Dünyanin Gözünün Oldugu Sahillerde Insanlik Ayibi
Dünyada deniz kaplumbagalarinin en önemli üreme alanlarindan biri olan İçel sahilleri, bu yil da caretta caretta ve yesil deniz kaplumbagalarini agirlamaya hazirlaniyor. Dogu Akdeniz’in yüzde 50 popülasyonuna sahip olan İçel sahilleri, özellikle nesli tükenme tehlikesi altinda olan yesil deniz kaplumbagalarinin önemli yuvalama yeri oldugu biliniyor. Bu yil özellikle Davultepe sahilindeki plastik atiklar ve çöpler ise insanlik ayibini gözler önüne sererken, sahile yakin yerlere eglence mekanlari açilmasi da bilim insanlarini tedirgin ediyor.

"Tüm Dogu Akdeniz içerisinde yüzde 50 popülasyon bu kumsallara yuva yapiyor"
Yasanilan sorunla ilgili konusan İçel Üniversitesi (MEÜ) Deniz Kaplumbagalari Uygulama Arastirma Merkezi (DEKUYAM) Müdürü Prof. Dr. Serap Ergene, İçel’in deniz kaplumbagalari açisindan oldukça önemli bir alan oldugunu söyledi.
Türkiye’de deniz kaplumbagalarinin 22 üreme alaninin oldugunu vurgulayan Ergene, “Bunlarin 5’i İçel’de bulunuyor. Batidan baslayacak olursak Anamur, Göksu Deltasi, Alata, Davultepe ve Kazanli sahillerinde üreme alani bulunmakta. Özellikle bu üreme alanlari içerisinde İçel’i önemli kilan özelliklerden bir tanesi yesil deniz kaplumbagasinin buralarda ürüyor olmasi. Yesil deniz kaplumbagasi nesli tehlikede olan bir canli türü. Caretta caretta yillarin vermis oldugu çalismalarla birlikte nispeten statüsünü daha iyi konuma getirmis durumda. Ancak yesil deniz kaplumbagasi için bu problem halen devam ediyor. Çünkü tüm Dogu Akdeniz içerisinde yüzde 50 popülasyon bu kumsallara yuva yapiyor. İçel bu anlamda çok büyük önem tasiyor. Ana popülasyonlara çok büyük katkisi var” dedi.
"Kumul alani tahrip ettigimiz zaman bu canlilarin yasam alanlarini yok etmis oluyorsunuz"
Türkiye’deki deniz kaplumbagalarinin üreme kumsallarinda sikintilar oldugunu dile getiren Ergene, “Davultepe de bunlardan bir tanesi. Burasi bir tabiat parki. Bu alanda yapilmamasi gereken bazi eylemler var. Bunlarin olmamasi gerekiyor. Aslinda bütün deniz kaplumbagalarinin üredigi kumsallarda bunlarin yapilmamasi gerekiyor. Sadece deniz kaplumbagasi da degil. Buralarda kum zambaklari da var. Kumul alanin tahrip ettiginiz zaman bu canlilarin yasam alanlarini yok etmis oluyorsunuz. Biz ortak yasami seçiyoruz. Yani buradan insanlarda yararlansin ama deniz kaplumbagalari, kum zambaklari da zarar görmesin istiyoruz. Bunun için kumu tahrip etmeyeceksiniz. Kumsaldaki bitkilere olan alani temiz tutacaksiniz. Bu alanlarda sezlonglar, semsiyeler, banklar veya eglenme mekanlari alanlari olmamasi gerekiyor. Eglence mekani varsa bile bunlarin belirli saatlerle sinirlanmasi ve özellikle isik, gürültü gibi etkinlikler yapilmamasi lazim. Insanlar buralarda deniz giriyor, kumda uzaniyor. Kumda yattiklari yer belki bir deniz kaplumbagasi yuvasi olabilir. Buralardan yavru çikmasini beklememiz mümkün degil. Biz burayla ilgili direkt bir sey yapamiyoruz. Ben burayla ilgili gerekli yerlere bilgileri verdim. Raporlarimiz ortada. Ben bir bilim insaniyim. Bilim insani olarak bu hayvanlarin ve bitkilerin yasam alanlarinin korunmasi için elimden geleni yapiyorum” diye konustu.
"Burada yuva yapan kaplumbagalarinin yüzde 99’u nesli tükenme tehlikesi olan yesil deniz kaplumbagasi"
Davultepe’de 300’e varan yuvalar olustugunun altini çizen Ergene, "Yani burasi küçük bir kumsal ama çok sayida yuva oluyor. Bu çok önemli bir rakam. Yani yaklasik 100 yetiskin deniz kaplumbagasi giris ve çikis yapiyor. Bu yuvalardan da binlerce yavruyu denizle bulusturuyoruz. Burada yuva yapan kaplumbagalarin yüzde 99’u yesil deniz kaplumbagasi yani nesli tehlikede olan canli. Dolayisiyla alan önemli bir alan. Burayi kullananlarin çok dikkat etmesi gerekiyor. Bu hem insanlik adina önemli hem dogayi korumak adina önemli. Biliyorsunuz dünya küresel isinma ile mücadele ediyor. Biz bunun disinda kendimizi tutamayiz ve buradaki deniz kaplumbagalari da, bu alanlarda dogal olarak bu küresel isinmadan etkilenecek. Denizler isiniyor, dünya isiniyor ve kumullar yavas yavas belki denizin altinda kalacaklar. Dolayisiyla biz zaten yok edersek kumulu, bur süre sonra hiçbirsey bulamayacagiz. Biyolojik çesitlilige, dogamiza sahip çikmak, nesli tükenmekte olan bir canliyi korumak bizim görevimizdir. Ben bunu kendim için yapmiyorum. Bunu gelecek kusaklara da miras birakmak adina küçücük bir parça destegim olursa diye yapiyorum" ifadelerini kullandi.
