'Eser Ürettiğimde Yaşadığımı Hissediyorum'

Heykeltıraş Koçak: 'Sanatın, ruh dünyamı dinginleştiren, beni sakinleştiren bir yanı var. Somut ve cansız malzemelerle çalışıyormuşum gibi görünse de, benim için onlar, nesnenin, maddenin çok ötesinde' 'Heyecanın varlığından doğan enerji, beni daha iyiye ulaşmaya doğru yeni arayışlara teşvik ediyor' 'İç dünyam sanatımı şekillendirir. Sanatım, iç dünyamı besler. Bu karşılıklı bir alışveriştir. Üreterek iletişim kurmaya, var olduğumu ispatlamaya çalışan biriyim belki de'

AYŞE BÜŞRA ERKEÇ - Heykeltıraş Neşe Koçak, bir eser ürettiği zaman yaşadığını hissettiğini dile getirerek, 'Heykeltıraşlık, güç, sabır, emek isteyen zor bir zanaat. Fakat emeklerimin neticesinde ortaya çıkan sonuçtan aldığım haz her şeye değer.' dedi.

'İzler' sergisiyle, Ankara SEPA Sanat Galerisi'nde sanatseverlerle buluşan Koçak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sanatın iç dünyasını zenginleştirdiğini ifade ederek, 'Sanatın, ruh dünyamı dinginleştiren, beni sakinleştiren bir yanı var. Somut ve cansız malzemelerle çalışıyormuşum gibi görünse de, benim için onlar, nesnenin, maddenin çok ötesinde.' diye konuştu.

Koçak, çalışmalarının uzun süren araştırmalar sonucu ortaya çıktığını belirterek, kullandığı malzemelerin yıllar içinde biriktirdiği eski parçalardan oluştuğunu, ortaya çıkan eserlerin günümüz kadar geçmişi de barındırdığını kaydetti.

Üniversite yıllarında, Avanos ve Kayseri taşıyla çalıştığını kaydeden Koçak, 'Şimdi ise porselen ve seramik çamurunu tercih ediyorum. Bu iki malzemenin kırılganlığını, inceliğini seviyorum fakat ateşe karşı gösterdiği mukavemeti de kendi ruh dünyamla ilişkilendiriyorum.' ifadelerini kullandı.

Neşe Koçak, çalışmalarını yaparken duyduğu heyecanı dile getirerek, şunları aktardı:

'Bir heykele, bir öyküye başlarken ellerim titriyor ve her seferinde heyecanlanıyorum. 'Yapamayacağım, yazamayacağım' diyorum. Sanki daha önceki çalışmalarımı, görünmez bir gücün dokunuşuyla üretmişim de şimdi bütün tılsım kaybolmuş gibi hissediyorum. Sonra ortaya çıkan çalışmama bakıp, 'Sanırım bu sondu, bir daha üretemeyeceğim' diyorum. Bu durum, her defasında böyle tekrarlanıyor. Hal böyle olunca da heyecanın varlığından doğan enerji, beni daha iyiye ulaşmaya doğru yeni arayışlara teşvik ediyor.'

- 'Hayatı basit yaşamaya gayret ediyorum'

Geleceğe dair plan yapmaktan kaçındığını böylece hayal kırıklığı yaşamadığını kaydeden Koçak, 'Yarının bize ne getireceğini bilmiyoruz. Hayat, dümdüz giden bir yol değil. Bazen öyle şeyler geliyor ki başımıza, bizi üzen, inciten ya da çok mutlu eden olaylar anlamını yitiriyor. Bu yüzden beklentilerimi en aza indirmeye, hayatı basit yaşamaya gayret ediyorum. Hal böyle olunca, hayat bazen küçük, bazen büyük sürprizler sunarak beni ödüllendiriyor.' değerlendirmesinde bulundu.

Heykeltıraş Koçak, sergide eski ve yeni çalışmalarının yer aldığını sözlerine ekleyerek, 'Her parçanın hayata, yaşanmışlığa dair izler taşımasını ve karışık çalışmayı seviyorum. İki farklı malzemeyi bir arada kullanmak heyecan verici bir durum. Seramiğe eşlik eden malzemeyi, genellikle yıpranmış, kullanım ömrünü doldurmuş, paslanmış metallerden seçiyorum.' dedi.

Eserlerinde ağırlıklı olarak, porselen yumurta formlarının üzerinde eski çatal ve kaşıkları kullandığını aktaran Koçak, şu bilgileri verdi:

'Yumurta formları hayatı sembolize ederken, çatal ve kaşıklar kadın ve erkeği simgeliyor. Hayata gelen insanoğlu, dünyada bir an için duruyor. Küçük bir dokunuş gerçekleştiriyor ve bir iz bırakıp gidiyor. Serginin ana temasını bir cümle ile özetlersek, 'Varoluş, varoluşun gereği dokunuş, dokunuşun bıraktığı izler.' şeklinde ifade edebiliriz. Heykeltıraşlık, güç, sabır, emek isteyen zor bir zanaat. Fakat emeklerimin neticesinde ortaya çıkan sonuçtan aldığım haz, her şeye değer. Çamur, ahşap, metal, benim için bir ifade aracıdır. Bu şekilde, 'Ben de varım' diyorum ve kendimi böyle ifade ediyor, hayata bu yolla tutunuyorum.'

- 'Yazmak benim için bir yaşam biçimi'

Neşe Koçak, Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü'nden mezun olduktan sonra felsefe eğitimi aldığını ve edebi yazılar yazdığını söyledi.

Yazmanın kendisi için bir yaşam biçimi ve vazgeçemeyeceği bir tutku olduğunun altını çizen sanatçı, şöyle devam etti:

'Eserlerim, sınırsız hayal dünyamla algılamaya çalıştığım evrenin, ruh dünyama yansıyan izlerinin, parmaklarımda somutlaşan sembolleridir. İç dünyam sanatımı şekillendirir. Sanatım, iç dünyamı besler. Bu karşılıklı bir alışveriştir. Üreterek iletişim kurmaya, var olduğumu ispatlamaya çalışan biriyim belki de. Taşı, çamuru, metali, kelimeleri araç olarak kullanıyorum.'

Heykeltıraş Koçak, her iki alanda birden üretmenin, zaman zaman odaklanma sorunu oluşturduğunun altını çizerek, yazmaktan yorulduğu zaman atölyesine sığındığını, atölyede yorulduğunda ise okuyup yazarak bedenini dinlendirdiğini sözlerine ekledi.

Türkiye'nin farklı illerinde 13 karma, 5 kişisel sergi gerçekleştiren sanatçının 'İzler' isimli sergisi, 31 Ocak'a kadar görülebilecek.

Kaynak: AA