Fuat Sezgin: Mali'de Zarar Gören Eserlerin Değerli Olduğuna İnanmıyorum

Adına İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı kurulan dünyaca ünlü araştırmacı Prof. Dr. Fuat Sezgin, Afrika ülkesi Mali'de yaşanan iç savaş sırasında el yazması bazı İslam eserlerinin zarar gördüğü yönündeki sözlere katılmadığını söyledi.

Sezgin, buna rağmen o bölge için bir araştırma grubu kurulması ve inceleme yapılması gerektiğini ifade etti.

İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı toplantısı için İstanbul’a gelen Prof. Dr. Fuat Sezgin, Cihan Haber Ajansı’na (Cihan) önemli açıklamalar yaptı. Gülhane Parkı içinde bulunan ve kendi ismini taşına vakıfta güncel ve bilim tarihine ilişkin soruları cevaplayan Sezgin, yurt dışına kaçırılan eserlerin geri getirilmesi için verilen çabanın sevindirici olduğunu ifade etti.

Türkiye topraklarından alınarak yurt dışına çıkarılan onlarca eser olduğunu belirten Sezgin, "Bu eserler Avrupa'ya Amerika'ya ulaştı. Bunlar çok mühim. Bu eserlerin geri getirilmesi çabalarına sevinirim ama bunun nasıl planlandığını ve ne yolda olunduğunu da görmek isterim. Ne kadar zaman sürer, ne zaman muvaffak olunur bilinmez ama bunların mutlaka çalınmış olan değerlerimizi tanımak haklarımızı müdafaa etmek zorundayız." dedi.

Afrika ülkesi Mali'de yaşanan iç savaş sırasında el yazması bazı İslam eserlerinin zarar gördüğü yönündeki sözlere katılmadığını söyleyen Sezgin, konuyla ilgili ilginç bilgiler verdi. Sezgin, Mali'deki eserlerin çok da eski dönemlere ait olmadığını, daha güncel olduklarını anlatarak, "Eserlerin çok da değerli olduklarına ben inanmıyorum." dedi.

Sezgin buna rağmen o bölge için bir araştırma grubu kurulması ve inceleme yapılması gerektiğini ifade etti.

'HELMUTT RİTTER GİBİ BİR HOCAM OLDUĞU İÇİN ALLAH'A ŞÜKREDİYORUM'
Sezgin'in dikkat çeken tespitlerinden biri de üniversite yıllarında hocası olan Alman oryantalist Hellmut Ritter ile ilgili oldu. Hocasının ‘bilimlerin temeli İslam bilimlerine dayanır’ sözüyle bu alana yöneldiğini anlatan Sezgin, "Bunda bir anormallik yok. Bilim zaten bu şekilde gelişmiştir. Müslümanlar İslam dünyasının gerilemesini İslam'dan bilirler, bu yanlış. Bunu bizim Türkler bir dereceye kadar bilirler. Eğer ben Ritter gibi bir bilim adamından bir şeyler öğrenebildiysem, bunları ona borçluyum. Burada bu müzeyi kurmuşsak bunda hocamın büyük rolü olmuştur. Bunu çok tabii kabul edip Allah'a şükrediyorum." değerlendirmesinde bulundu.

‘HESSEN KÜLTÜR ÖDÜLÜNÜ VİCDANIMLA BAĞDAŞTIRAMADIM’
Sezgin, yaklaşık 6 yıl önce kendisine verilen "Hessen Kültür Ödülü"nü de neden almadığını açıkladı.

Konunun Türkiye'de de biliniyor olmasında şaşıran Sezgin, Filistin'deki İsrail saldırılarına karşı Almanya'da bunu teyit eden yayınlar yapıldığı için rahatsızlık duyduğunu anlattı. Sezgin, "Bununla ilgili nümayişler yapılıyordu ve benimle birlikte ödüle layık görülen diğer isim de bunlara destek veriyordu. Bunu haksız buldum ve vicdanımla bağdaştıramadım. Vazgeçtim ondan. Ama bunu milletim duymadı sanıyordum ama bakıyorum duymuşsunuz, buna sevindim." ifadesini kullandı.

'TÜRKİYE'DEKİ ÜNİVERSİTE SAYISI YETERLİ'
Prof. Dr. Sezgin, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumunun sevindirici olduğunu belirterek, bu sürecin devam etmesini arzuladığını kaydetti.

Sezgin, "Çokluktan ziyade derinliğe bakmak lazım. Türkiye'de 180'in üzeride üniversite var. Bu sayı zannediyorum kafi. Hatta çok bile. Şimdi mevcudun bilimleştirilmesini, kalitesini nasıl sağlayacağız? Onu düşünmemiz gerekiyor. Bu konuda gecikmeyi ihmal edemeyiz." ifadesini kullandı.Daha önce yaptığı ‘Kur’an-ı Kerim'in tefsir edilerek bilim ansiklopedisi haline getirilmesine karşı olduğu’ yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine Sezgin, Kur'an'ın yeni bir inanç vermek ve insanlara toplumsal anlamda yeni bir ahlak vermek için geldiğini söyledi.

Sezgin, "Kur’an-ı Kerim'in hedefi insanlara ansiklopedik bilgi vermek değildir. Bundan uzaklaşmamız lazım." dedi.

Ailevi bir olayını anlatan Fuat Sezgin, kariyerinin nasıl bir gelişme sağladığını ağabeyi ile yaşadıkları bir sorun üzerinden anlattı. Mühendis olması için ağabeyinin sürekli olarak bir niyet beslediğini ancak kendisinin tercihini bu yönde kullandığı için yaklaşık 7 yıl kendisiyle konuşmadığını belirten Sezgin, "Mühendisler maddi bakımdan rağbet görüyorlardı. Bu yüzden ağabeyim tercihim yüzünden konuşmadı benimle. Sonra biraz başarılı olduğumu görünce konuşmaya başladı." dedi.

Avrupa medeniyetinin İslam kültürünün önüne geçmesi ve bunun tersine döndürülmesi için yapılması gerekenleri sıralayan Sezgin, öncelikle algı değişikliği ve eğitim üzerinde durdu. Sezgin, "İnsanlara şunu diyeceksiniz; bilimler tarihinde atalarının büyük bir yeri olduğuna inandıracaksınız. Bu çok önemli bir şey. İnsanları bilimler bakımından korkak olmaktan kurtaracaksınız. Türkiye'de bir dil öğrenme fobisi var. Bunu yıkacaksınız." şeklinde konuştu.

Almanya'da çalışan işçi ailelerinin çocuklarını bir kaç dil öğrenme şansına sahip oldukları için şanslı sayan Sezgin, "Ben bunu Allah'ın bir lütfu olarak görüyorum. Orada 3 dil öğrenen bu çocukların sayısı yaklaşık 100 bin. Bunları iyi kullanarak değerlendirebilirsek on sene sonra bunların ne büyük bir değer olduklarını göreceğiz." dedi.

Arap coğrafyasındaki gelişmeler hakkında da değerlendirme yapan Sezgin, ne Avrupa'nın gelişiminin kaynağına vakıf olduğunu, ne de Müslüman dünyasının bilime yaptığı katkıların farkında olmadığını belirtti.

Sezgin, Arap coğrafyasındaki siyasi gelişmelerin başarı kazanması için, "onlara mutlaka benlik duygusunu vereceksiniz. Bu benlik duygusunu ancak ve ancak onlara, bilimler tarihinde büyük bir yerleri olduğu bilincini vererek başaracaksınız." ifadelerini kullandı.Sezgin, kendisini "zahit" olarak tanımladığının hatırlatılması üzerine ise, "Bu sayede zamanınızı daha iyi kullanabiliyorsunuz. Zor bir hayat değil, verimli bir hayat." diyerek sözlerini tamamladı .