Hattat Hüseyin Kutlu Açiklamasi 'Istanbul Mushafi'ni 40 Yil Gönlümde Demledim'
Hattat Hüseyin Kutlu öncülügünde 66 kisilik ekip tarafindan, Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan himayelerinde 8 yilda tamamlanan ve Islam medeniyetinin 15 asirlik seyrini anlatan 10 ciltlik Istanbul Mushafi, Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) tarafindan düzenlenen Islam Medeniyetinde Mushaf Gelenegi Istanbul Mushafi Konferansi’nda ele alindi. Hattat Hüseyin Kutlu, “Benim 40 yildir gönlümde demledigim bu Istanbul Mushafi’ni Cumhurbaskanimiz Recep Tayyip Erdogan Beyefendi’ye arz ettim. Kendileri ne lazimsa yapin dedi. Iste bu eser böyle meydana geldi” dedi.

Program Istanbul Mushafi tanitim filmi ve Hattat Berrak Özdogan’in “Islam Medeniyetinde Mushaf Gelenegi, Istanbul Mushafi” konulu sunumu ile devam etti.
Rektör Prof. Dr. Cem Zorlu’dan Hattat Hüseyin Kutlu’ya Tesekkür
Günün anlam ve önemi ile ilgili selamlama konusmasi gerçeklestiren Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cem Zorlu, “Sehirler cografi olarak yerlestikleri konumlarin avantajlarini kullanirken, ayni zamanda yetistirdikleri alim ve sanatkarlarla meshur ve maarif olurlar. Bu noktada da Hüseyin Kutlu hocam, her ne kadar hayatinin büyük bir bölümünü Istanbul’da geçirmis olsa da Konyali. Bu açidan baktigimizda kendisi Konya’nin medari iftiharidir. Konya’nin bundan sonraki tarihinde bir seref levhasi olarak ve söhretine söhret katan bir sanatkar ve ulemadan biri olarak tarihe geçecektir. Fahri doktora unvanlari farkli vesilelerle verilir. Bir kisim fahri doktora alan kisiler, üniversitenin unvanindan, tanitimindan, söhretinden, kalitesinden istifade eder. Bazi fahri doktora unvani alan kisiler de üniversitelere katki saglarlar, seref verirler, üniversite serefyap olur. Hüseyin Kutlu hocamin bizden fahri doktora unvani kabul etmesinden dolayi kendisine mütesekkirim. Serefyap olduk. Rabbim ömrünü bereketli, ziyade kilsin” dedi.
Hattat Hüseyin Kutlu’ya ve ekibine tesekkür
Hattat Hüseyin Kutlu’nun hayati boyunca Islam sanatlarina ve medeniyetine yaptigi katkilarin ve gayretlerin her türlü takdirin ötesinde oldugunu ifade eden Ilim Yayma Vakfi Mütevelli Heyeti Baskani Necmeddin Bilal Erdogan ise, “Bizim önemli kurullarimiz, bu tür önemli isleri iskalamadiklari müddetçe bu kiymetin toplumda karsilik bulmasi da daha mümkün olacaktir. Bu sebeple Necmettin Erbakan Üniversitesi’nin bu fahri doktora münasebetiyle bir yandan hocamizin çalismalarinin, hayatinin gayesinin tanitilmasi, bir taraftan da Istanbul Mushafi’nin tanitilmasina vesile olunmasi çok kiymetli. Rektörümüze ve üniversite senatosuna çok tesekkür ediyorum. Hattat Hüseyin Kutlu hocamiz, meselenin bu eserler olmadigini, asil önemli olanin eserlerin gayesinin anlasilmasi oldugunu sürekli vurguluyor. Insallah özellikle gençlerimiz, bir ömür, bu eserlere neden vakfedilir bunu anlar. Hocamizin ve bütün ekibinin eline, gönlüne, emegine saglik. Allah hepsinden razi olsun ve insallah maksat hasil olsun” diye konustu.
“Gerçek manada esas olan her zaman insandir”
‘Gerçek manada esas olan her zaman insandir, insanimizin gelismesi ve ilerlemesidir’ diyerek sözlerine baslayan Konya Valisi Vahdettin Özkan da, “Insanimizin maddi terakkisinin yaninda, manevi terakkisi çok önemlidir. Medeniyet degerlerimizin iyi anlasilmasi ve gelecek nesillere aktarilmasi, kalkinmamizin kültürel boyutu çok önemli. Bu anlamda seferber olmanin, kurumlarimizin bu noktada hassasiyet içinde olmasinin çok kiymetli oldugunu ifade etmek istiyorum. Bu sanat ve medeniyet degerlerimizin, tarihten zuhur edip gelen bu zenginliklerimizin iyi anlasilmasi ve gençlerimize aktarilmasina öncülük eden rehberlerimiz çok önemlidir. Hattat Hüseyin Kutlu hocamiz da bu öncü rehberlerden birisidir. Kendilerine tesekkür ediyorum. Kadim kitabimizin, medeniyet degerlerimizin ve sanatin derinliklerine en iyi sekilde, uzunca bir ömür vererek böyle bir eseri ortaya çikarmasi çok önemli. Üniversitemizin bu konudaki hassasiyeti çok önemli. Rektörümüze ben de tesekkür ediyorum. Insanlarimizin bu manevi hassasiyetine tercüman olan kamu otoritelerinin olmasi çok önemli. Bu tarz eserlerin ortaya çikmasinda hikmete önem veren hükümetlerin olmasi çok önemli. Dolayisiyla Cumhurbaskanimizin, hükümetimizin bu manevi degerler, Islam Medeniyeti Sanati ile ilgili rehberligi ve destekleri önemli. Insallah insanlarimizin hissiyatlarina tercüman olan bu kurumlarla ve manevi degerlerimize öncülük eden rehberlerimizle bu toplum sahil-i selamete çikar ve gençlerimiz de bu medeniyet degerleri ile ülkemizi çok daha ileri safhaya götürür” ifadelerini kullandi.
“1968 yilinda Hattat Hamid hocamiza giderek yazi meskine basladim”
Hattatliga baslama serüvenini ve Istanbul Mushafi eserini hayata geçirme hikayesini anlatan Hattat Hüseyin Kutlu, “19 yasima kadar Konya’da yasadim. Hamurum bu topraklarda yoguruldu. Hocalarimiz, büyüklerimiz hamdolsun bizi idealist yetistirdi. Yani kendin için degil, kutsi degerlerin için yasayacaksin dediler. 19 yasimdan sonra bugüne kadar 56 yil Istanbul’da, gurbette bu düstur üzerine yasamaya çalistim. Imam Hatip okulunda Arapça ve Farsça derslerinde Kur’an harfleri ile yazip, okuyorduk. Benim yazimi herkes begeniyordu. Hocalarim Arapça defterimi ögretmenler odasina götürüp örnek diye gösteriyorlardi. Yaziyi seviyordum ama hiçbir zaman hattat olma hevesim ve idealim olmamisti. O yillarda Hattat Hamid Aytaç’in adini da duyuyordum. 1968 yilinda Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne kaydimi yaptirdim ve ayni yil merhum Hattat Hamid Hocamiza giderek yazi meskine basladim” seklinde konustu.
Okul hayatina devam edebilmek için ayni senelerde vaizlik de yaptigini söyleyen Kutlu, “O dönemlerde aslinda vaizlikten pek bir sey ummuyordum. Çünkü camide bir hizmetin olduguna inanmiyordum. Camiye gelen insanlarin yolunu dogrultup geldigini ve onlara verilecek bir seyin olmadigini düsünüyordum. Bir taraftan vaizlik görevine devam ediyordum, bir taraftan okuluma gidiyordum, bir taraftan da hat ile ugrasiyorum. 2. senemde manevi buhran yasamaya basladim. Iç dünyamda inkar firtinalari esiyordu. Böyle tam bir yil geçirdim. 1 yil boyunca o inkarciligin bütün çikmaz sokaklarini yokladim, delil aradim ama bulamadim. 1 yilin sonunda Cenabi Hakkin kapisinda secde yapip tekrar iman ettim elhamdülillah” dedi.
“Istanbul Mushafi’ni 40 yil gönlümde demledim”
Istanbu Mushafi’nin tohumlarinin atildigi Hekimoglu Ali Pasa Camii’nden de bahseden Kutlu, “Bir Cuma günü dolu bir camide vaaz ederken camiyi birden bombos, hiçbir fonksiyonu olmayan bir binadan ibaret gördüm. Ve o an gönlüme bir cami sevdasi düstü. Vaizligi imamliga çevirdim. Bu cami sevdasi bana camiyi yeniden tarif etmemiz gerektigini hissettirdi. Öyle bir cami ki hayatin her noktasina hitap eden, fonksiyonel, insanlara Allah’in hidayet nurunu kalplerine nakseden bir feyiz kaynagi. Islam medeniyet hüviyeti tasiyan, sadece ibadetlere tahsis edilmis degil, insanin dogum öncesinden, dogumundan, hayatindan ve ölümünden sonrasina kadar bir ufku içine alan, anlayisi temsil eden bir cami. Mezuniyet öncesi 3 sene Sokullu Mehmet Pasa Camii’nde, mezuniyet ve askerlik sonrasinda da 24 sene Hekimoglu Ali Pasa Camii’nde ki orasi harap bir haldeydi, bilerek orayi seçtim. 24 sene boyunca Islam Medeniyetinin temsil edildigi bir cami, imam, müezzin ve cemaat modeli insa etmeye çalistim. Istanbul Mushafi’nin, hattati ile müzehhip ile orada tohumlari atildi. Istanbul Mushafi’ni yazan hattat ve müzehhip heyeti orada yetisti. 2000 yilinda caminin o harap bahçesi, gül ve lale bahçesi oldu. 33 farkli lale yetistiriliyor. 1976’da göreve basladigimda o caminin avlusu anarsistlerin çatisma alaniydi. Ayrica Kurban Bayrami’nda kurban satislarinin yapildigi bir sahaydi. Sonra lale sergisi yapildi. Ertesi sene gül sergisi için hazirliklar yapildi. 63 ayri koku, doku, renkte gül yetistirdik. Peygamber Efendimizin her bir yasina bir gül. Fakat yapacagimiz Peygamber Efendimizi anlatan sanat sergisine Istanbul Müftülügü mani oldu. 28 Subat sonrasi dönemi konusuyorum. Cami avlusunda böyle seyler yapilamaz diye resmi yazi yazdilar ve arkasindan da beni sürgüne gönderdiler. Pes etmedim ve idari mahkemeye verdim. Hakkimi savundum ve geri geldim. 3 ay daha çalistiktan sonra kendi istegimle 2002 yilinda emekli oldum. Ondan sonra bir Mushaf-i Serif yazmak nasip oldu. Daha sonra da benim 40 yildir gönlümde demledigim bu Istanbul Mushafi’ni Cumhurbaskanimiz Recep Tayyip Erdogan Beyefendi’ye arz ettim. Kendileri ne lazimsa yapin dedi.
Iste bu eser böyle meydana geldi” ifadelerini kullandi.
“Istanbul Mushafi’nda 2 mesaj var”
Istanbul Mushafi eserinin meydana getirilmesindeki amacin 2 mesaji vermek oldugunu aktaran Kutlu su sekilde konustu: “Bu kadar emek iki mesaji vermek için. Bu iki mesaj için bu kadar emek deger mi, inanin 10 kati 100 kati da olsa bu emege degerdi. Mesajlardan birisi bu ümmete artik kendi köküne dön, kendini tani, medeniyetinden haberdar ol. Sen inandigin dinin ana kaynagi Kur’an-i Kerim etrafinda nasil bir medeniyet örgüsü var hiç düsündün mü ey Müslüman. Hala batinin hayranligi içerisinde kendine yazik ediyorsun. Bak ben sana yap bozlar gibi dünyanin her tarafina dagilmis o Mushaf medeniyetinin bir küçük numunesini tadimlik 10 ciltte bir araya getirdim. Kimsenin tipki yap bozlar gibi her yere dagilmis muazzam medeniyet tablosunu görme ihtimali yok. Dagilmisiz. Her seyimizi mahvetmis, yok etmisiz. Inanin ümmet olarak üzerimizden tsunami geçmis. Biz suanda kaybettiklerimizin ne oldugunun bile farkinda degiliz. Lütfen farkinda varalim. Istanbul Mushafi bunu anlatmak istiyor. Ikinci mesaj ise 300 senedir bu millete tepeden bakan simarik batiya. Hadi simdiye kadar yazdiginiz, bezediginiz, bastiginiz Incillerinizi, Tevratlarinizi getirin. Bu eser muhtesem Muhtesem Süleyman devrinde yapilmadi. Sizin haserat gibi bomba atip öldürdügünüz, kültürünü yok ettiginiz, bütün degerlerini alt üst ettiginiz ümmetin içerisinden yeseriyor. Bunun farkina varin demek istiyor. Bu sesimin duyulmasi istiyorum ben. Bu eser bana ait bir eser degil. Cenab-i Hak lütfetmeseydi bu sartlarda yapilabilecek bir eser degildi. Cenab-i Hak saf ve iyi niyetimize lütufta bulundu. Onun için bu eser hepimizin. Lütfen bu vesile ile kendi kökümüzden, degerlerimizden, zenginligimizden haberdar olalim. Bugün Gazze’de bu kadar Müslüman katledilirken 2 milyar Müslüman bir sey yapamiyor. Sebebi ise kimligimizin olmamasi. Biz kimiz. Bakin dünya üzerinde bugün bir tane bile Müslüman sehir modeli yok. Gösteremezsiniz. Mekke ve Medine buna dahil. Bu ayip nasil temizlenecek. Nasil uyur ve rahat ederiz. Bu kimligi tekrar kazanabilmemiz için ben bu aciz halimle Istanbul Mushafi’ni bir kivilcim misali ortaya çikarmaya çalistim. Lütfen sahip çikin. Bu atesi, isigi çogaltin.”
Programa, Konya Valisi Vahdettin Özkan, Ilim Yayma Vakfi Mütevelli Heyeti Baskani Necmeddin Bilal Erdogan, Konya Cumhuriyet Bassavcisi Halil Inal, Konya Büyüksehir Belediye Baskan Vekili Mustafa Uzbas, Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cem Zorlu, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Aksoy, protokol mensuplari ve çok sayida akademisyen ve ögrenci katildi.
