'Ekonomik Eşitsizlik Dünyada Risk Yaratıyor'

AKPM Türkiye Delegasyonu Üyesi Günay: 'Ekonomik eşitsizlik dünyada ekonomik, toplumsal, teknolojik, çevresel ve jeopolitik riskler yaratıyor' 'Gençlere eğitim imkanı sağlayamazsak ve onları toplumun geri kalanına entegre edemezsek, terörist grupların hedefi olmaya devam edecekler. Kapsayıcı büyüme yaklaşımımız çok boyutlu olmalı, gelirin dağılımının ötesine geçmeli ve ekonomik büyümenin kazançları toplumun her kesimi tarafından paylaşılmalıdır'

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Türkiye Delegasyonu Üyesi ve AK Parti Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay, 'Ekonomik eşitsizlik dünyada ekonomik, toplumsal, teknolojik, çevresel ve jeopolitik riskler yaratıyor.' dedi.

AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi de olan Günay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1990'lı yıllardan itibaren 'Transatlantik Pasifik Ortaklığı' (TPP) ve 'Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nı (TTIP) kapsayan bölgesel ticaret anlaşmalarının yoğun olarak gündeme geldiğini belirterek, yeni nesil ticaret anlaşmalarının amacının ortaklar arasında serbest ticaret sayesinde iş gücünün etkin dağılımını ve teknoloji yayılmasını sağlamak ve üretim verimliliğini artırmak olduğunu kaydetti.

Bu çok taraflı anlaşma süreçlerinin şeffaf olmaması, müzakerelerin kapalı kapılar ardında yapılması, kamu ve parlamento değerlendirme, denetim sürecinin olmamasının özellikle Avrupa'da çok rahatsızlık yarattığını anlatan Günay, şöyle konuştu:

'Ancak ABD Başkan Donald Trump'ın TPP'den çekilme kararından sonra hala bu yeni nesil ticaret anlaşmalarının avantaj ve dezavantajlarını tartışmanın yararı var mı bilmiyorum. Pasifik Okyanusu'na kıyısı olan 12 ülke arasındaki sınırları kaldıracak Trans Pasifik Ortaklığı'nın ABD ekonomisine yılda 77 milyar dolar kazandırması bekleniyordu. Dünya ekonomisinin yüzde 47'sini kapsayan ABD ve AB arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı ise Atlantik Okyanusu'nun her iki yakasına da ekonomik canlanma getirmesini, 13 milyona yakın istihdam sağlamasını hedeflemişti. Uzun süren küresel krizin küresel ticaret hacmini olumsuz etkilemesi, işsizliğin artması, satın alma gücünün düşmesi ve yüksek ülke borçları nedeniyle kemer sıkma politikalarının uygulanması ticarette korumacılığı ön plana çıkardı. Ticaret savaşlarını önleyecek yeni ticaret politikaları geliştirme zamanıdır.'

- 'İş gücü piyasalarında yeni modellere ihtiyacımız var'

Günay, küresel ekonomik eşitsizliğin gelir eşitsizliği, tüketim eşitsizliği ve servet eşitsizliği açısından bir gerçek olduğunun altını çizerek, bunun dünyada ekonomik, toplumsal, teknolojik, çevresel ve jeopolitik riskler yarattığını vurguladı. Dünyanın yeni bir ekonomik ve sosyal düzenle karşı karşıya olduğunu belirten Günay, şunları söyledi:

'Bu 'yeni normal' dediğimiz şey ama yeni normalin ne olduğunu kimse bilmiyor. Paydaşlar ve taraflar arasında oluşacak sosyal diyalog, yeni küresel düzenin kurulmasında, ekonomik ve sosyal uçurumun daralmasında önemli bir dayanak oluşturuyor. 150 yıllık geleneksel modellerin ve yaklaşımların artık geçerli olmadığını ve iş gücü piyasalarında yeni modellere ihtiyacımız olduğu görülüyor. Yeni iş modelleri derken bazen binası olmayan, az sayıda çalışanla dijital ortamda hizmet veren 'Airbnb', 'Uber' veya 'Alibaba' gibi iş modellerinden bahsediyoruz. Sendikaların da son gelişmelere ve yeni iş ortamına uygun olarak modernize edilmelidir. Sendikalar daha geniş toplumsal kesimlerin çıkarlarını temsil etmelidir. Avrupa Konseyi üyesi bazı ülkelerde sendikal reformlar henüz yapılmadığı için uygulamada gri alanlar bulunmaktadır. Bu üye ülkeler mevzuat uyumu için en kısa zamanda Avrupa Konseyi mevzuatına uygun olarak gerekli düzenlemeleri yapmalıdır.'

- 'Gençlere eğitim imkanı vermek gerekiyor'

Günay, geçen yıldan beri, 'büyük ölçekli zorunlu göç ve AB ülkelerinin yanı sıra bölgedeki ülkeler üzerindeki etkisi', 'terörizm', 'ekonomik yavaşlama ve yükselen işsizlik', 'artan gelir ve servet farklılığı', 'iklim değişikliği, gıda ve su krizi', 'artan siber bağımlılık ve siber saldırılar', 'toplumsal kutuplaşmalarının artması', 'milliyetçi akımların yükselmesi', 'özellikle bazı ülkelerde yaşlanan nüfus', 'uluslararası yönetişim alanının değiştirilmesi' konularının tartışıldığını anımsattı.

Söz konusu sorunların kaynaklarının neler olduğunu herkesin kendisine sorması gerektiğine de değinen Günay, şöyle devam etti:

'Açık bir cevap, gelir eşitsizliği, tüketim eşitsizliği, servet eşitsizliği açısından küresel ekonomik eşitsizliktir. Dünyanın servetinin hemen hemen yarısı şu anda nüfusun yalnızca yüzde birine ait. Dünyadaki yüzde 1 zenginlerin serveti 110 trilyon dolara ulaşıyor. Bu, dünya nüfusunun alt yarısının toplam servetinin 65 katı. Başka bir deyişle, dünya nüfusunun alt yarısı, dünyadaki en zengin 85 kişiyle aynı haklara sahiptir. Ekonomik eşitsizliğin son 30 yılda arttığı ülkelerde 10 kişiden 7'si yaşıyor. En zengin yüzde 1, 1980 ve 2012 yılları arasında 26 ülkeden 24'ünde gelir paylarını artırdı.'

Günay, ekonomik eşitsizliğin hem ülke içinde hem de ülkeler arasındaki uçurumu artırdığını belirterek, 'Ekonomik eşitsizlik dünyada ekonomik, toplumsal, teknolojik, çevresel ve jeopolitik riskler yaratıyor. Zengin ve fakir arasındaki uçurum büyüdükçe, büyümenin aslan payını yakalayanlara kadar genişledi. Gençlere eğitim imkanı sağlayamazsak ve onları toplumun geri kalanına entegre edemezsek, terörist grupların hedefi olmaya devam edecekler. Kapsayıcı büyüme yaklaşımımız sosyal, kültürel, siyasi, çevresel, teknolojik alanları da kapsayacak şekilde çok boyutlu ve eş zamanlı olmalı, gelirin ötesine geçmeli ve ekonomik büyümenin kazançları toplumun her kesimi tarafından paylaşılmalıdır.' diye konuştu.
Kaynak: AA