Iliski Uzamani Açikladi Açiklamasi 'Aldatma Olaylarinda Üçüncü Kisi Evliligi Bitiren Degil, Devam Ettiren Kisi'
Çiftlerinin aldatma olaylarinin bireylerin ebeveyn iliskileriyle ilgili oldugunu aktaran iliski uzmani, "Birey mutsuz oldugu zaman aldatma eylemine girip, evliligini devam ettirmek için bunu yapiyor. Yani aslinda aldatma olaylarinda üçüncü kisi evliligi bitiren degil, devam ettiren kisi olmus oluyor" dedi.
Çiftlerin arasinda olusan huzursuzluk, saygisizlik ve aldatma olaylarinin bireylerin ebeveyn iliskileriyle ilgili oldugunu aktaran iliski uzmani Gamze Karadag, konu hakkinda açiklamalarda bulundu. Günümüzde sosyal medyanin ikili iliskiyi etkileyen önemli bir faktör oldugunu belirten Karadag, insanlarin kendi istekleri çerçevesinde her türlü insani bu mecrada bulabileceklerini açikladi.
"Aldatmaya meyilliler"
Ayrica yapilan istatistiklere göre, çirkin erkeklerin yakisikli erkeklere oranla daha çok aldatmaya meyilli oldugunu belirten Karadag, "Çünkü 1-0 maglup basladiklari için özgüvenleri asiri düsük. Kadinlar bunun tam tersini düsündügünden dolayi çirkin erkekleri tercih ediyor ve daha fazla üzülüyor, daha fazla manipülasyona ugrayip daha fazla aldatiliyorlar. Aslinda erkekler güçlü kadinlari seviyor ama gücünü kendine gösteren kadinlari sevmiyorlar. Tabii ki de esit haklara sahip olman demek erkegin yerine geçecek oldugun anlamina gelmiyor. Bizim Türkiye’deki kavramda feministler erkegin yerine geçme çabasindalar. Ben bunun yanlis oldugunu düsünüyorum. Bu iliskileri etkileyen bir sey ve artik yalnizliga itiyor. Insanlar kedilerle birlikte ev paylasiyorlar. Iliskileri iyice bitmis durumda" dedi.
"Sosyal medyadan bizi mutlu edecek insanlar bulabiliyoruz"
Gamze Karadag, sosyal medyanin iliskiler üzerine etkisine de deginerek, "Artik yeni nesilde söyle bir sey var. Sosyal medya elimizin altinda oldugu için açgözlü olduk. Çünkü bir insan bizi mutsuz ediyorsa sosyal medyadan bizi mutlu edecek insanlar bulabiliyoruz ama eski devirde yasayan insanlar da bu yoktu. Kendileriyle birlikte iletisim kurarak mutlu oluyorlar, sohbet ediyorlar. Gençler artik sohbet etmiyor. Su an yeni evli çiftlerle 60 yas üstü insanlarla ya da 50-60 yas sinirindaki insanlarin evliliklerini kiyaslayacak olursak simdiki yeni evlilerde söyle bir sey var. Çok erken ve haz duyusu ile evleniyorlar. Bir de çok fazla birliktelik yasadiklari için daha fazla geziyorlar, egleniyorlar. Artik ’Tamam yorulduk’ deyip de evleniyorlar ama diger 40-50 yastaki evliliklerde bu yoktu. Çünkü birlikte vakit geçirmiyorlardi. Evlilik içinde vakit geçirdiklerinden evlilikleri daha uzun sürüyordu. Dedigim gibi sosyal medya günümüze girdigi için daha fazla orada görüyor, diyor ki, ’O gitmis biz niye gitmeyecegiz’ ya da onlarla kendini kiyasliyor ama kamera arkasinda olanlardan bir haber oldugu için saniyor ki o mutlu, biz de olmaliyiz. Aslinda belki de onun yerinde olmus olsa kendisi mutlu olmayacak. Kendine mutluluk kavramlari çikarmiyor. Eskilerde bu vardi hatta su an hala daha bu var" diye konustu.
"Sosyal medya kullanimi ikili iliskileri zedeleyen olgulardan biri haline geldi"
Insanlarin birbirleri yerine sosyal medyada daha çok zaman harcadigini belirten Karadag, "Sosyal medya kullanimi ikili iliskileri zedeleyen olgulardan biri haline geldi. Çünkü insanlar artik yemek yerken, arkadaslariyla otururken sosyal medyada sadece paylasim yapmak için oturuyorlar. Söyle düsünmek lazim; mutlu bir insan eger oldugu ortamda çok mutluysa paylasim yapmiyor. Çünkü ona vakit bulmuyor, fotograf çekilmeye vakit bulamiyor. Ya da birbirleriyle sohbet ederken kaçiriyorlar o ani. Ama bir konsere gidiyoruz, konseri dinlemek yerine konseri çekmekle mesgul oluyoruz. Aslinda sosyal medyanin saglikli yönlerine kullanmak lazim. Biz su an hepsine birden el atiyoruz. Sosyal medya günümüzdeki iliskileri kötü bir anlamda etkileyen bir faktör. Artik kavga eden bir toplum haline dönüstük. Bunun tamamen nedeni ikili iliskilerdeki mutsuzluk. Çünkü erkek evde mutsuz ya da esiyle bosanamiyor. Bir iliski sürekli stabil devam ediyorsa bunu da heyecana çevirmek lazim. Erkekler de kadinlar da belli bir süre sonra iliski stabil oldugundan sikilmaya basliyorlar. Bu iletisimi saglamak lazim" seklinde konustu.
"Siddet gören ailelerde büyüyen çocuklar narsistik kisilik bozukluguna daha yatkin"
Iliski uzmani Gamze Karadag, sözlerini söyle sürdürdü:
"Siddet gören ailelerde büyüyen çocuklar narsistik kisilik bozukluguna daha yatkin. Önceden narsistik kisilik bozuklugu olan ve pasif agresiflerin iletisim halinde oldugu kisiler bize basvururlardi. Su an daha fazla aldatma konulari gündemde. Anne baba ayri olan, sevgiyle büyüyen, huzurlu aile ortaminda yetisen çocuklar, anne babasi birlikte olan, huzursuz aile ortaminda büyüyen, annenin babanin birbirini sevmedigi, kötü iletisimde bulundugu çocuklardan daha az travma yasarlar. Gerektiginde bosanmak, kisi için basarisizlik degil de kisinin daha çok basarisidir aslinda. Bosanmis çocuklarin bu bosanmadan daha çok etkilendigini düsünüyorlar ama aile içinde birlikte olan, sevgisiz büyüyen çocuklar bosanmis çocuklara göre daha travmatikler. ’Çocuklar için ayrilmiyoruz, birlikte oluyoruz’ kavraminin çok yanlis oldugunu düsünüyorum. Çünkü esler ayriliyor, anne babalar ayrilmiyor. Bosanirken mutsuz olarak ya da kötü bir sekilde ayrilanlar da var, bunlar da yanlis. Ama çocuk için evliligi devam ettirmek kötü bir kavram çünkü yürümüyor ve çocuk o siddette, psikolojik siddete maruz kalmis oluyor"
"Kisi konfor alanindan çikamadigi için çocuklarini bahane ediyor"
Bosanmak istemeyen insanlarin çocuklari ve farkli hususlari bahane ettigini de aktaran Karadag, "Kisi konfor alanindan çikamadigi için çocuklarini bahane ediyor. Özellikle erkek aldatiyorsa aldattigi kadina ’Ben çocugumdan dolayi ayrilmiyorum, aslinda esimi sevmiyorum, biz ayriyiz, belli bir süre devam ettirmek zorundayim’ diyor. Aslinda böyle degil. Çünkü birey mutsuz oldugu zaman aldatma eylemine girip evliligini devam ettirmek için bunu yapiyor. Yani aslinda aldatma olaylarinda üçüncü kisi evliligi bitiren degil, devam ettiren kisi olmus oluyor. Dogru olan evliligi bitirip hangi tarafi istiyorsa onunla devam etmek ama genelde erkekler de evliligi bitirmeyip, ikinci kisiyi terapiye ya da seansa getirerek evliligini devam ettirerek kadini manipülasyona maruz birakiyor. Çünkü evliligi yürümüyor, yürümeyen bir evliligi devam ettirmek için de ikinci bir iliski yani baston bir iliskiye ihtiyaci var" dedi.
Kaynak: İHA
"Aldatmaya meyilliler"
Ayrica yapilan istatistiklere göre, çirkin erkeklerin yakisikli erkeklere oranla daha çok aldatmaya meyilli oldugunu belirten Karadag, "Çünkü 1-0 maglup basladiklari için özgüvenleri asiri düsük. Kadinlar bunun tam tersini düsündügünden dolayi çirkin erkekleri tercih ediyor ve daha fazla üzülüyor, daha fazla manipülasyona ugrayip daha fazla aldatiliyorlar. Aslinda erkekler güçlü kadinlari seviyor ama gücünü kendine gösteren kadinlari sevmiyorlar. Tabii ki de esit haklara sahip olman demek erkegin yerine geçecek oldugun anlamina gelmiyor. Bizim Türkiye’deki kavramda feministler erkegin yerine geçme çabasindalar. Ben bunun yanlis oldugunu düsünüyorum. Bu iliskileri etkileyen bir sey ve artik yalnizliga itiyor. Insanlar kedilerle birlikte ev paylasiyorlar. Iliskileri iyice bitmis durumda" dedi.
"Sosyal medyadan bizi mutlu edecek insanlar bulabiliyoruz"
Gamze Karadag, sosyal medyanin iliskiler üzerine etkisine de deginerek, "Artik yeni nesilde söyle bir sey var. Sosyal medya elimizin altinda oldugu için açgözlü olduk. Çünkü bir insan bizi mutsuz ediyorsa sosyal medyadan bizi mutlu edecek insanlar bulabiliyoruz ama eski devirde yasayan insanlar da bu yoktu. Kendileriyle birlikte iletisim kurarak mutlu oluyorlar, sohbet ediyorlar. Gençler artik sohbet etmiyor. Su an yeni evli çiftlerle 60 yas üstü insanlarla ya da 50-60 yas sinirindaki insanlarin evliliklerini kiyaslayacak olursak simdiki yeni evlilerde söyle bir sey var. Çok erken ve haz duyusu ile evleniyorlar. Bir de çok fazla birliktelik yasadiklari için daha fazla geziyorlar, egleniyorlar. Artik ’Tamam yorulduk’ deyip de evleniyorlar ama diger 40-50 yastaki evliliklerde bu yoktu. Çünkü birlikte vakit geçirmiyorlardi. Evlilik içinde vakit geçirdiklerinden evlilikleri daha uzun sürüyordu. Dedigim gibi sosyal medya günümüze girdigi için daha fazla orada görüyor, diyor ki, ’O gitmis biz niye gitmeyecegiz’ ya da onlarla kendini kiyasliyor ama kamera arkasinda olanlardan bir haber oldugu için saniyor ki o mutlu, biz de olmaliyiz. Aslinda belki de onun yerinde olmus olsa kendisi mutlu olmayacak. Kendine mutluluk kavramlari çikarmiyor. Eskilerde bu vardi hatta su an hala daha bu var" diye konustu.
"Sosyal medya kullanimi ikili iliskileri zedeleyen olgulardan biri haline geldi"
Insanlarin birbirleri yerine sosyal medyada daha çok zaman harcadigini belirten Karadag, "Sosyal medya kullanimi ikili iliskileri zedeleyen olgulardan biri haline geldi. Çünkü insanlar artik yemek yerken, arkadaslariyla otururken sosyal medyada sadece paylasim yapmak için oturuyorlar. Söyle düsünmek lazim; mutlu bir insan eger oldugu ortamda çok mutluysa paylasim yapmiyor. Çünkü ona vakit bulmuyor, fotograf çekilmeye vakit bulamiyor. Ya da birbirleriyle sohbet ederken kaçiriyorlar o ani. Ama bir konsere gidiyoruz, konseri dinlemek yerine konseri çekmekle mesgul oluyoruz. Aslinda sosyal medyanin saglikli yönlerine kullanmak lazim. Biz su an hepsine birden el atiyoruz. Sosyal medya günümüzdeki iliskileri kötü bir anlamda etkileyen bir faktör. Artik kavga eden bir toplum haline dönüstük. Bunun tamamen nedeni ikili iliskilerdeki mutsuzluk. Çünkü erkek evde mutsuz ya da esiyle bosanamiyor. Bir iliski sürekli stabil devam ediyorsa bunu da heyecana çevirmek lazim. Erkekler de kadinlar da belli bir süre sonra iliski stabil oldugundan sikilmaya basliyorlar. Bu iletisimi saglamak lazim" seklinde konustu.
"Siddet gören ailelerde büyüyen çocuklar narsistik kisilik bozukluguna daha yatkin"
Iliski uzmani Gamze Karadag, sözlerini söyle sürdürdü:
"Siddet gören ailelerde büyüyen çocuklar narsistik kisilik bozukluguna daha yatkin. Önceden narsistik kisilik bozuklugu olan ve pasif agresiflerin iletisim halinde oldugu kisiler bize basvururlardi. Su an daha fazla aldatma konulari gündemde. Anne baba ayri olan, sevgiyle büyüyen, huzurlu aile ortaminda yetisen çocuklar, anne babasi birlikte olan, huzursuz aile ortaminda büyüyen, annenin babanin birbirini sevmedigi, kötü iletisimde bulundugu çocuklardan daha az travma yasarlar. Gerektiginde bosanmak, kisi için basarisizlik degil de kisinin daha çok basarisidir aslinda. Bosanmis çocuklarin bu bosanmadan daha çok etkilendigini düsünüyorlar ama aile içinde birlikte olan, sevgisiz büyüyen çocuklar bosanmis çocuklara göre daha travmatikler. ’Çocuklar için ayrilmiyoruz, birlikte oluyoruz’ kavraminin çok yanlis oldugunu düsünüyorum. Çünkü esler ayriliyor, anne babalar ayrilmiyor. Bosanirken mutsuz olarak ya da kötü bir sekilde ayrilanlar da var, bunlar da yanlis. Ama çocuk için evliligi devam ettirmek kötü bir kavram çünkü yürümüyor ve çocuk o siddette, psikolojik siddete maruz kalmis oluyor"
"Kisi konfor alanindan çikamadigi için çocuklarini bahane ediyor"
Bosanmak istemeyen insanlarin çocuklari ve farkli hususlari bahane ettigini de aktaran Karadag, "Kisi konfor alanindan çikamadigi için çocuklarini bahane ediyor. Özellikle erkek aldatiyorsa aldattigi kadina ’Ben çocugumdan dolayi ayrilmiyorum, aslinda esimi sevmiyorum, biz ayriyiz, belli bir süre devam ettirmek zorundayim’ diyor. Aslinda böyle degil. Çünkü birey mutsuz oldugu zaman aldatma eylemine girip evliligini devam ettirmek için bunu yapiyor. Yani aslinda aldatma olaylarinda üçüncü kisi evliligi bitiren degil, devam ettiren kisi olmus oluyor. Dogru olan evliligi bitirip hangi tarafi istiyorsa onunla devam etmek ama genelde erkekler de evliligi bitirmeyip, ikinci kisiyi terapiye ya da seansa getirerek evliligini devam ettirerek kadini manipülasyona maruz birakiyor. Çünkü evliligi yürümüyor, yürümeyen bir evliligi devam ettirmek için de ikinci bir iliski yani baston bir iliskiye ihtiyaci var" dedi.