FETÖ'de Tahliye Kararı Verenlerin Açığa Alınma Gerekçesi (1)

HSYK Başkanvekili Yılmaz, FETÖ'nün medya yapılanmasına ilişkin davada tahliye kararı veren İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, üyeleri ve duruşma savcısının geçici görevden uzaklaştırmalarıyla ilgili kararın gerekçesini açıkladı Yılmaz: 'Hakimlerin kararlarını didikliyor değiliz. Bir ay önce 'tahliye taleplerinin reddine' diyorsun, bir ay sonra ByLock kullanıp kullanmadığı cevabı bile gelmeden, sanıkların üzerinde çıkan dijital delillerle ilgili cevap gelmeden, tanıkların yarısı dinlenmeden, değişen bir delil durumu olmadan sen çıkıyorsun tahliye diyorsun. Yani çok şüpheli hale getiriyorsun, bu çok şüpheli hal araştırılmalı' Gerekçeden: '15 Temmuz kanlı darbe girişimi esnasında verilen şehit ve yaralı sayısı, kalkışmanın meydana getirdiği toplumsal travmanın izlerinin halen devam etmesi gibi realiteler göz önünde bulundurulduğunda, deliller tamamıyla toplanmadan ve kuvvetli suç şüphesini gösteren mevcut somut deliller de yeterli derecede incelenmeden, işin önemi, tutuklu sanıklara atılı suçlar için Türk Ceza Kanunu'nda öngörülen ceza miktarları ile ölçülülük ilkesi gözetilmeden verilen tahliye kararının toplumda infial uyandırdığı ve kamuoyu vicdanını yaraladığı dosya kapsamından anlaşılmıştır'

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Mehmet Yılmaz, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) medya yapılanmasına ilişkin davada tahliye kararı veren İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İbrahim Lorasdağı, üyeler Barış Cömert ve Necla Yeşilyurt Gülbiçim ile duruşma savcısı Göksel Turan'ın geçici görevden uzaklaştırılmalarıyla ilgili kararın gerekçesini açıkladı.

HSYK 2. Dairesinin oy birliğiyle aldığı kararın gerekçesinde, mahkemenin, 28 Şubat 2017 tarihli ara kararında '... tutuklu sanıklara isnat edilen suçların niteliği, atılı suçların CMK'nın 100/3-a maddesinde sayılan katalog suçlardan olması, suçu işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesini gösterir somut delillerin bulunması, atılı suçların yasada öngörülen cezanın üst sınırı, adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı...' gerekçesiyle sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdiği anımsatıldı.

Gerekçede, 27 Mart'taki ilk duruşma ve devam eden 2 günde, sanıkların savunmasının alındığı ve 4 tanığın dinlendiği belirtilen gerekçede, bunun dışında dosyadaki delillerde değişen bir durum olmaması ve tensip zaptıyla toplanmasına karar verilen delillerin dahi toplanmamasına rağmen, 28 Şubat tarihli kararla da çelişki oluşturacak şekilde, duruşmada hazır bulunan cumhuriyet savcısının mütalaasına uygun 13, mütalaaya aykırı olarak 8 tutuklu sanık olmak üzere 21 kişinin tahliyesine karar verildiği kaydedildi.

Gerekçede, şu ifadeler yer aldı:

'Delillerin henüz toplanmamış olması ve dosyanın tekemmül etmemiş olması nedeniyle hakimin takdir yetkisi kapsamında değerlendirilebilecek bir durumun söz konusu olmadığı, verilen tahliye kararının makul, mantıklı ve geçerli nedenlere dayanmadığı, tutarsız ve hukukilikten uzak olduğu, haklarında eş değer deliller bulunan sanıklar arasında farklı işlemi gerektiren sebebi ikna edici, adil ve tutarlı bir şekilde izahtan uzak olduğu, sanıklara isnat edilen suçların 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütü kurma ve yönetme' suçları olduğu, 15 Temmuz kanlı darbe girişimi esnasında verilen şehit ve yaralı sayısı, kalkışmanın meydana getirdiği toplumsal travmanın izlerinin halen devam etmesi gibi realiteler göz önünde bulundurulduğunda, deliller tamamıyla toplanmadan ve kuvvetli suç şüphesini gösteren mevcut somut deliller de yeterli derecede incelenmeden, işin önemi, tutuklu sanıklara atılı suçlar için Türk Ceza Kanunu'nda öngörülen ceza miktarları ile ölçülülük ilkesi gözetilmeden verilen tahliye kararının toplumda infial uyandırdığı ve kamuoyu vicdanını yaraladığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.

Yargının saygınlığına gölge düşürebilecek davranışlar, ciddi ve istisnai durumlarda ve adalet yönetimi için gerekli olduğu hallerde hakim ve cumhuriyet savcılarının görevden tedbiren uzaklaştırılabilmeleri mümkündür.'

Gerekçeyle ilgili basın mensuplarına bilgi veren Mehmet Yılmaz, hakim ve savcıları açığa almanın yasa ile belirlendiğine işaret ederek, bu kararı, hem hakimleri korumak hem de milletin yargıya inancını zayıflatmamak için aldıklarını söyledi.

Yılmaz, 'Hakimlerin kararlarını didikliyor değiliz. Bir ay önce 'tahliye taleplerinin reddine' diyorsun, bir ay sonra ByLock kullanıp kullanmadığı cevabı bile gelmeden, sanıkların üzerinde çıkan dijital delillerle ilgili cevap gelmeden, tanıkların yarısı dinlenmeden, değişen bir delil durumu olmadan sen çıkıyorsun tahliye diyorsun. Yani çok şüpheli hale getiriyorsun, bu çok şüpheli hal araştırılmalı.' diye konuştu.

(Sürecek)

Kaynak: AA