Usulsüz Dinleme İddialarına İlişkin Dava (2)

Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Emniyetteki "Paralel Devlet Yapılanması" iddialarına ilişkin, aralarında siyasetçi, gazeteci ve polis müdürlerinin de bulunduğu bazı kişilerin yasa dışı dinlendiği iddiasıyla 54 sanığın yargılandığı davanın, yine usulsüz dinleme iddiaları üzerine Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan ve Emniyet Genel Müdürlüğünün eski İstihbarat Daire Başkanı Akyürek'in de sanıkları arasında yer aldığı davayla birleştirilmesini kararlaştırdı

ANKARA - Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Emniyetteki "Paralel Devlet Yapılanması" iddialarına ilişkin, aralarında siyasetçi, gazeteci ve polis müdürlerinin de bulunduğu bazı kişilerin yasa dışı dinlendiği iddiasıyla 54 sanığın yargılandığı davanın tutuklu 5 sanığının tahliyesine karar verdi. Mahkeme, davanın usulsüz dinleme iddiaları üzerine Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesine açılan ve Emniyet Genel Müdürlüğünün eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in de sanıkları arasında yer aldığı davayla birleştirilmesini de kararlaştırdı.

Duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, şikayetçiler ve tarafların avukatları katıldı.

Duruşmada beyanı alınan şikayetçi Emrah Temel, halen polis memuru olduğunu belirtti. Kendisinin "çete lideri" olarak dinlediğini aktaran Temel, "Ancak kimi yönettiğini bilmediğini" ifade etti.

Temel, duruşmada şunları söyledi:

"1993'te mesleğe başladığımdan bu yana cemaat yapılanması konuşulurdu. Cemaate yakın polisler ve amirler olduğu söylenirdi. Bu yapılanmaya yakın kişilerin önemli yerlere geldiğine şahit oldum. Eğer yapılanma içindeyseniz güzel yerlerde çalışıyorsunuz, yoksa yerinizde sayıyorsunuz. Ben, 3 ay dinlenmişim. Karar alınırken polis memuru olduğum söylenmemiş. Adıma kayıtlı iki numara dinlenmiş. Bu sürede eşimle, akrabalarımla, arkadaşlarımla yaptığım konuşmalar deşifre edildi. Meslektaşlarımın sanık sandalyesinde oturmaları zoruma gidiyor. Ama beni dinleyenlerden şikayetçiyim."

Anadolu Ajansının eski Haber Yayın Daire Başkanı Muzaffer Şahin de soruşturma aşamasında Emniyette verdiği ifadeyi tekrarladığını bildirdi.

Buna göre Şahin, dinlendiğinden ifade için Emniyete çağırılınca haberdar olduğunu aktardı. Telefonu dinlenirken tanımadığı "Muzaffer Şahin" adlı birinin kimlik bilgilerinin kullanıldığını belirten Şahin, herhangi bir cemaat, siyasi yapı ve dini oluşumla irtibatı bulunmadığını kaydetti.

Muzaffer Şahin, dinlendiği dönemde de gazeteci olarak haber kaynaklarıyla, bürokratlarla, siyasi isimlerle irtibatı olduğunu ifade ederek, "Kişisel haberleşmemin gizliliğinin ihlal edilmesi ve başka kişinin kimlik bilgileriyle telefonumun dinlenmesinden ötürü şikayetçiyim" dedi.

Bir soru üzerine Şahin, Emniyette ifade verirken kendisine telkinde bulunulmadığını bildirerek, "Medeni şekilde şikayetçi olup olmadığım soruldu" ifadesini kullandı.

- "Şantaj yapılıp yapılmayacağını bilmiyorum"

Halen Emniyette Şube Müdürü olan müşteki Koray Öner ise "Minimum 6 yıl dinlendiğini" kaydederek, "Bunun bilinçli olduğunu düşünüyorum. Önleyici dinlemede 'Hemen bunu dinleyelim. Suç gördüm' denilmez. Önce suç unsuru araştırılır. 'Biz IMEI'den dinledik' deniliyor. IMEI'den de dinlesen numarası karşına çıkar. IMEI'den dinleme amacı şudur; Adam dinlendiği şüphesiyle makineyi değiştirmez, kartı değiştirir. Ama, hangi numaranın dinlendiği çıkar" diye konuştu.

Sanık avukatlarının, Ankara Garı önündeki terör saldırısını hatırlatarak, "Önleme dinlemesi yapılsaydı bu önlenebilir miydi?" diye sorması üzerine Öner, "Bunlar yurt dışından gelen ve telefon kullanmayan iki şahıs. Önleme dinlemesi yapma şansı yok" yanıtını verdi.

Koray Öner, dinlenen görüşmeleriyle kendisine şantaj yapılıp yapılmadığı yönündeki soruyu, "Ben kayıtların Pensilvanya'da mı Washington'da mı Münih'te mi olduğunu bilmiyorum. Şu ana kadar şantaj yapılmadı. Ama yapılıp yapılmayacağını bilmiyorum" şeklinde yanıtladı.

- Eski ATO yöneticisinin beyanı

Ankara Ticaret Odası (ATO) eski Başkan Vekili Cihangir Dursun da "Paralel Devlet Yapılanmasının odada da hakimiyet kurmaya çalıştığını" dile getirdi.

"Organize suç çetesi lideri" gösterilerek oda seçimleri öncesinde dinlendiğini belirten Dursun, "Benim dinlenme emrimi kim verdiyse, seçimlere girebileceğimi, seçimleri kazanabileceğini düşündüğü için dinlemiş veya dinletmiş olabilir" şeklinde konuştu.

Ahmet Sula da dinlenmesine ilişkin imzası olan herkesten şikayetçi olduğunu belirterek, "Dinlenmemle ilgili izin veren hakim kandırıldığını düşünüyorsa, burada bizler gibi şikayetçi olarak yer almalı. Yok, malum yapıyı biliyordu ve göz yumduysa, sanık olarak yargılanmalı" görüşünü dile getirdi.

Sula, "Umut ediyorum ki söz konusu örgütle ilgili ülke genelinde parça parça olan davalar, birleştirilerek tek dosya haline getirilir. Tek dosya olursa bu örgütün neler yaptığı daha net ortaya çıkacaktır" ifadesini kullandı.

Sanıklardan Hami Güney, Ahmet Sula'ya, "20 yıl beraber çalıştık, neden hiçbir Fetullahçı ile kavga ettiğini görmedim? Eğer ben FETÖ üyesiysem, senin de sanık olman gerekirdi" dedi.

Sula da Güney'e, "Kimin Fetullahçı olup olmadığını ismen say, söyleyeyim. Eğer bazı şeylere karşı çıkmasaydım, kavga ettiklerim tarafından mağdur edilmeseydim, ben de sanıklar arasında olabilirdim" yanıtını verdi.

Duruşmada, müşteki beyanlarının ardından söz alan sanık avukatları, müvekkillerinin tahliyelerini talep ettiler.

Eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Muharrem Durmaz'ın avukatı Mustafa Hisar, "Kişisel husumetlerin dahi duruşmada şikayet konusu edildiğini" iddia etti.

Cumhuriyet Savcısı İsmail Yalçın, tutuklu sanıkların tahliyelerini talep etti.

- Tahliye ve birleştirme kararları

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar istihbarattan sorumlu eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Muharrem Durmaz ve eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Hami Güney ile Hakan Kirpi, Mustafa Öztürk ve Selat Öztürk'ün, yurt dışına çıkış yasağıyla tahliyelerini kararlaştırdı.

Heyet, dava dosyasının, Emniyet Genel Müdürlüğünün eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in de arasında yer aldığı 50 sanığın yargılandığı Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki davayla birleştirilmesini kararlaştırdı.

Heyetin, buna ilişkin kararında, "Sanıklar hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetmek, resmi belgede sahtecilik, haberleşmenin gizliliğini ihlal, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi, iftira ve görevi kötüye kullanmak" suçlarından yargılandıkları belirtildi.

Sanıklara isnat edilen suçların işlendiği tarihlerde, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek ve 49 arkadaşı hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma yaptığı anımsatılan kararda, bu soruşturmanın, kaldırılan özel yetkili mahkemelerdeki denetimlere dayalı yürütüldüğü bildirildi.

Bu soruşturmanın sahte isimler üzerinden, gerçekçi olmayan istihbari bilgilere dayanarak, telefonların hukuka aykırı şekilde dinlendiği iddialarına yönelik olduğu anlatılan kararda, iki davaya konu suçların aynı olduğuna vurgu yapıldı.

Koray Öner'in iki davada da müşteki olduğu, Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın hazırlık soruşturması sonucu hakkında delil yetersizliğinden takipsizlik kararı verilen Tamer Özbek'in Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki davada sanık olduğu belirtilen kararda ise şöyle denildi:

"Diğer taraftan, istihbari dinlemelerin adli dinlemelerden farklı yöntemle yapıldığı, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığının bilgisi ve izni olmadan yapılamayacağı gerçeği karşısında her iki dava arasında fiili ve hukuki bağlantı bulunduğu, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan sanıkların İstihbarat Dairesi Başkanı ve 49 arkadaşı olduğu, dolayısıyla dosyamızdaki sanıklarla aralarında hiyerarşik astlık-üstlük ilişkisi bulunduğu, yargılamanın birlikte yürütülmesinin zorunlu olduğu, sanıkların suç tarihlerindeki konumları nazara alındığında, yargılamanın Ankara 4. Ağır ceza Mahkemesinde görülmesinde kamu yararı bulunduğu anlaşılmakla, iki dava dosyasının birleştirilmesine karar verilmiştir."

- İddianame

İddianamede, Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığının soruşturmalarında, Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesince 2009-2013 döneminde "usulsüz dinlemeler" yapıldığının belirlendiği aktarılarak, müştekilere yönelik, farklı isimlerle ve çıkar amaçlı suç örgütleriyle irtibatlandırılmak suretiyle dinleme kararı alındığı ve bu dinlemelerin arşiv kayıtlarına veri girişlerinin yapılmadığı ifade ediliyor.

Sanıkların birçok polis memuru ile aralarında Anadolu Ajansının eski Daire Başkanı Muzaffer Şahin, İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol, Milliyet gazetesi yazarı Tolga Şardan, ÖSYM'nin eski Genel Sekreteri Mehmet Altunay ile bir MİT görevlisinin de bulunduğu bazı kişileri, farklı adlar için alınan kararlarla usulsüz dinlendikleri kaydediliyor.

İddianamede sanıklardan Durmaz ve Güney ile eski İstihbarat Şube Müdürü Zeki Güven'e "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek", emniyet mensubu 48 kişiye de "suç örgütüne üye olmak" suçlamaları yöneltiliyor.

Sanıkların tamamının "resmi belgede sahtecilik", "haberleşmenin gizliliğini ihlal", "özel hayatın gizliliğini ihlal", "kişisel verilerin kaydedilmesi" ve "iftira" suçlarından da cezalandırılmaları istenen iddianamede, 3 TİB görevlisinin ise "suç örgütüne üye olmak" ve "görevi kötüye kullanmak" suçlarından cezalandırılmaları talep ediliyor.

(Bitti)
Kaynak: AA