Çeşitlemeler...

Halkoylaması sonucuna ilişkin ilk açıklamayı Başbakan Erdoğan yaptı ve ülkenin "demokrasi bayramından" yü...


Halkoylaması sonucuna ilişkin ilk açıklamayı Başbakan Erdoğan yaptı ve ülkenin "demokrasi bayramından" yüzünün akıyla çıktığını söyledi. MHP Lideri Bahçeli ve diğer muhalifler ise karanlık geleceğe doğru ilk adımın atıldığı kanısında... Yorumlar bu iki uç arasında gidip geliyor...
Sonuçlar doğal olarak liderleri siyasi kantara çıkardı... Bir okur yorumu:
- Kılıçdaroğlu başarısız gibi gösteriliyor. Bence tam tersine... MHP'den AKP'ye büyük oy kayması olduğundan yüzde 42 içinde CHP oyları yüzde 30'u bulmakta hatta geçmektedir...
Bir başka okur aksi fikirde:
- AKP geçen yıl yerel seçimde 15,5 milyon oy almıştı... İnişteydi... Bu defa sandıktan çıkan 22 milyon oy içinde AKP'nin 20 milyon yakın oyu olmalı.. Bence AKP büyük çıkış sağladı, sanırım CHP yüzde 25'lerde kaldı...
Bir sosyal bilimcinin görüşü:
"İç ve Doğu Anadolu bölgesindeki cemaat, feodalite, kast sistemi üzerine fakirlik ve eğitimsizlik eklenince hem MHP zemin kaybetti, hem Doğu ve Güneydoğu Anadoluda "evet" ağır bastı. Zira insanlar eğitim ve maddi yönden fakirleştikçe doğal olarak güçlüden yana olma eğilimi artar..."
Bir okur demokrasi derdinde:
- Hakkâri ilinde seçmenin yüzde 93 oranında boykot yapması, Diyarbakır'da yüzde 65'inin sandığa gitmemesi demokrasi adına düşündürücüdür... Halkın yüzde 80'inin okumadığı bir metnin "evet" veya "hayır" diye oylanması demokrasi adına daha da düşündürücüdür...
Sonuç... Düşünecek çok şey var...

 

Polis tarafından aranan 523 kişi oy kullanırken yakalanmış.
Gerçek demokrasi âşığı bu kişiler olsa gerek!
Fahrettin Fidan

 

Referandum haritası: Avrupa'ya daha yakın yaşayan vatandaşlar arasında "hayır"... Asya ve Ortadoğu'ya daha yakın yaşayan vatandaşlar arasında "evet" ağır basıyor...
Haldun Ertem

 

Özel kalem...
Referandum sürecinde CHP İstanbul İl Örgütü, internet sitesinde, "kimlik numaranızı girin oy kullanacağınız sandığı öğrenin" diye köşe açmış, vatandaşın oy kullanacağı sandığı bulması için  hizmet sunmuştu... Parti, isteyen herkesin sandığını buldu. Genel Başkan'ın sandığını unuttu... Kara mizah...
Üstelik Zaman gazetesi 6 Ağustos'ta yani referandumdan 5 hafta önce "Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçmen kaydı yok, 'hayır' oyu tehlikede" başlıklı bir haber de vermişti. CHP yetkilileri anlaşılan aldırış etmemiş.
Kılıçdaroğlu "hata bende" diyor ama sorumlu "Özel Kalem"i görünüyor. Kemal Bey Genel Başkan koltuğuna oturduğunda 24 yıllık yardımcısı Şükran Kütükçü'yü TBMM'de bıraktı. Özel Kalem Müdürlüğüne emektar bir Dışişleri Memuru olan Hamret Şafak Erdemiş'i getirdi. Anlaşılıyor ki Hamret Hanım bu göreve ısınamamış... Bu arada Kılıçdaroğlu'nun adının kütükten silinmesi de kuşkulu bir olay.  CHP'nin araştırması gerekir.

 

 

Rehin gemiler
Gürcistan'da rehin tutulan gemilerle ilgili yazımızda sözünü ettiğimiz Demet ve AfroStar gemilerinin avukatı Gürbüz Sarı'dan bir bilgi notu aldık. Özetle diyor ki:
"Gemilerin fiilen yakalanma tarihleri Ağustos 2009'dur. Yani olayın üzerinden bir yılı aşkın zaman geçti. Bu arada Türkiye dışında Romen, Rus ve başka bazı ülkelerin gemileri de Abhazya'ya ticaret yapmaktadır. Ancak bu ülkeler dış politika unsurları ve askeri gözdağı verme gibi politikaları ile Gürcistan'a baskı uygulamaktadırlar. Özetle Gürcistan yakalasa dahi diğer ülke gemilerini salıvermektedir. Bizim gemilerimizi ise müsadere etmektedir. Bunların bir kısmını ihale ile satışa çıkarmaktadır.
Hukuki açıdan da bilgi vermek gerekirse; yakalama/el koyma işlemleri açık denizde yapılmaktadır. Yani Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Konvansiyonu ilkelerine aykırı müdahale edilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin de mülkiyet hakkkının korunması için içtihadıyla ortaya koyduğu koşullara aykırı müdahaleler söz konusudur.
Türk Dışişleri Bakanlığı teknik düzeyde bazı çalışmalar yapmaktadır. Mağdur gemi sahibi şirketler ile Genelkurmay'ın da katılımıyla bazı toplantılar yapılmıştır.
AİHM'deki davalarımız devam etmektedir..."
Anlaşılıyor ki Türkiye'yi yumuşak bulan ve çifte standart uygulayan Gürcistan'a daha fazla siyasi baskıya ihtiyaç var...

 

Devlere biraz ayıp
12 Dev Adam'ı yürekten kutlayarak başlayalım söze...
Güreş hariç sanırız ilk kez bir takım sporunda dünya ikinciliği kazanıyoruz.
Bu arada kötü bir huyumuz var... Bunu futbolda da yapıyoruz... Eğer takımımız başarılı performans gösteriyorsa şampiyona devam ederken birileri araya girip ödül ortaya koyuyor.. Veya ödüller yükseltiliyor...
Futbolcular olsa neyse...
Ama basketçilere karşı haksızlık değil mi?
Aldığı para kadar oynayan cahil adamlar mı onlar? Motivasyonu paraya endeksli sığ sporcu böylesi başarılar kazanabilir mi?