Yalçın Akdoğan, HDP'ye rest çekti

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Çözüm Süreci'yle ilgili olarak önemli açıklamalarda bulundu.

Yalçın Akdoğan, HDP'ye rest çekti
Yalçın Akdoğan, HDP'ye rest çekti
Akdoğan, A Haber'de gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Seçimlerde yeni bir provokasyon sürecinin beklenmesinin doğru olup olmadığının sorulması üzerine Akdoğan, 'Bunlar her yolu denediler. Ellerinde ne varsa olan, olmayan uydurarak birçok şeyi denediler' değerlendirmesinde bulundu.

Akdoğan, son dönemde bunlara duyulan güvenin sarsılmasının, kumpas tezgahının bir şekilde bozulmuş olmasının bu yapının bir şekilde etkisizleşmeye başladığını gösterdiğine dikkati çekti.

'Ama tabii bunlar başka şeyler yapacak anlamına gelmiyor' ifadesini kullanan Akdoğan, şunları belirtti:

'Seçimden sonra eğer AK Parti iktidara gelirse biz her şeyi kaybederiz' düşüncesiyle tamamen bir topyekun saldırıya geçebilirler. Ama CHP, MHP bir şekilde işbirliği içerisine girebildiklerini gördük. Başka taban tabana zıt yaklaşımlarla bir araya gelebildiklerini, onları kullanmaya çalıştıkları... İşte biraz önce Sayın Kılıçdaroğlu'na yaptıkları şey gibi bunu gördük. Bu 'kırık kolla, sağa sola vurmak' anlamına gelir, daha çok zarar görürler. Bundan da zararlı çıkarlar. Daha fazla bu örgütsel, illegal yapının hastalıklı anlayışın daha fazla deşifre olmasına bu yarar. Toplumdaki güvenin tamamen ortadan kalkmasına yol açar.'

HDP heyetinin en son Kandil'e ziyaretinin ardından yaptığı açıklama ve KCK'dan gelen açıklamanın hatırlatılması üzerine Akdoğan, 'Öncelikle süreçte herhangi bir tıkanma, duraksama yok. Bildiğiniz gibi süreç, 6-8 Ekim olaylarında bir türbülansa girmiş, ciddi hadiseler yaşanmıştı' ifadesini kullandı.

Akdoğan, yeni gelinen aşamada herhangi bir sorunun olmadığını ve rutin bir şekilde devam ettiğini söyledi.

'HÜKÜMETİN NE AÇIKLAMA YAPTIĞINA BAKIN'

'Bu, her gün gündemde olacak, birtakım konular konuşulacak anlamına gelmiyor' diyen Akdoğan, 'Belirlendiği şekilde birtakım görüşmeler devam ediyor. Usul ve yöntem belirlenmiş durumda, muhteva çalışılarak devam eden bir süreç var. Burada toplumun özellikle dağda, tepede kimin açıklama yaptığına değil hükümetin ne açıklama yaptığına odaklanmasının daha doğru olacağını düşünüyorum' değerlendirmesinde bulundu.
Akdoğan, farklı gerekçe, yöntem ve amaçlarla bu tür açıklamaların yapıldığını kaydederek, 'Bunlara çok takılıp kalmamak lazım. Burada sürecin sahibi hükümet ne düşünüyor, ne diyor' bu önemlidir. Bunun üzerinden süreci okumak daha doğru olur diye düşünüyorum. Böyle baktığımızda 'hükümet adım atsın, atmalı, niye atmıyor' gibi baskıları öbür tarafa kurmak lazım. Bu süreçte örgüt ne yapmıştır' diye konuştu.
Hükümetin önemli adımlar attığını belirten Akdoğan, Çözüm Süreci komisyonunu kurduğunu, Akil İnsanlar Heyeti'ni kurduğunu, Eylül ayında demokratik reform paketini hayata geçirdiğini, Meclis'ten bu konuyla ilgili yasa çıkardığını ve Bakanlar Kurulu talimatını çıkardığını anlattı.

'Peki, diğer taraf ne yapmıştır' diye soran Akdoğan, şöyle devam etti:
'Örgüt o yıl Türkiye'yi terk etti mi? Etmedi. Buna karşılık şehirlerdeki asayiş olaylarını durdur mu? Durdurmadı. Tek denilen 'eylemsizlik kararı var.' Eylemsizlik kararı var da o süreçte, tam anlamıyla hayata geçti mi? Yani karakol basmıyorsun, terör eylemi niteliğinde eylem yapmıyorsun ama şiddet olayları baskı, tehdit... Bölgede her türlü asayiş olayını gördük o süreçte.'

'BU SÜRECİN SAHİBİ BİZİZ'

Kobani olaylarından önce de bunların olduğunu dile getiren Akdoğan, 'Bu süreçte biz ne dedik: Yeni parametreler giriyor sürece. Kamu düzeni ve güvenliğini önemsiyoruz. Bu süreçte özellikle bunların tamamen geri planda düşünülmesi lazım. Burada adım atan çaba gösteren iyi niyetli olan hükümettir. Ama onun karşılığında bütün bu adımlarımıza karşı bir direnç olduğu da görülmüştür, ayak direme olduğu görülmüştür' değerlendirmesini yaptı.

Kobani olaylarından sonra ciddi şekilde sabote etme girişimlerinin olduğunu anlatan Akdoğan, 'Bu sürecin sahibi biziz, demokratik açılım süreci, Oslo süreci, milli birlik kardeşlik süreci, Çözüm Süreci, bunları hep biz zorladık, biz yapmaya çalışıyoruz. Birileri de hep sabote etti' dedi.

'HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPSIN'


Burada tabloyu doğru okumak gerektiğini, hükümetin iyi niyetle süreci devam ettirdiğini anlatan Akdoğan, 'Süreç iyi bir şekilde devam etmektedir, görüşmeler devam etmektedir. Herkes kendi üzerine düşene odaklanması lazım, başkasının ne yapacağına değil' ifadesini kullandı.

Bu süreçte temel hassasiyetlerinin bulunduğunu belirten Akdoğan, illegaliteye, şiddete, baskıya, yol kesmeye, adam kaçırmalara kesinlikle müsamaha gösterilemeyeceğini kaydetti. Akdoğan, örgütün bölgede otoriteyi paylaşma, ortak olma girişimlerine izin verilmeyeceğini söyledi. Buna karşı tedbirler aldığını söyleyen Akdoğan, gelecek hafta meclise güvenlik paketinin sevk edileceğini, yasal düzenlemenin yapılacağını bildirdi.

'BASKI KURUYOR, HARAÇ TOPLUYOR'

'Hükümet PKK ve Kandil'den ve HDP 'den ayrı ayrı ne bekliyor' sorusuna Akdoğan, 'Bir kere bu eylemsizliğin tam anlamıyla gerçekleşmesi lazım. Gerçek, sahici, kapsamlı bütün alanlara yansıyan bir eylemsizlik olması lazım. Siz hem 'tamam' diyorsunuz, ondan sonra yol kesiyorsun, baskı kuruyorsun, tehdit ediyorsun, haraç toplamaya çalışıyorsun, hendek kazıyorsun vesaire' şeklinde cevap verdi.

Akdoğan, bunların tamamen devre dışı kalması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

'HDP HEYETİNE DE SÖYLÜYORUZ'


'Süreçten dolayı biz bu hassasiyeti vurguluyoruz ve HDP heyetine de söylüyoruz: 'Bakın bu konularda duyarlılık olsun.' Bu onlardan ricacı olmamız anlamına gelmiyor. Devlet, bunu yapacak güce ve kudrete sahiptir. Biz bu konuda taviz vermeyeceğiz ve üzerine gideceğiz. Onlardan özellikle istediğimiz budur. Eylemsizliğin tam anlamıyla hayata geçmesidir.'
Bütün bu asayişi ve algıyı bozan olayların ortadan kalkması gerektiğine işaret eden Akdoğan, 'Asayişi bozan olay, süreci ne kadar zehirliyorsa algıyı bozan birtakım söylemlerde kırılganlık üretiyor. Burada toplumsal desteğe bir şekilde darbe vuruluyor. Bunların da bertaraf edilmesi gerekiyor. Burada hükümetimiz, toplumun kabul etmeyeceği bir adım atmaz. Demokratik bir yöntemle bu sorun çözülecekse demokratik bir siyaset kurumunun marifetiyle bu sorun çözülecekse toplumsal destekle birlikte çözülecek. Bu hassasiyeti de gözetmek gerekiyor' diye konuştu.

-'Batı'daki solla Türkiye'deki sol ne kadar örtüşmektedir?'-

Genel seçimlerde AK Parti'nin 'başörtülü aday gösterip göstermeyeceğine, azınlıklardan temsilci alınıp alınmayacağına ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın aday gösterilip gösterilmeyeceğine' ilişkin soru üzerine Akdoğan, şu yanıtı verdi:

'Şimdiden şu olacak, bu olacak demek doğru olmaz. Partinin ilgili kurullarının da iradesine saygısızlık olur. Yüksek Seçim Kurulunun seçim takvimini açıklaması lazım. Seçim Kurulu açıklayacak partiler de kendi programlarını takvimlerini açıklayacaklar. Kimler aday aday olacak bilmiyoruz. Önce bunun görmek lazım. İçinde farklı dinlerden, mezheplerden, etnik gruplardan, başı açık, başörtülü insanlar olabilir. Sembolik olarak 'Bunu yaptık' demek için yapılmaz, öncelikle belli bir yeterliliğe sahip ve bunu talep eden insanların olması lazım.'
Yunanistan'daki seçimlere ilişkin CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu'nun 'Nasıl dersler alınacağına dair yorumlamamız lazım. Ders almamız lazım' açıklaması olduğu hatırlatılarak Yunanistan'daki seçim sonuçlarının Türkiye'de muhalefeti nasıl etkileyeceği sorulması üzerine Başbakan Yardımcısı Akdoğan, şunları belirtti:

'Avrupa'da dönemsel gelişmeler var. Bir dönem sağ partiler, Hristiyan demokratların öne çıktığını görüyoruz. Başka bir dönem de sol partilerin iktidara geldiğini görüyoruz. Yunanistan'daki durumun başka ülkelere örnek olamayacağını düşünüyorum. Orada farklı şeyler var, ciddi bir travma yaşandı ve ciddi krizler var. Bu tip kriz ortamlarında daha farklı siyasi tercihler ortaya çıkabilir. Bu tip kriz dönemlerinin kendine has psikolojisi vardır. Birtakım reaksiyonlar ortaya çıkabilir. Bu tepkisellikle birtakım siyasi gelişmeler yaşanabilir. Yunanistan'da da böyle bir durum olduğunu biliyoruz. Bu başka ülkelerdeki sol partilerin güç kazanacağı anlamına geldiğini sanmıyorum. Türkiye'de hiç yansımaz. Batı'daki solla Türkiye'deki sol ne kadar örtüşmektedir? CHP'nin son dönemde soldan ne kadar uzaklaştığını da biliyoruz. Türkiye'de, CHP anlamında baktığımızda yapısal bir sorun, ideolojik bir kriz var. Bu tip yapısal sorunlarından ve ideolojik travmadan kurtulması gerekir. Bunun olabilmesi de özeleştiriyle mümkündür. Sen geçmişinde yaşananları sorgulamazsan bu değişimi sağlayamazsın. Türkiye'de CHP böyle bir sorgulamadan geçti mi ki yeni bir durum ortaya çıksın?'

CHP'nin çelik çekirdeğini oluşturan ulusalcı bir kanadın olduğunu ve onların da parti içinden bir şekilde ayrıldığını anlatan Akdoğan, 'Şu anda CHP'nin ideolojik yapısında bir boşluk var. Bu popülizmle doldurulmaya çalışılıyor. Farklı ittifaklarla ve işbirliği arayışlarıyla bu siyasetsizlik hali doldurulmaya çalışılıyor. Buradan ben yeni bir anlayış ortaya çıkacağı kanaatinde değilim' değerlendirmesini yaptı.

-'Baas rejimi ve zihniyeti hastalıklı bir yapıdır'-

Kobani'nin Kürtlerin hakimiyetine geçmesinin ardından yaşanan sevinç gösterileriyle ilgili bir soru üzerine Akdoğan, IŞİD'in Kobani'den çekilmiş olabileceğini ama bölgede etkinliğini sürdürdüğünü, bunun bir sorun olduğunu söyledi.

Bazı kesimlerin sanki Kobani'de bağımsız bir devlet kurulmuşcasına yaklaşım içinde olmasının doğru olmayacağını dile getiren Akdoğan, 'Bu evcilik oyunu olur. Bunun da ötesine geçecek bir şey olmaz. Türkiye, insani kaygılarla oradaki insanlara sahip çıkmıştır. Orada şehrin ne halde olduğu görülmektedir. Oradaki insanları oradaki yapı koruyabilmiş midir, sahip çıkabilmiş midir? Çıkamamıştır. O insanlara biz sahip çıktık. Bu gerçeğin de görülmesi gerekir' dedi.

Akdoğan, Beşşar Esed'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili açıklamalarının sorulması üzerine, Esed'in açıklamalarının hala ciddiye alınmasına anlam veremediğini belirterek, 'Esed'in açıklamalarının kıymetiharbiyesi yoktur. Bu adamı konuşturanlar, ciddiye alanlar, şımartanlar ve 'o giderse acaba ne olur?' diyerek bunun siyasi ömrünü uzatanların öncelikle utanması gerekir. Baas rejimi ve zihniyeti hastalıklı bir yapıdır. Onlarca yıldır da bu anlayıştan hem Suriye halkı hem de bölge halkı çekmiştir. Bugün yaşanan acıların müsebbibi de bu anlayıştır' değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA