2009 küresel krizi sonrasında birçok ülkede istihdam kayıpları olduğuna değinerek, Avrupa ülkelerinde 2013 yılına gelindiğinde istihdam seviyesinin 2009 yılının altında bulunduğunu, Türkiye’nin ise bu dönemde 7 milyon insanına iş sağladığını söyledi.

Bütçe disiplininde de önemli başarılara imza attıklarını bildiren Ağbal, şöyle konuştu:

Türkiye ekonomisi 1990’lı yıllarda düşük büyüme, yüksek enflasyon, yüksek kamu açıkları, yüksek kamu borç yüküyle anılırdı. 1990’lı yıllarda yıllık ortalama enflasyon yüzde 70, bütçe açığının milli gelire oranı da yüzde 6’ya yakın. AK Parti olarak başladığımızda bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 10,2 idi. Şu anda bütün AK Parti döneminde bütçe açığı yüzde 2,5 civarında. Son 5 yılın ortalaması ise yüzde 1. Türkiye bu dönemde bütçe açıklarının aşağı çekilmesinde dünyada örnek gösterilen bir performans yakaladı.

Doğru işler yaptık. Ayağımızı yorganımıza göre uzattık. Milletin kaynaklarını millete hizmet olarak döndürdük. Bu ülkede 2002’de bütçenin neredeyse yarısı faize gidiyordu. Yani vatandaştan 100 lira topluyorsunuz, 45 lirası faize gidiyordu. Şimdi 100 liranın 8 lirası faize gidiyor. Bu bile fazla. Bunu da aşağı çekmemiz lazım. Dolayısıyla bütçe disiplini, performansı Türkiye ekonomisine ciddi katkı verdi.”

- "Türkiye büyüme potansiyeli yüksek bir ekonomiye sahip"

Türkiye ekonomisinin son 15 yılda 2 önemli testten geçtiğini kaydeden Ağbal, “2009’da bütün dünyayı krizin krizin etkileri Türkiye ekonomisini de etkiledi ama Türkiye, 2002 sonrası dönemde yapılan reformlar ve oluşturduğumuz bütçe disiplini sayesinde ve kriz sonrası uyguladığımız maliye politikaları sayesinde krizden en hızlı çıkan ülke oldu.” dedi.

Ağbal, “Çok net hatırlıyorum; 2010 yılı bütçesini ve 2010-2012 OVP’sini yapacağız. Bugün köşelerinden, gazete köşelerinden, hayatta hiçbir icraata imza atmamış, sadece kuru eleştiri yapan, bugün bizim açıkladığımız OVP’lere ilişkin ahkam kesenler, 2009 yılında ‘daha fazla harcayın, açın bu bütçe açıklarını’ diyenlere karşı, biz o zaman çok doğru, isabetli ve ülkenin istikrarına yarayacak bir bütçe ve OVP yaptık. Bütçe açığı bir anda yüzde 5,5’e çıkmışken, onu tekrar yüzde 2’lere çeken bir bütçe patikası oluşturduk. O bütçe ve OVP Türkiye ekonomisinin çok hızlı bir şekilde toparlanmasını sağladı. 2010 ve 2011 yıllarını hatırlayın, Türkiye ekonomisi yüzde 10-11 seviyesinde büyüdü, hızlı bir şekilde global krizin etkilerini atlattı, bütçe açıkları tekrar yüzde 1’lere kadar indi, faiz oranları aşağı geldi, istihdam hızlı bir şekilde arttı ve Türkiye ekonomisi 2010-2017 arasında ortalama yüzde 6,7 büyüdü.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin, büyüme potansiyeli yüksek bir ekonomiye sahip olduğunu belirten Ağbal, “Bugün Türkiye’ye yüzde 5-6 büyümeyi yakıştıramayanlar sadece yazıyorlar. Sürekli yazıyorlar, başka bir şey yaptıkları yok. Ama Türkiye ekonomisi başarı hikayelerini arka arkaya hem yazıyor hem de yapıyor. Onun için ileriye dönük ortaya koyduğumuz hedeflerin de çok gerçekçi olmadığını söyleyenlere buradan sesleniyorum; merak etmeyin size rağmen Türkiye ekonomisi güçlü, Türkiye ekonomisi büyümeye devam edecek, istihdam yaratmaya devam edecek. Türkiye ekonomisi istikrarıyla, potansiyeliyle hem kendisine hem de bu bölgedeki ekonomilere ciddi anlamda güç verecek.” diye konuştu.

- "Yıl sonuna kadar vergi artışı yapmıyoruz"

Ağbal, Türkiye ekonomisinin ikinci teste, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası maruz kaldığını ifade etti.

Aslında Gezi Parkı olayları, 17-25 Aralık operasyonlarının arkasında da ülke ekonomisini farklı noktalara çekme gayreti olduğunu ama 15 Temmuz alçak darbe girişimi sonrasında bazı çevrelerin Türkiye ekonomisinin toparlanamayacağını ve bu krizi atlatamayacağını beklediğini aktaran Ağbal, şunları kaydetti:

Türkiye ekonomisi bu önemli ikinci testten de başarıyla çıkmasını bildi. Hükümet olarak bu dönemde önemli kararlar aldık. Gerek maliye politikası gerek para politikası gerek finansal istikrara katkı sağlayacak önemli kararları arka arkaya aldık ve ekonomi hızlı bir şekilde toparladı. Ama kanaatimce tek başına bu faktör belirleyici değil. Esas gücümüz ekonominin kendisi. Ekonominin yapısalları sağlam. Güçlü bir bankacılık sistemimiz var. Güçlü bir kamu maliyemiz var. Girişimci, rekabetçi ve krizler karşısında fırsatlar üreten, dünyanın dört bir tarafına yayılmış bir özel sektörümüz var.

Hatırlıyorum; kasım, ararlık ayında Türkiye ekonomisine ‘yüzde 2-3 büyür, daha fazla büyümez’ diyenler vardı. Köşelerinden, analist raporlarından Türkiye ekonomisine yüzde 3 büyümeyi çok görenler vardı. Ama bugün Allah’a şükürler olsun Türkiye ekonomisi 5’i, 5,5’i geçecek diyenlerin sayısı fazlalaştı. Burada önemli olan doğru zamanda doğru adımları kararlılıkla atmak ve ekonominin önünü açmak olmalı. Onun için OVP’yi hazırlarken nasıl 15 yıldır her zaman için doğru, rasyonel ve ülkenin hayrına olan politikalarla hep vatandaşımız karşısına çıkmışsak, 2018-2020 dönemini kapsayan OVP’de de bu çerçevede bri gayretin içinde olduk.”

Ağbal, yeni OVP’de temel amaçlarının öncelikle makro ekonomik istikrarın sürüdürülmesi olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“Bu asla vazgeçemeyeceğimiz bir numaralı hedef. Fiyat istikrarı, makro ekonomik istikrarın olmazsa olmazı. Para politikamızı makro ekonomik istikrarın gereklilikleri neyse o çerçevede sürdüreceğiz. Para politikası araçları kullanılırken, para politikası ile maliye politikası eş güdüm halinde olacak. Bugün birisi yazmış; ‘Hani yıl sonuna kadar vergi artışı yapmayacaktınız, nereden çıktı?’ diyor. Kim söylüyor yıl sonuna kadar vergi artışı yaptığımızı? Yıl sonuna kadar vergi artışı yapmıyoruz. Böyle bir şey asla söz konusu değil. Biz bu sene de, gelecek sene de, program döneminde de maliye politikası kararlarını alırken, para politikası hedeflerini, bu arada fiyat istikrarının ve enflasyonun aşağı çekilmesi hedefini her zaman gözeteceğiz. Maliye politikası araçlarını kulanırken buna mutlaka bağlı kalacağız. Bundan kimsenin tereddüdü olmasın. Nitekim, en son açıkladığımız OVP tedbirlerine baktığınızda da enflasyona herhangi bir şekilde katkı yapmayan gelir artırıcı tedbirler olduğunu görürsünüz.”

- "3 milyon 217 bin yeni istihdam yaratacağız"

Ağbal, makro ekonomik istikrarın sürdürülmesi anlamında finansal piyasalarda sağladıkları istikrarın devam etmesi ve finansal piyasaların derinleştirilmesi yönünde yapısal adımları gelecek dönemde de atmaya kararlı olduklarını söyledi.

Cari dengenin çok önemli olduğunun altını çizen Ağbal, “Türkiye aynı gruptaki ülkelere göre cari dengesi daha fazla açık veren bir ülke. Program döneminde cari dengenin de sürdürülebilir ve aşağı yönlü bir patikada olmasını son derece önemsiyoruz.” dedi.

Bakan Ağbal, OVP döneminde beşeri sermaye ve iş gücünün kalitesinin artırılması, yüksek katma değerli üretimin yaygınlaştırılması, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi ve kamuda kurumsal kalitenin artırılmasıyla ilgili çok önemli yapısal reform ve düzenlemeleri arka arkaya yapacaklarını bildirdi.

Bu dönemde Türkiye’nin büyüme oranlarını 2018, 2019, 2020’de yüzde 5,5 olarak hedeflediklerini belirten Ağbal, “Kişi başına milli gelirin 2017 sonunda 10 bin 579 olacağını tahmin ediyoruz. Bunu 2020’de 13 bin dolar seviyesine çıkaracağız. 2018-2020 yıllarını kapsayan program döneminde 3 milyon 217 bin insanımıza yeni ilave istihdam yaratacağız. İstihdam sayımız 28 milyon 152 binden 31 milyon 369 bine çıkacak. İstihdamda durmak yok, istihdamı artırmaya devam edeceğiz. Enflasyon oranları da aşağı gelecek. 156 milyar 500 milyon dolar olan ihracatımızı, 195 milyar dolar seviyesine çıkarmayı düşünüyoruz.” diye konuştu.

- "Risklere karşı hazırlıklı olmak zorundayız"

Bu dönemde bütçe dengesine çok önem verdiklerini vurgulayan Ağbal, 2016’da bütün sıkıntılara rağmen bütçede ortaya koydukları hedefleri gerçekleştirdiklerini söyledi.

2017 için koydukları 47 milyar lira bütçe açığı rakamının 60 milyar lira seviyesinde olabileceğini aktaran Ağbal, “2017 yılında ekonomiyi canlandırmak amacıyla aldığımız tedbirlerin tek başına etkisi 11 milyar lira. Etrafımızda yaşanan bütün jeopolitik gerginlikler ve risklere, 3 milyondan fazla Suriyelinin bütçe üzerine getirdiği yüke, ekonomiyi canlandırmak üzere aldığımız tedbirlere rağmen ve hiçbir şekilde hizmetten vazgeçmeyerek bütçe açığını yüzde 2’de tutuyoruz. Yıl sonunda daha aşağı bir noktada kalması için yoğun bir gayretimiz var. Gelecek senelerde de daha aşağı gelecek. Bu dönemde yatırımdan da asla vazgeçmedik. 2017’de bütçede öngördüğümüzden daha fazla yatırım harcaması yapıyoruz. Üretken yatırımlara yatırım yaptık. 2017’de bütün sıkıntılara rağmen özel sektöre verdiğimiz destekleri de artırdık. Yatırım, üretim istihdama ilave destekler sağladık.” ifadelerini kullandı.

Ağbal, Türkiye’nin bütçe açığını kontrol etmek zorunda olduğunu belirterek, “Önümüzdeki dönemde global konjonktürde birçok olumlu faktör olmakla birlikte birçok risk de var. Gerek finansal piyasalar gerekse küresel ticaret ve büyümeye ilişkin riskler var. Türkiye olarak bütün bu risklere karşı hazırlıklı olmak zorundayız. Türkiye önümüzdeki 3 yıl boyunca savunma ve güvenlik başta olmak üzere bütçenin ihtiyacı olan harcamaları dışardan borçlanarak değil kendi kaynaklarıyla karşılamak zorunda. Bunu sağlayabilmek için de bütçe de ciddi anlamda önemli birtakım kararlar almamız gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA