Erdoğan Çanakkale Zaferi'nin 100. yılı anma töreninde konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Prens Charles, Çanakkale Savaşı'nın 100. yılını anma töreninde konuşma yaptı.

Erdoğan Çanakkale Zaferi'nin 100. yılı anma töreninde konuştu
Erdoğan Çanakkale Zaferi'nin 100. yılı anma töreninde konuştu
Çanakkale Savaşları'nın 100. yıldönümü törenlerinde ilk anma Şehitler Abidesi'nde yapıldı. Törendeki konuşmasında Çanakkale Türküsü'nden alıntı yapan ve barış mesajları veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Bu topraklarda yatan her genç, artık bizim misafirimiz değil, adeta evladımızdır'' dedi. Törende, İngiltere Veliaht Prensi Charles da bir konuşma yaptı.

Çanakkale Kara Savaşları'nın 100. yıldönümü dolayısıyla Çanakkale'de anma törenleri düzenleniyor. Törenler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ev sahipliğinde yapılıyor. Çanakkale'deki anma törenlerine 17 devlet başkanı ve 5 başbakan katılıyor.

Törenler, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İngiltere Veliaht Prensi Charles'ın anıta ayrı ayrı çelenk bırakmasıyla başladı. Şehitler Abidesi'ndeki ilk tören, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile devam etti. İstiklal Marşı'nın ardından Kur'an-ı Kerim okundu. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, şehitler için dua etti.

PRENS CHARLES: HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜ YENECEK YOLLAR BULMAK HEPİMİZİN ORTAK GÖREVİ

İngiltere kraliyet tahtının varisi Prens Charles, törende yaptığı konuşmada yüzyıl önce Gelibolu Yarımadası'nda cesurca savaşan yürekli insanlar için düzenlenen törende konuşmanın büyük bir ayrıcalık olduğunu dile getirdi.

Gelibolu'daki savaşa pek çok millet ve ülkeden insanların katıldığına işaret eden Prens Charles, tarafların, kaçamayacağı zorluklar tarafından bir araya getirildiğini dile getirdi. Konuşmasında, Çanakkale Savaşı sırasında, modern savaşın yıkıcı gücünün yanı sıra hastalıkların ve doğal şartların getirdiği yıkımdan bahseden Charles, 'Her iki tarafta da dünyanın değişik bölgelerindeki şehirlerinden köylerinden ve çiftliklerinden ailelerini arkada bırakarak gelmiş ve savaşın vahşetini göğüslemiş, pek çok örnekte olduğu gibi bir daha sevdiklerini görememiş olanların sergilediği kahramanlığı ve insanlığı hatırlamamız gerekiyor' diye konuştu.

Mayıs 1915'te iki tarafın da cenazelerini gömmeleri için bir günlük ateşkes yapıldığını hatırlatan Charles, savaşa katılmış İngiliz ve Avustralyalıların anılarından bölümler okudu.

Prens Charles, Gelibolu'daki savaşın, sadece savaşçıların pek çok farkı ülkeden gelmesiyle değil sonuçlarının küresel oluşuyla da 1. Dünya Savaşı'nın gerçek manada bir dünya savaşı olduğunu ortaya koyduğunu dile getirdi.

'Eski imparatorlukları yıktı, yeni çatlaklar meydana getirdiği gibi ortak çabalarda bazı ülkeleri bir araya getirdi ve Anzak örneğinde olduğu gibi ulusal kimlikleri pekiştirdi' diyen Charles, Gelibolu savaşının Avustralya ve Yeni Zelanda'nın ulus olma onuruna da katkıda bulunduğunu belirtti.

'Belki de bugün hatırlamamız gereken, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana geçen 70 yılda dünyanın pek çok bölgesi daha önce görülmemiş bir barış ve istikrar yaşadı aynı zamanda pek çok ülkede de çatışmalarının en şiddetlisiyle ayrıştı' ifadesini kullanan Prens Charles, iki dünya savaşının getirdiği fedakarlıklara rağmen en barbarca şiddete başvurma niyetiyle de birleşen hoşgörüsüzlüğün kalıcı bir ayrışma ve çatışma kaynağı olmaya devam ettiğini dile getirdi.

Prens Charles, 'Söylemem gerekir ki bu hoşgörüsüzlüğü yenecek yollar bulmak hem birey hem de toplum liderleri ve uluslar olarak hepimizin ortak görevi' diye konuştu.

Galler Prensi Charles, sözlerini, savaşta hayatını kaybedenlerin fedakarlıklarından onur duyduklarını dile getirerek noktaladı.

ERDOĞAN: YÜZBİNLERCE ASKER KENDİ HAYALLERİ İÇİN AZİMLE, CESARETLE SAVAŞTI


Prens Charles'tan sonra kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bulundukları Gelibolu Yarımadası'nın, Birinci Dünya Savaşı'nın en önemli cephelerinden birini oluşturduğunu belirtti.

Erdoğan, ''100 yıl önce bu cephede mukaddesatlarını, vatanlarını ve şereflerini savunan yüz binlerce askerimiz, gözlerini kırpmadan ölümün üzerine gitti. Aynı şekilde, dünyanın dört bir yanından gelen farklı milletlerden yüzbinlerce asker de karşı saflarda, kendi hayalleri ve hedefleri için azimle, cesaretle savaştı. Hepsini de saygıyla, hürmetle yad ediyorum'' diye konuştu.

Çanakkale'de yaşanan savaşın, sadece bizzat burada olanların değil, cephede yer almayan milletlerin de kaderini etkileyen sonuçlar doğurduğunu ifade eden Erdoğan, ''Birinci Dünya Savaşı'nın çeşitli cephelerinde evlatlarını yitiren ülkelerden temsilciler bugün aramızda bulunuyor. Bu savaştan dolaylı olarak etkilenen ülkelerin temsilcileri de aynı şekilde aramızda yer alıyor'' dedi.

''BARIŞ MESAJI VERMEK İÇİN ÇANAKKALE İSABETLİ BİR YER''

''Burada bir araya gelen tüm ülkeleri, savaş yüzyılının sona erip barış yüzyılının başlaması çağrımızı paylaşan dostlarımız olarak görüyoruz'' ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Birinci Dünya Savaşı'nın sarsıcı izlerinin hala devam ettiği günümüzde, dün akşam İstanbul'da ve bugün burada verdiğimiz barış mesajının çok önemli olduğuna inanıyorum. Dünyanın bu mesaja gerçekten çok ama çok ihtiyacı var. Çanakkale Savaşları, daha yapıldığı günlerde bu mesajın özünü, ruhunu yansıtan görüntülere sahne olmuş bir mücadeledir. Bu bakımdan, tüm dünyaya barış mesajı vermek için, Çanakkale'nin, Gelibolu'nun çok isabetli bir yer olduğunu düşünüyorum. Bu mesajı güçlü bir şekilde dünyaya duyurmamıza katkı sağladığınız için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum.''

'ÇANAKKALE, AYNI ZAMANDA BİR HÜZÜN İFADESİDİR'


100 yıl önce Gelibolu'da yaşanan çarpışmaların, bu tarihi yarımadada savaşmış tüm milletlerin ortak hafızasında da yerini aldığını anımsatan Erdoğan, 'Bizim için Çanakkale, bir zafer sembolü olduğu kadar, kayıplarımızın büyüklüğü sebebiyle, aynı zamanda bir hüzün ifadesidir' dedi.

ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ'NDEN ALINTI YAPTI

Bunun, en iyi Çanakkale üzerine yazılmış ağıtlarda görülebileceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale Türküsü'nün 'Çanakkale içinde vurdular beni, ölmeden mezara koydular beni, of, gençliğim eyvah' sözlerini paylaştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Evet, bu topraklara, her milletten yüz binlerce gencin istikbali gömüldü. Hepsinin de kendisine göre aynı sevdaları, aynı hayalleri, aynı ümitleri vardı. Elbette buradaki cephelerde karşılıklı olarak savaşan her genç, birer askerdi ama daha önemlisi insandı. Nitekim onlar, savaş anında bile karşılarındakini düşmandan öte insan olarak gördüler. Onların da birer anneleri, babaları olduğunu, belki yollarını gözleyen eşleri, evlatları olduğunu hatırlarından hiç çıkarmadılar' diye konuştu.

Elinde annesinin resmiyle ağır yaralı olarak yatan Fransız askerine yardım etmek için çabalayan Mehmetçiğe, bunun sebebini sorduklarında verdiği cevabın tam da bunu ifade ettiğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:

'Askerimiz, 'Benim annem yok, belli ki onun yolunu gözleyen bir annesi var' demişti. Üstelik kendisinin de en az onunki kadar ağır bir yarası varken bu ifadeleri kullanıyordu. Çanakkale Savaşları boyunca bunun gibi o kadar çok sahne yaşanmıştır ki az önce Alteslerinden de dinledik. Gözleriniz yaşarmadan bunları okuyabilmeniz, dinleyebilmeniz mümkün değil. Bu karşılıklı saygı zemininde başlayan dostluk, bizleri bugün burada bir araya getirdi. Bizlere düşen görev, yeni savaşların yaşanmaması için, hayatlarının baharındaki gençlerin 'ölmeden mezara girmemeleri' için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmektir. Bu küçük yarımadada, burada yatan yüz binlerce gencin aziz hatırası önünde, hepimizin adına, barışın, huzurun, refahın tüm dünyaya hakim olmasını sağlamak için çalışma kararlılığımızı bir kez daha ifade ediyorum.'

'ŞAFAK AYİNİNE 10 BİNİ AŞKIN İNSAN KATILACAK'


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale'de de savaşmış olan Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'in 'Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar, gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızda, huzur içindedir. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır' sözlerini hatırlatarak, konuşmasına şöyle devam etti:

''TOPRAKLARDA YATAN HER GENÇ EVLADIMIZ''

'Bu topraklarda yatan her genç, artık bizim misafirimiz değil adeta evladımızdır. Bugün burada, sadece şu veya bu milletin kayıplarını değil, bu topraklarda can vermiş tüm askerleri anıyoruz. Anıtlarımız, bu topraklarda kaybedilen yarım milyona yakın gencin tamamının sembolüdür. Ağıtlarımız, türkülerimiz, kendi evlatlarımızla birlikte, sizlerin kayıplarının da acılarını yüreklere işliyor. Yeni nesillere düşen görev, Çanakkale'de kanla, canla, azimle, cesaretle taşa, toprağa, denize kazınan dostluk mesajına sahip çıkmaktır.'

Çeşitli ülkelerden gençlerin Çanakkale'de yatan atalarını yad etmek için bu şehre gelmelerini, bu mesaja sahip çıkıldığının bir işareti olarak gördüğünü belirten Erdoğan, şu değerlendirmeleri yaptı:

'Nitekim, Anzaklardan, şu ana kadar elime ulaşan ve bana gelen bilgiler, şafak ayinine 10 bini aşkın insan katılacak. Bizim gençlerimizden ise yine aynı şekilde yarın sabah namazını müteakiben asgari 35 bin genç katılacak. İşte bu, artık bir şeyi ifade ediyor. Bunu barışa döndürmek, bu mesajı, tüm dünyaya vermek için bir bütünleşme olarak görüyorum. Ortak acıları, yeni düşmanlıklar üretme değil dostluğun, sevginin, barışın aracı haline dönüştürme konusunda Çanakkale'nin tüm dünyaya, tüm toplumlara örnek olmasını temenni ediyorum. Küresel istikrar ve refah için, buradaki hoşgörü ve dostluk ikliminin tüm ülkeler, tüm uluslararası kuruluşlar, tüm toplumlar tarafından desteklenmesi gerekiyor. Terörizmin, ırkçılığın, İslamofobinin ve her türlü nefret içeren akımın çaresi, işte buradadır. Biz, bu yüzyılı barış yüzyılına dönüştürmek için her türlü işbirliğine hazırız. Çanakkale'deki şu manzara, bunun en büyük ispatıdır.'

Çanakkale'de savaşmış her milletten tüm kahramanların aziz hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

'Ülkelerini temsil eden misafirlerimizin her birini, bu topraklarda can vermiş Mehmetçiklerin evlatları olarak saygıyla selamlıyorum. Çanakkale'de bizimle birlikte olduğunuz için sizlere teşekkür ediyorum. Çanakkale'de bizleri unutmadınız, yalnız koymadınız, bundan dolayı sizlere tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Ülkelerinize ve oradaki halkınıza Türkiye'nin, Türk milletinin selamlarını iletmenizi özellikle sizlerden rica ediyorum. Kalın sağlıcakla.'