"Büyük Selçuklu Mirası" Projesi Tanıtımı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Selçuklu medeniyetinin bugün insanlığın ortak problemi olan bir çok soruna asırlar öncesinde çözüm bulduğunu belirterek, beraber yaşamayı, farklı kültür, din ve inançlardan insanları bir arada tutmayı başardıklarını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Gül'ün himayesindeki "Büyük Selçuklu Mirası" projesi, Çankaya Köşkü'nde düzenlenen programla tanıtıldı.

Sunumunu araştırmacı-yazar Talha Uğurluel'in yaptığı programa, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, akademisyenler ve diğer davetliler katıldı.

Cumhurbaşkanı Gül, yaptığı konuşmada, büyük önem verdiği bir toplantıya ev sahibi yapmaktan memnuniyet duyduğunu ifade etti.

Himayesine aldığı "Anadolu Selçuklu Uygarlığı" projesi sonucunda güzel kitaplar yayınlandığını anımsatan Gül, Konya Aydınlar Ocağı, Selçuklu Belediyesi ve TİKA ortaklığında "Büyük Selçuklu Mirası" projesinin, önceki projenin devamı niteliğinde gündeme geldiğini ve bu projeyi de himayesine aldığını kaydetti.

Proje kapsamında, çok geniş bir coğrafyada titiz çalışmalar yapıldığını dile getiren Gül, eskiden bir devletin çatısı altında olan alanda bugün çok sayıda devlet bulunduğunu belirterek, bu ülkelerde yapılan çalışmalarda emeği geçenlere teşekkür etti.

"Büyük Selçuklu Devleti, aziz milletimizin Orta Asya'dan Ortadoğu'ya ve Anadolu'ya uzanan hakimiyet ve kültürel hayat çizgisinde çok önemli bir yere sahiptir. Selçuklu devleti zamanında insanlık ve tarih, büyük bir medeniyetin doğup yaşadığına şahit olmuştur ve dünya mirasında da çok önemli bir yeri vardır" diyen Gül, Horasan'dan başlayan Büyük Türk Göçü'nün Selçuklular sayesinde Akdeniz'e kadar uzandığını ve bu topraklarda Türk rüzgarı estiğini kaydetti.

Gül, bu etkiden söz ederken Anadolu Selçuklularının, Harezim devletinin, Suriye, Irak ve Kirman Selçuklularının da bu medeniyetin devamı olarak görülmesi gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu:

"Avrupa Orta Çağ kararlılığında yaşarken Selçuklular, insani değerlere önem veren, ilmi ve alimi koruyan yüksek bir anlayış sahibi olarak kuvvetli bir Türk-İslam medeniyetinin ortaya çıkmasını da sağlamışlardır. Türk geleneği ile İslam inancını kaynaştıran Selçuklular, ordu düzeninden toprak ve vakıf düzenine kadar bir çok müessesenin kendine has yapısını oluşturmuşlar ve o müesseseler gelişerek bugünlere kadar dünyanın çeşitli yerlerinde hizmet vermişlerdir. Her ülke, her devlet kendi modelini oluştururken bunlardan istifade etmişlerdir.

Şunu da vurgulamak isterim ki, Büyük Selçuklu Devleti, şanlı tarihimizde kendisinden daha sonra kurulan devletlere, Osmanlı Devleti'ne ve Türkiye Cumhuriyeti'ne temel taşı olmuştur. Bu yönüyle Selçuklu medeniyeti, Türk medeniyetinin temel taşlarından birisidir. Tarihimize baktığımızda sayfalarca anlatırız ama Selçuklular bunun en önemli parçalarından birisidir. Devlet yönetimindeki başarı ve ticari hayattaki hareket Selçukluların hüküm sürdüğü coğrafyayı adeta zamanında bir cazibe merkezi haline getirmiştir. İlim ve düşünce hayatındaki, şiir ve edebiyat sahasındaki zenginlik Ömer Hayyam, Sadi, Enveri, İbn-i Sina, Biruni gibi bir çok önemli alimin ve şairin yetişmesine ve bugün de değerini koruyan seçkin eserlerin hala okunmasına vesile olmuştur."

-"Mimari ve sanat eserleri şaheser olarak dönemlerine damga vurdu"

Selçuklunun, mimarlık açısından, çağının en parlak dönemlerinden birini olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, "Büyük Selçuklu ve takipçileri mimaride de çığır açmışlardır. Üretilen mimari ve sanat eserlerinin her biri şaheser olarak döneme damgasını vurmuştur" dedi.

Mimari eserlerin Selçuklunun medeniyet seviyesini yansıtan somut örnekler olduğunu ifade eden Gül, Selçuklu eserlerinin büyük kısmının Türkiye'de bulunduğunu, bunlardan biri olan Divriği'deki Ulu Cami'nin restorasyon çalışmalarının Cumhurbaşkanlığının himayesinde titizlikle sürdüğünü belirtti.

Dönemin mimarlarının taşa, tuğlaya ve çiniye ruh verdiğini, bugün hayranlık uyandıran cami, türbe, köprü ve kervansaraylar yaptıklarını dile getiren Gül, "Hala o köprülerin ayakta durduğunu, coşkun sulara direndiğini, bugün yapılan bazı köprülerin de sellere bile dayanamadığını görürüz ve çok takdirle onları anarız" dedi.

Selçuklular döneminin mirası olan eserlerin, dönemin mimarlarının, usta ve sanatçılarının yeteneklerini, bilgi ve birikimlerini, zarefetlerini de yansıttığını ifade eden Gül, sanatçı ve mimarlara Selçuklunun verdiği himaye ve öneme de dikkati çekti.

-"Saçtıkları ışık bugünümüzü de aydınlatıyor"

Selçukluların, edebiyat, mimarı, eğitim, musiki, astronomi, tıp, ordu ve devlet yapılanmasına kadar bir çok alanda dönemlerinde zirveye ulaştığını vurgulayan Gül, sözlerine şöyle devam etti:

"Selçuklu medeniyetinin dikkat çeken bir diğer özelliği ise bugün insanlığın ortak problemleri olan bir çok soruna asırlar öncesinde çözüm bulmalarıdır. Beraber yaşamayı, farklı kültür, din ve inançlardan insanları bir arada tutmayı başarmış olmalarıdır. Günümüzde de geçerliliğini devam ettiren çok değerli mesajlar veren, gönlümüzü ve ruhumuzu aydınlatan Ahmet Yesevi, Mevlana, Muhittin Arabi, Yunus, Yusuf Hamedani ve Abdülkadir Geylani, tasavvuf, fıkıh, tevsir ve ilim alanında çok güçlü nefesler ve düşünürler olmuş, saçtıkları ışık bugünümüzü bile hala aydınlatmaktadır.

Selçuklular, Maveraünnehir'den Horasan'da kök salan bu büyük medeniyeti Malazgirt Zaferi ile Anadolu'ya taşımışlardır. Dolayısıyla Anadolu ile Maveraünnehir arasındaki köprüyü Selçuklular kurmuştur. Anadolu bu dönemde bizlere yurt olmuş, kültür ve sanattaki zenginlik ve seçkin mimari eserlerin yanı sıra medeniyetler arası uyum ve hoşgörünün en güzel örneklerinin sunulduğu coğrafyalardan birisi haline gelmiştir."

Selçuklulardan bahsederken, "Işık doğudan yükselir" sözünü doğrularcasına medeniyet kuran tüm isimleri saygı ve rahmetle andığını dile getiren Gül, "Günümüzde bu büyük medeniyete sahip çıkmak ve vefa göstermek en çok bizim vazifemizdir. Biz, bu geleneğe sahip çıkarak insanlığın ortak mirası haline gelmiş Selçuklu dönemine ait yapıların ve müzelerde bulunan bütün eserlerin hakkıyla korunmasını sağlamaya çalışmalıyız. Bu kadim medeniyeti adeta yeniden okumalıyız" diye konuştu.

"Büyük Selçuklu Mirası" projesinin böyle bir anlayışla doğduğunu ifade eden Gül, ortak mirasın ortaya çıkmasına katkı sağlayan devletlere ve yöneticilerine teşekkür etti.

Projeyi sadece envanter çalışması olarak görmenin yeterli olmayacağını, bunlardan ilham almak, bugünkü çağa uygulamak, daha ileriye taşımak gerektiğini dile getiren Gül, "Elimizden gelen her türlü korumayı göstermemiz gerekmektedir. Aynı şekilde Osmanlı medeniyetiyle ilgili çok geniş bir coğrafyada, Avrupa'da, Balkanlarda, Ortadoğu'daki tüm eserlerin toplanması, ortaya çıkması, düzenli bir şekilde restore edilmesine, bütün bunların titizlikle yapılmasına önem veriyorum" ifadesini kullandı.

Gül, sözlerini çalışmayı yapanlara teşekkür ederek tamamladı.

Konuşmasının ardından Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, orjinali ABD'deki Metropolitan Müzesi'nde bulunan, Selçuklu Belediyesi'nin atölyelerinde hazırlanan, Büyük Selçuklu'ya ait çift çidarlı ibrik hediye etti.

Programın sonunda, Cumhurbaşkanı Gül projede emeği geçenlerle hatıra fotoğrafı çektirdi.

-Büyük Selçuklu'ya ait 320 eser belgelendi-

Büyük Selçuklu medeniyetinin mimari eserlerinin ve müzelerde bulunan taşınabilir kültür varlıklarının belgelendiği "Büyük Selçuklu Mirası" projesi kapsamında, üç yıllık sürede 120 bin kilometre karayolu kat edilerek, 13 ülkede, 250'den fazla şehir, belde ve köyde çekim yapıldı.

50 bin kare fotoğrafın çekildiği, onlarca saat video kaydının yapıldığı çalışma sonucunda, 320 Selçuklu eseri fotoğraf ve videolarla belgelendirildi. Projenin somut sonucu olarak da, 180 dakikalık belgesel, 2 ciltlik müzeler ve 3 ciltlik mimari eserler kitabı ortaya çıktı.

Kaynak: AA