''Ergenekon Davasının Eski Hakim Ve Savcıları, Suç Örgütünü Korudu'

'Ergenekon' davasına bakan 8 eski hakim ve savcı hakkında hazırlanan iddianamede, müşteki Serdar Öztürk'ün avukatlık bürosunda ele geçirilen 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' belgesi üzerinde parmak izi araştırması yaptırılması yönündeki talepleri, 'belgeye soruşturma aşamasında çıplak elle dokunulmasını' gerekçe göstererek haksız yere reddeden şüphelilerin bu şekilde kolluk içerisinde oluşmuş suç örgütünün ortaya çıkmasına engel olarak korudukları belirtildi İddianameden: 'Şüpheliler Özese, Uslu ve Fırat'ın, İlker Başbuğ hakkında anayasanın 148. maddesinin yedinci bendinde yer alan 'Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanırlar.' hükmüne aykırı olarak, yetki kuralını dikkate almadan, haksız yere yargılama yapmışlardır'' 'Şüpheliler, esasa ilişkin savunmaları bir saatle, avukatların talep konuşmalarını kaç müvekkili temsil ettiklerine bakmaksızın, 15 dakika ile sınırlandırmışlardır''

'Ergenekon' davasına bakan 8 eski hakim ve savcı hakkında hazırlanan iddianamede, dava sürecinde yaşanılan usule aykırı işlemler anlatıldı.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan 505 sayfalık iddianamede, Ergenekon davasının görüldüğü eski İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin üye hakimi Hüsnü Çalmuk'un yasa hükmü ile kapatılan mahkeme tarafından kullanılan ve adliyenin demirbaşına kayıtlı 41 masaüstü bilgisayardan, yargılamanın gerçekleştirildiği Silivri Ceza İnfaz Kurumlarının bulunduğu yerleşkede, UYAP genelgelerine ve olağan işleyişe aykırı biçimde, 'wipe' programıyla kesinlikle dönüşü olmayacak şekilde format attırmak suretiyle bilgi ve belgeleri sildirdiği kaydedildi.

İddianamede, eski İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile üye hakimler Hüsnü Çalmuk, Sedat Sami Haşıloğlu, Fatih Mehmet Uslu ve Ercan Fırat'ın, 20 Ekim 2008'de iddianamenin kabulüyle başlanan davada 5 Ağustos 2013'te hüküm verdikleri, 2 Nisan 2014'te de gerekçeli karar yazım işlemini tamamladıkları, ''hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç 15 gün içinde dava dosyasına konulur'' usul hükmüne aykırı davrandıkları bildirildi.

- ''Suç örgütünün ortaya çıkmasına engel olundu''

Şüphelilerin, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin görevinin sona ermesine ve yalnızca süresi içinde yazılmayan gerekçeli kararların on beş gün içinde yazılmasıyla devir işlemleri konusunda yetkili olmasına rağmen, koruma tedbirleri yönünden sanıkların yaptıkları tahliye istemli başvurularını incelemeye yetkili ve görevli mahkemeye göndermek yerine kendilerinin bu konuda karar verdikleri aktarılan iddianamede, şu tespitlerde bulunuldu:

''Şüphelilerin kamuoyunda Ergenekon davası olarak bilinen CMK'nın 250. maddesiyle görevli İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve müşteki tutuklu avukat Serdar Öztürk'ün de 'Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile alma, silahlı terör örgütüne üye olma' suçlarından yargılandığı dava kapsamında avukatlık bürosunda ele geçirilen 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' belgesi üzerinde parmak izi araştırması yaptırılması yönündeki müşteki taleplerini, söz konusu belgeye, soruşturma aşamasında çıplak elle dokunulmuş olduğunu gerekçe göstererek haksız yere reddettikleri, bu şekilde kolluk içerisinde oluşmuş olan suç örgütünün ortaya çıkmasına engel olarak, bu örgütü korudukları anlaşılmıştır. Bir kısım şüpheliler, müşteki Dursun Çiçek hakkında yetersiz gerekçelerle tutuklama ve tutukluluğun devamına karar vermişlerdir.''

İddianamede, şüpheliler Özese, Çalmuk, Haşıloğlu, Uslu ve Fırat'ın ''Müşteki Dursun Çiçek'in lehine olan delilleri toplamadıkları gibi lehine olan delilleri dikkate almadıkları, müştekinin taleplerini gerekçesiz kararlarla reddettikleri, müştekinin söz konusu belge üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı yönünde sunduğu hukuki mütalaaları dikkate almadıkları, müştekinin bilirkişi raporu sunmasına rağmen dava konusu 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' belgesi hakkında yeniden rapor almadıkları'' değerlendirilmesinde bulunuldu.

- ''Savunma hakları kısıtlandı''

Şüpheliler Özese ve Uslu'nun konuşma süresini 15 dakikayla sınırlandırarak, savunma hakkını kısıtladıklarına işaret edilen iddianamede, Özese ve Çalmuk'un duruşma tutanaklarını 2 aya varan sürelerden sonra yazılı hale getirdikleri, bu nedenle heyet değişikliklerinde duruşma tutanaklarının okunmamasına neden oldukları anlatıldı.

İddianamede, şu ifadelere yer verildi:

''Şüpheliler Hüseyin Özese, Fatih Mehmet Uslu ve Ercan Fırat'ın müştekinin müvekkilleri İlker Başbuğ hakkında anayasanın 148. maddesinin yedinci bendinde yer alan 'Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanırlar' hükmüne aykırı olarak, yetki kuralını dikkate almadan, haksız yere yargılama yaptıkları anlaşılmıştır. Şüpheli Hüsnü Çalmuk'un kamuoyunda 'Ergenekon' davası olarak bilinen ve CMK'nın 250. maddesi ile görevli İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın, mahkeme başkanlığını yaptığı, 27 Temmuz 2012'deki duruşmasına girmek isteyen müşteki İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ile milletvekilleri Erdal Aksünger, Ali Özgündüz, Veli Ağbaba ve Özgür Özel'e jandarma marifetiyle engel olduğu, duruşmaya sadece avukatlar ile basın mensuplarının girmesine izin verdiği tespit edilmiştir. Şüpheliler Hasan Hüseyin Özese, Hüsnü Çalmuk, Sedat Sami Haşıloğlu, Fatih Mehmet Uslu, Ercan Fırat ve Nihat Topal'ın yargılama sürecinde tutuklu sanıkların tahliye taleplerini etkili şekilde incelemeyerek, Anayasa Mahkemesinin anılan kararıyla ihlal kararı verilmesine neden olmuşlardır.''

Şüpheliler Özese, Çalmuk, Haşıloğlu, Uslu, Fırat ve Topal'ın savunmaya ilişkin yazışmaları, mahkemede görevli mübaşirin ve jandarma görevlilerinin denetimine tabi tuttukları, bu uygulamaların yanlış olduğu yönündeki itirazları kabul etmedikleri belirtilen iddianamede, esasa ilişkin savunmaları bir saatle, avukatların talep konuşmalarını kaç müvekkili temsil ettiklerine bakmaksızın 15 dakika ile sınırlandırdıkları vurgulandı.

- ''Redakte işlemi bahane edildi''

İddianamede, şüpheliler Özese, Haşıloğlu, Uslu, Fırat ve Topal'ın 2009'da mahkemeye ulaşan evrakı savunma makamından gizleyerek, 27 Kasım 2012 ve 13 Aralık 2012 tarihli oturumlarda okudukları ifade edildi.

Özese, Uslu, Fırat ve Topal'ın 13 Ocak 2012'deki duruşmada iddia makamı tarafından yapılan ve internet ortamında yayınlanan yasa dışı ses kayıtlarının dava dosyasına celbi yönündeki talep üzerine aldıkları kararla, sanıklar veya yakınlarına ait olduğu iddia edilen, davaya ilişkin olan internet ortamında veya medyada yer alan ses kayıtlarının dava dosyasına girmesine neden olduklarına dikkat çekilen iddianamede, dava konusuyla hiçbir bağlantısı olmayan yasa dışı bu ses kayıtlarının hukuka aykırı delil olduğu yönündeki itirazları kabul etmedikleri kaydedildi.

Şüpheliler Özese, Haşıloğlu ve Çalmuk'un tutuklu bulunan sanıklar tarafından verilen tahliye dilekçelerinin İstanbul Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından görüşüldüğü sırada, diğer mahkemeleri etkilemek amacıyla, duruşma salonu dışında bekleyen basın mensuplarını Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü içinde bulunan duruşma salonuna davet ederek, 10 Mart 2014 tarihli kararı ulusal yayın yapan medya kuruluşlarının temsilcilerine dağıttıkları bildirilen iddianamede, hakimlik mesleğinin temel ilkelerine ve hukuka aykırı olarak, 6526 Sayılı Kanun'un tanıdığı 15 günlük sürenin dolduğu 21 Mart 2014 günü, redakte işlemlerini bahane ederek, gerekçeli kararın yazımına devam etmek ve HSYK'nın haklarında soruşturma açmasının önüne geçmek amacıyla, duruşma salonunun dışında bekleyen basın mensuplarını duruşma salonuna alarak, gerekçeli kararın tamamlandığını ve sadece redakte işlemlerinin kaldığını beyan eden basın açıklaması yaptıkları bilgisi verildi.

(Sürecek)

Kaynak: AA