Disisleri Bakani Fidan Açiklamasi 'Israil Güvenlik Pesinde Degil, Israil Daha Fazla Toprak Pesinde'

Disisleri Bakani Hakan Fidan, "Israil güvenlik pesinde degil. Israil daha fazla toprak pesinde. Israil, daha fazla toprak pesinde olmayi biraktigi gün 1967 sinirlarini kabul edip, Filistinlilere kendi devletini verdigi gün zaten kendisi de güvende olacak" dedi.

Disisleri Bakani Hakan Fidan, katildigi A Haber yayininda gündeme dair açiklamalarda bulundu. Bakan Fidan, ABD ile Iran’in Suriye ve Irak’in bazi noktalarinda kontrollü çatismasi hakkinda, "Bölgesel yayilmadan kaçinmak lazim. Durum iyi degil. Daha büyük bir yayilmayla karsi karsiya kalabiliriz” dedi.

Bakani Fidan, Finlandiya ve Isveç’in NATO üyeligiyle ilgili, "Isveç ve Finlandiya denkleme girdigi zaman burada bir asamalandirma ile denkleme girme ihtiyaci hissettik. Özellikle Türkiye’nin hem NATO hem de bazi NATO ülkeleri ile güvenlik açisindan bazi stratejik sorunlarinin olmasi, bunu bizim müzakere etmemizi gerektirdi. NATO’dan kaynaklanan ve NATO üyesi ülkelerin de içinde bulundugu bazi sorunlar yumaginin bir sekilde gündemden çikmasi gerekiyordu, bunlarin müzakere edilmesi gerekiyordu" dedi.

"2022’de Madrid’de NATO Genel Sekreterinin de katilimiyla bir zirve düzenlendi.

Isveç, Finlandiya devlet ve hükümet baskanlarinin, Cumhurbaskanimizin katilimiyla bir zirve düzenlendi.

Burada alinan kararla ve yazili mutabakatla ilk kez bizim terörle ilgili yüksek endiselerimiz gündeme tasindi" diyen Bakan Fidan, "PKK’nin yani sira, YPG -ki bizim için zaten PKK ile esit- ve FETÖ ile mücadelenin de NATO metinlerine geçmesini sagladik. Bu örgütlere yeni girecek ülkeler tarafindan hiçbir sekilde destek verilmemesini taahhüt altina aldik. NATO bir güvenlik örgütü oldugu için Cumhurbaskanimiz, güvenlikle ilgili konularin çerçevesini çizip bunu gündeme tasiyan, bunun müzakeresini yapan bir politika vizyonunu benimsedi. Bu yönde bir çerçeve çizildi. Vilnius’ta NATO Genel Sekreteri, Isveç Basbakani ve Cumhurbaskanimizin katilimiyla üçlü bir zirve yapildi. Bu sefer burada terörle mücadeleye ilave olarak, özellikle NATO ülkeleri tarafinda Türkiye’ye yönelik yaptirimlarin hiçbir sekilde olmamasi gerektigi, buna yönelik engellerin kaldirilmasi ve Türkiye ile AB üyeligine diger ülkeler tarafindan destek verilmesi konularinda genel bir mutabakat ortaya çikti. Bunu biz bir belgeye bagladik. Bu belgeye baglandiktan sonra da bir yol haritasi çikti. O yol haritasi dogrultusunda çalismalara, görüsmelere basladik. () Daha sonra sirasiyla Hollanda’nin, Kanada’nin bazi Avrupa ülkelerinin yaptirimlari kaldirdigini görmeye basladik" ifadelerine yer verdi.

F-16 süreci

Disisleri Bakani Fidan, Türkiye’nin F-16’lari yenilemesi konusunda ABD’deki süreçle ilgili olarak, “Cumhurbaskanimiz onaylayinca da anlasmanin ev sahibi ülkeye depozit edilmesinin akabinde onlar da hemen es zamanli olarak Kongre’ye bildirdiler. Gönderdikten sonra iki hafta süren bir bekleme süreci var. Önümüzdeki cumartesi bu iki haftalik süreç tamamlanacak” dedi.

Bakan Fidan, "Türkiye’nin F-35 projesine dönüsü konusuna bakisiniz nedir?" sorusuna, "Bu uzman kurulus olarak esasen askerlerimizin konusmasi gereken bir konu. Ama genel strateji olarak sunu söylemek gerekirse, bu bir yetenektir. Bu yetenek eger bizim diger yeteneklerimizi kaybetmeden ilave olarak alacagimiz bir yetenek olursa, neden olmasin? Tabii ki almak isteyecegimiz bir yetenektir. Ama bu yetenegi alma karsiliginda, bizim baska yeteneklerimizden vazgeçmemiz, kendimizi baska politikalara adapte etmemiz gibi bir sart olursa, bu tür sartlar hiçbir sekilde uzlastirilamaz bir sart olursa, o zaman tabiatiyla baska alternatifleri aramaya devam edecegiz" dedi.



"Bizim birinci önceligimiz Firat’in dogusundan ve batisindan PKK tehdidinin bir an önce kaldirilmasi"

Hakan Fidan, Türkiye’nin enerji dahil pek çok alanda yakin iliski içerisinde oldugu Rusya’dan Suriye’de YPG ve PKK’ya göz yumulmamasini beklediklerini hatirlatarak, "Suriye’de Rus silahli kuvvetleri ile bizim silahli kuvvetlerimiz arasinda çatismasizlik mekanizmasi var. Özellikle Suriye içerisinde operasyon düzenleyecegimiz zaman, bu mekanizma her zaman bizim istedigimiz sekilde saglikli islemeyebiliyor. Bizim birinci önceligimiz Firat’in dogusundan ve batisindan PKK tehdidinin bir an önce kaldirilmasi. Bu konuda Ruslarin da bir çizgiye gelmesi. Tabii orada Ruslarin da baska konularda bizden beklentileri oluyor. Dedigim gibi müzakereleri olan bir konu. Yani pozisyonlar ne olursa olsun, bizim operasyonlarimiz devam ediyor” dedi.

Disisleri Bakani Hakan Fidan, Türkiye’nin bölücü terör örgütü ve uzantilari ile Suriye ve Irak’taki mücadelesini anlattigi özel mülakatta, Süleymaniye’deki KYB yönetiminin PKK ile arasina mesafe koymamasindan duyulan rahatsizligi su ifadelerle anlatti:

“Süleymaniye’deki KYB yönetimine biz her seferinde, ‘Sizden PKK ile araniza mesafe koymanizi istiyoruz’ dedik. Onlara dedik ki: ‘Bu adamlar buradaki altyapiyi kullaniyorlar, siz bunlara kimlik veriyorsunuz, hastane ortami, ikamet ortami sagliyorsunuz. Burada eylem yapma imkani sagliyorsunuz. Biz kendi güç dengeleriniz açisindan bunlarla direkt savasmanizi da beklemiyoruz. Savasma isini biz yapariz ama, onlarla isbirligi içerisinde olmanizi istemiyoruz. Zira onlarla isbirligi sizi düsman sinifina sokar, bundan vazgeçin.’ Bazen bizi memnun ediyormus gibi gözükmeye yönelik bir takim adimlar atma çabalari oldu. Ama bakti ki, bu adamlarin bundan vazgeçme niyeti yok. Konuyu Sayin Cumhurbaskanimiza da arz ettik. Neticede de bu konuyu artik resmi politika olarak deklare ettik ve yaptirimlara basladik. Su anda özellikle hava yolu tasimaciliginda Süleymaniye’ye ciddi bir sinirlama getirdik.”

Disisleri Bakani Fidan, KYB yönetimine girilen yanlis yoldan dönme çagrisini yineleyerek, aksi taktirde Türkiye’nin daha ileri adimlar atmak durumunda kalacagi uyarisinda bulundu. Fidan, “Süleymaniye‘dekilere her zaman söylüyoruz, terörle araniza mesafe koyarsaniz yaptirimlardan vazgeçebiliriz. Ama ayni sekilde devam ederseniz, biz de daha ileri adimlar atmak zorunda kalacagiz” dedi.



“Suriye ile diyalog kapisini açik tutuyoruz”

Bakan Fidan, Türkiye ile Suriye arasindaki muhtelif kanallardan zaman zaman yürütülen görüsmeleri ise su sözlerle degerlendirdi:

“Suriye rejiminin Türkiye’ye ön sart koyarak diplomatik bir hamle yapma çabasi yanlistir. Cumhurbaskanimizin da söyledigi gibi biz diyalog kapisini açik tutuyoruz. Iki komsu ülkeyiz. Suriye’nin toprak bütünlügünü de savunuyoruz. Bizim su ana kadar Astana sürecini ihlale yönelik bir girisimimiz olmadi. Bizim destekledigimiz unsurlar da hiçbir zaman Astana sürecini bozucu bir büyük hamle içerisinde olmadilar. Suriye rejimi bir ton nedenden dolayi su anda Türkiye ile görüsemiyor. Görüstügü zaman da kendi olamiyor zaten. Yalniz görüsme imkani olmuyor sürekli baska bir ülke var yaninda. Bu bizim açimizdan sikinti da degil esasen. Zira bizim kendimize güvenimiz tam ne yapmak istedigimizi biliyoruz. Bölgedeki istikrara verdigimiz deger ortada.”

Gazze’deki son gelismeler

Disisleri Bakani Fidan, "Gazze’de öyle bir dram ile karsi karsiyayiz ki, ortaya koyacaginiz tarihi bir basari, eger siddeti ve trajediyi önleyemiyorsa bir anlam ifade etmiyor. Dolayisiyla bizim bir an önce bu katliamin durdurulmasi meselesine yogunlasmamiz gerekiyor” seklinde konustu.

Fidan, Gazzelilerin su an Israil tarafindan bombardimanin yani sira, açlik ve salgin hastaliklara mahkum edildiklerine de dikkati çekerek söyle konustu:

“Gazzeliler rehin alinmis durumdalar. Bunun adini da böyle koymak lazim. Israil bu insanlari belirli bir cografi bölgede tutuyor, içeriye yardim girmesine de izin vermiyor. Kendi kontrolü disinda giren yardimlari bombaliyor. Bu insanlarin yasadigi altyapiyi yok ediyor. Suya elektrige ve iletisime erisim imkanlarini kaldiriyor. Dolayisiyla bu insanlar orada rehin durumdadirlar.”

"Bizim birinci hedefimiz, bir an önce ateskesin saglanmasi”

Türkiye’nin Gazze’de bir an önce ateskes saglamak içir çesitli formatlarla taraflarla görüstügünün altini çizen Fidan, arabuluculuk konusundaki mevcut süreci su sözlerle degerlendirdi:

“Hamas’in hedefi, özellikle kalici ateskes. Bunun karsiliginda rehineleri birakabilir. Israil ise su anda kalici ateskes konusunda fazla hevesli gözükmüyor. Böyle bir asamalandirma içerisinde. Bunlarin hepsi karsilikli güven istiyor. Aradaki aracilarin ne kadar güvence verebilecekleri konusu da baska bir problem alani. Müzakereyi kolaylastirmada tabii ki ciddi rol oynuyorlar. Özellikle Katar tarafi. Misir tarafi da. Siyasi kanatla konusuyorlar, Heniyye ve ekibiyle, onlar da askeri kanatla konusuyorlar. Amerikalilar ise Israillilerle konusuyor. Bir noktada bulusabilirler mi? Su anda bir çerçeve var. Bir iki gün içerisinde bir cevap bekliyoruz. Türkiye de taraflarla çesitli formatlarda görüsüyor. Bizim birinci hedefimiz, bir an önce ateskesin saglanmasi.”

“Filistin-Israil meselesindeki sorunu uluslararasi arenada tanimlayan bazi kaliplasmis cümlelerin degismesi gerekiyor” diyen Hakan Fidan, bu konuda iki önemli noktaya dikkati çekti:

"Birincisi, mesele sadece israil’in degil, ayni zamanda Filistinlilerin güvenligi oldugu unutulmamali. Ikincisi ‘Hamas veya Filistin devleti Israil’i tanimayacak mi?’ tarzindaki soruyu diger türlü de sormak lazim: Israil Filistinlileri taniyacak mi, tanimayacak mi?”

"Israil daha fazla toprak pesinde"

Bakan Fidan, Türkiye’nin garantörlük mekanizmasini tedavüle soktugunu da hatirlattigi degerlendirmesinde, "Israil güvenlik pesinde degil. Israil daha fazla toprak pesinde. Israil, daha fazla toprak pesinde olmayi biraktigi gün 1967 sinirlarini kabul edip, Filistinlilere kendi devletini verdigi gün zaten kendisi de güvende olacak. O vakit Filistinliler kendi isleriyle, kendi devletleriyle mesgul olacaklar. Biz bölge ülkeleri olarak bu konuda sorumluluk almaya hazir oldugumuzu defaatle söyledik. Iki devletli çözümü gündeme getirirken, bu sefer geçmisten farkli olarak ve metedolojik olarak, garantörlük mekanizmasini öne sürmemizin arkasinda bu yatiyordu” dedi.



Misir ile iliskiler

Fidan, Türkiye ile Misir arasindaki normallesme sürecine iliskin de, “Misir ile iliskilerimizi normallestirme süreci büyük ölçüde tamamlanmis durumda. Bunun her iki tarafa da faydasini gerçekten görüyoruz. Esas itibariyle Misir ve Türkiye birbirine tarihi baglarla bagli iki büyük ülkedir. Milletlerimizin biraz küs kalmasi, tarihi anomaliydi. Siyasi liderlerin tarihi sorumluluk göstererek anomaliyi giderecek bir vizyonla adim atmalari, takdire sayan bir stratejik hamledir. Hem Birlesik Arap Emirlikleri hem de Misir ile iliskilerimizi normallestirip ileri bir seviyeye tasimamiz, Libya’da da olumlu etkisini gösterdi. Bu normallesme, baska ülkelerde, baska konularda da olumlu etkisini gösterecektir. Akdeniz’in güvenligi konusunda da bizim Misir ile ciddi bir isbirligi içerisinde olmamiz gerekiyor” seklinde konustu.

Kaynak: İHA