'Bize Yakıştırdıkları Tek Yer, Tarla Ya Da Ev Hizmetçiliğiydi'

Başörtülü olduğu gerekçesiyle 28 Şubat sürecinde öğretmenlikten zorla istifa ettirilen Düğenci, 15 yıl sonra yeniden döndüğü mesleğini evde eğitim gören 10 yaşındaki bedensel engelli öğrencisini geleceğe hazırlayarak sürdürüyor Düğenci: 'Sadece milli eğitimden darbe yemedik. Davranışım resmi dairelerde 'Başını açmadı, devlete baş kaldırdı' olarak görüldü. Gittiğim her yerde aşağılandım, arkaya itildim' 'Okula gelen astsubay bana, 'Madem başını açmayacaksın, benim anam da başörtülü ama gidip tarlada çalışıyor, sen de gidip çalışabilirsin' dedi. Hiçbir cevap veremedim. Bize yakıştırdıkları tek yer, tarla ya da ev hizmetçiliğiydi'

GAZİ NOGAY - Başörtülü olduğu gerekçesiyle 28 Şubat sürecinde çocukluk hayali olan öğretmenlikten zorla istifa ettirilen Fatma Düğenci, 15 yıl sonra mesleğine dönmenin mutluluğunu yaşıyor.

Çorum'da yaşayan 43 yaşındaki Düğenci, çocukluğunda hayalini kurduğu öğretmenliği yapabilmek için liseyi bitirdikten sonra Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümünü tercih etti. Üniversite eğitiminin tamamladığı 1996'da Muş'un Malazgirt ilçesine bağlı Karaali Köyü'ndeki ilkokula sınıf öğretmeni olarak atanan Düğenci, burada 2 yıl görev yaptıktan sonra Çorum'un Osmancık ilçesine bağlı Karalargüney Köyü'ndeki ilkokula geldi.

Yıllardır hayalini kurduğu mesleğini severek yapan Düğenci'nin mutluluğu, 28 Şubat süreci nedeniyle fazla uzun sürmedi. Başörtülü olarak görev yaptığı gerekçesiyle okula gelen askeri yetkililerin baskıları sonucu 7 Ekim 1998'de görevinden istifa eden Düğenci, 28 Şubat sürecinde mağdur olanlara tanınan hakların ardından 15 yıl ayrı kaldığı mesleğine 2013'te yeniden döndü.

Sınıf öğretmeni olarak Çorum merkezdeki Yumurta İlkokulu'na atanan Düğenci, evde eğitim hizmetleri kapsamında yaklaşık 3 yıldır 10 yaşındaki bedensel engelli öğrencisi Hayat Eker'e ders veriyor.

- 'Ya başınızı açarsınız ya da istifa edersiniz'

28 Şubat sürecinde yaşadıklarını AA muhabirine anlatan Düğenci, mesleğinden ayrı kaldığı süre boyunca büyük sıkıntılar yaşadığını, psikolojik olarak yıprandığını belirtti. Mesleğine yeniden dönmesine rağmen yaşadıklarını hiçbir zaman unutamayacağını dile getiren Düğenci, şöyle devam etti:

'Muş'taki görevimin ardından çok sevdiğim mesleğimi, doğum yerim olan Karalargüney Köyü'nde sürdürüyordum. 4 Ekim 1998 sabahı kalktığımda okulu sanki terörist avına çıkmış gibi askerler sarmıştı. Askerlerin başındaki astsubay bana 'Kıyafet kanununa aykırı davranmaktan sizi 10 gün göreve almayacağız, ya başınızı açarsınız ya da istifa edersiniz. Biz, 10 gün burada bekleyeceğiz' dedi. Bunun üzerine ilçeye giderek hakkımı aramaya çalıştım. Çalmadığım kapı kalmadı. Kaymakama gittim ancak zaten emri veren kendisiymiş. Son olarak hukuki yoldan hakkımı aramak için bir avukata gittim. Avukat da bana 'Recep Tayyip Erdoğan, okuduğu bir şiir yüzünden hapse girdi. Yapabileceğimiz bir şey yok. Bu sistemin sorunu. Kime dava açacağız. Bir insan şiir okudu diye hapse atılıyorsa sizi de hukuksuz bir şekilde görevden atarlar' dedi. Bir sonuç alamayınca yaşadığım baskılar ve maruz kaldığım dayatmalar nedeniyle 3 gün sonra istifa dilekçemi verdim.'

- 'Bizi yakıştırdıkları tek yer, tarla ya da ev hizmetçiliğiydi'

28 Şubat döneminde başörtüsü dolayısıyla tüm devlet kurumlarında aşağılandıklarını, arka plana itildiklerini vurgulayan Düğenci, şunları söyledi:

'Sadece milli eğitimden darbe yemedik. Davranışım resmi dairelerde 'Başını açmadı, devlete baş kaldırdı' olarak görüldü. Gittiğim her yerde aşağılandım, arkaya itildim. Hastanede dahi sırf örtülü olduğum için 'Önce şu kıyafetinizi düzeltin sonra gelin' diyorlardı. Okula gelen astsubay bana, 'Madem başını açmayacaksın, benim anam da başörtülü ama gidip tarlada çalışıyor, sen de gidip çalışabilirsin' dedi. Hiçbir cevap veremedim. Bize yakıştırdıkları tek yer, tarla ya da ev hizmetçiliğiydi.'

Eşinin de öğretmen olduğunu, 28 Şubat sürecinde terörist gibi muamele gördüklerini anlatan Düğenci, 'Mesleğimden zorla ayrılmanın yanı sıra köydeki vatandaşların 'Bizim köye gelen asker, öğretmeni terörist gibi köyden aldı' diye konuşması ve hala böyle bir algının olması, bende onarılmaz bir yara açtı' dedi.

- Engelli öğrencisi ile yeniden mutluluğu buldu

Yaklaşık 3 yıl önce göreve tekrar başladığını ancak her gün derse gittiğinde 'Yine okula alınmayacak mıyım?' korkusu yaşadığını belirten Düğenci, 'Bunu üzerimden atamadım. 15 yıl boyunca ev hanımlığı yaptım ama hep içimde sınıf öğretmenliği ukde kalmıştı. Rabbime şükürler olsun, 3 yıl önce yeniden mesleğimi yapmaya başladım. Allah, hükümetten razı olsun' diye konuştu.

'Hayatta en çok yapmak istediğim iş olan öğretmenlik mesleğine dönmek, gurur verici bir duygu' diyen Düğenci, evde eğitim verdiği 10 yaşındaki bedensel engelli Hayat Eker'in, kendisine öğretmenliği yeniden sevdirdiğini ifade etti.

İlkokul 3'üncü sınıf öğrencisi Eker de öğretmenini çok sevdiğini belirterek 'Öğretmenim bana adeta hediye olarak geldi. Çok iyi bir insan. Onun gibi öğretmenim olduğu için çok şanslıyım. Belki o öğretmenim olmasaydı ben bu şekilde öğrenemezdim. Onu çok seviyorum. Onunla da devam ettiğim için çok mutluyum' dedi.
Kaynak: AA