TBMM Dilekçe Komisyonu 140 Yıldır Dert Dinliyor

Dilekçe Komisyonu, 'arzuhal ve istida encümeni' adı altında 1876 Meclisi Mebusandan beri vatandaşların dertlerine derman oluyor Komisyon Başkanı Satır: 'Adnan Menderes, İstida Encümeni'nde görev yapmıştır. 'Devletin ne olduğunu, nasıl işlediğini, nerelerinin aksadığını, nasıl düzeleceğini orada öğrendim' demiştir' 'Bu dönem yapılan müracaatların büyük bir çoğunluğu, seçim vaatlerimizde söylenen ve yerine getirilen yasal düzenlemeler ile idari uygulamalar'

COŞKUN ERGÜL - TBMM Dilekçe Komisyonu, 'arzuhal ve istida encümeni' adı altında 1876 Meclisi Mebusandan beri vatandaşların dertlerine derman olurken, bazı devlet yöneticilerinin de devleti tanımasını sağladı.

Komisyon Başkanı Belma Satır, İstida Encümeni'nde görev yapan Adnan Menderes'in, 'Devletin ne olduğunu, nasıl işlediğini, nerelerinin aksadığını, nasıl düzeleceğini orada öğrendim' dediğini aktardı.

'Arzuhal ve istida encümeni' adı altında 1876 Meclisi Mebusandan beri çalışmalarını sürdüren Dilekçe Komisyonu, 140 yıldır vatandaşların dertlerine derman olmaya çalışıyor, sorunlarını dinliyor.

Komisyonun çalışmaları hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulunan Belma Satır, komisyonlarının, vatandaşla birebir ilgilenmesi nedeniyle çok önemli bir görev ifa ettiğini vurguladı.

Satır, Dilekçe Komisyonunun denetim faaliyeti yapan bir komisyon olduğuna işaret ederek, 'Yıllar içinde çok önemli yasal düzenlemelere zemin hazırlamıştır. Mecliste Dilekçe Komisyonu gibi denetim faaliyeti yapan ikinci komisyon İnsan Haklarını İnceleme Komisyonudur.' dedi.

Kuruluşundan bu yana komisyona yaklaşık 81 bin dilekçe geldiğini ifade eden Satır, komisyona 24. Dönemden 5 bin 907, 25. Dönemden 934 dilekçe aktarıldığını, 26. Dönemde de 2 bin 801 dilekçe geldiğini bildirdi.

Satır, en çok personel işlemleriyle ilgili başvuru yapıldığını ve yüzde 83 oranıyla da başvuruda en çok E-Dilekçenin tercih edildiğine işaret etti.

Dilekçe hakkıyla ilgili kanunun 1984 yılında kabul edildiğini, bu hakkın Anayasa'da da güvence altına alındığını vurgulayan Satır, vatandaşların komisyona, idare ile yaşanan ihtilaflarının çözümlenmesi amacıyla başvurduğuna değindi.

Belma Satır, gelen dilekçelere bakıldığında, toplumun idareden hep bir şikayetinin olduğunun görüleceğini belirterek, 'Bu şikayetler, taleplerle ilgili olmaktan ziyade, daha çok tayin ve terfilerle ilgili şikayetler. Ben vatandaşların tayin ve terfi yerine; toplumun, vatandaşların önemli ve zarar gördüğü gerçek sorunları, ihtiyaçları için başvurmasını beklerim.' diye konuştu.

- 'İletişimsizlikten kaynaklanan sorunlar dahi geliyor'

Komisyona internet üzerinden de başvuru yapma hakkının tanınmasıyla, gelen dilekçe sayısının arttığına işaret eden Satır, 'Vatandaşlar, iletişimsizlikten kaynaklanan, özel hukuk ihtilafı dahi olmaması gereken, 'komşu şikayeti' gibi konuları komisyona taşıyor. İyi diyalog kuramadığı için yan komşusunu şikayet eden de var. Bunun yanında gerçekten hak talebi için müracaat eden insanlar da var.' ifadesini kullandı.

Satır, Dersim olayları, OYAK, kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı, tayinler ve öğretmen atamaları gibi konularda toplu müracaatlar yapıldığına dikkati çekti.

Vatandaşların idareyle yaşadıkları sorunlardan çözdüklerinin birini örnek veren Satır, '25 yıldır cezaevinde kalan kişi, o cezaevinden başka bir cezaevine nakli sırasında bütün eşyalarının taşınmaması nedeniyle komisyonumuza başvurdu. Bununla ilgili yazışmalar uzun süre sürdü ve zorunlu nakil olduğu için bütün eşyalarının taşınması kararı verildi.' dedi.

Komisyon Başkanı Satır, ülkede vatandaşların, TBMM'de bireysel başvuru yaptığı 3 komisyon bulunduğunu; bunların Dilekçe, İnsan Hakları ile Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği komisyonları olduğunu vurguladı.

- 'Şikayetleri komisyon üzerinden öğrenmiş'

Eski Başbakanlardan Adnan Menderes'in, Dilekçe Komisyonunda, o zamanki adıyla İstida Encümeni'nde görev yaptığını ve Menderes'in anılarında buradaki çalışmalara yer verdiğine değinen Satır, şöyle devam etti:

'Rahmetli Menderes kendisine gelen şikayetleri ve talepleri bu komisyon üzerinden öğrenmiş ve bunlarla ilgili çalışma yapmış. Seçim bölgesi Aydın'da, başta tarım olmak üzere bir çok konuda başarılı olmasının sebebi, halktan gelen talepleri burada hemen öğrenip o sorunlarla ilgilenmiş olmasıdır. Başbakan olunca da bunları Hükümet Programına alarak çözmeye çalışmıştır.

Adnan Menderes’in bu komisyondaki göreviyle ilgili detaylı bilgi olmamakla birlikte, bu görevin Menderes'e, devletin işleyişi konusunda bilgi sahibi yaptığı söylenebilir. Nitekim kayıtlarda, Menderes'in bir arkadaşına, 'Ben Meclis'te İstida Encümeninde çalıştım. Orası bu devlet ve millete ait bütün dertlerin kaynadığı ocaktır. Devletin ne olduğunu, nasıl işlediğini, nerelerinin aksadığını, nasıl düzeleceğini orada öğrendim' dediği yer almaktadır.'

Belma Satır, bu dönem yapılan müracaatların büyük bir çoğunluğunun, AK Parti'nin seçim vaatlerinde söylenen, yerine getirilen yasal düzenlemeler ve idari uygulamalar olduğunu bildirdi.

Dilekçe Komisyonun yanı sıra, Kamu Denetçiliği Kurumunun da vatandaşlardan gelen şikayetleri ele aldığını anımsatan Satır, AK Parti olarak bireysel haklara çok büyük önem verdiklerini ve kamunun, bireyin hakkını yerine getirmesini sağladıklarını söyledi.

Belma Satır, genelevlerin kapatılmasıyla ilgili komisyonlarına başvuru yapıldığını belirterek, 'Genelevlerden vergi alınmasından ve bunun devlet bütçesine girmesinden rahatsız olan bazı vatandaşlar, şikayetçi oldular. Talepleri de (genelevler kapatılsın ve oradan elde edilen gelir devlet bütçesine girmesin.)' ifadesini kullandı.

- 'Biz Marko Paşa gibi, insanları geri çevirmiyoruz'

'Derdini Marko Paşa'ya anlat' sözünün nereden geldiğinin sorulması üzerine, Satır, şunları kaydetti:

'Osmanlı döneminde Sultan Abdülaziz Han’ın hekimbaşısı olan ve Meclis-i Ayan üyeliğini yürüten Marko Paşa, kendisine başvuran insanları sabırla dinlemesi ancak hiçbir şikayeti çözüme kavuşturmamasıyla ünlendi. Marko Paşa’nın 'Derdini Marko Paşa’ya anlat' sözüyle şöhret bulması, bazı kimselerin zannettiği gibi dert dinlemesinden değil, aksine doğru dürüst bilmediği Türkçesiyle ve Türkleri şikayete gelen Rumları başından savmak için 'anlaşıldı, fakat ne demek istiyorsun?' sorusunu tekrarlamasından kaynaklanıyordu. Bu soruyu sorarak, gelenleri bıktırıp geri çevirirdi. Fakat biz Marko Paşa gibi, insanları geri çevirmiyoruz; onların dertlerini, sorunlarını dinleyip derman olmaya, çözüm üretmeye çalışıyoruz.'
Kaynak: AA