'Ustalarla Yeşilçam Söyleşileri'

Yönetmen Uzun: 'Zaman çok önemli bir unsur. Rahat çalışmak ve kalabalık bir ekiple uyumlu olmak bu anlamda çok rahatlatıcı bir unsur diye düşünüyorum' 'Çektiğim film, iyi bir film olsun, kariyerimde iyi film olarak yer alsın, yapımcıya para kaybettirmeyeyim, seyreden de beğensin yeter istedim'

'Ankara Yazı Veda Mektubu' ve 'Çanakkale Yolun Sonu' filmlerinin yönetmeni Kemal Uzun, 'Ustalarla Yeşilçam Söyleşileri'nde tecrübelerini sinemaseverlerle paylaştı.

Film Yapımcıları Meslek Birliğince (FİYAB) Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi'nde düzenlenen 'Ustalarla Yeşilçam Söyleşileri' etkinliğinin ikinci konuğu Uzun oldu.

Uzun, Yeşilçam sineması ve Ertem Eğilmez'in duyguyu ön plana çıkaran bir gelenek olduğunu ve Çanakkale Savaşı'nı anlattığı 'Çanakkale Yolun Sonu' filminin içine insancıl duyguları, fedakarlık ve sevgiyi kattığını belirterek, filmin daha sıcak bir hale gelip insanlara daha çok dokunduğunu söyledi.

TRT sponsorluğunda çektiği 'Çanakkale Yolun Sonu' filminin başarılı olmasının nedenini anlatan Uzun, 'İyi filmler çekmenin şartı zaman, mekan, imkan ve paraya bakar diyorum. Bizim güçlü, fedakar çocuklar yanımızda olduğu için, zamanımız da yeterli olduğu için yani sabah jimnastiği gibi her sabah, filmde yer alan çıkartma sahnelerini dört-beş alternatifli şekilde çektim ve hepsinin birleşiminden bu çıktı. Demek ki zaman çok önemli bir unsur. İyi film çekmek biraz da teknoloji ve imkanla kısıtlı, yapımcılar bir günde çekeceksin bu sahneyi deseydi bambaşka bir şey çıkardı, rahat çalışmak ve kalabalık bir ekiple uyumlu olmak bu anlamda çok rahatlatıcı bir unsur diye düşünüyorum.' dedi.

- 'Darbenin açtığı yaraları göstermek istedik'

Uzun, 100 bin izleyici tarafından izlenen 'Ankara Yazı Veda Mektubu' filminde ise 12 Eylül darbesinin açtığı yaraları göstermek istediklerini aktararak, şunları kaydetti:

'Ankara Yazı'nda militan bir hikaye anlatmak yerine, 12 Eylül gibi bir ucube rejimin insanlarda yarattığı travmayı anlatalım istedik. Sağ görüşlü bir çocuğun mektubundan hareketle çekilen bir filmdi ama gıyabında anlatılan Erdal Eren gibi insanlar da vardı. 'Sağdan bir kişi, soldan bir kişi...' dedikleri, insanların hayatlarını telef ederken kullandıkları ideolojiye göndermeler de vardı. Biz militan bir hikayeyi anlatmaktan ziyade hukuki haksızlıkları anlatan ve ailelerde o haksızlıkların yarattığı travmaları yansıtan bir film çektik. İdeolojik bir dertle değil, TRT'ye çektiğimiz için daha hassas davranmak durumundaydık çünkü sinemada parası olan gider seyreder filmi ama TRT olunca bütün herkesin evine girecek ve herkese hitap etmesi gereken bir film çekmek gerekiyordu, bunun için çok hassas davrandık.'

Yönetmen olarak, büyük hırsların kendini ele geçirmesine izin vermediğini vurgulayan Uzun, 'Aman bir film çekeyim de ödül alayım diye hırsım, düşüncem hiçbir zaman olmadı. Sadece çektiğim film, iyi bir film olsun, kariyerimde iyi film olarak yer alsın, yapımcıya para kaybettirmeyeyim, seyreden de beğensin yeter istedim. Filmlerim güzel ödüller getirdi, bunlar bana yetiyor.' şeklinde konuştu.
Kaynak: AA