Endonezyalı Budist Liderden Myanmar'daki Din Adamlarına Tepki
Endonezya Budistler Meclisi Koordinatörü Rusli Tan, Myanmar'daki Budistlerin Müslümanlara şiddet uygulamasını eleştirerek, "Rohingya Müslümanlarına yapılan tamamen kötülüktür. Bu asla kabul edilemez. Budizm'de yasaktır. Budizm'de öldürmek yoktur" dedi.
Başkent Cakarta'da bulunan Endonezya Ulema Meclisi'nde AA'ya konuşan Tan, Arakanlı Müslümanların (Rohingya) vatandaş olarak görülmedikleri Myanmar'daki zulüm ve ayrımcılık hakkında açıklamada bulundu.
Myanmar'da meydana gelen olaylara anlam vermediğini belirten Rusli Tan, "Gerçekten anlayamıyorum. Biz insanlar olarak arkadaş ve kardeş olarak yaşamalıyız. Kimseyi yargılamak istemiyorum ama bizim yapmamız gereken sadece dinimizi yaşamak. Bu tür olayları gerçekleştirmek değil" diye konuştu.
Tan, Myanmar'daki olayların durulması için oradaki Budist din adamlarının çaba göstermesi gerektiğini belirterek, Myanmar'daki Budist toplumunu yönlendirmesi gerekenlerin o bölgedeki din adamları olduğunu vurguladı. "Ancak bu din adamları Budistleri kontrol ederek içlerinde nefreti yok edebilir" diyen Tan, "Nefret ve kin çok kötü bir duygudur. Eğer insanlar birbirlerinden nefret ederse sonucu böyle olur. Budizm bize nefreti yasaklar. Nefret duygusunun insanın kendisine de faydası yoktur. Bu nedenle Budistler için nefret duygusu yasaklanmıştır" dedi.
Diğer dinlerde olduğu gibi Budizm'de de inançlarda zorlama olmadığını söyleyen Tan, "Rohingya Müslümanlarına yapılan tamamen kötülüktür. Bu asla kabul edilemez. Budizm'de yasaktır. Budizm'de öldürmek yoktur" dedi.
Tan, Myanmar'daki Budist din adamlarının normal şartlarda evlerinden çıkamayacağına dikkati çekerek, "Oruç tutmak zorundalar. İbadetlerine odaklanmalılar. Bu olaylar kesinlikle kabul edilemez" diye konuştu.
Myanmar'ın batısındaki Rakhine eyaletinde 2012'de Budistler ile Müslümanlar arasında çıkan çatışmalarda 280 kişi yaşamını yitirmişti. Yüzlerce ev ve iş yerinin ateşe verildiği çatışmalar nedeniyle 125 bin Rohingyalı bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştı.
İnsan Hakları İzleme örgütü, Mayıs 2013'te yayımladığı 153 sayfalık raporda Myanmarlı yetkilileri, Arakan eyaletinde Rohingyalara karşı etnik temizlik yapmakla suçlamıştı.
Birleşmiş Milletler tarafından "eziyet gören dini azınlık" olarak nitelendirilen Rohingyalar, Arakan eyaletinde derme çatma kamplarda yaşıyor. Yıllar süren askeri cunta yönetiminin ardından 2011'de iktidara gelen Tein Sein hükümetinin başlattığı reform sürecinden hiçbir şekilde yararlanamayan Rohingyalar, sadece kendileri için uygulanan yasal, ekonomik ve toplumsal kısıtlamalara maruz kalıyor. Son 2 yılda binlerce Rohingya, zulümden ve ayrımcılıktan kaçmak için Myanmar'ı terk ediyor.
Güney Asya'daki göçmen trajedisiyle bir kez daha dünya gündemine gelen Rohingyalar, vatandaş olarak görülmedikleri Myanmar'daki zulüm ve ayrımcılıktan kaçarken, insan kaçakçılarının tuzağına düşüyor.
Kaynak: AA
Myanmar'da meydana gelen olaylara anlam vermediğini belirten Rusli Tan, "Gerçekten anlayamıyorum. Biz insanlar olarak arkadaş ve kardeş olarak yaşamalıyız. Kimseyi yargılamak istemiyorum ama bizim yapmamız gereken sadece dinimizi yaşamak. Bu tür olayları gerçekleştirmek değil" diye konuştu.
Tan, Myanmar'daki olayların durulması için oradaki Budist din adamlarının çaba göstermesi gerektiğini belirterek, Myanmar'daki Budist toplumunu yönlendirmesi gerekenlerin o bölgedeki din adamları olduğunu vurguladı. "Ancak bu din adamları Budistleri kontrol ederek içlerinde nefreti yok edebilir" diyen Tan, "Nefret ve kin çok kötü bir duygudur. Eğer insanlar birbirlerinden nefret ederse sonucu böyle olur. Budizm bize nefreti yasaklar. Nefret duygusunun insanın kendisine de faydası yoktur. Bu nedenle Budistler için nefret duygusu yasaklanmıştır" dedi.
Diğer dinlerde olduğu gibi Budizm'de de inançlarda zorlama olmadığını söyleyen Tan, "Rohingya Müslümanlarına yapılan tamamen kötülüktür. Bu asla kabul edilemez. Budizm'de yasaktır. Budizm'de öldürmek yoktur" dedi.
Tan, Myanmar'daki Budist din adamlarının normal şartlarda evlerinden çıkamayacağına dikkati çekerek, "Oruç tutmak zorundalar. İbadetlerine odaklanmalılar. Bu olaylar kesinlikle kabul edilemez" diye konuştu.
Myanmar'ın batısındaki Rakhine eyaletinde 2012'de Budistler ile Müslümanlar arasında çıkan çatışmalarda 280 kişi yaşamını yitirmişti. Yüzlerce ev ve iş yerinin ateşe verildiği çatışmalar nedeniyle 125 bin Rohingyalı bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştı.
İnsan Hakları İzleme örgütü, Mayıs 2013'te yayımladığı 153 sayfalık raporda Myanmarlı yetkilileri, Arakan eyaletinde Rohingyalara karşı etnik temizlik yapmakla suçlamıştı.
Birleşmiş Milletler tarafından "eziyet gören dini azınlık" olarak nitelendirilen Rohingyalar, Arakan eyaletinde derme çatma kamplarda yaşıyor. Yıllar süren askeri cunta yönetiminin ardından 2011'de iktidara gelen Tein Sein hükümetinin başlattığı reform sürecinden hiçbir şekilde yararlanamayan Rohingyalar, sadece kendileri için uygulanan yasal, ekonomik ve toplumsal kısıtlamalara maruz kalıyor. Son 2 yılda binlerce Rohingya, zulümden ve ayrımcılıktan kaçmak için Myanmar'ı terk ediyor.
Güney Asya'daki göçmen trajedisiyle bir kez daha dünya gündemine gelen Rohingyalar, vatandaş olarak görülmedikleri Myanmar'daki zulüm ve ayrımcılıktan kaçarken, insan kaçakçılarının tuzağına düşüyor.