'Unutulan Zafer Açıklaması Kut'ül Ammare' Sempozyumu

Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Bekiroğlu:'Kut'ül Ammare Zaferi 1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunun zor şartlar altında Çanakkale'den sonra Irak cephesinde mağrur İngilizlere karşı kazandığı, bir İngiliz tümeninin bütün personelini esir aldığı ve bölgedeki İngiliz kuvvetlerini hezimete uğrattığı eşsiz bir zaferdir. Bu zafer başta İngiltere olmak üzere bütün dünyada büyük yankı uyandırmıştır' Tarihçe yazar Ortaylı: 'Herhalde Kut'ül Ammare, yenilenen, direnen Türkiye'nin önemli göstergelerinden biridir. Gelibolu, Çanakkale gibi büyük bir zaferin, büyük bir direnişin gölgesinde kaldığı için bizim hafızalarımızda yer etmiyor, halbuki etmesi gerekir. Sadece ve sadece Türk kurmaylarının, Anadolu insanlarının, neferlerin ve iyi yetişen iyi eğitim gören bir ordunun zaferi olduğunu bilelim'

Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu, Kut'ül Ammare Zaferi'nin, 1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunun zor şartlar altında Çanakkale'den sonra Irak cephesinde mağrur İngilizlere karşı kazandığı, bir tümeninin bütün personelini esir aldığı ve bölgedeki kuvvetlerini hezimete uğrattığı eşsiz bir zafer olduğunu belirterek, 'Bu zafer başta İngiltere olmak üzere bütün dünyada büyük yankı uyandırmıştır' dedi.

Bekiroğlu, Harp Akademileri Stratejik Araştırma Enstitüsü tarafından düzenlenen 'Unutulan Zafer: Kut'ül Ammare, 100'üncü Yılında Yeniden Anlamak' sempozyumunda yaptığı konuşmada, Kut'ül Ammare Zaferi'nin, 1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunun zaferi ile sonuçlanan Çanakkale muharebelerinin ikiz kardeşi olduğunu söyledi.

1. Dünya Savaşı'nda ihtilaf devletleri tarafında yer alan İngiltere'nin büyük kuvvetlerle Mart 1915'te Çanakkale'ye saldırmasından kısa süre önce Irak cephesinde harekete geçtiğini ifade eden Bekiroğlu, '21 Kasım 1914'te Basra'yı, 3 Haziran 1915'te Dicle Nehri üzerindeki bütün Ammare'yi, temmuz ayı sonlarına doğru da Fırat Nehri üzerindeki Nasıriye'yi ele geçirmiş, Çanakkale Zaferi'mizin etkisini azaltmak için Bağdat'ı ele geçirmek üzere ilerlerken, Bağdat'a 80 kilometre mesafede Selmapak'a çekilen birliklerimize 22 Kasım 1915'te taarruz etmiştir' diye konuştu.

Savaşın seyrine ilişkin bilgileri paylaşan Bekiroğlu, Kut'ül Ammare'de İngiliz kuvvetlerinin taarruzlarının durdurularak, moral bakımından çökertildiğini anlattı.

Korgeneral Bekiroğlu, 'Kut'ül Ammare Zaferi 1. Dünya savaşında Osmanlı ordusunun zor şartlar altında Çanakkale'den sonra Irak cephesinde mağrur İngilizlere karşı kazandığı, bir İngiliz tümeninin bütün personelini esir aldığı ve bölgedeki İngiliz kuvvetlerini hezimete uğrattığı eşsiz bir zaferdir. Bu zafer başta İngiltere olmak üzere bütün dünyada büyük yankı uyandırmıştır. Bu olay İngilizlerin 19 Ekim 1871 Amerikan Bağımsızlık Savaşında Yorktown'da 7087 subay ve eriyle Amerikan ordusuna teslim olmasından sonra yaşadığı en büyük teslim olma hadisesidir. Bu teslimiyet İngiltere'nin Bağdat'ı ele geçirme planlarını altüst etmiş, İngiliz gururuna tam bir darbe vurmuştur' şeklinde konuştu.

Kut'ül Ammare Zaferi sonrası yaşanan gelişmeleri aktaran Bekiroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'1. Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı devletinin ittifak kurma arayışlarına Balkan Harbi'nde ordusu hezimete uğradığı için karşılık vermeyen İngiltere, 1914-1918 yılları arasında sırasıyla Çanakkale, Kut'ül Ammare ve Bakü'de, Osmanlı ordusu tarafından 3 kez mağlubiyete uğratılmıştır. Irak cephesinde bütün olumsuz koşullar içinde şan ve şerefle mücadele eden ordumuz, giriştikleri bütün muharebelerde üstün İngiliz kuvvetlerini durdurmaya veya daha elverişli şartlarda değişik mevzilerde muharebe etmeye zorlamış, Kut'ül Ammare bölgesinde eşsiz bir zafer kazanmış ancak bu zaferden gereği gibi yararlanamamış. Taktik ve operatif seviyedeki başarı, stratejik ve politik seviyeye taşınamamıştır. Kut'ül Ammare Zaferi İngiltere'nin planlarını sekteye uğratmış olsa da Irak cephesindeki savaşın genel seyrini değiştirmeye yetmemiş, Osmanlı Devleti yüzyıllarca egemenliği altında bulunan bu toprakları sonunda terk etmez zorunda kalmıştır.'

Kut'ül Ammare Zaferi'nden 17 gün sonra İngiltere ile Fransa'nın Osmanlı Devleti'nin Orta Doğu'daki topraklarının paylaşılmasını öngören Sykes-Picot Anlaşması'nı gizli olarak imzalandığını dile getiren Bekiroğlu, anlaşmaya daha sonra Rusya'nın dahil olduğunu, ancak 1917 Ekim Devrimi'nde anlaşmanın ifşa edilmesiyle yürürlüğe konulmadığını kaydetti.

Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Kurmay Albay Hasan Hoşoğlu da, 'Nasıl ki Balkan Harbi Türk milleti için seçilmiş bir travma ise Kut'ül Ammare de şanlı mazimizin seçilmiş zaferlerinden birisini oluşturmaktadır' dedi.

'Kut Zaferi'ni, tek başına Kut'ül Ammare'de savunma yapan İngiliz 6. Tümeni'nin mağlubiyeti ve İngiliz askerlerinin esir alınmasıyla özetlemenin zaferi hafife almak olacağını ifade eden Hoşoğlu, 'Kut Zaferi'nin, Dicle ve Fırat vadileri boyunca yapılan muharebeler silsilesinin bir halkası olduğunu vurguladı.

'Kut Zaferi' sonunda elde edilen başarının sürdürülemediğini anlatan Hoşoğlu, '6. Osmanlı ordusunun İran ve Kafkasya içlerine doğru yaptığı harekat için Irak cephesine kuvvet kaydırılmış ve bu fırsattan istifade eden İngiliz birlikleri karşılarında sadece aşiret kuvvetlerini ve zayıf düzenli birlikleri yenerek Bağdat'ı ele geçirebilmişlerdir. Burada durmakla yetinmemişler, en nihayetinde Mondros Mütarekesi'ne de aykırı olduğunu bile bile Musul'u da işgal etmişlerdir. Taktik seviyede kalan Kut Zaferi, stratejik seviyedeki mağlubiyetimizin sonucu hak ettiği değeri muhafaza edememiştir' değerlendirmesinde bulundu.

- ' Kut'ül Ammare Britanya İmparatorluğu'nu sarsan bir zaferdir'

Tarihçi yazar İlber Ortaylı da Kut'ül Ammare'nin, bir dizi çevre, direniş ve kahramanlığın sembolü olduğunu söyledi.

'Kut'ül Ammare, Çanakkale büyük savaşından sonra Britanya İmparatorluğu'nu sarsan, politikasını alt üst eden, ülkesinin yenilmezliğine ve dünya hakimiyetine inanan kamuoyunu şüpheye hatta kaosa götüren bir zaferdir' diyen Ortaylı, Kut'ül Ammare'de önemli bir stratejinin takip edildiğini söyledi.

Orta Doğu'da Süveyş'in arkasından Gazze, Filistin cepheleriyle bu bölgenin Büyük Britanya'yı yorduğunu, Kut'ül Ammare'de kuşatmanın sonunda teslimin gelmesinin İngiltere'nin moralini bozduğunu belirten Ortaylı, şöyle konuştu:

'Bugün burada çok iyi yetişmiş bu kahramanları, milletin teknik bilgi gücünü yücelten insanları, bütün imkansızlıklar içinde son derece inatla direnmesini ve direnmenin de ötesinde hücum etmesini bilen küçük rütbeli zabitleri ve Anadolu'nun sıcağını ve coğrafyayı tanımamış ama savaşan askerlerini rahmetle anmak, şükranlarımızı belirtmek için toplanmış bulunuyoruz. Kut'ül Ammare Zaferi maalesef bizim mektep programlarımızda yeterince yer almış değildir. Mukayeseli şekilde incelenip değerlendirilmesi ancak son zamanlarda başlamaktadır. 1. Cihan Harbi'nde en kalıcı unsurlardan birisi olmuştur ve Britanya İmparatorluğu'nun savaşını en azından iki yıl daha uzatacaktır. O yüzden de Mondros'ta ve Sevr'de karşımızda çok amansız davranan bir ordu göreceğiz. Herhalde Kut'ül Ammare, yenilenen, direnen Türkiye'nin önemli göstergelerinden biridir. Gelibolu, Çanakkale gibi büyük bir zaferin, büyük bir direnişin gölgesinde kaldığı için bizim hafızalarımızda yer etmiyor. Halbuki etmesi gerekir. Sadece ve sadece Türk kurmaylarının, Anadolu insanlarının, neferlerin ve iyi yetişen, iyi eğitim gören bir ordunun zaferi olduğunu bilelim.'
Kaynak: AA