'DAEŞ, Zalim Yönetimlerin Ve Karşıt Devrimlerin Neticesi'

Moritanyalı akademisyen ve düşünür Muhammed bin Muhtar eş-Şankıti, terör örgütü DAEŞ'in zalim yöneticilerin uygulamaları ve Arap Baharı'nı hedef alan karşıt devrimlerin bir sonucu olduğunu belirtti.

Bölgede ve İslam dünyasında yaşanan son gelişmelere ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Şankıti, Arap Baharı'nın ardından yaşanan karşıt devrimlerin söz konusu barışçıl halk devrimlerine radikal bir boyut kazandırdığını ifade ederek, Fransız ihtilali sürecinin bir benzerinin şu an Arap dünyasında yaşandığını dile getirdi.

- "Karşıt devrimler durmadığı sürece DAEŞ'ten kurtulmak mümkün değil"

DAEŞ'le ilgili görüşlerini dile getiren Şankıti, örgütün tabanını Suriye, Irak ve Mısır'daki katliamlardan etkilenen ve eğitim süreçlerinde dindar olmayan apolitik gençlerin oluşturduğunu söyledi.

Şankıti, "Bu gençlerin siyaset tecrübesi ve dini derinliği yok. Ancak gördükleri vahşetten dolayı vicdanları sarsılmış, dehşete kapılmışlar ve bu vahşete yine vahşetle karşılık veriyorlar. Arap Baharı'nı hedef alan karşıt devrimler durmadığı ve Beşşar Esed gibi kendi halkını katleden rejimler iktidarda kaldığı sürece terör örgütü DAEŞ'ten kurtulmak mümkün değil" dedi.

ABD ve Batı dünyasının bölgeye bakışının "İnsan, para ve dindarlık yönünden mevcut olan fazlalığın azaltılması" şeklinde olduğunu belirten Şankıti, bunun da ancak içeriden zayıflatma yöntemiyle sağlanabileceğini ifade etti.

- "Batılı ülkeler, izledikleri bu politikanın bedelini ödeyecek"

DAEŞ'in Batılı ülkelere ve "Müslümanların özgürlüğünü istemeyen" uluslararası sisteme ümmeti içeriden zayıflatma ve yıpratma fırsatı verdiğini kaydeden Şankıti, "Batı dünyası DAEŞ'le mücadele konusunda ciddi değil. Düşünün 60 ülke bu militanlarla savaşıyor. Tarihte bunun bir örneği yok. Mücadele konusunda ciddi değiller. Bu, kasıtlı olarak yapılıyor" diye konuştu.

Şankıti, Batılı ülkelerin, izledikleri bu politikanın bedelini ödeyeceklerini belirterek, DAEŞ'in bu coğrafyayla sınırlı kalmayacağını ve sahip olduğu yabancı uyruklu militanlarıyla daha da tehlikeli uluslararası bir olguya dönüşeceğini dile getirdi.

Batının, bu olgunun büyüyeceği ve ateşinin kendisine de sıçrayacağı idrakinden uzak olduğunu kaydeden Şankıti şunları söyledi:

"Akıllı kimse, komşusunun evi yanarken rahat uyuyamaz. Akdeniz havzasının bir parçası olan Avrupalılar, güney kısmındaki ateşi kendi haline bırakır terk ederse bu ateş kuzeye ulaşır. Bu sadece vakit meselesi. ABD ile bölge arasında okyanus var. Rusya da yangının epey uzağında. Sadece uçaklarını gönderiyor. Avrupalılardan Suriye'deki yangını durdurmak için en başından beri Türkiye'yle işbirliği yaparak bilinçli bir politika takip etmelerini beklerdim. Avrupalıların Suriye'de güvenli bölge inşa edilmesi ve yangının durdurulması için Türkiye'yle işbirliği yapmaması, bu olguya karşı yaklaşımlarındaki kötü niyet ve ahmaklığın bir göstergesi."

- "Arap dünyası, Fransız devrimi sırasında yaşananları iyi okumalı"

Farklı zaman dilimlerinde gerçekleşmelerine rağmen Fransız ihtilali sürecindeki karşı devrimlerle Arap Baharı'nın yaşandığı ülkeler arasındaki benzerliğe dikkati çeken Şankıti, "Antropoloji bilimi bir konudan bahseder. O da, insanların aynı zamanda olmalarına rağmen farklı dönemlerde yaşıyor olabilmeleri. Biz teknik olarak şu an 21. yüzyılda yaşıyoruz. Ancak siyasi gelişmişlik açısından Arap toplumları ne yazık ki hala eski diktatörlüklerin dağıldığı ve demokrasinin ortaya çıktığı 18. yüzyılda yaşıyor" dedi.

Söz konusu iki olaydaki benzerlik ve farklılıkların ele alınmasında zaman ve mekana dikkat edilmesi gerektiğine işaret eden Şankıti, "Arap Baharı ne yazık ki karşı devrimlerin ardından uzun bir tünele girdi ve Fransız devriminin içinden geçtiği süreçle benzerlikler göstermeye başladı. Dolayısıyla Arap dünyası, Fransız devrimi sırasında yaşananları iyi okumalı ve dönemin tecrübelerini dikkatle incelemeli" diye konuştu.

Şankıti, Arap devrimlerinin karşılaştığı problemlerden birinin "bencil seçkinlerin iktidarı diğerleriyle paylaşmak istememesi ve uluslararası etken güçlerin de halk tarafından seçilmiş bir hükümetle değil, tek bir güçle çalışmak istemesi" olduğunu ifade etti.

- "İran, Arap devrimlerini veya karşı devrimleri kullanmaktan çekinmiyor"

İran'ın izlediği politika hakkında da değerlendirmelerde bulunan Şankıti, "İran mezhep temelli bir projeye sahip. Eline geçen her fırsatta bu projesini uygulamak için kullanıyor. Kendi lehine olduğu sürece Arap devrimlerini veya karşı devrimleri kullanmaktan çekinmiyor" ifadesini kullandı.

İran'ın hem kendisi hem İslam dini hem de bölgedeki komşu ülkeler için yanlış bir politika takip ettiğini dile getiren Şankıti, "İran'ın bir imparatorluk rüyası var. Ancak bunun için izlediği politikanın bedelini ödemek zorunda kalacak. Ümmetin güvenini kaybettiği gibi Şiiler ile Sünniler arasında diyalogdan yana olanları da kaybedecek. İran'ın bu projesine karşı durmak gerekiyor" şeklinde konuştu.

- Batı, DAEŞ'i ve İran'ı kullanıyor"

Batının tıpkı DAEŞ'i kullandığı gibi İran'ı da kullandığını ifade eden Şankıti, "Batı İran'ı yıpratmak için yine bu ülkenin kibrini kullanıyor. İran, izlediği yayılmacı politikayla Sovyetler Birliği'nin Afganistan'da başına geleni yaşayacak ve bu süreçten yıpranarak çıkacak" dedi.

ABD'de yapılan bir araştırmaya göre İran'ın Suriye rejimine destek vermek için 60 milyar dolar harcadığını hatırlatan Şankıti, "Eğer İran bu parayı kendi kalkınmasına harcasaydı ülkesi şu an için çok daha iyi bir yerde olurdu" ifadesini kullandı.

Katar'daki Hamad bin Halife Üniversitesi'nde İslam Araştırmaları Fakültesi Dinler Tarihi Profesörü olan ve daha önce de Yemen Üniversitesi'nde görev yapan Muhammed bin Muhtar eş-Şankıti, siyasi ve mezhebi konuların yanı sıra Arap-Amerika ilişkileri hakkındaki araştırmaları ile de biliniyor.

Kaynak: AA