İstanbul'daki 'Askeri Casusluk' Davasının Gerekçeli Kararı (2)

Gerekçeli karardan: 'Ülkemizin emniyet istihbaratının, jandarma istihbaratının, Milli İstihbarat Teşkilatı ve diğer yetkili kurumların haberdar olmadıkları, suç isnatlarının yurtdışından sahte email ile sahte hesaplardan tespit edilemeyen şahıslar tarafından yapılması bu suçların onlar tarafından bilinmesinin hayatın olağan akışıyla uyumlu bulunmadığı, belli bir yapı adına hareket edildiğine dair mahkememizdeki kuşkuları artırmıştır' 'Tek dayanak olan dijital materyaller incelendiğinde, örgüt üyesi olarak adları geçen sanıkların aynı yerde görevli olanlar hariç olmak üzere diğer hücre yapılanması içerisinde yer alan sanıkları tanıdıklarını, görüştüklerine ya da bir araya geldiklerine dair telefon görüşme kayıtları, fiziki takip, elektronik imza, kamera görüntüleri gibi somut ve ispat edilebilir herhangi bir delilin dosyada mevcut bulunmadığı anlaşılmıştır' 'Sanıkların sırf dijital delillerde adları geçti diye atılı suçları işlediklerini söylemenin mümkün bulunmadığı anlaşıldığından, dijital verilerde bulunan ve isnat edilen tüm suçlardan beraatlerine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır'.

Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 56 sanığın beraat ettiği İstanbul'daki 'askeri casusluk' davasına ilişkin gerekçeli kararında, 'Ülkemizin emniyet istihbaratının, jandarma istihbaratının, Milli İstihbarat Teşkilatı ve diğer yetkili kurumların haberdar olmadıkları, suç isnatlarının yurtdışından sahte e-mail ile sahte hesaplardan tespit edilemeyen şahıslar tarafından yapılması, bu suçların onlar tarafından bilinmesinin hayatın olağan akışıyla uyumlu bulunmadığı, belli bir yapı adına hareket edildiğine dair mahkememizdeki kuşkuları artırmıştır' denildi.

Gerekçeli kararın, 'fuhuşa aracılık etme veya yer temin etme suçlaması ile ilgili değerlendirme' bölümünde, öncelikle üzerinde durulması gereken konunun yurt dışından kim ya da kimler tarafından gönderildiği belli olmayan ihbar maili olduğu belirtildi.

Kamuoyuna da yansımış Poyrazköy, Amirallere Suikast, Kafes Eylem planı gibi davalarda da aynı yöntemin kullanıldığı vurgulanan gerekçeli kararda, şunlar aktarıldı:

'Kim veya kimler olduğu tespit edilemeyen sahte hesaplardan atılan bu e-maillerle genelde ahlaken sorgulanacak ve toplumda ahlaksızlık olarak görülen iddialarla soruşturmaların başlatılıp sonrasında bulunan dijital materyallerle daha ciddi suçlamaları içeren soruşturmaların yapıldığı görülmektedir. Ülkemizin emniyet istihbaratının, jandarma istihbaratının, Milli İstihbarat Teşkilatı ve diğer yetkili kurumların haberdar olmadıkları, suç isnatlarının yurtdışından sahte e-mail ile sahte hesaplardan tespit edilemeyen şahıslar tarafından yapılması bu suçların onlar tarafından bilinmesinin hayatın olağan akışıyla uyumlu bulunmadığı, belli bir yapı adına hareket edildiğine dair mahkememizdeki kuşkuları artırmıştır.'

Sanıkların fuhuş yapan şahıslarla irtibatını gösteren bir tek telefon görüşmesinin tespit edilemediği belirtilen gerekçeli kararda, şu bilgilere yer verildi:

'Yine tüm dosya kapsamı incelendiğinde sanıkların fuhuş yaptırdıkları tek bir kadın tespit edilememiştir. Buna ilişkin fuhuş yapan kadın olmadığı gibi fuhuşun yapıldığı herhangi bir yer de tespit olunamamıştır. Ortada sahte bir hesaptan gönderilen kim tarafından gönderildiği tespit edilemeyen e-mail ihbarı, sahte veya yanlışlıkla oluşturulan iletişimin tespitine ilişkin tape örneği, delil olarak kabulü mümkün olmayan ve ileriki bölümlerde açıklanacağı üzere dijital veriler dışında birbirini hiç tanımayan birbirleriyle hiç iletişimleri bulunmayan sanıkların fuhuş yaptırdıklarına ya da fuhuşa aracılık ettiklerine ilişkin delil olmadığı gibi atılı suçları işlemedikleri anlaşıldığından bu suçtan beraatlerine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.'

- Siyasal ve askeri casusluk iddiası

Gerekçeli kararın siyasal ve askeri casusluk iddiasıyla ilgili değerlendirme yapılan bölümünde, siyasal veya askeri casusluk suçunun TCK'nın 328. maddesinde düzenlendiği belirtilerek, siyasal casusluktan maksadın, yabancı bir devlet yararına Türkiye Cumhuriyetinin veya vatandaşlarının veya Türkiye'de oturmakta ikamet etmekte olanların zararına olarak bilgilerin toplanması, yabancı bir devlete verilmesi şeklinde anlaşılması gerektiği vurgulandı.

Sanıklar İbrahim Sezer, Tamer Zorlubaş, Zeki Mesten, Mehmet Seyfettin Alevcan, Yücel Çipli ve Birdem Amoutzopoulos hakkında, dijital verilerde bulunan gizli oldukları iddia edilen bilgileri, askeri casusluk amacıyla bulundurduklarının iddia edildiği aktarılan gerekçeli kararda, şu ifadelere yer verildi:

'Dijital verilerin sanıklara aidiyetini gösteren hiçbir delilin elde edilmemiş oluşu, yine dosya kapsamında sanıkların bu amaçla bir araya geldiklerini gösteren fiziki takip, kamera görüntüleri, tanık anlatımları, HTS kayıtları, somut ve ispat edilebilir hiçbir delilin dosyada bulunmadığı, yine sanıkların dijital nesnelerde yer alan gizli olduğu iddia edilen belgeleri herhangi bir yabancı ülkeye vermeye çalıştıkları, bu yönde görüşmeler yaptıkları, yabancı ülke ajanlarıyla buluşup konuştukları veya bu yönde bir menfaat ettiklerine dair dosyada herhangi bir kanıt bulunmamaktadır.'

Gerekçeli kararda, tüm bu durumlar dikkate alındığında, sanıkların üzerlerine atılı 'Siyasal ya da askeri casusluk' suçlarını işlemedikleri anlaşıldığından bu suçtan beraatlerine karar verilmesi gerektiği kanaatine varıldığı kaydedildi.

Gerekçeli kararın çıkar amaçlı örgüt kurma ve üyesi olma, kişisel verileri hukuka aykırı bir şekilde kaydetme, devletin güvenliğine ilişkin gizli bilgileri temin etme, özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçlarının dayanağını oluşturan dijital materyallere ilişkin yapılan değerlendirme bölümünde, 'Kapatılan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılamada, atılı suçlardan sanıkların mahkumiyetlerine karar verildiği ve kararın gerekçesinden de anlaşılacağı üzerine tek gerekçenin dijital materyaller olduğu, bunun dışında herhangi bir delilin iddia edilmediği ve mahkemenin mahkumiyet gerekçesinde başkaca bir delilin gerekçe gösterilmediği görülmüştür' denildi.

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dijital delillerin sanıkların ara sıra kullandıkları ya da başka şahıslarla birlikte bekar evi olarak kullanılan mekanlarda yapılan aramada ele geçirildiği belirtilen gerekçeli kararda, tüm sanıkların baştan itibaren tüm beyanlarında bu dijital delillerle ilgilerinin olmadığını savundukları belirtildi.

- 'Dijital deliller daha soruşturmanın başında güvenilirliliğini yitirdi'

Gerekçeli kararda, davaya ilişkin soruşturma makamlarının hazırladığı tüm tutanak ve inceleme raporlarının adli bilişim temel prensipleri ve standartlarına göre eksik hazırlandığı belirtilen gerekçeli kararda, şunlar kaydedildi:

'Davaya konu olan dijital delillerin incelenmesinin hangi inceleme yazılımıyla, hangi sürümüyle yapıldığı, delile ait fiziksel bilgiler, delilin bütünlüğünün bozulmaması için kullanılan donanım ve yazılıma ait bilgiler, saat bilgileri, orijinal delilin nereye ve nasıl kopyalandığı, incelemeyi yapan kişinin uzmanlığının ne olduğu gibi hususların tutulan tutanak ve raporlarda belirtilmediği, olsa bile, bunların soruşturma ve kovuşturma aşamasında sanık ve müdafilerinin erişimine sunulmadığı dikkate alındığında dijital belgelere ilişkin şüphelerin oluşması kaçınılmaz olarak doğal karşılanmıştır. Sanıkların evlerinde bulunan davaya konu edilen ve daha önceki mahkumiyetin tek gerekçesi olan bu dijital delillerle ilgili olarak olay yerinde imaj alma işlemi yapılmadığı, olay yeri ekibinin kısa ve basit bir şekilde gerçekleştirebilecekleri imaj alma işini soruşturmanın daha ilk aşamasında yerine getirmedikleri, çok sonraları alınan imajların sanık ve müdafilerine verildiği dikkate alındığında el konulan dijital delillerin değişikliğe uğrayıp uğramadığını, manipüle edilip edilmediğinin söylemenin imkansız olduğu, dijital delillerin daha soruşturmanın başında güvenilirliliğini yitirdiği ve delil bütünlüğünün bozulduğu anlaşılmıştır.

Tek dayanak olan dijital materyaller incelendiğinde, örgüt üyesi olarak adları geçen sanıkların aynı yerde görevli olanlar hariç olmak üzere diğer hücre yapılanması içerisinde yer alan sanıkları tanıdıkları, görüştüklerine ya da bir araya geldiklerine dair telefon görüşme kayıtları, fiziki takip, elektronik imza, kamera görüntüleri gibi somut ve ispat edilebilir herhangi bir delilin dosyada mevcut bulunmadığı anlaşılmıştır.Sanıkların örgüt kapsamında fuhuş yaptırdıkları ya da yer temin ettiklerinin iddia edildiği, ancak fuhuş çetesi üyeleriyle tek bir telefon görüşme kayıtlarının dahi olmaması, fuhuş yaptırılan herhangi bir kadının bulunmayışı, askeri ve siyasal casusluk yapmak amacıyla bir araya geldikleri iddia edilmiş olup dosya kapsamında tespit edilen herhangi bir yabancı ülke temsilcisi ya da ajanının dosyada bulunmayışı, sanıkların amaçladıkları örgüt faaliyetleri kapsamında bir araya geldiklerini gösteren herhangi bir delilin mevcut olmayışı, yine örgüt faaliyetleri kapsamında herhangi bir menfaat ettiklerine dair hiçbir somut delilin dosyada mevcut olmayışı dikkate alındığında sırf dijital delillerde adları geçti diye atılı suçları işlediklerini söylemenin mümkün bulunmadığı anlaşıldığından dijital verilerde bulunan ve isnat edilen tüm suçlardan beraatlerine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.'

Sanıklar hakkında uzun süre adil yargılama yapılmadan tutukluluk hallerine devam kararı verilerek yargılamaların sürdürülmüş olduğu belirtilen gerekçeli kararda, ihmalleri bulunan tüm görevliler hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiği kanaatine varıldığı kaydedildi.

(Bitti)

Kaynak: AA