Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın Açıklaması (1)

'(15 Temmuz yargılamaları) Öncelikle ailelerin yanlarında olduğumuzu buradan bir defa daha ifade etmek istiyorum. O konuda en ufak bir tereddütleri, endişeleri olmasın. Geniş bir avukatlar grubu oluşturuldu bildiğiniz gibi. Onlar zaten burada davacıların davalarını takip ediyorlar. Umarım burada tabii adaletin tecelli etmesi noktasında şeffaf, sağlıklı, hukuka uygun bir süreç yaşanır ve hakikatler ortaya çıkar' 'Şimdi Amerikalılar da bu hassasiyetimizi ve kararlılığımızı bildiği için hem Beyaz Saray'daki görüşmelerde hem de sonrasında dün bugün de açıklamalar oldu. Gördünüz 'Türkiye'nin güvenlik endişelerini giderecek adımları mutlaka atacağız.' dediler. Verdikleri silahların detaylarını verecekler. Amaç ne? Türkiye'ye karşı ya da DEAŞ'la mücadele dışında bir başka yerde kullanılmasın diye. Göreceğiz. Bu iş birliğine tabii ki biz açığız. Son tahlilde DEAŞ'la mücadele koalisyonunun parçası olarak ABD ile de çalışmaya devam edeceğiz aynı Rusya ile çalıştığımız gibi ama bu konuda Amerikalıların bir hata yaptığı çok açık'

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, 15 Temmuz yargılamalarına ilişkin, 'Öncelikle ailelerin yanlarında olduğumuzu buradan bir defa daha ifade etmek istiyorum. O konuda en ufak bir tereddütleri, endişeleri olmasın. Geniş bir avukatlar grubu oluşturuldu bildiğiniz gibi. Onlar zaten burada davacıların davalarını takip ediyorlar. Umarım burada tabii adaletin tecelli etmesi noktasında şeffaf, sağlıklı, hukuka uygun bir süreç yaşanır ve hakikatler ortaya çıkar.' dedi.

İbrahim Kalın, NTV'de katıldığı canlı yayında Oğuz Haksever'in sorularını yanıtladı.

15 Temmuz'a ilişkin yargılamaları değerlendiren Kalın, adaletin tecelli edeceğine dair inançlarının tam olduğunu belirtti.

Kısa bir süre sonra 15 Temmuz'un seneyi devriyesinin yaşanacağını hatırlatan Kalın, 'O gece biz ne yaşadık? Bir tarafta bir hüzün yaşadık. Böyle bir hain darbe girişimine maruz kalacağımızı hiç kimse düşünemezdi. Bu oldu. Şehitlerimiz oldu. Bu ülkede tarihinde görülmemiş hadiseler yaşandı. Bu ülkenin uçakları bu ülkenin Millet Meclisini bombaladı. Bu ülkenin askerleri, bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanını sadece tevkif etmek için değil -ben iddia ediyorum- katletmek için, öldürmek için yola çıktılar. Bu ülkenin tanklarıyla, toplarıyla, tüfekleriyle bu ülkenin vatandaşına silahlar doğrultuldu, insanlar öldü. Bir tarafta bu yaşandı ama öbür tarafta da 16 Temmuz sabahı yepyeni bir güne doğduk Türkiye'de. Darbe püskürtüldü. Dolayısıyla bir tarafta matem bir tarafta da bir zafer ve gurur duygusu. İkisi bir arada yaşandı.' diye konuştu.

- 'Bu sürecin yakın takipçisi olmak çok önemli'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da 15 Temmuz'a ilişkin bazı davalara müdahil olduğunu hatırlatan Kalın, şunları söyledi:

'Biz de bütün arkadaşlarımızı teşvik ediyoruz, imkanı olan, vakti olan gitsin, davaları izlesinler, ailelere yardımcı olsunlar, yanlarında olsunlar. Orada tabii ki bir hukuki süreç var. Mahkeme salonunun belli kuralları içinde ama orada olmak hem bir tarihi hadiseye şahitlik etmek açısından önemli hem de bu ailelerin yanında durmak açısından önemli. Çünkü verilen bazı ifadelere ve savunmalara baktığınız zaman da oyun içinde birtakım oyunların, birtakım tiyatral senaryoların gündeme getirildiğini görüyoruz. Bunlarla ilgili hüküm vermek bize düşmez, bunun kararını yargı verecek ama yaşananlara bakıyorsunuz, bir de anlatılanlara bakıyorsunuz iki apayrı dünya var.'

Kalın, bu sürecin yakın takipçisi olmanın önemine işaret ederek, 'Cumhurbaşkanımız da bizzat bunu takip ediyor, bu davaları kendisi de bizzat takip ediyor. Dolayısıyla öncelikle ailelerin yanlarında olduğumuzu buradan bir defa daha ifade etmek istiyorum. O konuda en ufak bir tereddütleri, endişeleri olmasın. Geniş bir avukatlar grubu oluşturuldu bildiğiniz gibi. Onlar zaten burada davacıların davalarını takip ediyorlar. Umarım burada tabii adaletin tecelli etmesi noktasında şeffaf, sağlıklı, hukuka uygun bir süreç yaşanır ve hakikatler ortaya çıkar. Bu aslında bize 'Hukukun üstünlüğü çerçevesinde hareket edin' diyenlere verilmiş en güzel cevap. Türk mahkemeleri çalışıyor ve şu anda bu hukuk davaları bakın devam ediyor. Gayet şeffaf bir şekilde yürütülüyor.' ifadelerini kullandı.

- YPG ve PYD''ye verilen silahlar

'ABD'nin YPG ve PYD'ye silah vermesi konusunda Türkiye'nin kendi güvenliği açısından kırmızı çizgisi var mı?' şeklindeki soru üzerine Kalın, şöyle konuştu:

'Aslında çerçeveyi Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Trump'la yaptığı görüşmede çok net bir şekilde ortaya koydu. Bildiğiniz gibi biz o görüşmeden bir hafta önce Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Hulusi Akar ve MİT Müsteşarımız Hakan Fidan Bey'le ön görüşmeler yapmak üzere Washington'a gittik. Oradaki tabloyu da geldiğimizde Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettik ve o çerçevede bir hazırlık yaparak gittik. Oradaki görüşmelerde hem baş başa hem de heyetler arası görüşmede, Sayın Cumhurbaşkanımız, Amerikan tarafının aldığı bu kararın yanlış olduğunu bir kez daha yüzlerine ifade etti. Basın toplantısında da söyledi zaten. Daha önce de bizim ifade ettiğimiz, Obama döneminden kalma bu sorunun çözümü için Amerikan yönetimi farklı bir yol tercih edebilirdi. Biz hala o iddiamızda ısrarcıyız. Yani biz bir alternatif plan önerdik, bu uygulanabilir bir plandı. Hür Suriye Ordusunda 8 ila 10 bin, ihtiyaca göre 12 bin, 13 bin kişinin eğitilmesi, diğer şu anda SDF'nin içinde bulunan diğer Arap unsurların buraya katılması ki bu durumda rakam 20 bine çıkabilir ve Koalisyon Güçleri'yle beraber, hava desteği ve koordinasyonla birlikte Rakka operasyonu gayet rahat bir şekilde yapılabilirdi.'

İbrahim Kalın, Obama yönetiminin ısrarla bu yolu tercih etmediğini dile getirerek, 'Bizim getirdiğimiz bütün teklifleri bir kenara koymayı tercih etti. Orada başka hesapların olduğu, başka planların olduğu intibaı insanda uyanıyor haklı olarak. Suriye üzerinde başka bir vekalet gücü oluşturmak... Bunu Türkiye ile yapmayalım, elimizde bizim kontrol ettiğimiz başka vekalet gücü olsun sahada, bunları kullanırız diye bir yol hattı izlediler. Biraz daha geriye gittiğinizde Obama yönetiminin ardı ardına yaptığı hatalar, kararsızlık ve kaybedilen zaman süreçlerine baktığınız zaman Suriye'de tablonun bu kadar karmaşık hale gelmesinin sebeplerini burada aramak gerekiyor.' dedi.

Bundan 2,5 yıl önce Suriye'de DEAŞ'ın olmadığını belirten Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

'2,5 sene önce, 2 sene önce Suriye'de İran yoktu, 2 sene önce Suriye'de Rusya yoktu. Sadece muhalefet vardı ve rejim vardı. Kimyasal silah kullanıldığı zaman Sayın Obama, o zaman 'Kimyasal silah bizim kırmızı çizgimiz' dedi, 2013 Doğu Gota, hiçbir şey yapılmadı. Yapılmadığını görünce hem rejim hem diğer aktörler demek ki Amerikan yönetiminin ciddi bir niyeti yok, bir şey yapmayacaklar kanaatine hasıl oldu ve kendileri sahaya girmeye başladılar. Aslında aynı şeyi DEAŞ da görmüş oldu. Çünkü DEAŞ'ın çıkış noktası Irak biliyorsunuz. Irak işgalinden sonra dönüşerek bu hale geldi ve Suriye'deki rejimin çökmüş olması, savaş ortamı, otorite boşluğu bütün bunlardan istifade ederek Suriye sahasına girdi ve bugün dallanıp budaklanarak her tarafa yayılmaya başlıyor. Daha tehlikeli bir gelişmeyi burada dikkate almak gerekecek, biz bunu çok yakın takip ediyoruz ve ciddiye alıyoruz o da şu: Rakka operasyonu devam ediyor, izolasyon dedikleri birinci aşama yapılıyor. İkinci aşama şehre girme ve şehri alma olacak. Musul operasyonu devam ediyor. Musul'un da yüzde 60-70'ini temizlemiş durumdalar DEAŞ'tan. Çok ciddi kayıplar da var bu arada hem sivil hem asker kayıpları var. Irak ordusundan çok ciddi kayıplar var. Diyelim ki önümüzdeki 3-5 ay içinde Musul ve Rakka operasyonları belli bir noktaya geldi. Eş zamanlı olarak DEAŞ'ın dünyanın başka coğrafyalarına ihraç edilmesi, export edilmesi süreci var şu anda.'

- 'Bir gün bu konularda yine kapımızı çalarsınız'

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, son dönemde ilginç gelişmelerin yaşandığına dikkati çekerek, 'Bakın ilginçtir son 3-5 gündür Filipinler'de ilginç şeyler oluyor. Birtakım terör saldırıları oluyor. Hemen öncesinde Manchester'da bir saldırı oluyor, 'Yanlız Kurt' dedikleri bir intihar bombacısı gidiyor, bir saldırı yapıyor ve tüm dünyanın gündemi oraya yoğunlaşıyor. Şimdi DEAŞ'ı Suriye ve Irak'ta kıstırırken bunun başka coğrafyalarda ortaya çıkmasıyla ilgili yeni bir süreç yaşanabilir. Buna karşı hepimizin çok dikkatli, çok teyakkuz halinde olması gerekiyor. DEAŞ öyle bir örgüt ki aslında belki Filipinler'de, Endonezya'da, Libya'da, Nijerya'da fiilen olmayabilir ama öyle bir çatı kuruluş, terör örgütü haline geldi ki orada birisi DEAŞ'ın bayrağını çektiği anda orada bulunanlardan birisi onların alt taşeronları 'DEAŞ burada da var' diyebilir. Bunu niye söylüyorum: Biz baştan beri Obama yönetimine şu eleştiriyi getirdik. Bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle alt edemezsiniz. SDF kılıfı altında YPG'ye verdiğiniz silahlar doğrudan bir terör örgütüne verilmiş silahlardır. Bunlar eninde sonunda gelir sizi de vurur.' şeklinde konuştu.

'Maalesef Trump'ı da bu konuda ikna etti Obama'nın eski yönetimi, aynen askerler devam ediyor, Pentagon ve ekibi.' diyen Kalın, şunları söyledi:

'Sayın Cumhurbaşkanımız orada çok açık bir şekilde şunu söyledi 'Hayırlı olsun. Biz zaten baştan beri söyledik Rakka operasyonuyla YPG yer alırsa biz yokuz.' O pozisyonda bir değişiklik yok. Farklı bir şey daha söyledi Cumhurbaşkanımız, bu bölgelerde yani Suriye'nin kuzeyinde YPG'nin kontrolündeki bölgelerden Türkiye'nin ulusal çıkarlarına dönük, sınırlarına dönük, vatandaşlarına yönelik herhangi bir tehdit gelirse biz kimseden izin almadan gereğini yaparız. Bu konuda tavrımız son derece net. Şimdi Amerikalılar da bu hassasiyetimizi ve kararlılığımızı bildiği için hem Beyaz Saray'daki görüşmelerde hem de sonrasında dün bugün de açıklamalar oldu. Gördünüz, 'Türkiye'nin güvenlik endişelerini giderecek adımları mutlaka atacağız' dediler. Verdikleri silahların detaylarını verecekler. Amaç ne? Türkiye'ye karşı ya da DEAŞ'la mücadele dışında bir başka yerde kullanılmasın diye. Göreceğiz. Bu iş birliğine tabii ki biz açığız. Son tahlilde DEAŞ'la mücadele koalisyonunun parçası olarak ABD ile de çalışmaya devam edeceğiz aynı Rusya ile çalıştığımız gibi ama bu konuda Amerikalıların bir hata yaptığı çok açık. Bunun neticelerini hemen yarın, öbür gün görmeyebilirler ama orta uzun vadede görecekler. O yüzden Cumhurbaşkanımız yine aslında çok güzel özetledi; 'Bir gün bu konularda yine kapımızı çalarsınız.' Beyefendi böyle formüle etti bence çok da güzel formüle etti.'

- 'Büyük mülteci krizi hala devam ediyor'

Benzer durumların Afganistan ve Irak'ta da yaşandığını vurgulayan Kalın, 'Bizim yakın coğrafyamızda, dışarıdan uzaktan gelip buralara gelip müdahale eden bu tür aktörler, ülkeler, bir zaman sonra o kadar büyük maliyetler üretiyorlar ki, son tahlilde bütün maliyeti bölge insanları yaşıyor, çekiyor. Bizim şu anda yaklaşımımız, Suriye'de DEAŞ'la mücadeleye devam edeceğiz, biz de DEAŞ'la mücadeleye devam ediyoruz. Hamdolsun bakın Fırat Kalkanı Harekatı çerçevesinde sınırımızın önemli bir kısmını güvence altına aldık oralardan DEAŞ'ı uzaklaştırdık ve çok önemli bir rakam bakın, şu ana kadar Cerablus'tan El Bab'a kadar o hatta, yüz binden fazla Suriyeli geri döndü. Suriye savaşı başladığından beri ilk defa oluyor bu. İlk defa Suriye'den çıkan mülteciler kendi topraklarına bu hacimde, bu yüksek rakamlarla döndüler. Bunu ne Suriye'nin güney sınırında yapabildiler yani Ürdün hattında ne Lübnan hattında yapabildiler ne Irak hattında yapabildiler. Bunu ilk defa Fırat Harekatı'yla yaptık. Baştan beri de hep bunu söylüyorduk. Cumhurbaşkanımızın güvenli bölge diye tarif ettiği formül hayata geçirilseydi inanın bugün bu kadar böyle 7-8 milyon Suriyeli mülteci ülke dışında olmazdı. En azından o güvenli bölgede, güven içinde kendi topraklarında olurlardı. Bu da dinlenmedi maalesef. Şu anda büyük mülteci krizi hala devam ediyor, ortadan kalkmış değil kontrol altına alınmış durumda ama sorun orada var olmaya devam ediyor.' ifadelerini kullandı.

İbrahim Kalın, 'Çatışmasızlık bölgeleri mekanizması işlemeye başladı mı?' şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı:

'Başladı. Onu da en son Sayın Cumhurbaşkanımızın 3 Mayıs'ta Soçi'ye yaptığı ziyarette kararlaştırıldı, hemen o günün akşamı Astana'da da Astana toplantıları yapılıyordu. O gün de Sayın Cumhurbaşkanımızın da talimatlarıyla, Putin ile yaptığı görüşmeden sonra, çatışmasızlık bölgelerinin anlaşması orada imzalandı. Biz de garantör olarak imzaladık. Tabii mekanizma şöyle işliyor: Biz bunu muhaliflerle görüşüyoruz, Rusya ve İran da rejimle görüşüyor. Dolayısıyla epey bir zorlu müzakereler devam etti. Hem Dışişleri Bakanlığımızın hem MİT Müsteşarlığımızın mensubu arkadaşlar çok yoğun bir mesai harcayarak... Hakan Bey tekrar devreye girmek durumunda kaldı, muhalifler, 'Biz masadan kalkıyoruz çünkü rejim hala bize saldırmaya devam ediyor' müzakereler devam ederken, sağ olsun Hakan Bey Cumhurbaşkanımızın talimatıyla devreye girdi ve tekrar muhalifleri masada tutma imkanımız oldu. Bu arka planda yaşanan o yoğun diplomasiyi göstermesi açısından önemli bir enstantaneydi. Fakat şu anda tabii dört tane ana çatışmasızlık bölgesi tespit edildi. Buralara hangi ülkelerin ne şekilde konuşlanacağı ve nasıl bir görev dağılımı yapılacağı konusunda müzakereler devam ediyor. Çok kolay değil, çok inişli çıkışlı saha şartları var ortada. Yani rejim durmuyor, İran'ın oraya getirdiği milis güçler durmuyor, yeri geliyor muhalifler çatışma içine giriyorlar vesaire, sürekli bir sürtüşmenin olduğu bir ortamdan bahsediyoruz ama yine de 5 yıllık 6 yıllık Suriye savaşının seyrine baktığınız zaman, çatışmayı minimize edebilecek önemli formüllerden bir tanesi.'

İlk ciddi kapsamlı ateşkesin geçen aralık ayında yine Türkiye ve Rusya'nın girişimiyle yapıldığını hatırlatan Kalın, 'Rejimin ihlalleri oldu onun üzerine zaten bu çatışmasızlık bölgesi konsepti geliştirildi. Şimdi bunun hayata geçirilmesi için ülkelerle gerekli görüşmeler yapılıyor. Genel bir konsensüs var. Fakat bunun ilişkisinin ve mekanizmalarının nasıl şekilleneceği konusunda müzakereler şu anda devam ediyor.' diye konuştu.

'Rakka konusunda bir başka gelişme bizim dikkatimizi çekti. YPG'nin güneydeki kuşatmadan DEAŞ'a bir koridor açtığı söyleniyor. Türkiye'de böyle bir istihbarat var mı?' şeklindeki soru üzerine Kalın, şöyle dedi:

'Milli İstihbarat Teşkilatımız da bu konuyu yakından takip ediyor. Bu yönde emareler var. Onların da teyit ettiği bazı emareler var. Fakat bu yeni bir şey değil. Daha önce PYD ve DEAŞ bunu Münbiç'te yaptılar. Aslında bu işlerine geldiği zaman terör örgütlerinin birbirleriyle nasıl iş birliği içinde olduğunu da gösteriyor. Zaten biz hep bunu söylüyoruz baştan beri. Bunlar biraz oyun içinde oyuna dönüşüyor bir zaman sonra. Zahirde terörle mücadele vesaire gibi söylemler üzerinden başka politikalar dizayn ediliyor, bölge politikaları şekillendirilmeye çalışılıyor öbür tarafta da bu tür şeyler yaşanıyor. Münbiç'te yaşadığımıza benzer bir şey burada... 'Rakka'yı biz size bırakalım biz Deyr'uz Zor'a geçelim' gibi bir hareketliliğin olduğunu görüyoruz ama bu böyle de olmayabilir başka gelişmeler de olabilir. Başka faktörler de var devrede bakalım nasıl şekillenecek.'

(Sürecek)
Kaynak: AA