Ahmet Davutoğlu: Hedefimiz rejim olurdu

“Yazılı talimatı verdik. Plan aynen çalıştı. Eğer tek bir saldırı olsaydı. O bölgeyi sınırdan Süleyman Şah Karakolu’na kadar askeri kontrol alanı yapacaktık. Eger Suriye rejimi o esnada bizi tehdit etse ve bir tek kurşun sıksaydı, Suriye rejimi hedefimiz olurdu.”

Ahmet Davutoğlu: Hedefimiz rejim olurdu
Ahmet Davutoğlu: Hedefimiz rejim olurdu
Başbakan Davutoğlu, Süleyman Şah Türbesi'nin nakledildiği Şah-Fırat operasyonunun B Planı'ı açıkladı. Davutoğlu operasyon esnasında Türk birliklerine kurşun sıkılması durumunda bölgenin tamamının kontrol altına alınacağını söyleyerek, “Bu bizim B planımızdı” dedi.

Başbakan Davutoğlu, ABD ziyaretinde uçakta gazetecilere çözüm sürecinden, faiz tartışmasına, Musul krizinden Şah Fırat operasoyununa kadar gündemdeki konularla ilgili flaş açıklamalarda bulundu:

3 YIL SONRA DEDİĞİMİZE GELDİLER


“Suriye konusunda yaptığımız uyarıları uluslarası toplum yanıtsız bıraktı ve bugün gelinen noktada Suriye'de olup bitenler ulusal güvenliğimizi tehdit ediyor. Biz Eğit-Donat'ı 3 yıl önce söyledik, uluslarası toplum bizim dediğimize 3 yıl sonra geldi ve bu 3 yılda DEAŞ bolgede yerleşti. 3 yıl önce Suriyeli ılımlı muhalifleri eğit donat ile destekleseydik DEAŞ bugün bu noktaya gelemezdi. Biz Suriye'de 3. secenek mümkün diyoruz. Suriye halkını rejim barbarlığı ile DEAŞ barbarlığı arasında bir seçim yapmaya zorlamayın. Ilımlı muhalifler ile Suriye yeniden inşa edilmeli tezini savunuyoruz.”

ŞAH-FIRAT'IN BİLİNMEYENLERİ


“Ordumuza bir ay once Süleyman Şah operasyonu ile ilgili yazılı Talimatı verdik. Plan aynen çalıştı. Ve herkese şu mesaj verildi Türkiye isterse Suriye'de 40 km içeriye anında girer. Eğer tek bir saldırı olsaydı. O bölgeyi sınırdan Süleyman Şah Karakolu'na kadar askeri kontrol alanı yapacaktık. O bölgenin tamamı kontrolümüz altına alınacaktı. Bu bizim B planımızdi. Eger Suriye rejimi o esnada bizi tehdit etse ve bir tek kurşun sıksaydı, Suriye rejimi hedefimiz olurdu. Şimdi Eşme bizim topragımız. Süleyman Şah nerdeyse bizim toprağimiz orasıdır. Suriye'de sular durunca Caber Kalesi'nin yakınına Süleyman Şah'ı tekrar taşıyacağız.”

PERİNÇEK CHP LİDERLİĞİNE OYNUYOR


“Kılıçdaroğlu vahim hata yapıyor, sandığa değil sokağa çağırıyor. Basiretsiz devlet adamının tipik bir yaklaşımı bu. Kılıçdaroglu yüzde 35 oy oranı hedefliyorum demiş. Turk siyasi hayatında böyle zillet görmedim. Paralel Yapı'AK Parti yüzde 35'e düşecek' diyordu paralelcilerin bizi en fazla düşürdüğü yer CHP'nin nihai hedefi olmus. CHP'nin 11 ilde aday adayı yok. Kimse milletvekili olmak için başvurmamış. 3 büyük ilde (Erzurum, Van, Mardin) ise sadece birer kişi aday adaylığına basvurdu. Çünkü vatandaşların CHP'den umudu yok. Bakın sadece iki parti gitti Esad'a CHP ve Vatan Partisi. Belki de Perinçek CHP liderliğine oynuyor. O zaman tam taşlar yerine oturur, Baasçılar CHP'ye el koymuş olur.”

MUSUL'DA SICAK ÇATIŞMAYA GİRMEYİZ

“Irak'ta 4 temel politikamız var. Irak'ın istikrarı için merkezi hükümete büyük önem veriyoruz. Ikinci olarak Kuzey Irak Kürt Bölgesi'nin istikrarını önemsiyoruz. TSK Peşmergeyi eğitiyor. Üçüncü olarak Türkmenler'in güvenliğini temin edecek sekilde onlara destek veriyoruz. Ve son olarak Musul'da Sünni-Şii çatışmasını engellemeye yönelik bir politika yürütüyoruz. Türkiye Irak ya da Suriye'de sıcak bir çatışmanın tarafı olmaz. Musul'a desteğimiz olur ama doğrudan çatışmayız. Sadece Türkiye'ye doğrudan saldırı olursa anında cevap veririz; buna potansiyelimiz de kudretimiz de var. Halktan destek alan yapılara desteğimiz olur. Seçilmiş Musul Valisi Nuceyfi bizim icin hala Musul'un valisidir. Musul'da böyle bir tehlike var. Burada sünni ordu birlikleri olmalı. Türkiye'nin Suriye'ye ilişkin kaygıları koalisyondan farklı. Bizim için'DEAŞ çıkınca ne olcak' sorusu onemli. DEAŞ'ın boşalttığı yere Suriye'de rejim, Irak'ta Şii milisler girmemeli. Sınırımızda risk azalsın istiyoruz. Bazı istihbarat örgütleri de bu çatışma ortamının devamını istiyor. Onları da takip ediyoruz. Bir tarafta Rusya'dan silah desetekli rejim var, diğer tarafta ise DEAŞ'ta Musul'dan ele geçirdiği ABD silahlırı var. Ilımlı muhalefetin elinde ise sadece hafif silahlar.”

DAĞDAN İNİYOR DÜĞÜN YAPIYOR


“Diyarbakırlı anne dağdan inen çocuğunu evlendiriyor düğününe beni de davet etti. Bu düğüne katılmayı cok isterdim. Dağda ne zaman öleceği belli olmayan bir çocuk dağdan indi ve bir düğünle evleniyor. İnşallah bir dönem kapanır. (Çözum sürecinin secim yatırımı olduğu iddialarına yanıt olarak) Çözüm sürecinden her parti kazanır. Seçim yatırımı düşünsek başka alanlarda yapardık. Çevredeki ülkelerde seçim yapılamadığı icin sorun var. Siyasi istikrar ve seçimler cok önemli. Seçime barış içinde gitmekten başka bir kazanç olmaz.”

ERBİL DÜŞSEYDİ BİZİM İÇİN ULUSAL GÜVENLİK SORUNU ÇIKARDI


Ilımlı muhalefeti güçlendirecegiz. Rejim ve DEAŞ'in barbarlıgına Suriye toplumunu sıkıştırmayın. Halep ne DEAŞ'ın ne de rejimin eline düşsün. Her iki durumda da Turkiye'ye yeni bir mülteci akımı olacaktır. Sınıra yakın yerlerde istikrar unsurlarının varlığını önemsiyoruz. Örneğin Erbil düşseydi bizim icin ulusal güvenlik sorunu çıkardı. Sınıra yakın bölgede terorist tehditlerin olmaması lazım.

BİRİLERİ BARIŞTAN RAHATSIZ OLUYOR


‘‘İmralı ve Kandil arasında sorun mu var' sorusuna yanıt olarak) Demokratik siyaset yapmanın önemine inanıyoruz. Silahlı yöntem pek çok acıya sebebiyet verdi. Sorunun çözümünde silahlı yöntemler artık terk edilmeli. Bu ortam bazılarını rahatsız ediyor. Bu çatışma ortamı ekonomik sektör oluşturuyor bunun değişmesi ihtimali pekç ok çevreyi rahatsız ediyor. Sadece içerde değil yabancı istihbarat ve bazı dış odaklar da rahatsız oluyor bir barış ortamının başlamasından. Elinde silah olanlar'Barış olursa ben ne yapacagım' diyor. Bir de Kürt ve Türk Ulusalcılar rahatsız. Baasçı ulusalcılardan bahsediyorum. Durumun düzelmesi bu baasçılaarın elindeki argümanları aldı.”

6-7 EKİM YÜZÜNDEN 7 AY GECİKTİ


(Demirtaş'ın'Neden 7 ay beklendi' sorusu üzerine) Biz siyasiler güçlü olsun isteriz. Ama siyasiler de'siyasi' olmalı. Demirtaş'Neden 7 ay önce bu çağrı yapılmadı' diyor. Çünkü bir tweet attın halkı sokağa döktün 6-7 Ekim'de provokasyon ile yapılan şey bu işin 7 ay önce yapılmasını engelledi. Ama halk artık bu olaylarda devlete döndü. Çünkü artık eski devlet yok.'Senin hakların gaspediliyor' denilince halk buna prim vermiyor. Herkesin nihai sonucu düşünmesi ve provokasyondan kaçınması lazım. Tüm dünyada etnik, linguistik, mezhep temelli bölünürken Türkiye 30 yıllık bir sorunu çevre istikrarsızken çözüyor. CHP'ye el koymuş olur.”