Marmara'nın Taşları İnsanların Aurasını Düzeltiyor

Güney Marmara'nın çeşitli köylerinden çıkan bir birinden ilginç taşlar bir taraftan insanların aurasını düzenlerken, diğer taraftan da takı ve çini tasarımcılarına farklı renkleri ile ilham kaynağı oluyor

Marmara'nın Taşları İnsanların Aurasını Düzeltiyor
Güney Marmara'nın çeşitli köylerinden çıkan bir birinden ilginç taşlar bir taraftan insanların aurasını düzenlerken, diğer taraftan da takı ve çini tasarımcılarına farklı renkleri ile ilham kaynağı oluyor.
Bursa'da Balibey Hanı'nda takı tasarımı yapan kıymetli taş uzmanı (gemolog) İsmail Hakkı Özak, artık Türkiye'de de önemli nadir taş ocaklarının işletilmeye başlandığını söyledi. Uludağ'ın eteğinde ve uzantısındaki alanlarda çok değişik taşlara rastlandığını belirten Özak,"Günümüzde nadir taşlar hususiyetleri sebebiyle önem arz etmeye başladı. Dünyada artık sadece zümrüt ve yakut değil, bütün nadir bulunan taşların borsası oluşmaya başladı. Elmas fiyatları 4C (cut, clarity, color, carat) özellikleriyle fiyatlandırılıyor. Taşlar da renğine, parlaklığına, kesimine ve büyüklüğüne göre fiyat buluyor. Yurt dışında taşlar artık borsada işlem görüyor" dedi.
Güney Marmara bölgesinde ilginç ve hiçbir yerde olmayan yarı kıymetli taş ocakları açılmaya başlandığını anlatan Özak, Balıkesir Dursunbey'de güzel amatist kristalleri, Bilecik-Bursa sınırında yeşil kristalleri olan krizopras taşı çıkartılıyor. Yeşilin renk armonisi olan bu taş, ilginç görüntüleri ile takı sektöründe ağırlıklı olarak kullanılmaya başlandı. Uludağ'ın eteklerinde Keles, Harmancık ve Orhaneli'nde zengin beyaz kuarslar ile birlikte çeşitli taşlar çıkıyor. Agat taşının bir birinden ilginç katmanları göz kamaştırıyor. Ayrıca bu bölgede kahverengi akik taşını da bulmak mümkün. Biz taşları gemologlar olarak kendimiz tabiattan çıkıp toplayabildiğimiz gibi, ocaklardan çıkan taşları da kullanıyoruz. Diğer şehirlerdeki tasarımcı arkadaşlarımıza da ulaştırıyoruz" diyerek, nadir taşların rağbet gördüğünü söyledi.
İsmail Hakkı Özak, her geçen gün taşlara meraklı insanların arttığına dikkat çekerek , kuyumculuk sektöründe dünyaya ürün sunabilecek kalifiye elemanlar yetiştirilmesi gerektiğini söyledi. Özak, "Ancak belediyeler ve halk eğitim merkezlerinin meslek edindirme kurslarında takı tasarımı adı altında sıradan müfredat uygulanıyor. Bunun yerine daha üst seviyede dizaynır anlayışıyla kurslar düzenlenirse, bu sektör önümüzdeki dönemde gelecek vaat eder hale gelir. Ülkemizde yarı kıymetli taşlar olmasına rağmen, bu taşları işleyen insanların yetersiz olması yüzünden Türkiye'de taşçılık bir sektör haline gelemedi. Sektörde kullanılan taşların yüzde 95'i yurt dışından geliyor. Her yıl milyonlarca dolar yurt dışına gidiyor. Mesela Bolivya'nın en büyük gelir kaynağı zümrüt. Ülke ekonomisi bunun üzerine dönüyor. Bizim de Türkiye olarak çok bakir alanlarımız var. Yarı kıymetli taş ve takı üretimi ile önemli dış gelir kaynağı elde edebiliriz. Anadolu'daki yarı kıymetli taş ocaklarının araştırılması lazım" diye konuştu.
Arazide taşı temin etmekten takının son şekline kadar her safhasında çalışan İsmail Hakkı Özak, bu tip üretim yapacak insan sayısının artırılması için siyasetçilerden destek beklediklerini sözlerine ekledi.