Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Açıklaması

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye’nin İdlib’te yaşanan olayla ilgili imkanlarını seferber ettiğini belirterek, "Bize insan haklarından, yaşam hakkından bahseden Avrupalılar neredeler?" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, TGRT Haber televizyonunda Gündem Özel programında İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevapladı. Kalın, Avrupa Birliği ile ilişkiler ve dış politikadaki gelişmelere dair önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin İdlib’te yaşanan olayla ilgili tüm imkanlarını seferber ettiğini kaydeden Kalın, Türkiye’ye insan hakları ve yaşam hakkından bahseden Avrupa’nın nerede olduğunu sordu.

Trump yönetiminden şuana kadar PYD ve FETÖ ile ilgili politika değişikliğine gidileceği yönünde bir çalışma görmediklerinin altını çizen Kalın, Trump’ın tam manasıyla yönetimini oturtamadığını belirtti.

Fırat Kalkanı Harekatının sona ermesinin Türkiye’nin çekildiği anlamına gelmediğini özellikle belirten Kalın, PYD’nin DEAŞ’la mücadele gibi bir derdinin olmadığını, müttefiklerin bunu görmesi gerektiğini kaydetti.

Sincar’ın ikinci bir Kandil olmasına Türkiye’nin izin vermeyeceğini belirten Kalın, "Bu bizim için tehlike noktasına geldiğinde bizim için meşru hedeftirler” dedi.



"İdlib’te yaşadığımız olayda imkanlarımızı seferber ediyoruz, Avrupalılar neredeler?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Referandumdan sonra AB üyelik sürecini gözden geçirebiliriz" demecine değinen Kalın, “AB üyeliğinin birinci önceliği, Türkiye’yi çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkartmak, Türkiye’nin demokrasinin, insan halklarının, modernleşmesinin gelişmesi alalarında çok işler yapıldı. Avrupa Birliği’nin tavrı ortada. AB yetkililerine bir soru sordum, ‘siz Türkiye’deki demokrasiden endişeliyiz, insan haklarından endişeliyiz’ diyorsunuz. Biz de Avrupa’daki gidişattan endişeliyiz. Samimi şekilde endişeli olsaydınız 15 Temmuz’dan sonra amasız, fakatsız bu ülkenin arkasında dururdunuz. Eğer gerçekten endişeliyseniz, bölücü terör örgütünün yapılarını kaldırırdınız. Frankfurt’taki, İsviçre’deki PKK gösterilerini gördük. Bunlar ortadayken Türkiye’ye insan hakları dersi vermeleri kabul edilebilir değil. İdlib’te yaşadığımız olayda imkanlarımızı seferber ediyoruz, bize insan haklarından, yaşam hakkından bahseden Avrupalılar neredeler? Bir iki açıklama dışında bir şey duymadık” şeklinde konuştu.

Avrupa ülkelerinin mülteciler konusunda sınıfta kaldığını ifade eden Kalın, “Mülteci meselesinde nasıl sınıfta kaldıklarını tüm dünya gördü. Kendilerini eleştiriyorlar. Türkiye muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma hedefinden vazgeçmiş değil. Temel özgürlükler, vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alma ve onlara hizmet götürme anlamında tereddüdümüz yok. AB sürecini 2004 yılında canlandıran Cumhurbaşkanımızdı. O kararlılık neticesinde 2005 yılının Ekim ayında resmi müzakere süreci başladı.

Üzerinden geçen 12 senede 1 fasıl açıldı kapatıldı. Kalan 16 fasıl açıldı, kapatılmadı, diğer fasıllarda bloke halinde duruyor. Hiçbir aday ülkeye getirilmeyen şartlar Türkiye’ye getirildi.

Birçok ülke 14-12-15 fasılla üye olurken, bizim önümüze 35 fasıl koydular. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız açık şekilde söyledi, ‘referandumdan sonra oturup konuşalım. Devam ediyor muyuz etmiyor muyuz?’ Niyetleri müzakereleri hızlandırmak yönündeyse konuşuruz. Türkiye’yi ‘hizaya getirelim’ gibi bir tavır takınırlarsa bunun bu topaklarda karşılığı yoktur” ifadelerini kullandı.

“Mültecilere sahip çıkan Erdoğan’a utanmadan ’diktatör’ diyorlar”

Türkiye’nin mülteciler konusunda gurur duyulacak işlere imza attığının altını çizen Kalın, “Biz mülteci meselesine hep insani yönden baktık. Biz kapıları açmayabilirdik ama ne vicdanımız ne de ahlakımız el verirdi. Tüm dünya kapılarını kapatırken, biz açtık. Gelenin dinine, diline, ırkında bakmadık. Bunlar Türkiye’de yaşıyorlar, bu milletimizin gurur duyacağı bir şey. Bu Avrupa için de utanç verici bir tablodur. Bir şekilde hayatını riske atarak, ülkelerine gelen insanları mezbelelerde yaşamaya muhtaç bıraktılar. Bunlar insan değil mi? Bu insanlara sahip çıkan Erdoğan’a utanmadan ’diktatör’ diyorlar. Bunlara sahip çıkan Erdoğan’ı mültecileri koz olarak kullanmakla suçluyorlar. Hangi noktada mültecileri koz olarak kullanmışız. 2015’deki yoğun göç dalgasını Avrupalılar başlattı. Bizim alnımız ak, başımız dik. Tüm imkanları seferber ediyoruz” açıklamalarında bulundu.

Kalın, Geri Kabul Anlaşmasının iptaliyle ilgili sorulan soruyu, “Bunun hakkı elimizde. Referandumdan sonra Avrupalılarla oturup konuşacağız” diye cevapladı.

Kalın, Türk vatandaşlarının Avrupa ülkelerine vizesiz seyahat edebilmesi için yapılan görüşmelere değinerek, “Türk vatandaşlarının vizesiz girmesi 20-30 yıl önce alınan bir haktır. Bunu vermemeleri de utanç verici bir şeydir. Latin Amerika’dan, Körfez ülkelerinden, başka yerlerden vatandaşları alırken, Türkiye gibi bir ülkeyi bunun içine almamaları kabul edilebilir değil. Kendileri de kabul ediyor bunu. ’Yapın’ dediğimizde topu taca atıyorlar” değerlendirmesinde bulundu.

Trump yönetiminden PYD ve FETÖ konularında politika değişikliğine gidileceğine dair bir çalışma göremedik”

ABD’de Trump yönetiminin FETÖ ve PYD konusunda politika değişikliğine henüz gitmediklerini kaydeden Kalın, “Şu anda kadar Trump yönetiminden PYD ve FETÖ konularında politika değişikliğine gidileceğine dair bir çalışma göremedik. Trump tam manasıyla yönetimini oturtabilmiş değil. Bunların gecikmede etkisi var. PYD meselesinde, bu politikayı uygulayan ekip aynı politikanın devam etmesi için bastırıyor. Rakka operasyonunda beraber hareket edebileceğimizi söyledik. Bize ne ‘evet’ ne de ‘hayır’ diyorlar. FETÖ konusunda tutumları değişmedi. Elimizde çok güçlü bir dosya var. Yargı sürecinden bahsediyorlar ama ortada bizim yargının ortaya koyduğu kararlar var. Biz bu konuda telkinlere devam edeceğiz, müttefiklik hukukuna yakışır bir tutum bekliyoruz” diye konuştu.



“Erdoğan-Trump görüşmesinin Mayıs ayı içinde olmasını bekliyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Donald Trump’ın ne zaman görüşeceği yönündeki soruyu cevaplayan Kalın, “Trump ve Cumhurbaşkanımızın telefon görüşmesi oldu. Niyet Şubat, Mart gibi bir görüşmenin olmasıydı. O taraftan kaynaklanan gecikmeler, ardından bizdeki referandum süreci bunu ertelememizi gerektirdi. Referandumdan sonra Mayıs ayı içinde ziyaretin olmasını bekliyoruz” dedi.

Suriye’de devam eden DEAŞ operasyonlarına açıklık getiren Kalın, “Bizim önerdiğimiz plan ortada, Rakka operasyonunu birlikte yapabiliriz. Özgür Suriye Ordusunun bir kabiliyet var. Cerablus’ta gösterdiler bunu. Trump yönetimi değerlendirmeler içinde umarız tabloyu net şekilde görür ve doğru adımı atar. PYD’nin içinde olduğu hiçbir operasyonun içinde Türkiye yer almaz. Türkiye’nin sahada güvenlikle ilgili çalışmaları devam ediyor. Harekatın bir aşaması Fırat Kalkanıyla tamamlanmıştır. Bu ’Türkiye çekiliyor’ anlamına gelmez. Cumhurbaşkanımız da dedi bunu. Sahada yoksanız masada yoksunuz. Türkiye’nin ulusal güvenliği söz konusu burada kimseden izin almak gibi bir durumumuz yok” ifadelerini kaydetti.



“Ruslar da PYD’yi kullanmak istiyor”

Kalın, Rusya ile diplomatik ilişkilerde yaşanan hareketliğin sorulması üzerine, “Dün yaşanan hadiseyle ilgili Ruslarla yoğun bir diplomasi trafiğimiz var. Rejimin saldırıları durdurması için Rusya’da etkilerini kullanmasını talep ettik. Rejimin bu tavrı Astana sürecini riske atıyor. Gereğini yapmaları gerekiyor. PYD’nin DEAŞ’la mücadele gibi, Suriye’nin geleceği gibi bir derdi yok. Bunu müttefiklerimizin görmesi lazım. Mümbiç’te Amerikalılar PYD unsurlarının çıkacağını söylediler. Bu yerine gelmedi. Bir harekat yaptık. Ondan sonra bayraklar asıldı. Ruslar da PYD’yi kullanmak istedi. Bu tablonun açıkça görülmesi lazım. Bu unsurlar güvenilir değil. Suriye’nin güvenliği açısından tehlikeli bir yaklaşımdır bu. Oradaki Araplara, Türkmenlere değil PYD’yi kabul etmeyen Kürtlere de aynı zulüm uygulanıyor. İyi gelişmeler olur inşallah. Bu konuda yoğun bir mesaiyi sürdürüyoruz” cevabını verdi.

Kerkük’te yaşanan bayrak krizi ve Kerkük Vilayet Meclisinin referandum kararını değerlendiren Kalın, “İbadi’nin de birkaç açıklaması oldu. Irak Anayasası’na aykırı olduğunu söyledi.

Orada sadece Irak bayrağı asılır. Kerkük’te bu uygulamanın gündeme gelmesi çok soru işaretini berabere getiriyor. Oranın yapısını değiştirmek istediler, bu yanlıştır. Bu hatadan dönmelerini bekliyoruz. Irak’ın bütünlüğü ve Türkiye ile ilişkiler açısından bu hatalardan dönülmesi lazım” ifadelerini kullandı.

“Sincar’ın ikinci bir Kandil olmasına müsaade etmeyeceğiz”

PYD unsurlarının Sincar’a yerleşmesine müsaade etmeyeceklerinin altını çizen Kalın, “PKK, PYD, YPG aynı taktiği uyguluyor. DEAŞ’ı bahane ediyorlar. Sincar’ın ikinci bir Kandil olmasına müsaade etmeyeceğiz. Sincar’da DEAŞ yok zaten, onlar Ezidileri korudukları gerekçesiyle orada bulunuyorlar. Bu bizim için tehlike noktasına geldiğinde bizim için meşru hedeftirler” şeklinde konuştu.



“İran Esed rejimini destekleme konusunda yanlış yerde duruyor”

“İran’la ya da Irak’la gerilim politikası gibi bir şey söz konusu değil” diyen Kalın açıklamalarında şöyle devam etti:

“En zor zamanlarında İran’ın yanında durduk. Esed rejimini destekleme konusunda yanlış yerde duruyorlar. Bizi Sünnicilik yapmakla suçluyorlar. DEAŞ’ın yenildiği gününün ertesi Musul’da ne olacak. Orada mezhepçi politikalardan uzak durulması gerekiyor.”
Kaynak: İHA