Başbakan Yardımcısı Canikli, Adana'da Açıklaması (3)

'Türkiye'nin geleceğini tehdit eden bu yönetim modelinin netleştirilmesi, sadeleştirilmesi, rasyonel bir yapıya büründürülmesi gerekiyor. O da 16 Nisan'daki önerdiğimiz model, hiçbir risk içermiyor' 'Şu ana kadar KHK ile 100 bin civarında kişi ihraç edildi, 5 bin kişi de KHK dışında kamu elemanı ihraç edildi. İtirazlar oluyor, itirazlar da inceleniyor. Çok isabetli bir yöntem uyguluyoruz, hata oranı çok düşük, gerçekten o kadar düşük ki, başta objektif kriterleri belirledik' 'FETÖ'yle bağlantısı olan, destek veren hiçbir firma dışarıda kalmayacak gereken muameleyle hukuk içerisinde karşı karşıya kalacak ama ilgisi olmayan kimse de buradan bir mağduriyet veya haksızlık yaşamayacak'

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, 'Türkiye'nin geleceğini tehdit eden bu yönetim modelinin netleştirilmesi, sadeleştirilmesi, rasyonel bir yapıya büründürülmesi gerekiyor. O da 16 Nisan'daki önerdiğimiz model, hiçbir risk içermiyor.' dedi.

Canikli, Adana Sanayi Odasında (ADASO) iş adamları ve sanayicilerin katıldığı 'Türkiye Ekonomisinde Son Dönemdeki Gelişmeler' başlıklı toplantıda, 15 Temmuz'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişimiyle karşı karşıya kaldıklarını anımsattı.

Hiçbir ülkenin böyle bir girişimle karşı karşıya kalmadığını, kaldığında da ayakta durma imkanı olmadığını belirten Canikli, darbe girişimini 'travma' olarak değerlendirdi.

Canikli, bu olayların ekonomideki tüketici alışkanlıklarını da etkilediğini vurgulayarak, 'İnsanlar bu gibi durumlarda, ilk tepki tüketim taleplerini erteliyorlar. Talepte bir yavaşlama meydana geliyor. Ekonomi için en büyük tehditlerden bir tanesi bu.' diye konuştu.

İnsanların tüketim talebini ertelediğini ancak bunun alınan tedbirlerle azaldığını anlatan Canikli, diğer taraftan da firmaların finansal sıkıntı içerisinde girmeye başladığını ifade etti.

Canikli, bu sıkıntıları gidermek için hızlı kararlar alıp reformlar yaptıklarını, buna da devam edeceklerini anlattı.

Talebi tekrar tahrik etmek amacıyla satın alma gücünün piyasaya enjekte edilmesi gerektiğine dikkati çeken Canikli, şöyle devam etti:

'Önce bazı alanlarda, çok tüketilen alanlarda mobilya, beyaz eşya ve konut. Bu alanlarda tüketimi artırmak için bazı mali yükleri, oradan aldığımız vergilerden fedakarlık ederek, teşvik etmek amacıyla düzenlemeler yaptık ve etkisi görülmeye başlandı hemen. Ayrıca, 2 milyon 100 bin kişiye istihdamı amaçlayan, bir istihdam paketini uygulamaya koyduk. Bunun 1,5 milyonu yeni işçi alınarak firmalar tarafından ve bunun da önemli bir maliyeti hem sigorta primleri hem de vergisi devlet tarafından karşılanacak şekilde, yeni işçi alımını teşvik etmek, 200 binden fazla bu fasıl altında yeni istihdamın hayata geçirildiğini biliyoruz.'

Canikli, KOBİ'lere verilen faizsiz kredinin toplamda 10,8 milyon lira tutacağını aktardı.

- Kamudan ihraçlar

Her şeyi objektiflik ve hukuk çerçevesinde yaptıklarını, kamudan ihraç edilmelerde de çok isabetli bir yöntem izlediklerini belirten Canikli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Tehlike çok büyük. FETÖ her alanda ülkenin bütünlüğünü, birliğini, istikrarını tehdit etme potansiyeli taşıyan bir terör örgütü. Temizliyoruz, temizleyeceğiz. Şu ana kadar Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 100 bin civarında kişi ihraç edildi, 5 bin kişi de KHK dışında kamu elemanı ihraç edildi. İtirazlar oluyor, itirazlar da inceleniyor. Çok isabetli bir yöntem uyguluyoruz, hata oranı çok düşük, gerçekten o kadar düşük ki başta objektif kriterleri belirledik. Hangi kriterler çerçevesinde ihraçlar gerçekleştirilecek, onla ilgili hukukunu oluşturduk, ondan sonra harekete geçtik. Dolayısıyla orada hata oranımız minimum seviyede, yani oran olarak vermek belki doğru değil ama yüzde 1'in altında. Hata oranı yüzde 1'in altında. Yanlış olduğunu tespit ettiklerimiz varsa da iade ediyoruz. Bu mücadelenin hukuk içerisinde kalınarak, isabet oranı yüksek bir yöntemle yürütüldüğünü ifade etmekte fayda var. Hiçbir zaman şöyle bir halet-i ruhiye içerisinde olmadık, 'çok büyük bir yangın var, bu yangını söndürmek için önce bir doğru-yanlış, yaş-kuru bir halledelim, bir temizleyelim, ondan sonra baklarız' içerisine girmedik.'

Canikli, 'FETÖ'yle bağlantısı olan, destek veren hiçbir firma dışarıda kalmayacak gereken muameleyle hukuk içerisinde karşı karşıya kalacak ama ilgisi olmayan kimse de buradan bir mağduriyet veya haksızlık yaşamayacak.' ifadesini kullandı.

- 'Yönetim yapımızda sıkıntı var'

Şimdiki yönetim yapısında sıkıntılar olduğunu dile getiren Canikli, şunları kaydetti:

'Yönetim yapımızda sıkıntı var, çok ciddi bir sıkıntı var. Sürdürülebilir değil. Karar mekanizmasında mantıksal bir problem var. O da şu, Anayasamızda, 1982 Anayasasında cumhurbaşkanına çok büyük yetkiler verilmiş. Hiçbir parlamenter sistemde olmayan yetkiler cumhurbaşkanına verilmiş. Cumhurbaşkanına verilen yetkiler de yürütme yetkileri. Anayasaya baktığınızda yürütme yetkileri altında önce cumhurbaşkanı yetkileri düzenleniyor. Sonrasında hükümet ve başbakan düzenleniyor. Cumhurbaşkanına verilen bu yetkilerin hepsi yürütüme yetkileri, icrai yetkiler, hepsi için geçerli.'

Aynı yetkilerin başbakanda da olduğunu belirten Canikli, 'Aynı yetkiler hem cumhurbaşkanında var hem başbakanda var. Cumhurbaşkanına da başbakana da bu yetkiler veriliyor. Yani bir sürecin tamamlanması için bir icrayı, yönetsel sürecin tamamlanması için 2 aşamadan geçmesi gerekiyor. Başbakanın önermesi, cumhurbaşkanının da onaylaması gerekiyor. Biri olmazsa işlem gerçekleşmiyor.' diye konuştu.

Daha önceki hükümetler döneminde bu mekanizma nedeniyle sıkıntılar yaşandığını aktararak önceki dönemlerde görev yapan cumhurbaşkanları ve başbakanlar arasındaki 'kavgalardan' örnekler veren Canikli, şöyle konuştu:

'16 Nisan'da inşallah oylayacağımız cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bu sıkıntıyı ortadan kaldırmak için dizayn edildi. Başka bir amacı yok, temel amacı bu. Yok 'Recep Tayyip Erdoğan'a yetki veriyorsunuz.' Cumhurbaşkanımızın yetkiye ihtiyacı yok ki, zaten çok güçlü bir lider, halkın da çok büyük teveccühü ve desteği var. Onu da kullanıyor zaten, ilave yetkiye ihtiyacı yok. Sıkıntı o değil, sıkıntı her zaman güçlü lider, cumhurbaşkanımız gibi liderlerin geleceğini garanti edebilir miyiz gelecekte? Edemeyiz. Nitekim 1982'den 2002'ye kadar gelmemiş, yani ona yakın veya güçlü diyebileceğimiz liderler elbette olmuş ama onlar bile problem yaşamış. Şu anda yaşamıyoruz çünkü çok güçlü bir liderimiz var ve o liderliğin altında başbakanlık yapan, aynı davaya inanmış, kader birliği yapmış başbakanımız var ondan dolayı yaşamıyoruz ama bu sistem her zaman çatışmayı, kavgayı, kaosu teşvik eden, içinde barındıran bir mekanizma, bundan kurtulmamız lazım. Aksi halde şu andaki lider kadromuzdan sonra ileride hiçbir şeyin garantisi yok.'

- 'Hiçbir parlamenter sistemde böyle bir yetki yok'

Bazı ülkelerin yönetim şekilleri hakkında bilgi veren Canikli, şunları kaydetti:

'Şimdi şu andaki sistem, parlamenter sistem de değil. Öyle yutturmaya çalışıyorlar ya. Hiçbir parlamenter sistemde böyle bir yetki yok. Hele cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçiliyorsa bu parlamenter sistem değil, başkanlık veya cumhurbaşkanlık sisteminin en önemli unsurlarından bir tanesidir. Doğrudan cumhurbaşkanı ya da başkanın halk tarafından seçilmesinin en önemli kriteri budur. Başkanlık ya da cumhurbaşkanlık sistemi de değil. Başka eksikleri var. Ne deve ne kuş, devekuşu... Böyle bir şey olabilir mi? Bu bile proje. Böyle kuralla yönetilen ülkenin kafasını kaldırması, nefes alması, istikrarı sağlaması yönetimde güçlü bir modeli uygulaması mümkün değil. Baba oğulla olsa bile kavga eder ve bu değişikliği de herkes yapamaz. Anayasa değişikliği yapıyoruz. MHP'nin çağrısı oldu, tarihi bir görev. Güçlü bir yönetim ancak bunu yapabilir. O da şu anda var. Meclisten o irade çıktı, inşallah bunu onaylayacağız.'

- 'Şu anda milletvekilleri yasama faaliyeti yapamıyor'

'Meclis yetkisini kaybediyor' diyorlar. Allah'tan korkun, Meclis kendisine geliyor, ayağa kalkıyor, meclisliğini biliyor.' diyen Canikli, şöyle konuştu:

'Bugüne kadar Türkiye'de hangi milletvekilinin teklif ettiği kanun teklifi, hükümetin onayı olmadan yasalaşmış? Bir tane örneği yoktur. Esas şu anda yasamayla yürütme iç içe. Çünkü hükümeti kim kuruyor? Çoğunluğu sağlayan siyasi parti kuruyor. Genel başkana görev veriliyor, hükümeti kuruyor. Meclisi kim yönetiyor, kararları kim veriyor? Hükümeti kuran siyasi partinin grubu. Oradaki çoğunluğu sağlayan AK Parti grubu, aynı zamanda hükümeti kurdu. Yasamayı da yürütmeyi de yöneten aynı güç, bunlar ayrılıyor. Şu anda esas itibariyle milletvekilleri yasama faaliyeti yapamıyor ki. Hiçbir milletvekili bugüne kadar hükümetin ya da grubun çoğunluğu sağlayan grubun kabul etmediği bir teklifini yasalaştıramamıştır.'

- 'Önerdiğimiz model hiçbir risk içermiyor'

Canikli, siyasette bugüne kadar çok yalanlar söylendiğini ancak şu dönemdeki kadar manüplasyonun ortaya çıkmadığını aktararak şunları kaydetti:

'Tüm dünyada tüm cumhurbaşkanları, başkanlar, başbakanlar partilidir. Buradan yola çıkarak yok 'tek adamdır, çok adamdır' benzetmesi yapabilir misiniz? Amerika'da da öyle başkan partilidir, partisi var. Bir parti desteğiyle seçiliyor, sonra partiyle ilişiği kesilir. Kağıt üzerinden kesebilirsiniz ama ruhtan çıkarabilir misiniz? Hiç bu kadar kuyruklu yalan çıkmadı, kusura bakmasınlar. Gerçeği yansıtmayan, yalan yanlış şeyler söyleniyor ki bunları söylemek durumunda kalıyoruz. Elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Türkiye'nin geleceğini tehdit eden bu yönetim modelinin netleştirilmesi, sadeleştirilmesi, rasyonel bir yapıya büründürülmesi gerekiyor. O da 16 Nisan'daki önerdiğimiz model, hiçbir risk içermiyor.'

Canikli, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi hakkında bilgi vererek, mevcut sistemin sıkıntılarını anlattı.

(Bitti)
Kaynak: AA