İçişleri Bakanı Soylu, İş Adamı Ve STK'ler İle Buluştu

Bakan Soylu (1): 'Türkiye'de siyaset 2002'den itibaren doğru yönetilmiş ve doğru uygulanmıştır. İş dünyamız da buna doğru cevap vermiştir. 1990 ile 2000'li yıllar arasında Türkiye'de maalesef siyaset bir pranganın içerisine mahkum edilmiştir' 'Türkiye, ekonomik kalkınma enerjisini ne zaman sahaya yansıtsa, bir istikrar verse, ticaretin ve sanayinin önünü açmaya kalksa, fırsatlarını değerlendirmeye kalksa sistemin açıklarını kullanan bizzat sistemi yazan bir karanlık irade tarafından engellenmiştir. Türkiye oyalandı ve yoruldu' 'Bizi en iyi bu ülkede ticaretle uğraşanlar anlarlar. El alem uzayda koloni kurmanın hesaplarını yaparken biz hala insanların kıyafetlerinin özgürce seçebilmesinin kavgasını verdik. Biz hala gazete manşetlerinde darbe geliyor, ihtilal geliyor ve bu ülkede hala birilerini tahrik etmenin, birilerine fitne vermenin hesabı içerisinde olanlarla karşı karşıya kaldık'

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 'Türkiye'de siyaset 2002'den itibaren doğru yönetilmiş ve doğru uygulanmıştır. İş dünyamız da buna doğru cevap vermiştir. 1990 ile 2000’li yıllar arasında Türkiye’de maalesef siyaset bir pranganın içerisine mahkum edilmiştir.' dedi.

Bakan Soylu, Milas Ticaret ve Sanayi Odasında iş adamları ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile bir araya geldi. Konuşmasında, siyasetle ticaret arasında çok gerekli ve çok basit bir ilişki bulunduğunu belirten Soylu, siyaset ve ticaretin huzur içinde işlemesi için kuralları sürekli değişmeyen, insan ve hammadde kaynaklarına ulaşımın mümkün olduğu, can ve emniyetinin olduğu bir ortam sağlamakla yükümlü olduğunu söyledi.

Ülkenin huzuru ve refahının bu sayede temin edileceğini anlatan Soylu, ticaretin kendi evrensel kurallarını taşıdığını, bunun gerçekleşmemesi durumunda ise ekonominin önce kendini kapatıp sonra da durup kaçacağını dile getirdi.

1994'te ülke ekonomisinin bir gecede alt üst edilmesinin tesadüfen olmadığına işaret eden Soylu, '1998’de halk diliyle söylersek ortada fol yok yumurta yokken Rusya krizini bahane ederek Türkiye'nin çarklarının durma noktasına gelmesi de elbette ki tesadüf değildir. Bunların hepsini hatırlıyoruz. 2000'lerin başında meşhur kasım ve şubat krizleri de tesadüf değildir. Ama 2008-2009'da küresel krizin Türkiye'yi teğet geçmesi de tesadüf değildir. Bunlar, kötü ve iyi siyasi yönetimlerin veya ortaya konulan birtakım süreçlerin en önemli örnekleridir.' dedi.

Soylu, olumsuz ilk 3 örneğin 6 yılda gerçekleştiğine dikkati çekerek yaklaşık 15 yıldır ise böyle bir şey yaşanmadığını hatta gerçek bir küresel krizin savuşturulduğunu vurguladı.

- 'Kişi başı milli geliri 3 bin dolardan 11 bin dolar seviyelerine taşımışız'

Türkiye'de siyasetin millet ile devlet arasında köprü olma vazifesinin bir şekilde ortadan kaldırılmaya çalışıldığını ifade eden İçişleri Bakanı Soylu, şöyle devam etti:

'Türkiye’de siyaset 2002'den itibaren doğru yönetilmiş ve doğru uygulanmıştır. İş dünyamız da buna doğru cevap vermiştir. 1990 ile 2000'li yıllar arasında Türkiye'de maalesef siyaset bir pranganın içerisine mahkum edilmiştir. Terör, ekonomik kriz, 28 Şubat prangası ve ardından gelen ve maalesef ülkemizi yasa boğan, üzüntüye boğan deprem. Bütün bunların içerisinde hareket kabiliyetini kaybeden, buna karşı reaksiyon alamayan bir siyaset süreci o tarihte oluşturulmuş, siyasetin milletle ile devlet arasında köprü olma vazifesi bir şekilde ortadan kaldırılmıştır. 2002'de 36 milyar dolar ihracat rakamını 146 milyar dolara taşımışız. Kişi başı milli geliri 3 bin dolardan 11 bin dolar seviyelerine taşımışız. Alt yapı yatırımlarını yapabilecek 76 üniversiteyi 193'e, 26 havalimanını 55'e, bölünmüş yolları 3 katına çıkararak büyük bir değişim sağlamışız. Bu örnekler ve rakamlar istediğiniz kadar çoğaltılabilir. Zaten gerek iş dünyası, esnafımız, ticaret erbabı ve vatandaşımız bunlara çoklukla aşinadır.'

- 'Türkiye karanlık irade tarafından engellenmiştir'

Bakan Soylu, siyasetle ticaret arasındaki ilişkinin son 15 yılda istikrar ve güven temelinde tesis edilerek güzel bir kalkınma ivmesi yakalandığını aktardı.

Görmezden gelinmeyecek bir sistem sorunu bulunduğunu dile getiren Soylu, anlattığı gelişmeleri bu sistemi zorlayarak cumhuriyetin 100. yılına yaklaşırken ancak elde edebildiklerini bildirdi.

Soylu,1960'da darbe olmasaydı Türkiye'nin 1963'te birinci Boğaz Köprüsüne, 1967 veya 1968'de nükleer santraline kavuşacağını anlattı.

Türkiye'de iyi gelişmeler olduğu ve ülkenin ayağa kalkacağı zamanlarda birilerinin bunu istemediğini belirten Soylu, 'Türkiye ekonomik kalkınma enerjisini ne zaman sahaya yansıtsa, bir istikrar verse, ticaretin ve sanayinin önünü açmaya kalksa, fırsatlarını değerlendirmeye kalksa, sistemin açıklarını kullanan bizzat sistemi yazan bir karanlık irade tarafından engellenmiştir. Türkiye oyalandı ve yoruldu.' diye konuştu.

Birilerinin her dönemde ülkenin önünü kesmek, büyümesini önlemek için gayret içerisinde olduğuna vurgu yapan Soylu, şunları söyledi:

'El alem uzayda koloni kurmanın hesaplarını yaparken biz hala insanların kıyafetlerinin özgürce seçebilmesinin kavgasını verdik. Biz hala gazete manşetlerinde darbe geliyor, ihtilal geliyor ve bu ülkede hala birilerini tahrik etmenin, birilerine fitne vermenin hesabı içerisinde olanlarla karşı karşıya kaldık.'

Soylu, Türkiye'nin satın alma gücü paritesi bakımından dünyanın 17'nci ülkesi olarak görüldüğünü hatırlatarak buna rağmen hala 15 Temmuz'da darbe girişimlerine maruz kalındığını söyledi.

Bu durumun, kişiler, partiler ve onların tercih ettikleriyle izah edilemeyeceğinin altını çizen Soylu, şunları kaydetti:

'Bu, net bir şekilde sistemin kendisinin aksaklığıyla, yanlışlığıyla daha doğrusu sistemin engelleyici ve sınırlayıcısı olmasıyla ilgili bir haldir. Türkiye artık bu çemberden kurtulmak zorundadır. Türkiye coğrafyasının getirdiği fırsatları yönetmek ve yine bu coğrafyanın getirdiği tehlikeleri savuşturmaya odaklanmak zorundadır. Bizi içimizdeki meselelerle meşgul ederlerse biz bunu nasıl sağlayacağız. Biz kendi içimizde artık yürütmeyle ilgili tartışmaları bitirmek zorundayız.'

(Sürecek)
Kaynak: AA