Kurtulmuş'tan Ab'ye: Batan Güney Kıbrıs'ı Şimdi Alın Başınıza Çalın

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, AB'nin her zaman arkasında durduğu Güney Kıbrıs yönetiminin batmasını değerlendirdi.

Kurtulmuş, “İşte şimdi o arkasında durduğunuz batan Rum kesimini alıp başınıza çalın. Biz Türkler aynı durumda olsak, mümkünse bizi tarih sahnesinden bile silmek isterlerdi. İşte bu batının çifte standartlarından biri.” dedi.

AK Parti Yalova İl Başkanlığı tarafından İhlas Armutlu Tatil Köyü'nde düzenlenen ve iki gün sürecek olan eğitim seminerine Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'ta katıldı.

Dünyadaki ekonomik krizin etkisiyle en son Güney Kıbrıs Rum Kesimi Başkanının ağlayarak ülkenin iflasını açıkladığını belirten Kurtulmuş, “Güney Kıbrıs Rum kesimi çöktü. Yunanistan, İspanya ve bir çok Avrupa ülkelerinde fevkalade derin, büyük krizler var. Bu krizler belki Avrupa’nın başka ülkelerini de etkileyecek. Sadece Avrupa ile de kısıtla kalmayacak. ABD'den dünyanın bir çok ülkesine bu krizler devam edecek. Bu krizler sadece bir takım hükümetlerin yanlış politikalarıyla çıkmış olan krizler değil. Bu krizler sadece ekonomik ya da finansal krizler de değil. Bu krizler topyekün dünyada 1970’den bu yana gelişen özellikle 1980- 1990'larda güçlenen dünyadaki neo-liberal paradigmanın çökmesidir. Yani her şeyi para zanneden, 'paradan para kazanmak' üzere bir ekonomik sistem kuran içinde adaletin, paylaşmanın, insaniyetin, yardımlaşmanın, dostluğun vefanın olmadığı bir ekonomik sistem aslında gümbür gümbür çöküyor. Avrupa’da bu çöküntü sesleri de, bunun ilk habercileri. Türkiye’nin bu süreçte sadece bizim için değil dünya için önemli bir yerinin olduğunu düşünüyoruz.” dedi.

“TÜRKİYE KENDİ ÖYKÜSÜNÜ YAZIYOR”Son krizlerle birlikte gelişmiş ülkelerin büyük sıkıntılar içine girdiğini, gelişmekte olan ülkelerin ise yukarıya doğru tırmanışa geçtiğini anlatan Kurtulmuş şöyle konuştu: “Siyasi anlamda da ekonomik anlamda da gelişmiş ülkelerin merkez olduğu sistem değişiyor. Bunun yerine bizim gibi ülkelerin merkez ülke olacağı yeni bir döneme giriyoruz. Türkiye isi bu süreçte önemli bir örnek teşkil ediyor. Türkiye bu süreçte kendi hikayesini oluşturuyor. Kendi öyküsünü yazıyor. Türkiye 10 yıllık süreçte bize telkin edilen, zorlanan programlar dışında kendi programını uyguladığı için başarılı oluyor. Örneğin Avrupa’nın siyasi tarihinin aksine geçtiğimiz dönemde iki Avrupa ülkesinde uluslararası finans kapitalizminin önemli güçleri ihtilal yaptılar. Bunlardan biri Yunanistan’dır. Seçimle gelen Yunanistan Başbakanı Papandreu’yu uzaklaştırıp Goldman Sachs dedikleri uluslararası tefeci kuruluşunun danışmanını Yunanistan’a başbakan tayin ettiler. Aynı şekilde İtalya’da Berlisconi’yi görevden aldılar. Onun yerine yine uluslararası tefeci kuruluşunun danışmanını başbakan tayin ettiler. Diyeceksiniz ki bu oyunu Türkiye’de de yaptılar. Hatırlayacaksınız. 2001 krizleri sırasında Kemal Derviş’i uluslararası finans çevrelerinin adamı olarak Türkiye’ye neredeyse başbakan yapmak üzereydiler. Çok şükür millet bu oyunu AK Parti’yi başa getirerek bozdu.” diye konuştu.

“BM’ ARTIK DÜNYADA BARIŞI SAĞLAMIYOR” BM’in artık dünyada barışı sağlayan bir kuruluş olmaktan çıktığını ifade eden Kurtulmuş şunları ifade etti: “BM güçlünün elini daha kuvvetli hale getiren bir kuruluş. İsrail Gazze’de operasyonu yaptı. 8 gün süren operasyonda 175 kişi öldü. Bunların içinde bebekler, nineler var. Bin 395 kişi de yaralandı. Sonuçta hiçbir şey olmuyor. Çünkü İsrail biliyor ki BM’de arkasında dayısı var. BM'de İsrail’i kınayarak 200’e yakın karar alınmış. Ne yaparsanız yapın adam yoluna devam ediyor. Çünkü biliyor ki adam Güvenlik Konseyi'nde İsrail’e karşı bir yaptırım uygulanamaz. Dayısı Amerika, veto ediyor. Geliyorsunuz Suriye’ye, adam her gün onlarca masum sivili öldürüyor. O da rahat, onun da BM’de dayısı var. Onu da Rusya koruyor. Böyle bir sistem devam edebilir mi? 5 tane ülke dünyayı istediği gibi yönetecek, 195 ülke de bakacak. Bu sistem böyle devam etmez. Bunun sözcülüğünü de Türkiye yapıyor.” şeklinde konuştu.

AK Parti'nin 10 yıllık iktidarındaki en önemli başarısının demokrasi ile ekonomi arasındaki ilişkinin kuvvetlendirilmesi olduğunu ifade eden Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de maalesef bir faiz lobisi vardı. Bu faiz lobisinin işi elini sıcak sudan soğuk suya sokmadan milletin kaynaklarıyla bütçenin imkanlarını kullanır, devlete borç verir ve devletin yani sizin vergilerinizi alıp kendi kesesine koyardı. Ve maalesef Türkiye’deki faiz lobisi her zaman olağanüstü dönemlerin askeri ihtilallerin yanında olmuştur. Refahyol Hükümeti döneminde Türkiye’de toplanan vergilerden faize giden pay yüzde 48.5’tu. Sonra 28 Şubat post modern darpesi yapıldı. Bu irtica geliyorum diye yapılmadı. 18 yaşındaki kızların başörtüsü ile uğraşmak işin göz boyama bu milletin değerleriyle harp etmeydi esas amaç. O dönemde yaklaşık 300 milyar dolar bu ülkenin bankalarından hortumlandı. Bu milletin paraları başka taraflara akıtıldı. 2001 yılında vergilerden faize giden pay yüzde 103.3'tü. AK Parti’nin bugün geldiği en önemli başarılardan biri 2012 yılında bu payı yüzde 16.6’ya indirmesidir. Milletin parası kurtarılmıştır. Bu da yetmez bu bütçeden faize giden pay sıfır olduğunu bu millet görmek zorunda. Bu 16.6’lük pay 50 trilyon liraya tekabül ediyor. Bu parayı Türkiye’deki kalkınma ajanslarına versek o zaman Anadolu’nun uçtuğunu göreceksiniz”. “O KILIK KIYAFETLER FAKİRLİĞİN ÜSTÜNÜ ÖRTÜYOR”
Türkiye’de kılık kıyafet yönetmeliği ile ilgili olarak Türkiye’ye serbestlik getiren her türlü şeyin yanında olduklarını anlatan Kurtulmuş, “Hangi yasak kalkıyorsa onun kalkmasında bu millet için bir hayır vardır. Burada şu tartışmaya şu şekilde girmek istiyorum. Çocuklarımızın önlükleri milletimiz arasındaki sınıf farkını gizliyor. Hükümetlerin üzerine düşen var olan şeyi bir katım örtülerle örtmek değildir. O kılık kıyafetler fukaralığı fakirliği kaldırmıyor. Fakirliğin üstünü örtüyor. Bir o fukaralığın memlekette hiç kalmaması için gayret sarf ediyoruz.” dedi.

Mısır’daki olayları endişe ile takip ettiklerini ifade eden Kurtulmuş, “Mısır demokrasinin güçlenmesi için bu oynanan oyunlara karşı dikkatli olmak zorunda olduğunu anlattı. Avrupa’nın her zaman arkasında durduğu Güney Kıbrıs yönetiminin batmasını da değerlendirerek, “İşte şimdi o arkasında durduğunuz batan Rum kesimini alıp başınıza çalın. Biz Türkler aynı durumda olsak mümkünse bizi tarih sahnesinden bile silmek isterlerdi. İşte bu batının çifte standartlarından biridir.” dedi.