'Erdoğan'ın 'Arap Sokağı'ndaki Etkisi Korkutuyor'

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sambur: 'Bazı körfez ülkeleri ve BAE, 'Arap sokağı'ndaki etkisinden dolayı Erdoğan'a bitmeyen bir düşmanlık duyuyorlar' 'Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa, İngiliz işgal güçlerine karşı Medine'yi iki yıl yedi ay savunmuştur. Kutsal Emanetlerin İngilizlerin eline geçmesi ve British Museum'a konulması tehlikesi karşısında Fahrettin Paşa, yüz parçadan oluşan Kutsal Emanetleri İstanbul'a yollamıştır' 'Bazı Arap ülkeleri ve BAE, Kudüs'ü gözden çıkardı. BAE Dışişleri Bakanı'nın Medine müdafaası hakkında söylediği yalanları, Kudüs konusundaki kirli ve karanlık ilişkilerini örtmek için uydurulmuş hezeyanlar olarak görebiliriz' 'BAE, 15 Temmuz darbe ve işgal girişimini Türkiye'nin Ortadoğu'da artan etkisini kırmak için destekledi. Fetöist çete, 15 Temmuz öncesi BAE yönetimiyle birçok üst düzey görüşme ve temas gerçekleştirdi'

GÜLSÜM İNCEKAYA - Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Sambur, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı'nın Medine müdafi Fahrettin Paşa hakkındaki hakaretlerinin, Kudüs konusundaki kirli ilişkilerini örtme maksatlı olduğunu belirterek, ''Bazı körfez ülkeleri ve BAE, 'Arap sokağı'ndaki etkisinden dolayı Erdoğan'a bitmeyen bir düşmanlık duyuyorlar.'' dedi.

Prof. Dr. Bilal Sambur, BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed'in resmi Twitter hesabından yaptığı ''1916 yılında Türk Fahri Paşa'nın Medinetü'l Münevvere halkının hakkına girdiğini ve onların mallarını çaldığını, onları kaçırdığını, Şam'dan İstanbul'a seferberlik ilan ederek Medine'deki el yazması eserleri çaldığını biliyor muydunuz?'' şeklindeki açıklamalarını AA muhabirine değerlendirdi.

Sambur, Fahrettin Paşa'nın Medine savunmasının, ümmetin her türlü şart ve zorluk altında Medine'den, Mekke'den ve Kudüs'ten vazgeçmeyeceğinin tarihsel ispatı olduğunu söyledi.

Efsanevi Fahrettin Paşa için İngiliz casus Lawrence'ın "Çöl Kaplanı" lakabını kullandığını hatırlatan Sambur, ''Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa, İngiliz işgal güçlerine karşı Medine'yi iki yıl yedi ay savunmuştur. Fahrettin Paşa, Medine'yi 'Bütün İslam'ın sırtını dayadığı yer, manevi gücünün desteği' olarak tanımlamaktadır. Büyük yokluklar içinde Medine'yi işgalci İngilizlere karşı savunan Fahrettin Paşa, tarihin en çetin direnişlerinden birini gerçekleştirmiştir. Kutsal Emanetlerin İngilizlerin eline geçmesi ve British Museum'a konulması tehlikesi karşısında Fahrettin Paşa, yüz parçadan oluşan Kutsal Emanetleri İstanbul'a yollamıştır.'' diye anlattı.

- ''Arap dünyası Kudüs'ü gözden çıkardı''

Prof. Sambur, BAE ve birçok Arap ülkesinin, iktidarlarının devamı için İsrail ile ittifak kurduklarını ve Kudüs'ü gözden çıkardıklarını kaydetti.

Türkiye'nin, Kudüs'ün İsrail’in başkenti olarak kabul edilemeyeceğine dair en sert tepki veren ülke olduğunu ifade eden Sambur, ''Amerika ve İsrail’in Kudüs’ü oldu-bittiye getirerek ilhak etme girişimine karşı Erdoğan, İslam dünyasını, AB'yi ve BM'yi harekete geçirmiş durumdadır. Bölgedeki bir kısım Arap ülkeleri ki bunlardan bir de BAE'dir, Erdoğan'ın Kudüs konusundaki öncü liderliğinden rahatsızlar.

BAE Dışişleri Bakanı, Kudüs davasından vazgeçtiklerini, İsrail ile ittifak yaptıklarını gizlemek için efsanevi Medine Müdafaasını kendi ucuz yalanlarına konu etmekte ve Türkiye'nin Kudüs konusundaki çabasını değersizleştirmeye çalışmaktadır. BAE, Kudüs'ü gözden çıkarmıştır. BAE Dışişleri Bakanı'nın Medine müdafaası hakkında söylediği yalanları, Kudüs konusundaki kirli ve karanlık ilişkilerini örtmek için uydurulmuş hezeyanlar olarak görebiliriz.'' diye konuştu.

Bazı Körfez ve Arap ülkeleriyle, BAE'nin gerçek anlamda devlet olmayı başaramamış kabile şeflikleri ve petrol istasyonları olduğu tespitinde bulunan Sambur, ''Bu ülkeler için önemli olan şey kabile yönetimlerinin devamıdır.'' dedi.

Sambur, BAE gibi bir takım Körfez ülkelerinin Arap dünyasında etkilerini devam ettirebilmek için Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı üzerine siyaset yürüttüklerini ifade ederek şunları söyledi:

''BAE, Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı marjinalleştirmeye, etkisizleştirmeye ve itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Türkiye'nin ve Erdoğan'ın Arap dünyasında büyük bir etkisi vardır. BAE, 'Arap sokağı'ndaki etkisinden rahatsız olduğu için Erdoğan’a bitmeyen bir düşmanlık duymaktadır.''

-''BAE, 15 Temmuz'u destekledi''

Prof. Dr. Bilal Sambur, Fetullahçı Terör Örgütü'nü (FETÖ),15 Temmuz darbe ve işgal girişimine teşvik eden güçlerin başında BAE'nin geldiğini ileri sürdü.

Arap Baharı'nı karşı darbelerle ve iç savaşlarla boğmaya kalkan BAE'nin, Türkiye'yi de 15 Temmuz darbesi ve bir iç savaşla etkisizleştirmeye çalıştığını savunan Sambur, ''BAE, 15 Temmuz darbe ve işgal girişimini Türkiye'nin Ortadoğu'da artan etkisini kırmak için destekledi. BAE, Türkiye'nin Ortadoğu'da hiçbir şekilde etkili olmasını istemiyor. BAE, Türkiye'nin Müslüman Kardeşler'in en büyük destekçisi olduğunu iddia ediyor ve ülkemize karşı her türlü iş birliğinin içinde bulunuyor. BAE, Türkiye'yi tasfiye ederek Arap dünyasını düzenleyen kilit güçlerden biri olmayı istediği için 15 Temmuz darbe girişimini destekledi.'' değerlendirmesinde bulundu.

Sambur, BAE'nin FETÖ ile aktif ilişki ve irtibat içinde olduğunu belirterek, şunları söyledi:

''FETÖ, 15 Temmuz darbe girişimini sadece Batılı güçlerle değil, bazı Arap ülkeleri ile birlikte hazırlamıştır. Fetöist çete, 15 Temmuz öncesi BAE yönetimiyle birçok üst düzey görüşme ve temas gerçekleştirmiştir. Mursi rejimini devirmek için Sisi cuntasına milyar dolarlar akıtan BAE, aynı şekilde ülkemizde Erdoğan iktidarını devirmek için de FETÖ cuntasına milyarlarca dolarlık destekte bulunmuştur.''

- ''İslam dünyasında bölünmeyi derinleştiriyor''

Prof. Dr. Bilal Sambur, bölgede güç konumunda olan bazı Arap ülkelerinin Körfezi ve İslam dünyasını kontrol etmek için Müslüman toplumları kamplara bölmeye çalıştıklarını savundu.

Bu ülkelerin bölgedeki sorunları derinleştirmeye yönelik faaliyetlerine değinen Sambur, şu değerlendirmelerde bulundu:

''Eski devlet başkanı Salih'i öldürerek Yemen’de iç savaşın daha uzun süre sürmesini sağlıyorlar. Katar'ı abluka altına aldılar, bütün Körfez bölgesini kendilerine bağlamaya çalışıyorlar. Umman ve Kuveyt'e kendi sömürgeleri olma dışında yol olmadığı mesajını vermeye çalışıyorlar. Lübnan Başbakanı Hariri'yi istifaya zorlayan da yine bu ülkelerin ittifakı. Lübnan'da tekrar bir iç savaş çıkarma girişimi de tüm bunların hedefi.

Bu ittifak, Suriye'de savaşın bitmesini de istemiyor. Filistin'de Hamas ve Fetih arasında bir iç çatışmanın çıkmasını arzu ediyorlar. BAE, Hamas'ın Gazze'deki etkisini ortadan kaldırmak için Arap dünyasında karanlık katil olarak bilinen Muhammed Dahlan’a operasyonlar yaptırıyor. BAE, Muhammed Dahlan yoluyla operasyonlarını sürdürmeye devam etmektedir. Yaser Arafat'ın zehirlenerek öldürülmesini sağlayan BAE, Fetih grubu içinde büyük bir etkiye sahip durumdadır."

Sambur, Mısır'da Mursi'ye karşı gerçekleşen Sisi darbesinin en büyük destekçisinin de BAE olduğunu ifade ederek, "Mısır halkını Mursi hükümetine karşı ayaklandıran BAE, Sisi diktatörlüğüne olan desteğini sürdürmeye devam etmektedir. BAE, Müslüman Kardeşler Örgütü’nü terörist olarak görmekte ve onu her yerde ezmek için milyarlarca dolar harcamaktadır." diye konuştu.
Kaynak: AA