Çelik'ten Gündem Değerlendirmesi

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, darbenin tipik bir geri kalmışlık göstergesi olduğunu ifade ederek, Türk ordusuna 'darbecilik yaftası'nın yakışmadığını söyledi

Çelik'ten Gündem Değerlendirmesi
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, darbenin tipik bir geri kalmışlık göstergesi olduğunu ifade ederek, Türk ordusuna 'darbecilik yaftası'nın yakışmadığını söyledi. Çelik, ordu içinde 'darbe hayalleri' kuranların olabileceğini ancak bunun Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) tüzel kişiliğini temsil etmeyeceğini vurguladı.

Partisinin Mersin İl Başkanlığı tarafından organize edilen, 'Türkiye Buluşmaları' adlı konferanslar serisine katılmak üzere kente gelen Hüseyin Çelik, Mersin Gazeteciler Cemiyeti (MGC) Basın Merkezi'ni ziyaret ederek, burada gazetecilerin gündemle ilgili sorularını yanıtladı. Kendilerinin, Ankara'ya hapseden bir iktidar olmadıklarının altını çizen Çelik, geçmişte Türkiye'de halka sorulduğu zaman 5 yılda bir seçim yapıldığı yönünde yanıt vereceğini, ancak buna karşın Türkiye'de 2 yılda bir seçim
yapıldığını dile getirdi.

TÜRKİYE'NİN GÜNDEMİNDE ERKEN SEÇİM YOK UFUKTA DA GÖRÜLMÜYOR
Çelik, "Türkiye'yi her yıl seçim atmosferine sokmak, kime ne yarar sağlayacak? Bu seçim isteyenler neden seçim istiyorlar? Çok güzel bir atasözümüz var; 'aç tavuk rüyasında kendisini darı ambarında görür' diye. Yenilen pehlivan, güreşe hiçbir zaman doymaz. Hemen yarın seçim yapılsa tablo değişecek mi? Parti olarak her ay seçim anketi yapıyoruz. Buna göre sadece 3 parti barajı aşabiliyor; AK Parti, CHP ve MHP. Sayın Baykal, ahir hayatında 'Başbakan' olmak istiyor ama bunun yolu erken seçim değil. Bunun yolu halkın gönlüne girmektir. Ama Sayın Baykal'ın bu vaziyette halkın gönlüne gireceği de yok. Hiç kimse kendini kandırmasın. Bizim gündemimizde erken seçim yok. Türkiye, AK Parti ile birlikte zamanında seçim yapmaya alıştı ve biz 2011 yılının yaz aylarında seçim yapmayı düşünüyoruz" dedi.

Türkiye'nin seçim atmosferine sokulmasının; ülke ekonomisinin baltalanması ve yabancı yatırımcıya da; 'Buraya gelmeyin' mesajı verilmesi anlamına geleceğini ileri süren Çelik, Türkiye'nin gündeminde seçim olmadığı gibi ufukta da erken seçim görülmediğinin ve kendilerinin de AK Parti olarak halkın geçim derdiyle uğraştıklarının altını çizdi.

TÜRKİYE'DE BİR GERGİNLİK VE KURUMLAR ARASI ÇATIŞMA YOK
'Balyoz Güvenlik Harekat Planı' iddiasıyla ilgili olarak gelişmelerin yargıya intikal ettiğine dikkat çeken Hüseyin Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Birilerinin zannettiği gibi Türkiye'de bir gerginlik, gerilim ve kurumlar arası çatışma yok. Her kurum içinde yanlış insanlar olabilir. Bu medyada, iş dünyası ya da siyaset dünyasında da olabilir. O yanlış insanlar, bütün bir camiayı temsil etmezler. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), 1 milyon kişiden oluşan çok geniş bir camiadır. TSK içinde 100 kişi, 200 kişi, 300 kişi bilemediniz bin kişi bu işlere teşebbüs edip, 'darbe hayalleri' kurmuş olabilir. Ama bu TSK'nın tüzel kişiliğini temsil etmez. Sayın
Genelkurmay Başkanı, defalarca çıkıp açıklamalarda bulundu ve, 'Antidemokratik tutum ve davranışlar içinde bulunan, hukuk dışı davranışlar sergileyen hiç kimse TSK bünyesinde barınamaz' dedi. Hukuk da, demokrasi de, akıl da bunu söylüyor. Darbe, tipik bir geri kalmışlık göstergesidir. Nerede darbe olur? Gana'da, Uganda'da, Gine'de, Somali'de sabah çavuş darbe yapar, öğleden sonra da onbaşı. Türk ordusuna darbecilik yaftası yakışmaz. Geçmişte yapıldı mı, yapıldı. Ama herkes değişmek zorunda. İyiden ve doğrudan yana değişmek ve gelişmek zorundayız. Türkiye de bu yönde değişen bir ülkedir."

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE İNANIYORUZ
Türkiye'nin dünyada itibarı ve saygın bir yeri olan ülke olmasının yanında yıldızı parlayan bir ülke olarak da öne çıktığını dile getiren Çelik, ancak Türkiye'nin kendi içinde kısır tartışmalarla demokrasiye ve hukuk sistemine gölge düşürülerek, ülkenin dışarıdaki imajının da zedelenmemesi uyarısında bulundu. Parti olarak, hukukun üstünlüğüne inandıklarını anlatan Çelik, 'hukuk devleti' olmanın da hukuk karşısında herkesin eşit olması anlamına geldiğini belirterek, gelişmiş demokrasilerdeyse sadece hukuk devleti olmanın yeterli görülmediğini, bunun yanında hukukun üstünlüğe dayalı devlet anlayışı olduğunu anlatarak, bu durumun da; 'üstünlerin hukuku' olmaması gerektiğini vurguladı. Hukukun üstünlüğünün de hukukçuların üstünlüğü anlamına gelmeyeceğinin altını çizen Çelik, kendilerinin de hukukun üstünlüğünden yana tavır sergilediklerini söyledi. Çelik, "Kimse yargılanmadan, kimse hakkındaki iddialar ispatlanmadan suçlu kabul edilemez. Bu da hukukun temel mantığıdır. Bir kişinin ya da 3-5 kişinin hatasından dolayı da mensubu olduğu kurum, toptan karalanamaz ve asla hedef haline de getirilemez. Meseleye bu açıdan bakılmalı. Yargı süreci bitinceye kadar hiç kimseyi suçlu ya da suçsuz olarak değerlendirmeyeceğiz. Hukuk da bunu getirir" şeklinde konuştu.

TEKERLEĞİ YENİDEN KEŞFETMEMİZE GEREK YOK
Bağımsız ve tarafsız bir yargıdan yana olduklarını kaydeden Çelik, AK Parti'den önce yargının bağımsız olmaktan öte 'bakımsız' olduğunu iddia ederek, hakim ve savcıların görev yaptığı yerlere bakıldığında Türkiye'ye yakışmadığını, Edirne'den Van'a kadar da 'saray' kelimesine yakışan binaların sayısını arttırdıklarını anlattı. Çelik, yargının altyapısını güçlendirdiklerini, bunun yanında teknolojik altyapıyı da güçlendirerek, bilişim teknolojisinin son ürünlerini kullanarak bunu adliye binasının tamamına
yaydıklarını ve bugün her şeyin elektronik ortamda online olarak gerçekleştirildiğini dile getirdi. Yargı alanındaki teknolojik, fiziki ve finansal sorunları çözüme kavuşturduklarını ve şimdi de yargının kendisini reforme etmesi gerektiğini savunan Çelik, bugün yüz binlerce davanın sonuçlanmayı beklediğini, cezaevlerindeki her 100 kişiden 65'inin tutuklu olduğunu, tüm bunların da iyi işlemeyen bir yargı sistemini de gözler önüne serdiğini dile getirdi.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) durumu, Anayasa Mahkemesi'nin mevcut yapısı, diğer yüksek yargı organlarının yanında alt mahkemelerin de yeniden ele alınması gerektiği belirten Çelik, "Bizim tekerleği yeniden keşfetmemize gerek yok. Medeni, hür ve demokratik dünya bu işleri nasıl yapıyorsa bizim de öyle yapmamız lazım. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde standart neyse biz de öyle yapalım. Kendimizi, bir 3. dünya ülkesine mahkum edecek yapılara girmeyelim. Biz yargı sistemini reforme edelim derken, AK Parti'ye göre bir yargı aklımızın köşesinden bile geçmez. Çünkü mahkeme kadıya mülk değil. Kıyamete kadar bu ülkeyi biz idare edeceğiz diye bir şey de yok. Bu ülke tarih var olduğu sürece yaşayacaktır. Ama başbakanlar, bakanlar, kabineler, partiler gelip geçicidir. Belli bir süre memleketi idare edeceksin ancak memleket kalmaya devam edecek. Ancak bizim aklımızdan hiçbir zaman; AK Parti'ye göre bir üniversite sistemi, AK Parti'ye göre bir yargı sistemi, şu sistemi bu sistemi. Yok böyle bir şey.

Bu durumu sabote etmeye çalışıyorlar" görüşünü dile getirdi.

ELEŞTİRMEK SİZİN EN TABİ HAKKINIZ
Parti olarak, basının gücünü her zaman kabul ettiklerini ve halkın haber alma özgürlüğünün yerine getirilmesini de desteklediklerini ifade eden Hüseyin Çelik, basının gücünü kabul ederken, güçlerin medyasına da karşı durduklarının altını çizdi. Medyanın, 'güçlerin medyası' haline gelmesi durumunda da işin renginin değişeceğini ileri süren Çelik, basının bir muhalefet partisi gibi hareket etmesini de doğru bulmadıklarını, 'basın özgürlüğü'nün de herkesin her yerde, her canı istediği gibi yazıp çizmesi
anlamına da gelemeyeceğini buna da bir çeki düzen verilmesi gerektiğini belirtti. Çelik, konuşmasını da şöyle sürdürdü:
"Eleştirmek sizin en tabi hakkınız. Bizim yanlışlarımızı, hatalarımızı gösteren bir medyaya şapka çıkartırız. Bizim hatalarımız, sırtımızdaki akrep gibidir. Bu akrepleri gösterene teşekkür ederiz ama akla hayale gelmez hakaretler yapılıyor. Kimsenin kimseye hakaret etmeye hakkı yok. Bizim bugüne kadar, bir radyo ya da gazeteye sansür koymaya yönelik bir teşebbüsümüz olmadı. Bu durumu da bir ayıp olarak kabul ederiz."