Çevre Ve Enerji Verimliliği Merkezi Fizibilite Çalışması Projesi Açılış Toplantısı

Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, "Türk özel sektörü küresel pazarda rekabet etmekte ve sürdürülebilirlik gibi yeni rekabet kuralları içerisinde çalışmaktadır” dedi.

Çevre ve Enerji Verimliliği Merkezi Fizibilite Çalışması Projesi açılış toplantısı TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ile Birleşik Krallık Büyükelçisi Rıchard Moore’un da katılımıyla TOBB İkiz Kuleler’de gerçekleştirildi.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Sarı, bakanlık olarak gerçekleştirdikleri çalışmalar da temel hedefleri içerisinde enerji, ulaşım, konut, mekansal planlama, atık yönetim konuları, iklim değişikliği ile mücadele, çevrenin korunması gibi konuların ele alınarak daha temiz şehirler oluşturulmasını ve daha az doğal kaynak tüketen şehirler imar edilmesini sağlamak istediklerini belirtti.

Bakan Sarı, Türkiye’de enerjinin yaklaşık yüzde 35’inin toplam elektrik tüketiminin yüzde 40’ının da binalar da kullanıldığını ifade ederek, “Türkiye’de çevre ve iklim değişikliği politikaları ve programları uygulama da yerlerinin bulması kadar üretimin, yatırımların ve istihdamın temel aktörü olarak özel sektörün de imkan ve becerilerini, sürdürebilir iş fırsatları, yaratma ve uygulamalara yönelik kapasitelerini geliştirmesi gerekmektedir. İklim değişikliği sebebiyle yaşanan felaketlerden dolayı aylarca tedarik zincirleri sekteye uğrayan, ürünleri zarar gören, ham maddeleri ve giderlerini daha zor ve pahalıya mal eden iş dünyası da kendi devamlılıklarını sürdürülebilir kalkınmayı ile yakından ilişkili olduğunu kavramaya başlamıştır. Artık firmalar doğal kaynakların korunması ve kurumsal sosyal sorumluluk projelerini sadece firma imajını yükseltmek için değil kaynak verimliliği sağlayarak, girdi maliyetlerini düşürmek, üretim verimliliğini arttırarak, rekabet gücünü arttırmak amacıyla hayata geçirmektedir. Türk özel sektörü küresel pazarda rekabet etmekte ve sürdürülebilirlik gibi yeni rekabet kuralları içerisinde çalışmaktadır.”

İklim değişikliği mücadelesinde önemli sonuçları olan Paris anlaşmasına değinen Sarı, küresel iklim değişikliği ile mücadele için 2030 yılı yol haritasının belirlendiğini söyledi.



CİDDİ YAPISAL DEĞİŞİM GEREKLİ

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu da, yeni sanayi politikalarının kurgulanması gerektiğini vurgulayarak, “Daha temiz teknolojilerle yol alırsak, bu süreci bir avantaja dönüştürebiliriz. Ayrıca, AB sürecinde de Çevre Faslı 21 Aralık 2009 tarihinden bu yana açık fasıllardan birisidir ve Türkiye bu konuda ciddi yol almaktadır. Avrupa Birliğinin Çevre müktesebatına uyum konusu, teknik olarak zor ve aynı zamanda ciddi yapısal değişimi gerektirmektedir. O zamanki adıyla Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan Avrupa Birliği Entegre Uyum Stratejisi raporu, uyum sürecinin yaklaşık 60 milyar Avro tutarında bir yatırım zorunluluğu getirdiğini ortaya koyuyordu. Dolayısıyla, geniş bir çevre gündemiyle karşı karşıyayız. Avrupa Birliği ile müzakerelerde, Çevre faslındaki kapanış kriterleri göz önünde bulundurulduğunda, iklim değişikliğini de kapsayan daha geniş bir çevre gündemi ile karşı karşıyayız. Bu süreç, başta enerji, demir-çelik, madencilik, çimento, cam, ulaştırma, tarım-hayvancılık, inşaat, kağıt sanayi, otomotiv, denizcilik, kimya olmak üzere birçok sektörümüzün geleceğini de yakından ilgilendirmektedir. Bu da bizi bekleyen değişime hazırlıklı olmamız gerektiğini gösteriyor. Özellikle de enerji odaklı sektörler açısından bu dönüşümü iyi okumak gerekiyor. Bu durum, çevre, ekonomi, enerji ve teknoloji alanında pek çok politikanın ve hatta paradigmanın değişmesine sebep olabilecektir. Şirketlerin dönüşen ekonomilere ayak uydurması rekabetçi kalabilmeleri açısından kritik önem kazanıyor. Ayrıca, dönüşen bu ekonomilerde yeni sektör ve hizmetler de ortaya çıkmaya başlayacaktır.”

Türkiye’nin enerji yoğunluğunun OECD ve AB ülkeleri ortalamasının üzerinde olduğuna dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Zira bin dolarlık milli hasıla üretmek için 400 litre petrole eşdeğer enerji harcıyoruz. Bu rakam, OECD ülkeleri ortalaması için 200 litredir. TOBB olarak, Türkiye’nin ekonomik gelişmesini, şirketler kesiminin güçlenmesini, rekabet gücünün ve istihdam artırılmasını düşünmek zorundayız. Bunu yaparken elbette, çevre konusunda, iklim değişikliği ve enerji konusunda, güçlü temelleri olan, kararlı, hem ekonomik dönüşümümüzü, hem de Avrupa Birliği katılım sürecimizi destekleyen bir politika takip edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu politikayı birlikte oluşturmalı ve birlikte, kararlılıkla uygulamalıyız. Sektörlerin ve şirketlerin intibak maliyetlerinin hesaplanmasında birlikte çalışmalı, maliyetleri karşılamada kaynak bulmalıyız."

Yaşadığımız çevre; doğal kaynaklar ve kültürel değerlerin, bizden sonraki nesle devretmek üzere bize bırakılan bir emanet olduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi: "Bu emanete sahip çıkmak insani bir zorunluluktur. İş dünyası olarak bu emaneti kendimizden sonraki nesillere devretmeye yönelik çabamıza devam edeceğiz. Bunun için de kalkınmaya ’sürdürülebilir bir kalkınma’ anlayışıyla yaklaşmak bizim için esastır. Bu proje, işte bu bilinç ve bu sağduyu ile çok uzun bir yolun küçük bir yapı taşı olarak tasarlandı. İçinde bulunduğumuz yeni koşullarda özel sektörümüze öncülük edebilecek, onlara yardımcı olabilecek bir yapının gerekliliğini elzem görüyoruz. Fakat bu yapının gerçekçi bir kurumsal, mali ve yönetimsel çerçeveyle kurulması prensibinden hareketle, öncelikle bunun fizibilitesinin yapılmasını uygun gördük. Burada önemli olan, bu projeyle entelektüel bir sorgulamayla işe girişmek ve yapılabilirliğini sorgulamak ve gündemleştirmektir.”
Kaynak: İHA