Hırvatistan'ın Ab Üyeliği

ZAGREB - Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Hırvatistan'ın AB üyeliğine ilişkin, "Hırvatistan'ın AB'ye üye olması demek, Türkiye'nin AB içerisinde bir dosta daha sahip olması demek" dedi.

Hırvatistan'ın AB'ye alınması dolayısıyla düzenlenen kutlamaya katılmak üzere Hırvatistan'ın başkenti Zagreb'de bulunan Bağış, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hırvatistan'ı, AB üyeliğinden dolayı kutladığını ve Türk devleti ve milleti adına bu akşamki törenlerde bulunmaktan büyük onur duyduğunu söyledi.

Hırvatistan'ın AB üyeliğini değerlendiren Bağış, şöyle konuştu:

"Hırvatistan'ın AB'ye üye olması demek, Türkiye'nin AB içerisinde bir dosta daha sahip olması demek. Hırvatistan'ın, Türkiye'nin bir dostu ve müttefiki olarak, Türkiye ile ilgili konularda her zaman AB üyesi ülkeleri olumlu yönde etkileyecek bir potansiyeli olduğuna inanmışızdır. Müzakerelere başladıktan sonra da Hırvatistan'la kurduğumuz ilişkiler, Hırvatistan'la müzakere sürecinde yaptığımız ortak çalışmalar neticesinde, Hırvatistan'ın da bu süreçte Türkiye'ye çok olumlu yansımalarda bulunacağına yürekten inanıyorum."

Türkiye ile Hırvatistan'ı aynı kefede değerlendirmenin haksızlık olacağını söyleyen Bağış, sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye'nin nüfusu, Türkiye'nin ekonomik potansiyeli, Türkiye'nin coğrafi konumu ve Türkiye'nin komşuları Hırvatistan'la bir değil. Bu yüzden AB sürecinde Türkiye'nin yaşadığı çifte standartlar, Türkiye'nin yaşadığı siyasi engeller, aslında AB'nin içinden geçmekte olduğu ekonomik krizle, sosyal krizle ve siyasi krizle birlikte değerlendirildiği zaman, çok daha netleşir. Hiç unutamadığım bir anımdır, Fransa'nın AB Bakanı Bruno Le Maire, daha sonra Tarım Bakanı ve Sarkozy'nin de seçim kampanyasının yöneticisi oldu, bir özel sohbetimizde, 'Egemen, anlayamadığım bir şey var. AB bizim bebeğimiz, onu biz kurduk. Altı kurucu ülkeden biriyiz, ama siz üye olduğunuz gün biz ikincilikten üçüncülüğe düşeceğiz, Almanya'dan sonra en büyük ülke siz olacaksınız, parlamentoda bizden fazla temsilciniz olacak, bütçe konusunda daha fazla yaptırımınız olacak. Bunu kabullenmemiz pek kolay değil' demişti. Ben de kendisine o samimi cevabına binayen, 'Ne yapacaksınız peki? BM Güvenlik Konseyi'ndeki gibi, kurucu altı ülkenin bir veto yetkisi gibi bir beklentiniz mi var' diye sormuştum. O da teknik olarak mümkün olmadığı için 'Sizi mümkün olduğu kadar geciktireceğiz' demişti. Bu, samimi, içten ve gerçekten doğruları yansıtan bir diyalogdu. Bugün Bruno Le Maire, bir muhalefet milletvekili. Ama onun o samimiyeti her zaman kulaklarımda küpedir.''

-"Süreç, sonuçtan daha önemli''

AB Bakanı Bağış, Türkiye için AB sürecinin, sonuçtan her zaman daha önemli olduğunu belirterek, AB sürecinde, Türkiye'nin çok daha demokratik, çok daha şeffaf, çok daha güvenilir ve çok daha müreffeh bir ülke olduğu söyledi.

Bağış, ''20 yıl öncesine kadar, insanların etnik kökenini dile getiremediği Türkiye'de, bugün devletin televizyonu farklı etnik dillerde yayın yapabilmeye başladı.

Mahkumlar ziyaretçileriyle ana dillerinde konuşmaya başladı.

İsteyen, istediği mahkemede kendini istediği dilde savunabilir hale geldi. Türkiye'de üretilen bebek mamalarındaki bazı zararlı maddelerin yasaklanması da şehir merkezlerinde kullanılan yakıt dolayısıyla havanın içerisindeki karbonmonoksit oranının azaltılması da AB yasaları sayesinde mümkün oldu'' diye konuştu.

AB sürecinin, Türkiye'de hayatın her anını etkileyen bir süreç olduğuna dikkati çeken Bağış, önemli olanın, Almanya'daki otoban standartlarını, İtalya'daki moda ve marka standartlarını, İngiltere'deki eğitim standartlarını, İsveç'teki ifade özgürlüğü ve demokrasi standartlarını, Fransa'daki gıda ve hijyen standartlarını 76 milyona sunabilmek olduğuna işaret etti.

AB Bakanlığı olarak, kendilerini Türkiye'nin reform mutfağı olarak gördüklerini ve sloganlarının da "Durmak yok reforma devam" olduğunu söyleyen Bağış, "Türkiye'de, bugüne kadar birçok askeri darbenin, yani demokrasiyle AB standartlarıyla hiçbir şekilde bağdaşmayacak bir maddenin altyapısını oluşturan bir yasa şu anda meclisimiz tarafından değiştiriliyor" dedi.

Bakan Bağış, Türkiye'de yepyeni açılımların gerçekleştirildiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Sayın Başbakanımız, Alevi açılımıyla ilgili önemli mesajlar verdi. Alevi vatandaşlarımızın da kendini bu ülkenin eşit vatandaşı hissedebilmesini sağlayacak, onların da kendi inançları çerçevesinde daha rahat edebilmelerini sağlayacak adımlar atılıyor. Türkiye'de ayrıca ilk defa Roman vatandaşlarımızla ilgili TOKİ konut projeleri yapılıyor. Türkiye'de 112 yıl arada sonra Ermeni vatandaşlarımız Akdamar'da, 88 yıl aradan sonra Ortodoks vatandaşlarımız Sümela'da kendi inançları çerçevesinde 'amin' diyebilmeye başladılar."

Tüm bu reformlara rağmen hala eksikliklerin bulunduğunu kaydeden Bağış, Türkiye'de hala kılık kıyafetle ilgili mantık dışı uygulamaların ve yasakların, insanların nerede ibadet edip nerede edemeyeceğiyle ilgili kısıtlamaların olduğuna işaret etti.

Bağış, ''Hala Türkiye'de bazı yayınlarla ilgili, bazı kitaplarla ilgili sorunlar var. Medyamızla ilgili sıkıntılar var, ama bunları çözmek için de irademiz var. Ben, bugün Türkiye'nin mükemmel olmadığının farkındayım ama dünün Türkiyesi'nden çok daha iyi bir noktadayız. AB reformlarını gerçekleştirme konusundaki irademizi sürdürebilirsek, yarının Türkiyesi bugünden de çok daha iyi olacaktır. Onun için, bizim kendi reformlarımıza odaklanmamız lazım. AB'ye rağmen, AB reformlarını vatandaşımızın standartlarını yükseltmek için gerçekleştirmemiz gerekir" ifadesini kullandı.

-"Tayyip Erdoğan gibisi, 100 yılda bir geliyor"

Türkiye'de yaşanan son olayların ardından Boşnakların tepkilerinin kulağına geldiğini söyleyen Bağış, "Türkiye'de, Sayın Başbakanımıza yönelik protestolar olunca, Boşnaklar, 'Size üç cumhurbaşkanımızı verelim, siz de bize Tayyip Erdoğan'ı verin' demişler. Bunu duyunca çok gülmüştüm. Boşnak kardeşlerimiz kusura bakmasınlar, Tayyip Erdoğan gibisi 100 yılda bir geliyor, bu yüzden biz onu kolay kolay kaptırmayız'' dedi.

Gezi Park odaklı olayların artık gündemde olmadığının, Türkiye'nin gündeminde büyümenin, turizmde yeni patlamaların ve yeni yatırımların bulunduğunun altını çizen Bağış, sözlerini şöyle tamamladı:

''Şu anda Türkiye, bir Japon-Fransız ortak yatırımıyla nükleer santrale kavuşuyor. Üçüncü köprünün inşaatı başladı.

Üçüncü havaalanı için şu anda çok önemli fizibilite çalışmaları bitirilmek üzere. Kanal İstanbul'un altyapı çalışmaları tamamlanıyor. Bizim gündemimiz oldukça yoğun. Vatandaşımızın yaşam standartlarını yükseltecek, Türkiye'nin daha da demokratik, daha da müreffeh, daha da zengin, daha da saygın, daha da özgüvene sahip güçlü bir ülke olması için gerekli adımları atmayı devam ediyoruz. Hedefimiz, 2023'te dünyanın en güçlü 10 ekonomisinden biri olmak, 2053 İstanbul Fethi'nin 600. yıl dönümünde Türkiye'yi gerçekten dünyanın artık en önemli güçlerinden biri haline getirmek ve 2071 Türkiyesi'nin, yani Türklerin Malazgirt Zaferi'nin 1000. yıl dönümünde de o zaman birçoğumuz belki sağ olmayacak ama bizim çocuklarımızın, bizim torunlarımızın dünyada başının dik bir şekilde en güçlü ülkelerden birinin temsilcileri olarak dolaşabilmesini sağlamak."

Kaynak: AA