'Barzani'nin Yaptığı Cehennemin Kapsını Açmaktır'

İstinye Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Caşın: '(İKBY'deki gayrimeşru referandum) Bu referandum, Türkiye'nin ve bölgenin güvenliğini tehdit ettiği için Türkiye, bu olaya bir beka sorunu olarak bakmaktadır. Barzani'nin yaptığı cehennemin kapsını açmaktır. Bu da yeni bir etnik ve dinsel çatışmaya sebep olacaktır' 'Bu 'Barzanistan' denilen devletin bayrağına baktığımızda, Türkiye toprakları da gösterilmektedir. Demek ki kurulan devlet, Irak'tan sadece Musul, Kerkük'ü değil, Türkiye'den de toprak talep etmektedir' 'İsrail dışında bu defakto devleti kimse tanımayacak. Bu kurulacak defakto ve bağımsız olamayan devlet, aslında İsrail ve Amerika askeri kuvvetlerinin, İran ve diğer komşulara karşı askeri müdahale aracı ve maskot bir devlet olacak diye düşünüyorum' Prof. Dr. Salha: 'Yeniden bölgenin haritaları çizilmek isteniyor. Türkiye bu durumu göz önünde bulundurarak, yeni ittifaklar üzerinde çalışmalar yürütmeli. Hedef burada, Türkiye'nin bölgedeki başarılı politikaları. Dikkatli, hızlı ve çok yönlü çalışmamız lazım'

SEMRA ORKAN - İstinye Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, Irak'ın kuzeyindeki gayrimeşru referanduma ilişkin, "Bu referandum, Türkiye'nin ve bölgenin güvenliğini tehdit ettiği için Türkiye, bu olaya bir beka sorunu olarak bakmaktadır. Barzani'nin yaptığı cehennemin kapsını açmaktır. Bu da yeni bir etnik ve dinsel çatışmaya sebep olacaktır." dedi.

Prof. Dr. Caşın, IKBY'deki gayrimeşru referandum hakkında AA muhabirine yaptığı açıklamada, gelinen noktada bağımsızlık referandumunun uluslararası hukuk açısından geçerli olmadığını söyledi.

Referandumun yapılabilmesi için ülkedeki halkın tamamının bu işe katılması gerektiğinin altını çizen Caşın, sözde referanduma Araplar ve Türkmenlerin katılmadığını, bu nedenle siyasi iradenin sandığa yansımadığını dile getirdi.

Caşın, konuyla ilgili iki önemli hadise olduğuna işaret ederek, "Biri 1991 Körfez Savaşı, diğeri 2003 Irak'ın işgali ile DAEŞ'e karşı Amerika'nın Barzani ve PYD'ye destek vermesi. Bu sayede Barzani'nin alan genişlettiğini ve tartışmalı bölgeleri de Musul ve Kerkük'e kadar genişlettiğini görüyoruz. Zorla demografi değiştirilip, bölge halkı göçe zorlanmış ve taşınmaz evleri işgal edilmiştir. DEAŞ ile mücadele eden Barzani Amerika'nın müttefiki konumuna gelmiştir." diye konuştu.

- "Türkiye'nin blöf yapmadığını tüm dünya bilmektedir"

Bu gayrimeşru referandum için Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli'nin "Biz bunu tanımıyoruz, yok hükmündedir. Türkiye uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanacaktır." dediğini hatırlatan Caşın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Milli Güvenlik ve Bakanlar Kurulu'nda da bu karar geçmiştir. Türkiye'nin blöf yapmadığını tüm dünya bilmektedir. Sayın Bakanın gayrimeşru referandum için küresel güçlerin bunu 30 yıl önceden planladıklarını söylemesi, benim tespitimi doğrulamaktadır. Bu referandum, Türkiye'nin ve bölgenin güvenliğini tehdit ettiği için Türkiye, bu olaya bir beka sorunu olarak bakmaktadır. Barzani'nin yaptığı cehennemin kapsını açmaktır. Bu da yeni bir etnik ve dinsel çatışmaya sebep olacaktır. Bu 'Barzanistan' denilen devletin bayrağına baktığımızda Türkiye toprakları da gösterilmektedir. Demek ki kurulan devlet Irak'tan sadece Musul, Kerkük'ü değil,Türkiye'den de toprak talep etmektedir. İsrail dışında bu defakto devleti kimse tanımayacak. Bu kurulacak defakto ve bağımsız olamayan devlet aslında İsrail ve Amerika askeri kuvvetlerinin, İran ve diğer komşulara karşı askeri müdahale aracı ve maskot bir devlet olacak diye düşünüyorum."

- "100 yıl sonra Sykes-Picot yeniden canlandırılmak isteniyor"

Prof. Dr. Caşın, bu gelişme karşısında Türkiye'nin kendini korumak için gereken tedbirleri çekinmeden alacağını düşündüğüne dikkati çekerek, Türkiye Cumhuriyeti var olduğu sürece Musul ve Kerkük'ün Misak-ı Milli sınırları içinde olacağını ve Türkiye'nin bundan asla vazgeçmeyeceğini, Türk halkının Türkmenlerin yanında yer alacağını kaydetti.

Türkiye'nin, kimsenin Türk’ü Kürt'le, Kürt'ü Arap'la birbirine düşürmesine izin vermeyeceğini aktaran Caşın, "Türkiye'nin yaklaşık 100 kilometrelik bir askeri sıcak takip hakkını kullanmasının kaçılmaz olduğunu düşünüyorum. Türkiye bunu yapmadığı takdirde hem inanırlılığını hem kararlılığını kaybetmiş olacak hem de PKK’nın bu bölgede yerleşmesine sebebiyet verecektir. 100 yıl sonra Sykes-Picot yeniden canlandırılmak, bölgede kan ve gözyaşı akıtılmak ve bölge ülkelerini Suriye'de olduğu gibi yeni bir iç savaşa sürüklemek istenmektedir. Türkiye'nin, bölgenin önde gelen ülkesi olarak uluslararası hukuktan doğan haklarıyla böyle bir devlete müsaade etmeyeceğini belirtmek isterim. Son kertede kazanacak olan Türkiye'dir." değerlendirmesinde bulundu.

- "Türkiye'nin yükselişi, uluslararası güçleri rahatsız etti"

Prof. Dr. Samir Salha da sorunun sadece yapılan bir referandum olmadığını, daha geniş kapsamlı bir sorunun varlığının gözardı edilmemesi gerektiğini belirterek, şunları anlattı:

"Bu gelişmeler şunu gösteriyor ki gerçek amaç, coğrafyayı yeniden yapılandırmak, sınırları yeniden yapılandırmak. Onun için Türkiye'nin çok temkinli ve dikkatli olması lazım. Türkiye'nin bölgede yükselişi, uluslararası bazı güçleri rahatsız etti. Bölgede yeni bir politika ortaya koymak lazım. Bölgede hareketlilik söz konusu, amaç sadece Kuzey Irak’ta insan hakları ile ilgili bir çalışma yürütmek değil. Yeniden bölgenin haritaları çizilmek isteniyor. Türkiye bu durumu göz önünde bulundurarak, yeni ittifaklar üzerinde çalışmalar yürütmeli. Hedef burada, Türkiye'nin bölgedeki başarılı politikaları. Dikkatli, hızlı ve çok yönlü çalışmamız lazım. Yapılan referandumun Irak hukukuna aykırı olduğunu, bir kez daha yinelemek istiyorum. Mesut Barzani, Irak anayasasını bir kenara bırakarak, bir emrivaki yapmak istiyor."

Bu nedenle Türkiye'nin hızlı hamleler yapmasında fayda olduğunun altını çizen Salha, "Bunlar ekonomik ve diplomatik yaptırımlar olabilir. Durum bir askeri operasyona kadar gidebilir. Bu askeri operasyon, kimle birlikte yapılabilir, şimdiki gidişat Bağdat ve Tahran ile görülüyor ama dayanağı çok önemli. 1926 Ankara Antlaşması bize çok büyük bir güç veriyor. Daha geniş kapsamlı bir vizyon ile bölgede 50 yıl sonra neler olabileceğini görerek, bir global politika belirlemekte fayda var." ifadelerini kullandı.

- "Türkiye yanlış bir politika izlemedi, gücünün yettiği politikaları izledi"

İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Köni ise gayrimeşru referandumun yapılacağının iki aydır söylendiğini ancak pek ciddiye alınamadığını, oysa uluslararası ortamın bunun için müsait oldğunu söyledi.

Köni, Amerika için İsrail’in isteklerinin ne kadar önemli olduğunun bilindiğini belirterek, "Amerika İsrail'de ilk defa askeri bir güç açtı, bu bir olay karşısında korumak için. Irak operasyonlarını zaten Amerika sayesinde yapıyor. Aslında Rusya'nın bu referanduma ses çıkardığı yok. İran ise Rusya işaret etmeden kımıldayamaz. Türkiye’nin NATO'daki yapısı devam ediyor. Türkiye yanlış bir politika izlemedi, gücünün yettiği politikaları izledi. Uzun dönemde bir Kürt devleti kurulacak gibi görünüyor. 1982'den beri Amerika’nın ders kitaplarında var. 'Kürtler Ortadoğu'daki en büyük etnik yapı ama bir ülkesi yok.' deniyor. Bu kanserin belirtileri vardı ama bir sürü şeyle boğuşuyorsunuz. O sırada Suriye olaylarını çıkardılar, Arap baharı, Mısır'daki olaylar... Bu kadar karmaşık bir ortamda, her şeyle mücadele edemiyorsunuz." şeklinde konuştu.
Kaynak: AA