8. Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Kongresi

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner, "Türkiye'nin bir anayasaya ihtiyacı vardır, anayasayı değiştirmeye. Bunu ben bir şeref ve namus meselesi olarak görüyorum" dedi.


Laçiner, ÇOMÜ Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesince Terzioğlu Yerleşkesi Troia Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Yeni Anayasa Süreci ve Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü" başlıklı 8. Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Kongresi'nde yaptığı konuşmada, bazı ülkelerin anayasalarının yazılı olmadığını, bazılarının ise yazılı halde bulunduğunu söyledi.

"Hiçbir ülkenin anayasasının yazılı olduğuna inanan birisi değilim" diyen Laçiner, "Aslına bakarsanız tüm ülkelerin anayasaları yazılı olmayan anayasalardır. Yazılı bazı kitapçıklar vardır, bunlara anayasa denir. Bazen insanlar birbirlerine atarlar. Genellikle orada yazılı olan şeylere çok uyulmaz. Amerika'nın anayasasını bugün Türkiye'ye organ nakli gibi nakletsek Türkiye'de çok az şey değişir" diye konuştu.

Anayasaların, ülkelerin ruhu olduğunu; ruhların bir gecede, bir günde, bir haftada yazılamayacağını belirten Laçiner, şöyle devam etti:

"Anayasalar, binlerce, yüzlerce yılda yazılır. Damıtıla damıtıla, rafine ola ola gelir ve bugünkü yaşam biçiminizin görünmez kuralları haline dönüşür. O anlamda Türkiye'de anayasa yapımına abartılı düzeyde bel bağlanmasını doğru bulmadığımı ifade etmek isterim. Türkiye'nin bir anayasaya ihtiyacı vardır, anayasayı değiştirmeye. Bunu bir şeref ve namus meselesi olarak görüyorum. Çünkü Türk insanının bu kadar yetişmiş, eğitimli, meselelere duyarlı, şuurlu milyonlarca insana bir hakaret olarak görüyorum mevcut anayasanın hala duruyor olmasını. Yoksa onun ötesinde anayasanın yazılı olarak değişmesinden demokratikleşme adına beklentilerim sınırlıdır. Türkiye'nin anayasasının aslına bakarsanız bir yönüyle fiilen değiştiğini düşünüyorum. Yazılı olarak değişimi yavaş sürse de hızlı bir değişim söz konusu. Eskiden Türkiye'de dernek kurmak istediğinizde polise giderdiniz, bir suçlu gibi hesap verirdiniz. Kongrenize, toplantılarınıza polis gelir, başınızda dururdu. 'Ne yapıyor bunlar bakayım' diye. Şu an Türkiye'de bunlar mevcut değil. Sütten çıkmış ak kaşık da değil. Sorunlar var mı? Var. Her yerde var ve insan yaşadığı sürece de her zaman sorun olacaktır. Ama dernekler meselesine baktığınız zaman oradaki değişim bile başlı başına Türkiye'deki gerçek anayasanın değiştiğinin bir göstergesi."

- "Çanakkale ruhu"

Rektör Sedat Laçiner, özel bir yer olduğunu düşündüğü Çanakkale'nin, Türkiye'nin manevi başkenti olduğuna inandığını bildirdi.

Osmanlı devleti yıkılırken, son bir can havliyle Çanakkale'de sergilenen başarının, "Çanakkale Ruhu"nun anayasanın içinde olması gerektiğini dile getiren Laçiner, "Bedenin ruhudur anayasa dediğimiz şey. Ruhsuz bir beden ise çok sorunlu bir varlıktır" dedi.

Laçiner, Türklerin ya da bu topraklar üzerindeki insanların en geniş mutabakat zeminini Çanakkale Savaşları'nda yakaladığına inandığını belirterek, şunları söyledi:

"Çanakkale Savaşları'nda insanımız karşısındaki süper devletleri, devasa ülkeleri, teknolojik güçleri sadece imanla değil akıl gücüyle de yendi. Ama üçüncü bir unsur daha var. O da birlik ve beraberliktir. Yani yanındaki insanın mezhebine aldırmadan, meşrebine, geleneğine, göreneğine bakmadan... Hatta ve hatta Çanakkale Savaşları'nda Ermeni Mehmetçik de vardır baktığınız zaman. Çanakkale Savaşları'nda Osmanlı İmparatorluğu yıkılırken en geniş birlikteliği yakalamıştır ve o günden bugüne, 1915'ten bugüne bu topraklarda bu kadar geniş bir birliktelik bir daha kurulamamıştır. Bizleri hiçbir siyasi akım bir araya o kadar geniş bir şekilde getirememiştir. 2023, cumhuriyetin kuruluşunun 100'üncü yılıdır. O anlamda 2023 yılına kadar bizlerin diğer etnik gruplarla, mezheplerle, yanımızdaki komşumuzla, rengiyle kuşamıyla hepsiyle barışmamız gerekiyor. 2023 yılına kadar cumhuriyete bir ruh üflememiz gerekiyor. O ruhun ben 'Çanakkale ruhu' olabileceğini düşünüyorum."

- Vali Çınar'ın konuşması

Çanakkale Valisi Ahmet Çınar, siyaset ve sosyal bilimcilerin toplumların gelişmişlik seviyesini belirleyen temel kriterlerden birisini de toplumun örgütlenme seviyesi olarak tespit ettiğini söyledi.

Örgütlenmenin hem sayı çokluğu bakımından, hem de örgütlerin, sivil toplum kuruluşlarının faaliyet, içerik ve kalitesiyle de önemli olduğunu belirten Çınar, "Çanakkale 850'yi aşkın sivil toplum kuruluşuyla Türkiye ortalamasının hayli üzerinde. Bu seviye elbette ki yeterli değil. Sivil toplum kuruluşlarının, örgütlerin güçlü oluşu, etkinlikleri, o ülkenin sosyalleşme, demokratikleşme, çağdaşlaşma ve kalkınma seviyesiyle doğrudan bağlantılıdır. Bunlar sistematik döngü içinde birbirini geliştiren olgulardır" dedi.

Dünyada küçük amaçlar doğrultusunda faaliyet gösteren örgütlerle birlikte uluslararası olmuş, dünyanın kaderine etki eden, büyük örgütlenmeler ve sivil toplum kuruluşlarının da bulunduğuna işaret eden Çınar, "Bunların bir kısmı kendi siyasi ideolojik hedefleri doğrultusunda biraz da sömürüye yönelik -bunu açıkça söylemek gerekir- ciddi ve etkin faaliyetler gösteriyor. Bunların sermayeleri belki birçok ülkeden bütçe olarak daha büyük. Bunlar dünyanın geri kalmış, az gelişmiş bölgelerinde faaliyet gösteriyor. Bunun yanında iyi niyetli faaliyetleri olan örgütler de var. Örneğin TİKA bunlardan birisi" diye konuştu.

Vali Çınar, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sivil toplum kuruluşları, gönüllülük esasına göre çalıştığı, o işin içinde yoğrulma olduğu için devlet kurumlarından çok daha etkin ve verimli çalışabiliyor eğer imkan tanınırsa. Bu bakımdan ülkemiz sivil toplum kuruluşlarının örgütlenmesi konusunda ciddi aşamalar kaydetti.

Hakikaten bu konuda çağ atlandı diyebiliriz. Hayatı anlamlı yaşamak için, toplumumuza bir katkı sağlamak için, özellikle üniversite öğrencilerimize tavsiyem bir örgütlenme, dernek, sivil toplum kuruluşu içinde aktif rol almalarıdır."

Kongreye, AK Parti Çanakkale Milletvekili Mehmet Daniş, İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanı Mustafa Yardımcı, daire amirleri, akademisyenler ile öğrenciler katıldı.

Kaynak: AA