'Türkiye, Ermeni Soykırımı İddialarına Odaklanmalı'
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Haluk Selvi, Ermenilerin 100| yılda büyük patlama yapmak için çalıştıkları, güçsüz Türkiye bekledikleri, Ortadoğu'da İslam aleminin kaos içinde bulunduğu dönemde Türkiye'nin içeride günlük mücadeleleri ve çekişmeleri bir an evvel sona erdirmek ve istikrarlı ilerlemesine devam etmek zorunda olduğunu söyledi.
Selvi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen ay Türkiye'deki iç politikalar nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) soykırım inkarı hakkında verdiği karar ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Erivan ziyaretinin gündemi çok fazla meşgul etmediğini savundu.
Her iki gelişmenin de Türkiye-Ermenistan ilişkileri ve soykırım iddiaları açısından son derece önemli sonuçlar doğurabileceğini vurgulayan Selvi, İsviçre'de 2005 yılında katıldığı konferansta 1915 olaylarının "soykırım" olarak nitelendirilmesine karşı çıkan Doğu Perinçek'in Lozan Mahkemesince "ırkçı ayrımcılıktan" suçlu bulunduğunu, temyiz başvurusu üzerine mahkemenin başvuruyu reddettiğini anımsattı.
Bunun üzerine konuyu AİHM'e taşıyan Perinçek'in 5 yıl sonra verilen kararda haklı bulunduğunu belirten Selvi, AİHM'in hassas ve tartışmalı konularda fikir beyan etmenin ifade özgürlüğünün temel unsurlarından olduğuna dikkati çektiğini vurguladı.
Selvi, şunları kaydetti:
"Mahkeme, hoşgörülü, çoğulcu ve demokratik toplumu totaliter yönetimler ya da diktatörlük rejimlerinden ayıranın bu olduğunu belirtti.
Yasal olarak tanımlanmış 'soykırım' mefhumunu kanıtlamanın da kolay bir şey olmadığını belirten mahkeme, 1915 olaylarıyla ilgili tarihi araştırmaların da tartışmaya açık olduğunu belirtti ve bunun üzerinde konsensüs sağlamanın mümkün olamayabileceğine dikkati çekti.
Ermeni soykırımı iddialarını resmen tanıyan diğer ülkelerin de bunu inkar eden şahıslara yaptırım uygulayacak yasalar çıkarmadığını belirten AİHM, bunun temel hedefinin de ifade özgürlüğüne saygı ve henüz açıklığa kavuşturulmamış konularda farklı düşünenlerin korunarak yapıcı tartışma ortamına katkı sağlanması olduğunu vurguladı."
Selvi, kararın 100| yılına yaklaşan 1915 olaylarıyla ilgili çalışmalarını yoğunlaştıran Ermenistan ve Ermeni diasporasına büyük darbe vurduğuna dikkati çekerek, "Zira 19-20 Eylül 2011'de Erivan'da toplanan Panarmenian Kongresi, 2015 yılına kadar soykırımın 100 parlamento tarafından kabulünü ve inkarın suç kabul edilmesini kendisine hedef belirlemişti. Bu haliyle bugüne kadar 18 ülke parlamentosunun kabul ettiği 1915 olaylarının soykırım olduğu yönündeki kararlar da bir şey ifade etmemektedir. Türk-Fransız ilişkilerini geren ve soykırımın inkarını suç sayan 2011 yılı Fransa Parlamentosunun kararı da böylece neticesiz kalmıştır" ifadesini kullandı.
- "Soykırım iddialarını Türkiye'ye kabul ettirmeye çalışacaklar"
Mahkemenin kararına rağmen Ermenistan ve Ermeni diasporası tarafından kurulan "Ermeni Soykırımı'nın 100| Yıl Etkinlikleri Uluslararası Teşkilat Komisyonu"nun 2015 yılına kadar çeşitli propaganda ve bilimsel çalışma faaliyetlerini sürdüreceğini dile getiren Selvi, Ermenistan'ın diasporayla ilişkileri sıkılaştırmayı hedeflediği açılımların düzenli sürdürüldüğünü, Ermenistan-diaspora-Karabağ ekseninde politikalar üretilmesi gerektiğini kaydetti.
Türkiye üzerinde kurulacak siyasi ve iktisadi baskılarla zayıf olgulara dayanan soykırım iddialarının "oldu-bitt"i halinde Türkiye'ye kabul ettirilmeye çalışılacağını ileri süren Selvi, Türkiye'nin atakları karşılamak için farklı çalışmalar içinde, 100| yılı en hafif hasarla geçirme düşüncesinde olduğunu vurguladı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Türkiye-Ermenistan protokollerinin yaralarını sarmak için Erivan'da yapılan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Toplantısı'nda ilişkilerin normalleşmesi konusunda Dışişleri Bakanı Nalbantyan'a bazı tekliflerde bulunduğunu hatırlatan Selvi, sözlerini şöyle tamamladı:
"Böylece Türkiye 100| yılın baskılarını biraz hafifletmek istiyordu ancak Türkiye açısından Karabağ'ın işgal altında olması, Ermenistan açısından üzerindeki diaspora baskıları, iki ülke arasındaki yakınlaşma ihtimalini zayıflatıyor. Sayın Davutoğlu'nun tehcirin bir hata olduğunu ifade etmesi ve 1915 olaylarına karşılıklı acıların paylaşılması şeklindeki yaklaşımları da Ermenileri yumuşatmıyor, tatmin etmiyor. Ermeniler tarihi bir fırsatı, Türkiye-Ermenistan dostluk hareketini kaçırıyor. Bu durumdan Türkiye'den çok daha fazla kendilerinin zarar göreceği muhakkaktır.
Ermenilerin 100| yılda büyük patlama yapmak için çalıştıkları, güçsüz Türkiye bekledikleri, Ortadoğu'da İslam aleminin büyük kaos içerisinde bulunduğu dönemde Türkiye içeride günlük mücadeleleri ve çekişmeleri bir an evvel sona erdirip istikrarlı ilerlemesine devam etmek zorundadır. Aksi takdirde Ermeni iddiaları gibi onlarca meselede çok kritik bir döneme girmek zorunda kalacaktır. Hükümeti güçsüzleştirme operasyonları bir de bu yönüyle düşünülmelidir."
Kaynak: AA
Her iki gelişmenin de Türkiye-Ermenistan ilişkileri ve soykırım iddiaları açısından son derece önemli sonuçlar doğurabileceğini vurgulayan Selvi, İsviçre'de 2005 yılında katıldığı konferansta 1915 olaylarının "soykırım" olarak nitelendirilmesine karşı çıkan Doğu Perinçek'in Lozan Mahkemesince "ırkçı ayrımcılıktan" suçlu bulunduğunu, temyiz başvurusu üzerine mahkemenin başvuruyu reddettiğini anımsattı.
Bunun üzerine konuyu AİHM'e taşıyan Perinçek'in 5 yıl sonra verilen kararda haklı bulunduğunu belirten Selvi, AİHM'in hassas ve tartışmalı konularda fikir beyan etmenin ifade özgürlüğünün temel unsurlarından olduğuna dikkati çektiğini vurguladı.
Selvi, şunları kaydetti:
"Mahkeme, hoşgörülü, çoğulcu ve demokratik toplumu totaliter yönetimler ya da diktatörlük rejimlerinden ayıranın bu olduğunu belirtti.
Yasal olarak tanımlanmış 'soykırım' mefhumunu kanıtlamanın da kolay bir şey olmadığını belirten mahkeme, 1915 olaylarıyla ilgili tarihi araştırmaların da tartışmaya açık olduğunu belirtti ve bunun üzerinde konsensüs sağlamanın mümkün olamayabileceğine dikkati çekti.
Ermeni soykırımı iddialarını resmen tanıyan diğer ülkelerin de bunu inkar eden şahıslara yaptırım uygulayacak yasalar çıkarmadığını belirten AİHM, bunun temel hedefinin de ifade özgürlüğüne saygı ve henüz açıklığa kavuşturulmamış konularda farklı düşünenlerin korunarak yapıcı tartışma ortamına katkı sağlanması olduğunu vurguladı."
Selvi, kararın 100| yılına yaklaşan 1915 olaylarıyla ilgili çalışmalarını yoğunlaştıran Ermenistan ve Ermeni diasporasına büyük darbe vurduğuna dikkati çekerek, "Zira 19-20 Eylül 2011'de Erivan'da toplanan Panarmenian Kongresi, 2015 yılına kadar soykırımın 100 parlamento tarafından kabulünü ve inkarın suç kabul edilmesini kendisine hedef belirlemişti. Bu haliyle bugüne kadar 18 ülke parlamentosunun kabul ettiği 1915 olaylarının soykırım olduğu yönündeki kararlar da bir şey ifade etmemektedir. Türk-Fransız ilişkilerini geren ve soykırımın inkarını suç sayan 2011 yılı Fransa Parlamentosunun kararı da böylece neticesiz kalmıştır" ifadesini kullandı.
- "Soykırım iddialarını Türkiye'ye kabul ettirmeye çalışacaklar"
Mahkemenin kararına rağmen Ermenistan ve Ermeni diasporası tarafından kurulan "Ermeni Soykırımı'nın 100| Yıl Etkinlikleri Uluslararası Teşkilat Komisyonu"nun 2015 yılına kadar çeşitli propaganda ve bilimsel çalışma faaliyetlerini sürdüreceğini dile getiren Selvi, Ermenistan'ın diasporayla ilişkileri sıkılaştırmayı hedeflediği açılımların düzenli sürdürüldüğünü, Ermenistan-diaspora-Karabağ ekseninde politikalar üretilmesi gerektiğini kaydetti.
Türkiye üzerinde kurulacak siyasi ve iktisadi baskılarla zayıf olgulara dayanan soykırım iddialarının "oldu-bitt"i halinde Türkiye'ye kabul ettirilmeye çalışılacağını ileri süren Selvi, Türkiye'nin atakları karşılamak için farklı çalışmalar içinde, 100| yılı en hafif hasarla geçirme düşüncesinde olduğunu vurguladı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Türkiye-Ermenistan protokollerinin yaralarını sarmak için Erivan'da yapılan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Toplantısı'nda ilişkilerin normalleşmesi konusunda Dışişleri Bakanı Nalbantyan'a bazı tekliflerde bulunduğunu hatırlatan Selvi, sözlerini şöyle tamamladı:
"Böylece Türkiye 100| yılın baskılarını biraz hafifletmek istiyordu ancak Türkiye açısından Karabağ'ın işgal altında olması, Ermenistan açısından üzerindeki diaspora baskıları, iki ülke arasındaki yakınlaşma ihtimalini zayıflatıyor. Sayın Davutoğlu'nun tehcirin bir hata olduğunu ifade etmesi ve 1915 olaylarına karşılıklı acıların paylaşılması şeklindeki yaklaşımları da Ermenileri yumuşatmıyor, tatmin etmiyor. Ermeniler tarihi bir fırsatı, Türkiye-Ermenistan dostluk hareketini kaçırıyor. Bu durumdan Türkiye'den çok daha fazla kendilerinin zarar göreceği muhakkaktır.
Ermenilerin 100| yılda büyük patlama yapmak için çalıştıkları, güçsüz Türkiye bekledikleri, Ortadoğu'da İslam aleminin büyük kaos içerisinde bulunduğu dönemde Türkiye içeride günlük mücadeleleri ve çekişmeleri bir an evvel sona erdirip istikrarlı ilerlemesine devam etmek zorundadır. Aksi takdirde Ermeni iddiaları gibi onlarca meselede çok kritik bir döneme girmek zorunda kalacaktır. Hükümeti güçsüzleştirme operasyonları bir de bu yönüyle düşünülmelidir."