2. Dubrovnik Forumu

Dışişleri Bakan Yardımcısı Yıldız: 'Terörizmin kökünü kazıyabilmek için hiçbir ayrım yapmadan bütün terör gruplarıyla savaşmak zorundayız. DEAŞ, FETÖ, EşŞebab, Boko Haram, PKK/PYD/YPG adları ne olursa olsun, bütün teröristler aynı şeytani yöntemde birleşiyor. Bir terör örgütüyle savaşmak için bir başkası desteklenemez' 'Bizce AB, ekonomik yardım, vize serbestisi ve geri kabul konularında mutabakatın öngördüğü sorumlulukları yerine getirmemiştir. Bir politikacı olarak eğer bu yükümlülükler önümüzdeki aylarda somut şekilde herhangi bir ivme kat etmezse, korkarım bu mutabakat çökecek'

Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Ahmet Yıldız, terörle mücadeleye ilişkin 'Terörizmin kökünü kazıyabilmek için hiçbir ayrım yapmadan bütün terör gruplarıyla savaşmak zorundayız. DEAŞ, FETÖ, Eş-Şebab, Boko Haram, PKK/PYD/YPG adları ne olursa olsun, bütün teröristler aynı şeytani yöntemde birleşiyor. Bir terör örgütüyle savaşmak için bir başkası desteklenemez.' dedi.

Hırvatistan'ın Dubrovnik kentinde ikincisi düzenlenen Dubrovnik Forumu'nda güvenlik, terörle mücadele ve kültürler arası diyalog konuları ele alındı.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Yıldız başta olmak üzere, çok sayıda siyasetçi, akademisyen ve kanaat önderinin katıldığı forumda, dünya genelinde artan terör tehdidinin yanı sıra sığınmacı krizi ve enerji güvenliği alanlarında iş birliği vurgusu yapıldı.

Forumda konuşan Yıldız, Akdeniz havzasının çeşitli sorunlarla yüzleştiğini belirterek, 'Bizim komşularımıza karşı yaklaşımımız, gerginliklerin sonlandırılması için yardımcı olmak ve yenilerini önleyerek bölgede kalkınmayı ve sürdürülebilir barışı sağlamak.' diye konuştu.

Akdeniz'in Avrupa'dan ayrıştırılamayacağını dile getiren Yıldız, özellikle sığınmacı kriziyle bu bakış açısının daha iyi anlaşıldığına dikkati çekti. Yıldız ayrıca 'Akdeniz'in doğusunda ya da batısında ne yaşanırsa yaşansın bu Türkiye de dahil olmak üzere bütün Avrupa'yı etkiliyor. Bizler aynı gemideyiz.' ifadelerini kullandı.

- 'Hiçbir Avrupa ülkesi bizim kadar DEAŞ'tan etkilenmemiştir'

Yıldız, Suriye'de devam eden savaşın 7. yılına girildiğini anımsatarak, Türkiye'nin Suriye halkının acılarını dindirebilmek için ortaya koyduğu çabaları aktardı.

Türkiye'nin Suriye'de siyasi, güvenlik ve insani yardım alanlarında attığı somut adımları anlatan Yıldız, Türkiye'nin ülkede mezhepsel ayrışmaların ötesinde kuşatıcı siyasi çözümü öncelediğini, Suriye'nin siyasi ve toprak bütünlüğünün korunabilmesi için bu yaklaşımın önemli olduğunu vurguladı.

Yıldız, Türkiye’nin geçen kasım ayında Suriye genelinde bir ateşkesin sağlanabilmesi için katkıda bulunduğunu, Esat rejimi ve destekçilerinin devam eden şiddet eylemlerine rağmen bu ateşkesin hala geçerli olduğunu hatırlattı.

Astana görüşmelerinin önemine de değinen Yıldız, bu görüşmelerin Cenevre sürecini yeniden başlatmasının yanı sıra çatışmasızlık alanının oluşturulması gibi önemli somut kararların alınmasına katkı sağladığını belirtti.

Yıldız, Türkiye'nin DEAŞ'a karşı yürüttüğü mücadele ve yapılan fedakarlıklara dikkati çekerek, 'Hiçbir Avrupa ülkesi bizim kadar DEAŞ'tan etkilenmemiştir ve dünya genelinde hiçbir ülke bizim verdiğimiz mücadelenin bir benzerini vermemiştir. Bizim DEAŞ ve Suriye'deki diğer terör oluşumlarına karşı mücadele kararlılığımız sürmektedir. Sadece bizim ulusal güvenliğimiz değil küresel güvenliği tehdit ediyorlar.' görüşünü paylaştı.

Terörizmle uluslararası iş birliği ve dayanışmayla mücadele edilebileceğini vurgulayan Yıldız, şunları söyledi:

'Bu noktada bizim şüphelerimiz var. Şüphelerimiz var çünkü dünya bölünmüş ve bocalayan bir görüntü arz ediyor. Teröristler de bu boşluğu dolduruyor. Terörizmin kökünü kazıyabilmek için hiçbir ayrım yapmadan bütün terör gruplarıyla savaşmak zorundayız. DEAŞ, FETÖ, Eş-Şebab, Boko Haram, PKK/PYD/YPG adları ne olursa olsun, bütün teröristler aynı şeytani yöntemde birleşiyor. Bir terör örgütüyle savaşmak için bir başkası desteklenemez.'

Yıldız, PKK ve YPG'nin aynı terör organizasyonu olduğuna işaret ederek, adı geçen terör gruplarının Suriye ve diğer ülkeleri bölerek, kendi çıkarları doğrultusunda Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve bölgesel barışı tehlikeye attığını dile getirdi.

Sığınmacı krizine de değinen Yıldız, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile yaptığı 18 Mart mutabakatıyla Ege üzerinden düzensiz göçün yüzde 99 oranında azaldığını ancak AB'nin mutabakatın gereklerini henüz tam anlamıyla yerine getirmediğini hatırlattı.

Yıldız, Türkiye'nin 3,2 milyon sığınmacıya ev sahipliği yaptığını, 26 milyar doların üzerinde harcaması bulunduğunu belirterek, bu orana uluslararası katkının yalnız 526 milyon dolar düzeyinde olduğunu aktardı.

Yıldız, 'Bizce AB, ekonomik yardım, vize serbestisi ve geri kabul konularında mutabakatın öngördüğü sorumlulukları yerine getirmemiştir. Bir politikacı olarak eğer bu yükümlülükler önümüzdeki aylarda somut şekilde herhangi bir ivme kat etmezse, korkarım bu mutabakat çökecek.' değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin ev sahipliği yaptığı sığınmacılara elinden gelenin en iyisini yapmaya devam edeceğini vurgulayan Yıldız, 'Biz alkış ya da takdir beklemiyoruz. Ancak bizim uluslararası toplumdan beklentimiz, önemli ihtiyaçlar karşısında daha fazla empati, destek ve dayanışma.' diye konuştu.

Hırvatistan İçişleri Bakanı Davor Bozinoviç de sığınmacı krizinin özellikle Akdeniz'in doğusunda devam ettiğine dikkati çekerek, AB'nin Türkiye ile yaptığı mutabakatın çok değerli olduğunu, Türkiye'nin başarılı uygulamalarıyla sığınmacı sayısında yaşanan düşüşe dikkati çekti.

Bozinoviç, Avrupa genelinde artan terör saldırılarının uluslararası alanda iş birliği ve dayanışmanın gerekliliğinin en önemli göstergesi olduğunu ifade ederek, Hırvatistan'ın bu manada girişilen her türlü çabanın destekleyicisi olacağını bildirdi.

Ülkesinin, Güneydoğu Avrupa'da istikrarın kalıcı kılınabilmesi için yeni yatırımlar yapılmasının önemine olan inancını dile getiren Bozinoviç, girişimci ruhun canlandırılması ve yeni iş imkanlarının sunulmasının demokrasi ve istikrara katkı sağlayacağını kaydetti.
Kaynak: AA