İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Açıklaması

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kadına şiddet meselesinde hedefin sıfır şiddet ve sıfır zayiat olduğunu belirterek, “Kadına şiddet başörtüsü yüzünden de mini etek yüzünden de kabul edilebilir bir şey değildir” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Açıklaması
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Polis Akademisi ve Asayiş Daire Başkanlığının ortaklaşa düzenlediği “Aile içi Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Konferansına” katıldı.

Kadına karşı şiddetin önlenmesi ve bu konuda atılacak adımların tartışıldığı konferansta, Soylu’nun yanı sıra Emniyet Genel Müdür Selemi Altınok, Polis Akademisi Başkanı Yılmaz Çolak ve çok sayıda davetli yer aldı. Soylu, yaptığı konuşmada, hedeflerinin kadına şiddet konusunda sıfır şiddet ve sıfır zayiat olduğunu açıkladı.

Kadına şiddet meselesinin oranlarla ifade edilemeyeceğini belirten Bakan Soylu, “Hanların yanında hanımların da söz sahibi olduğu bir kültüre, ‘cennet annelerin ayağının altındadır’ diyen bir dine, Nene Hatunların, Fadime Bacıların, bütün bu güçlü ve kıymetli timsallerin olduğu bir tarihe sahip insanların yaşadığı bir ülkede aslında bu konferansın toplanmasının anlamsız olması gerekirdi ama öyle değil. Bu toplantıyı yapıyoruz veya tam anlamıyla yapmak zorunda kalıyoruz. Çünkü dünyada kötülük maalesef bitmiyor. Kötülük bitmiyor ve kötülük kötünün en yakınındakini, en zayıf olanı, en zayıf halkayı hedef alıyor. Biz devletiz ve biz sorumluyuz. Biz çözmek ve Cenabı Allah’ın yarattığı ‘eşrefi mahlukat’ olarak nitelendirdiği insanların en şereflisi olarak tanımladığı insanımızı korumak durumundayız. İşte bu yüzden toplanmak, konuşmak, buradaki açıklarımız tespit etmek ve onları insanlık adına kapatmak zorundayız. Kadına şiddet meselesinde hedef, sıfır şiddet ve sıfır zayiattır. Ebetteki bu bizim hedefimizdir ama devlet olarak, her şeyi bir yana bırakan vicdan sahibi insanlar olarak ’Özgecan’ dendiğinde gözleri nemlenen insanlar olarak, ’Şu kadar kadınımız, şu kadar çocuk şiddete uğrayabilir’ diyebilmemiz elbette mümkün değildir. Bu mesele yüzdelerle, oranlarla ifade edilemeyecek kadar önemli ve hepimiz açısından hata kabul etmeyen bir meseledir” diye konuştu.



“Kadına şiddet başörtüsü yüzünden de, mini etek yüzünden de kabul edilebilir bir şey değildir”

“Kadına şiddet başörtüsü yüzünden de mini etek yüzünden de kabul edilebilir bir şey değildir” diyen Soylu, şunları kaydetti:

“Kamuoyuna yansıyan gerek aile içi gerek aile dışı kadına şiddet olayında siyasi görüşlerden, hayat tarzlarından bağımsız olarak tepkimizi sırf kadına şiddet noktasında gösteremiyorsak o zaman attığımız bütün adımlar eksik kalmaya mahkûmdur. Kadına şiddet başörtüsü yüzünden de, mini etek yüzünden de kabul edilebilir bir şey değildir. Eğer bu hassasiyetin toplum olarak sokaktaki hadiselerden ayrım yapmadan gösterebilirsek özellikle sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, medya ve bütün toplum olarak kadın sorununda kendimize ait bir objektif bakış açısı yakalayabilirsek. İşte o zaman evin içinde de bu şiddeti önleyebilmemiz mümkün olabilecektir. “

Türkiye hep ötekileştirmelerle karşılaştı”

Türkiye’nin hep ötekileştirmelerle karşı karşıya kaldığını dile getiren Soylu, şunları kaydetti:

“Bir gün dindarlar ötekileştirildi, bir gün Aleviler, bir gün Kürtler, bir gün köylüler ama ötekileştirilen toplum kesimlerinden birisi de kadınlardı. Bu hep yaşanmıştır. Türkiye 21’inci yüzyıla başlarken ortak bir sözleşme ile başladı.

Bir kalemle ve bir kalemle yazılan bir sözleşme değildi. Bu sözleşme aslında 21’inci yüzyılın defterini kapatabilmek ve 21’inci yüzyılla ötekileştirmelere bir son verebilmek adına söz veren bir sözleşmeydi. Bu sözleşme dinlenen bir sözleşme değildir. Bu sözleşme herkesin yaşadığı tecrübelerden, artık bunlardan kurtulmak istiyoruz diye akdettiği, ortak akılla herhangi bir yere imza atmadan, değerlendirmeden ama zamanın ruhuna uygun bir şekilde gerçekleştirilen bir sözleşmeydi. 21’inci yüzyılın başından itibaren bu sözleşmeye ayak uydurmaya çalışıyoruz. Çünkü hepimiz biliyoruz ki bu kadar büyük ötekileştirmelerle biz zengin, biz hür, biz özgür, biz dünya ile rekabet eden bir toplum olamayız. Her olayda bir ötekileştirme ortaya koyan bir anlayışı gerçekleştirerek biz hedeflediğimiz büyük ülke konumuna, 2023, 2053 ve 2071 olarak sürekli dilimize pelesenk olan hedeflerimize ulaşmamız mümkün değildir. Bunları hep yaşadık ve bu ötekileştirmelerden Türkiye ciddi mağduriyetler ortaya koydu. “
Kaynak: İHA